1. #1
    ziberkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Ağustos.2007
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,462


    Orhan Bey

    Orhan Bey, (H:726 M.1326) senesinde Bizans Devleti'nin Anadolu'ddaki en büyük şehri olan Bursa'yı fethetmiş, hemen arkasından Osman Gazi vefat etmiş, vasiyeti üzerine Derinhisar'da Manastır Künbet'te defnedilmiştir.

    Osman Gazi'nin tesis ve teşkil eylediği devlet, kendi ismine yararşır olmuştur. Bu devlet'i ebed müddet daha kuruluşunda feyz ve büyüklük göstermiş, saadet, huzur, adalet ve medeniyet onun niteliklerinden olmuş, bu sebeple de Rumlar'ın kötü yönetiminden bizar olan halk ve Konya Devleti'nin yıkılışıyla dayanaksız kalan, perişan olan askerler Osmanlı Devleti'ne iltica etmiştir.

    Bütün bunlar adaletle, imar faaliyetleriyle, her kazada bir kadı ve her livada birer şerefli mirliva yani sancak beyi nasb ve ikame etmekle sağlamış olan Osman Gazi, Yenişehir'ide merkez yapmıştır.

    Osman Gazi, Şeyh Edebbali'nin hayırlarla dolu olan kızları Mal yahut Bala Hatun ile evlenerek Alladdin ve Orhan isimli oğulları dünyaya gelmiştir.

    Ümerasından ve cihad arkadaşı Samsa Çavuş, Turgut Alp, Hasan Alp ve Aykut Alp kendi zamanında vefat edenlerden ya da yaşlanıp işten düşenlerdi. Kardeşlerinden birisi de Domaniç Muharebesinde şehit olmuş ve Osmanlı Devleti kanı ile sulanmıştı.

    Vefat eden Osman Gazi Hazretleri'nin büyü oğlu Alaaddin Paşa, ceddi faziletlerle dolu olan Şeyh Edebali'nin terbiyesinden geçtiği için tahsii ve ahlakı çok kuvvetli idi.

    Küçük oğlu Orhan ise cenk işlerinden hoşlanır olup, bu hususta pek başarılı idi. Ayrıca şecaat, hükmetme ve başkanlık işleri onun ehliyetli olduğu meselelerden olup, babasının yerine tahta geçmiştir.

    Selçuklu Devleti'nn yıkılışından sonra bazı halef devletler kurulmuştu. Şöyle ki; Karamanoğlu Mehmet Bey'in gayretleri sonucunda birtakım karışıklıklar aşılarak oğlu Yahşi Bey, Konya Hükümetinin müstakil olduğunu ve Selçuklu Devleti'nin yerini aldığıı ilan etmiştir. Ancak Selçuklu ümerasından Aydn Bey, Saruhan Bey, Menteşe Bey, Germiyan Bey, Hamit Bey, Teke Bey ve Karasi Bey itaat etmeyerek bulundukları yerde istiklallerini açıklamışlardır.Bunlar dışında Kastamonu'da İsfendiyar, Maraş'ta Zülkadir, Adana'da Ramazan isimlerinde beylikler kurulmuştu. Osmanlı Beyliğ atideki istiklali için pek çaba sarfetmemiş, Karmanoğlu'nun yaptığı faaliyetlere sessiz kalmış, Osman Gazi'den itibaren ortaya konan çabalarla kudret kazanılmış, Bursa'nın fethinden sonra beylik güneş gibi parlamıştır. Çünkü, Orhan Bey, o zamana kadar gaza ile uğraşan beyliğe Bursa'yı merkez yaparak ona devlet görünümü vermeye başlamıştır. Böylece beylik satvet ve şevket kazanmıştır.

    Önemli Faaliyetler

    Orhan Gazi Hazretleri cülusundan hemen sonra yanıdan babasının kumandanlarından Akça Koca, Konur Alp, Gazi Abdurrahman ve Köse Mihal gibi kahraman mücahitler olduğu halde gaza ve cihada başlayıp Rumlardan Aydos, İznik, İzmit, Hereke, Toraklı ve Gemlik kısaca, bütün Marmara kıyılarını fethetmiş ve böylece Kayser'in idaresinde yalnızca Alaşehir ve Biga Kalesi kalmıştı. Bütün bu fetihler 11 senede gerçekleştirilmişti.

    İlk defa bir İslam memleketi olan Karesi Beyliği m:1336 senesinde Osmanlı toprağına katıldı. Sebebi ise Karesi hakimi Aclan Bey'in vefatı üzerine oğulları arasında ortaya çıkan hükümet veraseti meselesiydi. Aclan Bey'in veziri Hacı İlbey'i ile Evrenos Bey, Osmanlı Beyliği'ne katılınca Karesi toprakları da Osmanlı'nın oldu.

    Kanun ve Nizamlar

    Bir devletin yükselmesi, şanı ve kalıcı şevketi, kahredici kuvvetnden ziyade, adil kanunlarla, nizamlara ve siyasi teşkilatlanmaya bağlıdır. Bursa'nın fethiyle burası başşehir olarak kabul edilmiş, böylece Osmanlı diğer beyiklere göre hususi bir mevkie gelmiş olmakla, etrafındaki olaylara da hükmetme hakkını ve kuvvetini elde etmiş oluyordu. Bu da yükselmesini hızlandırmıştır. Bursanın fethi gerçekleştirildiği sırada kardeşinin beyliğin başında bulunuşunu kabul eden Alladdin Paşa, Bursa Kadısı Mevlana Cendereli Kara Halil ile birlikte dünyadan elini eteğini çekmiş, kanunar vaaz etmekteydi.

    İlk defa oalrak M:1328 senesinde Osmanlı padişahları namına sikke basıldı. Daha sonra da memurlara, emirlere, ordu mensuplarına özel kıyafetler tesis edildi.
    Allah'ım, huşu duymaz bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.
    Linklerde Sorun varsa Lütfen Bildiriniz.(Konu İsmi Veriniz)

  2. #2
    ziberkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Ağustos.2007
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,462

    Devşirme Usülü ve Yeniçeri Ocağı

    En çok ilgiyi gerektire orduya büyük masraflar yapıldı. Çünkü o zamana kadar, harbe ve darba kadir olanlar yalnızca sefer vaktinde silah altına alınmakta, bu da muntazam ve muzaffer bir ordu için gerekenin yapılmasını engellmekte idi. Bu sebeple de devşirme usulü ve Yeniçeri Ocağı ihdas edildi. Devşirme usulügereğince, Hrstiyan çocuklardan her sene ihtiyaç kadarı toplanıp, İslami terbiye zerine eğitilip askerlik yaşına bastıklarında 1 akçe yevmiye ile idari yapılanmada padişaha bağlıolan Yeniçer Ocağına katılırlardı. İlk sene bin kadar çocuk alınmış, daha sonraki seneler bu say çoğalmış olup, bu kanun 1640 senesine kadar boulmadan işlemiştir.

    Bu devşirme çocuklardan, vezirlerin yanında, Mahmut Paşa, Rüstem Paşa, Sokullu Mehmet Paşa gibi büyükler yetştiğinden, Hristiyan ahali bir müddet sonra kendi rıza ve ricasıyla çocuklarını devşirme vermiştir.

    Büyük şeyhlerden Hacı Bektaş, Yeniçeri Ocağı'na hayır duası ettiğnden bu ocak mukaddes kabul edilmiş, hiç kmse aleyhinde konuşmamıştır. Bektaşiler ile Yeniçeriler antlaşma yapmıştır. Yemekleri miriden verilmekle kazana ortak oldukları gibi, subayları da eğitimlerine mahsus lakablar almışlardır. Çorbacıbaşı, aşçıbaşı, sakabaşı gibi...

    Tımar

    Fethedilen arazi ve memleketlerin idaresi için gereken tedbirler alınır ve bunlar yani ele geçirilen arazi, has ve tımar adıyla iki sınıfa ayrılırdı. Haslar, padişah, şehzade ve ümeraya, tımar ise kılıç ehli yğtlere tahsis edilirdi. Has ve tımar çiftlik demek değildi, çünkü her has ve tımarın ihtiva ettiği arazi, tasarruf eden kişi tarafından eklip biçilir, şeriatın emrettiği öşrü öderlerdi. Arazi devletindi.

    Tımar sahibi, tımarın hasılatına göre yanında bir, iki veya daha fazla talimli süvari beslemeğe mükellef olup, harp zamanında bunlar mensup oldukları mirlivanın emrinde orduya katılırlardı. Bu çeşt askerler, tımarlı sipahi ismiyle anılmış ve devlete çok hizmeti geçmiştir.

    Osmanlılar'ın Rumeli'ne Geçişleri

    Konstantiniye Kayser hükümeti çeşitli karışıklıklar içinde bulunuyordu. Saltanat umumiyetle sülaleden sülaleye geçmekte, saltanatı ele alan istibdad usulüne başvurmaktaydı. Tahta geçen imparator, devletin istikbalini, milletin refahını düşünmemekte, gününü zevk veya sefa veya rakiplerini yo etmeye çalışmakla geçirmekteydi. Ahlak son derece bozulmuş oludğundan devlet işleri de bundan nasibini almıştı.

    Rum imparatoru Andronikos Jean Paleologos çocuk yaşta bulunduğundan saray nazırı Kantakuzinos ortak hükümetteki rakiplerine karşı ayaklanarak Orhan Gazi'den yardım istemişti. Orhan Gai, Kantakuzinos'un kızı Teodora ile evli olup, ona birkaç kere asker göndermişti. Hatta bir keresinde Karasş Valisi olan büyük şehzade Süleyman Paşa görevlendirilmiş, o da yanına aldığı kafi miktarda askerle Rumeli Devleti'nin Balkanlar'daki topraklarına kadar gaza ederk bol miktarda ganimet elde ederek geri dönmüştü. Bu suretle Osmanlı Devleti Bizans Devleti istikbaline hakim olmuştur.

    Bu sefer vasıtasıyla Osmanlı idrecileri Rumeli'nin yollarını ve Kayser Hükümeti'nin zaaflarını öğrenmişlerdi. Bundan dolayı Süleyman Paşa yanında mücahid arkadaşlarıdan Ece, Evranos ve Hacı İlbey'lerle Gazi Fazıl olduğu halde 1356 senesinde Rumeli'ni geçmiş ve Gelibolu Kalesi'ni zapt etmiştir. Anadolu'dan asker göndermek suretiyle Rumeli'ndeki fütuhhat genişletilmiş ve ertesi sene Bolayır, Malkara, İpsala ve Tekfur Dağ (Tekirdağ) beldeleri Osmanlı tasarrufuna geçmiştir.

    Veliaht ve zafer vaadedilmiş askerlerin komutanı Süleyman paşa, bir gün av arkasından hızla giderken atının tökezlemesiyle cenetin gül bahçeli saraylarına yönelmiş, 1359 ve Bolayır'da kendisi için yapılan türbeye defnedilmştir. Bu ciher yakan vefat üzerine kederlere bürünen Orhan Gazi iki ay sonra Allah'ın yolunda evladını takib etmiştir. Allah Rahmet Eylesin.

    Orhan Gazi, babası Osman Gazi gibi ilim ve faziletlere hürmet göstermiş, hak eden devlet adamlarına yardım etmş, adil idaresine dahil olan memleketler mamur olmuşlardır. Çeşitli ganimetlerle devlet hazinesi olduğundan, onun döneminde pek çok okul, medrese, köprü ve yol yapılmış, şehir, kasabalar, köyler ihya edlmiştir.

    Osman Gazi'nin kurduğu Osmanlı Devleti'ni, Orhan Gazi kuvvetli temller üzerine oturtarak bir müddet önce Anadolu sahralarında çadırlarda yaşayan bir aşireti Asya ve Avrupa'da söz sahibi bir noktaya getirmiştir. Büyük vezir olarak görev yapan kardeşi Alaaddin Paşa kanun va'zı ve içtihadı, oğlu Süleyman Paşa Rumeli'deki cihadı ile saltanata büyük hzimette bulunmuştur.

    Kaynak: Abdurrahman Şeref Efendi
    Allah'ım, huşu duymaz bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.
    Linklerde Sorun varsa Lütfen Bildiriniz.(Konu İsmi Veriniz)

Benzer Konular

  1. I. Murat Hüdavendigarın Şehadeti(A. Şeref Efendi'den)
    Konu Sahibi ziberkan Forum Çöp Kutusuu
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 14.Ocak.2009, 00:29
  2. I. Murat Hüdavendigar Dönemi (A. Şeref Efendi'den)
    Konu Sahibi ziberkan Forum Beylikten Devlete Araştırmalar
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 14.Ocak.2009, 00:22
  3. Cevap: 0
    Son Mesaj : 14.Ocak.2009, 00:02
  4. Sırpsındığı Savaşı(A. Şeref Efendi'den)
    Konu Sahibi ziberkan Forum Çöp Kutusuu
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 13.Ocak.2009, 23:52
  5. Osman Bey Dönemi (A.Şeref Efendi'den)
    Konu Sahibi ziberkan Forum Beylikten Devlete Araştırmalar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Mart.2008, 00:09

Bu Konu için Etiketler

Giriş