1. #1
    ziberkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Ağustos.2007
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,462


    TÜRKiYE CUMHURiYETi'NiN KURUCUSU
    VE
    iLK CUMHURBAŞKANI
    ATATÜRK (1881-1938)

    Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasim Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katli pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanim ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaslarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yasadı.
    Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Semsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rafla Çiftliği’nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye’ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti.


    ASKERİ HAYATI

    1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi’sini bitirip, İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Sam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul’a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katildi. 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 1911 yılında İtalyanların Trablus garp’a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tomruk ve Derse bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karsı Tomruk Savasını kazandı. 6 Mart 1912'de Derse Komutanlığına getirildi.
    Ekim 1912'de Balkan Savası başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katildi. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Atesemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Atesemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savası başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı.
    Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ’da görevlendirildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savası’nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını gedmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Ari burnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu basari üzerine albaylığa yükseldi.
    İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Ari burnu’nda tekrar taarruza geçti. Ana fartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta Ana fartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos’ta Kireç tepe, 21 Ağustos’ta II. Ana fartalar zaferleri takip etti.
    Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karsı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
    Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Sam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul’a geldi. Veliaht Vahdettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu.
    Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karsı basarili savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul’a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
    Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "milletin istikbalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı.
    23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanin kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adim atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savası’nın basarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
    Türk Kurtuluş Savası 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir’İ işgali sırasında düşmana ilk kursunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nu paylasan I. Dünya Savası’nın galip devletlerine karsı önce Kuka-yi Milliye adi verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuka-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savası zaferle sonuçlandırdı.
    Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savasının önemli aşamaları şunlardır:
    -Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gürü’nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
    -Çukurova, Gazi Anten, Kahraman Maraş Urca savunmaları (1919- 1921)
    - I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
    - II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
    -Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
    - Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)


    SİYASİ HAYATI

    Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savası, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması’yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması’yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
    23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savası’nı basarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kurulusunu hızlandırdı.
    1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’yla yönetim bağları koparıldı.
    13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi.
    30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
    Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş baslık altında toplayabiliriz:
    1. Siyasal Devrimler:
    • Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
    • Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
    • Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
    2. Toplumsal Devrimler:
    • Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
    • Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
    • Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
    • Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
    • Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
    • Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
    3. Hukuk Devrimi :
    • Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
    • Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmezi (1924-1937)
    4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
    • Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
    • Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
    • Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
    • Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
    • Güzel sanatlarda yenilikler


    5. Ekonomi Alanında Devrimler:
    • Aşârin kaldırılması
    • Çiftçinin özendirilmesi
    • Örnek çiftliklerin kurulması
    • Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
    • I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması.

    Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
    Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi.
    29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
    Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
    15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savası’nı ve Cumhuriyet'in kurulusunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. yıl Nutku'nu okudu.
    Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yasadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabaha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebili, Ruhiye, Zehra adli kızları ve Mustafa adli çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve Ihsan adli çocukları himayesine aldı. Yasayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
    1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kişim taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayindi. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adli atıyla, köpeği Fob’a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu.
    Aksam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. sık sık Atatürk Orman Çiftliği’ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.
    10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul’da Dolma bahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
    Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhi olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhina gömüldü.



    ESERLERİ

    YAZDIGI KITAPLAR

    Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde kitapla bütünleşmiştir. Bu okuma sevgisinin kendisine sağladığı bilgi birikimini zaman zaman yazmaya dönüştüren Atatürk, yaşamının farklı dönemlerinde farklı konularda kitaplar yazmıştır. Yazdıkları gerek güncelliği, gerekse yol göstericiliği açısından bu gün dahi tartışmasız gerçekleri içermektedir. O'nun günümüzde hala geçerliliğini koruması ileri görüşlülüğünün ve akilciliğinin göstergelerinden biridir.
    Mustafa Kemal, özellikle II. Meşrutiyet’in (23 Temmuz 1908) ilanından sonra tüm dikkat ve çalışmasını askerlik üzerine yoğunlaştırılmıştır. O,mesleki bilgileri artıracak yayınların yapılmasını garklı görüyordu. Bu amaçla mesleğinin ilk yıllarından itibaren askerlikle ilgili birikimlerini aşağıda isimleri belirtilen kitaplarda toparlanmıştır.
    a) Takımın Muharebe Talimi
    b) Cumalı Ordugahı
    c) Tabiye Tatbikat ve Seyahati
    d) Bölüğün Muharebe Talimi
    e) Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal (Subay ve Komutan ile Konuşmalar)
    f) Tabiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih

    NUTUK
    Yurdumuzun parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, Türk tarihinde bir dönüm noktası olan İstiklal Savası’nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusunu ve inkılapların yapılısını anlatan Nutuk, siyasi ve milli tarihimizin birinci elden, değerli bir kaynak eseridir.
    Atatürk'ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan İkinci Kurultayı’nda 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayandığı için Nutuk adini almıştır.
    Nutuk yalnız geçmiş devrin bir hikayesi olarak dünümüzü anlatmakla kalmayıp, yakın tarihimizden alınan ibret dolu tecrübelerle, milli varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutabilen bir değer taşımaktadır.
    Nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirleyecek olan milli birlik ilkesi etrafında bilinçlendirip, kenetlendirerek, milli irade ve milli hakimiyet kavramlarının harekete dönüştürülmesi yoluyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulusundan Cumhuriyetin ilanına kadar uzanan basarili bir tarihi akısın hikayesidir.
    Nutuk ilk defa 1927 yılında, biri asil metin, diğeri belgeler olmak üzere Arap harfleriyle iki cilt olarak yayınlanmıştır. Ayni yıl, tek cilt halinde lüks bir baskısı da yapılmıştır. Yazı inkılabından sonra, bu ilk metnin okunması güçleştiğinden, 1934 yılında, Milli Eğitim Bakanlığınca üç cilt olarak yeniden basılmıştır. Nutuk, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezince yeniden basılmıştır.




    BÖLÜĞÜN MUHAREBE EĞİTİMİ
    "Bölük Muharebe Eğitimi" olarak yayınlanan eser, meskun yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır. Meskun yerlerin sınırlayıcı durumlarının muharebeye etkisi, savunma mevziinin seçimi, savunma mevziinin hazırlanması, ateş sahalarının temizlenmesi, ateş taksimi, ateş tutmayan ölü bölgelerin kapatılması ve mevziin işgali gibi savunmanın esasini oluşturan konular islenmiştir. ayrıca taarruzda birliğin aldığı tertip ve düzen, ilerleme, ateş üstünlüğü, ihtiyatların kullanılması gibi taarruz harekatında her zaman karşılaşılacak konular ele alınmıştır.
    Genç Kurmay Önyüzbaşı Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından, Almanca aslından tercüme edilen ve bağlı olduğu ordunun eğitimine katkısı olan bu eserden yeni nesillerin de faydalanabilmeleri için bugünkü Türkçe'ye çevrilmiştir.

    CUMALİ ORDUGAHI
    Cumalı Ordugahı; Makedonya bölgesinde, Köprülü - Istip yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu ordugahta, 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa’nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve manevra yaptırılmıştır. Bu manevraya katılan Mustafa Kemal, "Cumalı Ordugahı" adli eserini yazmış; süvari, bölük, alay, tugay eğitim ve manevralarını anlatmıştır.
    Mustafa Kemal bir kurmay subay olarak teorik bilgilere önem vermekte, ancak askeri tatbikat ve manevralardan sadece katılanların yararlanmasını yeterli görmemektedir. Bu yüzden, 10 gün süren bu tatbikat sırasında tuttuğu gözlem notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış, bol kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür. 12 Eylül 1909'da tamamladığı bu eseri, Selanik'te 1909 yılında matbaa harfleriyle basılmıştır. Eser; 39 sayfa metin ve 7 adet krokiden oluşmaktadır.

    TAKIMIN MUHAREBE EĞİTİMİ
    Bu kitap; Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General Litzmann'ın "Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri" adli eserinin ilk bölümünü oluşturmakta olup, Selanik'te 3.Ordu Karargahı’nda görevli, Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal tarafından Almanca'dan Osmanlıca diline çevrilmiş ve 1908 yılında Selanik Asır Matbaasında basılmıştır.
    Kitabin özü; seferi tam mevcutlu bir takımın, değişik hava şartları ve çeşitli arazide, basit bir mesele içinde muharebe yöntemlerinin uygulaması, avcı hattı teşkiliyle bir avcı hattının ateş muharebesi üzerinde toplanmaktadır.
    Mustafa Kemal Pasa, subayların arazide yetiştirilmesini amaçlayan tatbikatın, önemini vurgulayan bu eserini, 1911 yılında 5. Kolordu Harekat Şube Müdürü iken yazmıştır. Bu eserde, karşılıklı olarak kırmızı ve mavi muharebe birliklerinin Selanik-Kilis arasında yaptıkları savunma ve taarruz uygulamalarının değerlendirilmesi yapılmıştır.

    TAKTİK VE TATBIKAT GEZİSİ
    Bu eserinde, bir muharebeyi sevk ve idarede belirli kuralların olamadığını vurgulaması yanında, komutan olan kişinin nitelikleri üzerinde de durmuştur. Bunlar ise; birliğini barışta ve savaşta eğitmek, yönetmek ve gözetmekteki üstün basari, elindeki kuvvetin eksikliğini giderecek düşünce gücü ve astlarından her konuda üstünlüğü sağlamaktır. Bunun yanında, kişisel cesaret, başkalarının hareketini önceden seziş ve harekatını en uygun zamanda yapabilme yeteneği olmalıdır. Ortak amacın gerçekleştirilebilmesi için birliklerini basarili bir şekilde yönetmeli, astları üzerinde etkili olmalı ve otoritesini kurabilmelidir.
    Bu eserde ayrıca bir komutanın basarili olabilmesi için bu kuralları sadece okumuş ve öğrenmis olmanın yeterli olamadığı, bunların tatbikatının da önemi belirtilmiştir

    GEOMETRİ
    Atatürk bu kitabi ölümünden bir buçuk yıl önce III. Türk Dil Kurultayından hemen sonra 1936-1937 yılı kıs aylarında Dolma bahçe Sarayında kendi eliyle yazmıştır. Atatürk Arapça ve Farsça terimlerle dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenimi geciktireceğini düşünmüştü.

    SUBAY VE KOMUTAN İLE KONUŞMALAR
    "Subay ve Komutan ile Konuşmalar" Atatürkçün askerliğe ilişkin eserlerinin en önemlilerinden birisidir. Bu eser, Atatürk, 1914 yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Nuri Conker'in "Zabit ve Kumandan (Subay ve Komutan)" adli kitabına karşılık olarak yazılmıştır.
    Genç subayın, içinde bulunduğu ordudaki aksaklıkları, hataları nasıl sezdiğini; bunlara karsı tepkisiz kalmayarak üst makamlara hatalar ve çözüm yollarını nasıl sunduğunu; ülkenin içinde bulunduğu askeri ve siyasal durumdan duyduğu acıları kitabin birinci bölümünde bulmaktayız.
    Atatürk, bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, inisiyatif özellikleri hakkında, Nuri Conker'in görüşlerine katilmiş ve kendi düşüncelerini de çeşitli örneklerle destekleyerek açıklamıştır.
    bunların yani sıra, Türk kadınınınn, aslında toplumu yaratmada çok etkili olabilecekken, suskunluğu seçtiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktan kendini alamamıştır. Türk ulusu hakkında ise "kuskusuz bizim ulusumuzun karakteri de bütün karakterler gibi yükselmeye ve istenen sekle girmeye elverişlidir. Fakat kendi kendisine olmak koşuluyla..."dedikten sonra, dışardan ulusumuzun karakterine yapılmak istenen etkilerin amacına ulaşamayacağını vurgulamıştır.
    Subaylarda ve erlerdeki inisiyatif özelliğine eserinde geniş bir bölüm ayran Atatürk, kendi dönemindeki ile daha önceki dönemlerde Osmanlı ordusunu kıyaslamıştır. Özellikle Trablus garp Savası’nda edindiği deneyimler ile kendiliğinden hareket ve is görme özelliğinin, olması gereken sinirini göstermiştir.
    Atatürk, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika'da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları "yüksek askerlik niteliklerine" sahip insanlar olarak tanımlamıştır. Bu davranışı O'nun diğer bütün üstünlüklerinin yani sıra insancıl yönünde tanıklık eder.






    YAZDIĞI SİİRLER

    BİR ASKERİN MEZARINA
    Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
    Beyaz tas var, onun altında bayraklar
    Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
    Celâdeti tâbân olurken aldığı ceriham mevt
    İle bu âlemi hiçîce vedâ etmiş bir asker yatıyor...
    Onun habis istirahata çekildiği su
    Makberin üzerine rüfekası eski teessür döktüler.
    Kadınlar düğü Rize mâtem oldular.
    İhtiyarlar Nâla eylediler, çocuklar ağladılar.
    Su söğüt ağacının Nis setreylediği senin
    Mezarın üzerine bir zırh baslık ile kılıç hak,
    Olunmuştur. İste orası o kahramanı muhteremin
    Çâyı istirahatıdır. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
    Ona nâilini intizar olmuş!...
    MUSTAFA KEMAL
    (Harbiye talebesi iken yazmıştır)

    HAKIKAT NEREDE?
    Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
    Tuna ezelden Türk diyarıdır.
    Bilinen tarihler söylememiş bunu
    Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
    Dinleyin sesini doğan tarihin,
    Aydınlıkta karaltı, karatida şafak
    Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
    Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
    Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları
    Doğudan çıkan biz
    Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
    Türk sadece bir milletin adi değil,
    Türk bütün adamların birliğidir.
    Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
    Ey yığın yığın insan gafletleri
    Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
    Hakikat nerede?
    MUSTAFA KEMAL

    BESİKE HÂDİSESİ İÇİN
    Çıkıyor gönüllere istimdadı
    Sambamda vatanin feryâdı
    Çıkıyor gönüllere istimdadı
    Yaralı bir ananın evlâdı
    Etmesin mi anaya imdadı?
    Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
    Edelim sıhhatini istimzaç;
    Etmeyelim kimseyi izaç?
    Zırhlılar her yeri tehdit ediyor,
    Makedonya bunu tespit ediyor.
    İnkırazı bize teyit ediyor.
    Yemenin perisi malumu cihan
    Ne için eyledi millet isyân?
    Zulme ister mi bu yoldan burhan
    Turuskalar bile aldı meydan
    Hani kânun-u adâlet nerede?
    Mülk-ü millette himâye saadet nerede?
    Haricen mülk-ü himaye nerede?
    Bizde evvelki şecaat nerede?
    Gelse Ertuğrul şöhret-i pervam
    Eder elbette tagayyür ibraz
    Vatanin feyzine kâdir olamaz
    Yeniden fethine verseydi cevâz...
    Yıldırım görse su ahvâlimizi
    Ateş kahrı yakar hâlimizi,
    Af eder mi bizim afâlımızı,
    Mahveder cümle-i emsâlimizi,
    Ey büyük Fâtih'i İstanbul’un...
    Bu reis olmadı mi makbulün
    Sây ile toplanılan mahsulün
    Berhava oldu fakat meçhulün...
    Yazık oldu Vatana âh yazık...
    Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..
    Acısın bizlere, âh yazık!


    Allah'ım, huşu duymaz bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.
    Linklerde Sorun varsa Lütfen Bildiriniz.(Konu İsmi Veriniz)

  2. #2
    ilteriş - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Nisan.2007
    Yaş
    48
    Mesajlar
    6,777

    KASİDEİ İSTİBDAT YAHUT KIRMIZI İZLER

    Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
    Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
    Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
    Efkârı sakimane ile âleme karşı
    Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
    Âmali harisanesini eyledi tezyit...
    Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
    Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
    Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
    Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
    Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
    Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
    Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
    Ey enmilei sürbu cinayata delâil
    Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
    Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
    Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
    Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
    Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
    Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
    Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
    Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
    Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
    Âtimizi dendanı harisin kemirirken
    Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
    Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.

    MUSTAFA KEMAL
    ŞANLI ORDU GAZETESİ : 24 Kasım 1908
    YAZILI KAĞIDI HAZIRLAMAK NE KADAR ZAMANINIZI ALIYOR? Soru Bankamızı ziyaret etmek için tıklayınız.
    DOSYA İNDİRMEKTE SIKINTI MI YAŞIYORSUNUZ?
    FORUMA DESTEK OLMAK MI İSTİYORSUNUZ?
    ALTIN ÜYE OLUN.
    AYRINTILI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ.


    Ölmek yenilmek değil yüceltmektir şanını

Benzer Konular

  1. Atatürk'ün gözünden Atatürk
    Konu Sahibi naydin81 Forum Tarih Haberleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 29.Ağustos.2010, 23:59
  2. 10 Kasım Atatürk Haftası Konuşma Metni (Atatürk'ü Anlamak)
    Konu Sahibi umuro Forum Atatürk Haftası
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Kasım.2008, 16:42
  3. Atatürk'e Göre Atatürk
    Konu Sahibi çubuk prenses Forum Gazi M. Kemal
    Cevap: 2
    Son Mesaj : 05.Kasım.2007, 22:46

Giriş