Suffragette hareketi: Suffragette kadınların oy hakkını savunan bir harekettir. Suffragette kelimesi Latince ''suffragium'' dan gelir, ''suffragium'' oy anlamına gelir. sondaki -ette eki hareketi küçümsemek için konulmuş fakat sonradan herkesce benimsenmiştir.

Kadınlara oy hareketi İngilterede 1903 yılında büyük rağbet görür, fakat aslında olay Kraliçe Victoria dönemine kadar uzanır. 1832 yılında Lord Grey tartışmalara yol açacak bir reform paketi geçirir parlementodan. Kanun oy hakkıyla ilgilidir ve kanunda ''kişi'' kelimesi yerine ''erkişi'' kelimesi kullanılmıştır. 1847 yılında ilk itirazlar ortaya çıkar ve kadınlara oy hakkı tanınması fikri tüm ülkeye yayılır. 20 yıl sonra John Stuart Mill ikinci reform paketinde kadınların oy hakkına yer vermeye çalışır fakat başarısız olur. Bu başarısızlık ''National Society for Women's Suffrage''(Kadınlara Oy Hakkı Ulusal Topluluğu) ın kurulmasına yol açar. Ertesi yıl parlemento üyesi ve hukukçu olan Richard Pankhurst kadınlara oy hakkı tanınması için yeni bir girişimde bulunur. Karısı ve kızı -Emmeline, Christabel- Suffragette hareketinde önemli yer edinir.

Yeni Zellanda 1893 yılında kadınlara oy hakkı veren ilk ülke olur, 9 yıl sonra onu Avusturalya izler. Bu durum İngilterede ki Suffragette hareketine ivme kazandırır.

10 Ekim 1903'te ''Women's Social and Political Uninon''(Sosyal ve Politik Kadınlar Birliği, bu birliğin üyelerine Suffraggetteler adı takılır) açılış toplantısında durumun ciddileştiği, bu sebeple ciddi tepkiler verilmesi gerektiği deklare edilir.

Kadınlar; önce kendilerini zincirler, daha sonra cam kırma eylemi başlar. En azimli (ve de ilk hapse giren) Christabel Pankhurst ve Annie Kennedydir. Bir Liberal Parti toplantısını bölüp tutuklanınca, para cezası ödemeyi red ederler ve hapse atılırlar.

1911 yılında ilk suffragette kundakçılık eylemi İngilterde gerçekleşir. İki yıl sonra Emily Davison derbi sırasında Kralın atını durdurmaya çalışırken ölür. Bazı liberal parlemento mensupları yasa değişikliği için uğraşır. Pek çok kadın oy hakkı için mücadele verirken hapse atılır, sivil itaatsizlik hapiste de devam eder ve kadınlar açlık grevine başlar. Otoriteler bu kadınları akli açıdan dengesiz gibi göstermeye çalışırken, kadınların aileleride dışarıda mücadeleyi sürdürür.

Birinci dünya savaşı bu hareket için bir dönüm noktası olur. Suffragettelerin çoğu eylemlerine ara verip ülkelerine yardıma koşar. Savaş sırasında erkeklerin çoğu cepheye gittiğinden, kadınlar pek çok çalışma sahasını ele geçirip kadının değerini ispatlar.

1918 yılında 30 yaş ve üzeri kadınlara oy hakkı tanıyan ''Representation of the Peoples Act ''(Kişilerin temsil kanunu) a hükümet itiraz edemez. Erkek ve kadının oy kullanımı için tam anlamıyla eşit olabilmesi, yani kadınlardaki yaş haddinin düşürülmesi için 10 yıl daha beklemek gerekecektir.

İngiltere tarihi boyunca her sınıftan insanın benimsediği ender siyasi hareketlerden biridir Suffragette. Sınıf ayrımı yapmaksızın tüm kadınlar beraber protesto yapmış ve beraber hapse atılmıştır.

19. yüzyılın sonlarında kadınların oy verme hakkına kavuşabilmesi konusu kadın hakları hareketi için önemli bir aşama temsil etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1920 yılında yürürlüğe giren anayasa değişikliği ile ülke genelinde kadınlara oy verme hakkı tanındı. Birleşik Krallık'ta ise eşitlik 1928 yılında sağlandı. Finlandiya'da 1906'da, Norveç'te 1913'te, Fransa'da 1945'te, İsviçre'de 1971'de, Yeni Zelanda'da 1893'te, Avustralya'da 1902'de, Kanada'da (Quebec hariç) 1917'de, Brezilya'da 1934'de, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Filipinler'de 1937'de, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de, Rusya'da 1917'de, Liberya'da 1947'de, Uganda'da 1958'de ve Nijerya'da 1960 yılında kadınlar oy verme hakkına sahip oldular. Türkiye'de kadınlar 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazandı. Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 1934'te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular.