Geçmişte hayli dolandırıcılık örneği var kuşkusuz. Ama sanırım 17 yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan türde gerçekleşen sahtekârlığın bir başka örneğine tarihte rastlamak zor...

Kenarı tırtıklı frank


Her şey XII. Louis'den sonra XIII Louis'nin Fransa tahtına çıkıp kenarı tırtıklı ilk paralardan olan yeni Louis'yi bastırmasıyla başladı. Fransa'nın resmi para birimi değişmemiş her zaman olduğu gibi işlemler Ekü üzerinden yapılmaya devam etmişti. Ama halk arasında adı Louis olarak anılıyordu yeni paranın. Osmanlı devleti her türlü paranın ticarette kullanıldığı, borsada kıymetlendirildiği bir ülkeydi, dolayısıyla İstanbul'a gelen giden tüccarlar eliyle bu aaaal paralar da Türkiye'ye gelmekte gecikmedi...


İlk bakışta dizayn olarak fazla bir özelliği bulunmayan gümüş/bakır alaşımı bu parayı diğer ülke sikkelerinden ayıran şey yeni bir baskı tekniğiyle ve çevresi tırtıklı olarak piyasaya çıkarılmış olmasıydı.


Dolayısıyla bu İstanbul hanımlarına çok ilginç geldi. Kimi kadınlar bunu başörtüsünü bağladıktan sonra toka olarak, kimi düğme, kimi yüzük, kolye, küpe, bilezik olarak kullanmaya başladı... Ve talep öylesine yükseldi, öyle bir an geldi ki Türk tüccarlar Fransız tüccarlara ödemeyi bu parayla yapmaları için ısrar etmeye başladılar. Doğal olarak borsa değeri 1 akçe olan Ekü'nün bozukluğu olan Louis birden kıymetlendi, karaborsaya düştü. 12 Louis 1 Ekü ederken 6 Louis 1 Ekü olarak hesap edilmeye ve bu fiyattan alınıp-satılmaya başlandı.


Bu durumun Fransız tüccarların iştahını kabartmamasına imkân yoktu elbette. Ülkelerine döndüklerinde dört bir koldan Louis toplamaya başladılar. Ancak ne kadar toplasalar o zamanın altın/para sistemi dolayısıyla sınırlı sayıda basılabilen sikke ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Adamlar sonunda pratik bir yol buldular.
Orange Prensi ve Dombes Prensesi'yle el altından anlaştılar. Para basma yetkisi olan kontlukları temsil ediyordu ikisi de. Tüccarlardan ayrı olarak aralarında da anlaşan asiller Trevoux'daki darphanede Osmanlı kadınlarının hayran olduğu Louis'leri basmaya başladılar.
Birden İstanbul piyasasında bollaşıverdi Louis. Kadınlar süs olarak elbiselerin önünü bütünüyle kaplayacak kadar çok sayıda sikke bulmaya başladılar sonunda...
Ama umulanın aksine talep azalmadı, arttı. Osmanlı limanlarına gelen Fransız tüccar gemileri mal nakliyatı yapar gibi sandıklar dolusu Luis getirmeye başladılar... Para sandıklarını limanlarda hamallar taşıyordu artık.

Skandal patlıyor


Osmanlı kadınları Ekü'yü süslenmek için alırken gerek onlar gerekse eşleri bu paraları ihtiyaç halinde bozdurabileceklerini, yani sikkelerin süs aracı olmanın ötesinde tasarruf olduğunu düşünüyorlardı. Zira aaaal alaşım tıpkı Osmanlı akçesi gibi esas olarak gümüş ihtiva ediyordu. Kimsenin aklına Fransızların ilk bastıkları paralarda olmasa dahi kısa sürede kendilerine 'Neden bu paranın içine orijinal Ekü'deki oranda gümüş koyuyoruz ki, ne kadar az koyarsak kâr' diyeceğini düşünmemişti... Ama olan tam da buydu.



İstanbul kadınlarının çılgınlığı dolayısıyla Fransa'dan Cevizlere sıçradı Louis basma işi. Cevizler de aynı sahte parayı basıp basıp gemilerle gönderdiler. Sikkelerin içindeki gümüş miktarı resmi olarak açıklanan miktarın üçte birine kadar düştü bu sayede... XIII. Louis'nin yerine XIV. Louis geçtikten sonra Fransa uyandı ve tedbir aramaya başladı... Piyasadan sahte paraları toplamaya kalktı XIV. Louis. Ama toplamakla bitecek gibi değildi para. Sahteciler Osmanlı gibi Fransa devletini de yeni pazar olarak görüp bastıklarını hazineye satmaya başladılar... Ve sonunda 1667'de İngiltere Fransa'yla alışverişinde geçerli para olarak Louis'yi kabul etmeyeceğini açıkladı... Aynı anda haber Osmanlı başkentine de ulaştı... Sadaret ayarı düşük paraları piyasadan toplamayı düşündü önce ama sonra XIV. Louis'in başına gelenler düşünülerek bundan vazgeçildi. Yapılacak başka şey olmadığı için Louis'leri piyasaya sürenlerin yakalanıp ağır cezalara çarptırılmasıyla yetinildi. Ama milyonlarca sahte Louis piyasaya girdiği için Osmanlı hazinesi tarihindeki ilk büyük zorluğu yaşadı. Piyasa allak bullak olmuştu. Fiyatlar inanılmayacak derecede yükselmiş, herkes elindeki Louis'yi bozdurma telaşına düşmüştü. Sonuçta 1669'da devalüasyona gidildi. Yani Osmanlı parasının ayarı düşürüldü... Bununla da kalmadı aynı yıl

Yeniçeri isyan etti... Sahte Louis'ler dolayısıyla kandırıldığı duygusuna kapılan bir cariyenin Sultan 4. Mustafa'nın Edirne'de bulunduğu sırada Topkapı Sarayı'nda yangın çıkarttığı devirdir bu. Tabii ardından Fazıl Ahmed Paşa gibi hazineyi derleyip toparlayacak vezire ihtiyaç duyulduğu ama askere musallat olan disiplinsizlik yüzünden ardı ardına yenilgilerin yaşandığı dönemdir.




AVNİ ÖZGÜREL