Din ve inanış

Selçuklu yönetimi islamiyetin �gaza� şkri ile Türklerin fetih anlayışını birleştiren bir siyasi kuruluş oldu. Bu

sayede Müslüman ülkeler üzerinde hakimiyet kurması kolay oldu. Türkmenler islam dininin temel ilkelerine

ters gelmeyen gelenekleri sürdürüyorlardı. Akıncı Türkmenler arasında birçok tarikat mensubu vardı.

Bunlara �Horasan Erenleri� deniyordu. Türkmenler Anadolu�ya geldiklerinde dini bilgileri zayıftı. Bunları

kuvvetlendirmek için Türkiye Selçuklu hükümdarları çok çaba sarfettiler. Hükümdarlar dindar oldukları gibi

büyük bir hoşgörüye de sahiptiler. Tarikat, Allah�a giden yol anlamında bir kelimedir. XIII. yüzyıldan

itibaren Anadolu�da tarikatçılık geniş boyutlara ulaştı. Bunlar içinde Türklük için en önemli olanı Ahmet

Yesevi�nin kurduğu Yesevi tarikatı idi. Ahmed Yesevi islamiyetin esaslarını Türkçe olarak öğretmeye çalışan
bir suşdir. Divan-ı Hikmet adlı eserinde Türklere islamiyetin ve dervişliğin basit yollarını öğretir. Babaîlik,

Bektaşîlik, Ekberîlik, Mevlevîlik, Nakşibendilik, Kadirîlik, Rufaîlik, Kübrevîlik gibi çok tarikat mevcuttu.

Bunlardan her biri muhtelif kişilerin kendi kabiliyetlerine, kültür seviyelerine ve bulundukları ortamlara göre

dini yorumlama ve yaşama biçimleridir. Bu çeşitlilik Türk toplumundaki din ve vicdan özgürlüğünün en

açık örneğiydi.