1876 BULGARİSTAN AYAKLANMASININ OSMANLI-İNGİLİZ İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

Yard.Doç.Dr.Mithat AYDIN -Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi.

1875’te Hersek Ayaklanmasıyla başlayan Balkan krizinin önemli bir safhasını oluşturan Bulgaristan ayaklanması, yüzyılın en önemli olaylarından biri olarak Osmanlı-İngiliz ilişkileri için bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Ayaklanmanın bastırılması ile ilgili haberlerin abartılı bir şekilde gündeme oturması ve özellikle liberal parti tarafından akla-hayale gelmedik katliam hikâyelerinin sürekli işlenerek siyasi bir malzeme olarak kullanılması İngiltere’de Türklere karşı bir öfke selini doğurdu.Genel bir Hristiyanlık propagandası haline getirilen Bulgar sorunu, Türk aleyhtarı kampanyalar haline dönüştü. Sorun, İngiltere’de adeta konuşulan tek konu haline geldi. Bir araştırmacı “ünlü siyasi dava kampanyaları arasında ‘Bulgaristan gaddarlığı’nın yoğunluğuna benzetilebilecek sadece Dreyfus olayı (1894)olabilir; dönemin bütün edebiyatçı, sanatçı, bilim adamı ve felsefecisinin üzerinde görüş belirtmeye zorlandığı başaka bir örnek olay bulmak zordur”demektedir. Başka bir araştırmacı ise “ ‘Bulgar katliamı (vahşeti)’, Osmanlı yönetimine karşı Avrupa’nın duygu dünyasında dini ve güçlü bir değişiklik meydana getirdi” demekteydi.

İngiltere’de özellikle liberaller tarafından organize edilen “Bulgar katliamı” kampanyaları Türklerle beraber muhafazakâr Beaconsfield hükümetini de hedef aldı. Hükümete yapılan temel suçlama, “katliamlar”ın İngiliz kamuoyundan saklandığı ve Türklerin İngiliz hükümetinin desteği ile cesaretlendirildiği veya “katliamlar” nedeniyle Türk hükümetine baskı uygulanmadığı idi. Oysa; Bulgar olaylarının İngiltere’de duyulmasından önce Doğu sorunu konusunda hükümetin takip etmiş olduğu geleneksel politika İngiliz kamuoyunca başarılı bulunmakta ve tasvip edilmekteydi. Örneğin bu
dönemin Hindistan valisi Lord Lytonn’ın Disraeli’nin özel sekreteri Montagu Corry’ye hükümetin dış politikası konusunda söyledikleri dikkat çekicidir:
]“Bizim şu anki dış politikamız açık bir şekilde Palmerstone’un ilk günlerinden beri İngiltere’nin sahip olduğu en büyük uluslararası başarıdır.” Temmuz ve Ağustos aylarında Bulgar sorunu İngiltere’de ciddi bir tartışma konusu haline geldi. Parlamentodaki görüşmeler hükümeti oldukça zor duruma soktu. Tartışmalar ve gelişen kamuoyu hissiyatı hükümete zarar verici boyuta ulaştı. Ancak parlamentonun kapanması hükümete ve Başbakan Beaconsfield’e nefes aldırabildi. Ağustosun sonlarında ve Eylül başlarındaki mitingler, özellikle liberal lider William Evart Gladstone’un hareketin öncülüğünü almasıyla İngiliz halkını iyiden iyiye provake etti. 29 Ağustosda Hackney’de işçilerin başlattığı “Bulgar Vahşeti” kampanyası, Gladstone’un ünlü kitapçığını yayınladığı 6 Eylül’e kadar, Nottingham, Stoke, Norwich,Halifax,Woolwich, Sunderland, Birmingham, Rochdale, Sheffield, Mile end,Brighton, Devenport, Hartlepool, Aston, Oldham, Dundee, Bangor, Burnley,Leicester, Wolverhampton, Plymouth, Newport, Nework, Leeds, Southampton gibi şehirlere ek olarak İskoç şehirlerinde tekrarlandı. Mitinglerde ve özellikle liberal basında sık sık hükümetin geleneksel doğu politikasına eleştiriler yöneltildi ve hükümet suç ortağı ilan edildi. Liberal liderler, Türk yanlısı İngiliz dış politikasının terkedilmesini istediler. Gladstone “İstanbul’daki eski puta secde edilmesine” karşı çıkarak kendisini “Doğu hristiyanlarını çevreleyen kalelerin yıkılmasından sorumlu” tek kişi görerek, hükümeti konuşmalarının ana temalarından biri yaptı ve bu düşüncesini mitinglerde işledi. Aynı zamanda “Bulgar Katliamı” hareketi İngiltere’de geniş bir şekilde, Bulgar mağdurlara para toplamak amacıyla yardım örgütlerini organize etti. Bosna, Hersegovian and Bulgarian Relief Fund, the League in Aid of Christians of Turkey Fund, Viscountess Strangford’s Bulgarrian Peasant Relief Fund ve Fund of the National Society for Aid to Sick and Wounded in War gibi örgütlere ek olarak Turkish Missions Aid Society’ye bağlı bir Bulgarian Relief Fund, Universal Aliance’ın himayesinde başka bir Bulgarian Relief Fund ve Greenwich kasabası için Gladstone’un Shilling Bulgarian Relief Fund gibi örgütler ortaya çıktı. Bu örgütlerin bünyesinde yüklü miktarda para toplandı.Bulgaristan olaylarının ciddi bir safhaya gelmesi hükümet üzerinde adeta soğuk duş etkisi yapmaktaydı. Başbakan Beaconsfield bir taraftan “Doğu Sorunu”nu Üç imparator Ligi devletlerinin tekelinden çıkararak İstanbul üzerindeki Rus tehdidini uzaklaştırmak, diğer taraftan Gladstone’un suçlamalarına karşı durmak zorunda idi. Aslında bu zorunluluk Beaconsfield için İngiltere imparatorluğunun çıkarları ile ilgili idi ki, bir beyanatında bunu şöyle ifade etmekteydi: “İngiltere’nin körü körüne ve en yüksek insanlık hislerini taşımasından dolayı hep Türkiye’yi destekleyeceğini veya şu anda Türkiye’yi desteklemekte olduğunu düşünenler yanılıyorlar... Biz (İngiltere)İmparatorluğunun varlığını zarara uğratacak herhangi bir adımı kabul etmeyiz.”
Bununla birlikte Beaconsfield, Bulgar olayları konusunda vahşet haberlerini yalanlayarak tansiyonu düşürmeye çalışırken; Haziran ve Temmuz ayları içinde basında ve Avam Kamarasında cereyan eden tartışmaların hükümetin itibarını zedelediğini görmekteydi. Bu nedenle kamuoyu baskısı karşısında ve 26 Haziranda Lordlar Kamarasında Duke of Argyll’in isteği üzerine hükümet, tahkikat için önce İstanbul'daki İngiliz Büyük Elçiliğine talimat verdi. Daha sonra; 19 Temmuzda özel bir elçi olarak Walter Baring'i gönderdi. Hatta Bakan Muavini Tenterden, muhalif görüşlere karşı daha iyi hazırlanılması için Doğu sorunu konusunda bir Mavi Kitabı baskıya vermek için çalışmalarını yoğunlaştırdı.

Başbakan sıkıntılardan uzak durmak için tatilini geçirmek üzere gittiği Whitehall’da bile ardı arkası kesilmeyen telgraflar ve mektuplar aldı. Başbakan Beaconfield gelişmeleri üzücü ve düşündüğü Avrupa barışı için büyük bir engel olarak gördü. Bu nedenle 3 Eylülde Hindistan Bakanı Lord Salisbury’e şöyle yazmaktaydı: “Eğer bu uğursuz ‘katliamlar’ olmasaydı İngiltere için çok şerefli ve Avrupa’yı memnun edici bir barış yapmış olmamız gerekirdi.” Hatta O,Rusya ve Avusturya’nın yada ikisinin birden ordularını Balkanlara sokarak bir savaşa neden olabileceklerini ileri sürdü. Buna rağmen, Beaconsfield, Balkanlardaki İngiliz etkisinin sürdürülmesi için statükonun devamında ve kamuoyu baskısına boyun eğmemekte kararlı idi. Fakat bir nebze olsun halkın heyecanını yatıştırmak amacıyla Türk hükümetini bir takım tedbirler almaya zorlamaya başladı. Aslında İngiliz hükümetinin Türk tarafına ağır bir şekilde baskı yapması İngiltere’nin dış politikasında ciddi bir değişim olarak değerlendirilebilir. Derby’nin, 22 Ağustos ve 5 Eylül’de İstanbuldaki İngiliz Büyükelçisi Elliot’a, 25 ve 28 Ağustos da Babıali’ye gönderdiği telgraflar bu politikanın belirtileri olarak görülebilir. Telgraflarında Derby’nin “Bulgaristan olaylarını bütün İngiliz toplum sınıflarında Türkiye’ye karşı öfke yarattığını”ifade etmekte “Rusya’nın Türkiye’ye savaş ilan etmesi durumunda İngiliz hükümetinin Osmanlı İmparatorluğu’nun savunulmasında savaşı önleyemeyeceğini” açıkça belirtmekteydi. Derby’e göre sorun, “Türkiye için öldürücü sonuçlar” ortaya çıkabilirdi. Benzer şekilde Elliot da Türk bakanlarını ikaz etti. Öyle ki Elliot, “benim için Bulgaristan’daki ‘katliamlar’dan dolayı kullandığım dilden daha sert bir dil kullanmak imkânsızdır” diyebilmekteydi.

Osmanlı hükümeti, başlangıçta İngiliz Dışişlerini ayaklanma konusunda bilgilendirmeye çalıştı. Türk Dışişleri Bakanlığının 17 Temmuzda Derby'e iletmek üzere gönderdiği telgrafta,18 Daily News’e atfen olayların temelsiz ve üzerindeki Rus tehdidini uzaklaştırmak, diğer taraftan Gladstone’un suçlamalarına karşı durmak zorunda idi. Aslında bu zorunluluk Beaconsfield için İngiltere imparatorluğunun çıkarları ile ilgili idi ki, bir beyanatında bunu şöyle ifade etmekteydi: “İngiltere’nin körü körüne ve en yüksek insanlık hislerini taşımasından dolayı hep Türkiye’yidestekleyeceğini veya şu anda Türkiye’yi desteklemekte olduğunu düşünenler yanılıyorlar... Biz (İngiltere) İmparatorluğunun varlığını zarara uğratacak herhangi bir adımı kabul etmeyiz.”
Bununla birlikte Beaconsfield, Bulgar olayları konusunda vahşet haberlerini yalanlayarak tansiyonu düşürmeye çalışırken; Haziran ve Temmuz ayları içinde basında ve Avam Kamarasında cereyan eden tartışmaların hükümetin itibarını zedelediğini görmekteydi. Bu nedenle kamuoyu baskısı karşısında ve 26 Haziranda Lordlar Kamarasında Duke of Argyll’in isteği üzerine hükümet, tahkikat için önce İstanbul'daki İngiliz Büyük Elçiliğine talimat verdi. Daha sonra; 19 Temmuzda özel bir elçi olarak Walter Baring'i çok abartılı yalanlardan ibaret olduğu vurgulandı. Başıbozukların kullanılması ve katliam iddialarına şöyle cevap verildi: “Başıbozuklar asilere karşı topraklarını, ailelerini ve mülkünü korumak için savaşmaktadır; çünkü ayaklanmanın başında hükümet ayaklanmayı bastırmak için yeteri kadar kuvvete sahip değildi. Gerçekte; katliam ve yağma her iki tarafça işlendi.” Aynı zamanda telgrafta Bulgar komitecilerinin rolüne dikkat çekildi. Özellikle Babıali’nin aldığı tedbirler anlatıldı. Babıali, daha sonra da almış olduğu tedbirler –özellikle suçluların cezalandırılması- konusunda Derby’i bilgilendirdi. Buna rağmen, İngiliz hükümeti muhalefetin baskısıyla durumu soruşturmak için önce İstanbul’daki Büyükelçisi Elliot’u sonra da Walter Baring’i görevlendirdi. Soruşturma Daily News gazetesinin bir kısım yalanlarını ortaya çıkarmasına rağmen kimse bunlara itibar etmedi. Hatta soruşturma raporlarının Türkler aleyhine olan kısımları ele alınıp işlendi.Babıali, soruşturma yapmak üzere bölgeye gönderdiği Edip Efendi ve Şakir Bey’in söylentileri abartılı bulan ve Türk hükümetini mazur gösteren raporunu Fransızcaya çevirip Avrupa kamuoyunun, özellikle de İngiltere kamuoyunun tansiyonunu düşürmeye çalıştı.Bununla birlikte İngiltere’deki Osmanlı elçisi Musurus Paşa Türk aleyhtarı harekete karşı geniş bir basım kampanyası düzenledi, muhalif gazetelerdeki haberleri tekzip etmekle beraber başta Morning Post gazetesi olmak üzere, dost gazete ve dergilerde makaleler yayınladı; broşürler ve kitaplar bastırdı.

Fakat Türk tarafının bu tür girişimleri Türkiye aleyhine yaratılan kötü imajı silmek için ciddi bir etki yapmadı. İngiltere’de kamuoyu Türkiye aleyhine döndü. Türk yanlısı Stratford de Redcliffe (Stratford Canning) bile, bütün tabi hristiyan toplumların yeterli korumayı elde etmelerine kadar barışın olmayacağını tavsiye etti. Kamuoyunun etkisi altındaki İngiliz hükümeti Babıali üzerindeki baskısını artırdı. Bir süre sonra İngiliz baskısı oldukça sert bir boyut kazandı. Elliot’un 9 Ağustosdaki telgrafında telaffuz ettiği “benim kullandığım dilden daha sert bir dil kullanılamaz” ifadesi bu baskının boyutunu açıklar niteliktedir.İngiltere hükümetinin baskısı, İngiltere’nin Bulgarları himaye etme ve Bulgarlık davasının avukatlığını yapma politikasına dönüştü. Şimdi İngiltere Rusya’dan daha fazla Bulgarların hamisi rolünü üstlendi. Bu baskılar sonucunda 10 Ağustos 1876 günü Dışişleri Bakanı Safvet Paşa, ayaklanmanın“şefleri ve organizatörleri hariç” Bulgar isyancıları için af ilan edildiğini bildirdi ve Filibe, Edirne ve Tırnova olağanüstü mahkemelerinde yargılanmakta olan yüzlerce isyancı serbest bırakıldı. Bundan başka Bulgar asiler tarafından yıkılan Bulgar köyleri Türk hükümetine yaptırıldı. Kış aylarına girmeden önce evleri yakılıp yıkılan bütün Bulgarlar yeni yapılan evlerine yerleştirildiler.Ayrıca zarar gören Bulgarlara bol para yardımında bulunuldu.Bu şekilde suçlu olan Bulgarlar korunurken, Avrupa devletleri özellikle de İngiltere suçsuz olan, günahı sadece canlarını, mallarını ve namuslarını korumak için silaha sarılıp ayaklanmanın bastırılmasına katılan Türk halk gönüllülerinin (Başıbozuklar) cezalandırılmasını istedi. Baskılar karşısında Babıali Temmuz ayından itibaren çok sayıda Başıbozuk’u idam ettirdi. Pek çoğunu da ağır hapis cezalarına çarptırdı. İngiltere, 23 Aralık 1876 tarihinde toplanan İstanbul konferansında bile Başıbozukların cezalandırılması için baskı yapmaya devam etti. Bir araştırmacının ifadesiyle İngiltere’nin Bulgar sorunu konusundaki tutumu Bulgar devletinin kurulmasıyla sonuçlandı.
Sonuç olarak Bulgar sorununun İngiltere’de uyandırdığı tepki,Gladstone’u 1880’de iktidara taşımakla kalmadı, aynı zamanda İngiltere’nin doğu politikasındaki görüşlerini değiştirmede önemli bir rol oynadı ve Osmanlı-İngiliz ilişkilerinde yeni bir dönem açtı.

KAYNAKÇA
Blaisdell, Donald C, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa’nın Mali Denetimi, Çev.
Ali İhsan Dalgıç, İstanbul, 1979.
British Documents on Foreign Affairs: Reports and Papers from the Foreign Office
Confidential Print, The Ottoman Empire: Revolt in the Balkans, 1875-1876, Part1,
Series B, Vol. 2, General Ed. Kenneth Bourne and Cameron Watt, Ed. David
Gilland, 1984.
Buckle, George Earl, The Life of Benjamin Disraeli,Vol.VI, 1876-1881, New York
1920.
Dawson, Harbutt, “Forward Policy And Reaction 1874-1885”, The Cambridge
History of British Foreign Policy, 1783-1919, Cambridge 1923, S.72-148.
Gladstone, William Ewart, Bulgarian Horrors and the Question of East, London
1876.
Gleny, Misha, Balkanlar 1804-1999 Milliyetçilik, Savaş ve Büyük Güçler, İstanbul,
1999.
Harris, David, A Diplomatic History of the Balkan Crisis of 1875-1878 The First
Year Usa 1969.
Hayes, Paul, The Nineteenth Century 1814-80, New York, 1975.
Iseminger, Gordon Liewellyn, Britain's Eastern Policy and the Ottoman Christians
1856-1877, Norman, Oklahoma, 1965.
Jelavich, Barbara/Charles, The Establishment of the Balkan National States 1804-
1920, Seattle 1977.
Koloğlu,Orhan, Avrupa’nın Kıskacında Abdülhamit, İstanbul, 1998.
Kuneralp, Sinan, “Bir Osmanlı Diplomatı Kostaki Musurus Paşa 1807-1897”, Belleten,
C.Xxxıv, Ankara 1970, Sa. 133-136,.
Mahmud Celaleddin Paşa, Mir’at-ı Hakikat, Haz.İsmet Miroğlu, İstanbul, 1983.
Mccarthy, Justin, Ölüm ve Sürgün, Çev: Bilge Umar, 3. Baskı, İstanbul 1998.
Millman, Rrichard, Britain and the Eastern Question 1875-1878, Oxford 1979.
Morawıts, Charles, Türkiye Maliyesi, Der: Maliye Tetkik Kurulu, Ankara, 1978.
Morley, John, The Life of Gladstone, Vol.II, New York 1903.
Seton-Watson, R.W., Disraeli, Gladstone and the Eastern Question A Study in
Diplomacy and Party Politics, Usa 1971.
Shannon, R.T., Gladstone and the Bulgarian Agitation 1876, London 1963.
Shannon, Richard, The Age of Disraeli, 1868-1881: Rise of Tory Democracy, London
And New York, 1992.
Shaw, Stanford-Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Çev:
Mehmet Harmancı, C.2, İstanbul 1984.
Swartz, Marvin, The Politics of British Foreign in the Era of Disraeli and
Gladstone, London, 1985.
Şimşir, Bilal N., Rumeli’den Türk Göçleri, C.II, Ankara 1989.
Turan, Ömer, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), Ankara, 1998.
Wirthwein, Walter G., Britain and the Balkan Crisis, 1875-1878, London 1935.
Yapp, M.E., The Making of the Modern Near East 1792-1923, London And New
York 1987.
Yeniay, İ.Hakkı, Yeni Osmanlı Borçları Tarihi, İstanbul 1964.