Yaz aylarının İstanbul’u yüksek sıcaklık ve nem oranı ile kucakladığı günler arasından sıyrılıp, gece ile gündüzü birbirinden kopamayan iki sevgili gibi yeniden buluşmak üzere ayrıldıkları “an” ben de geçici olarak ayrılıyorum bu masal kentinden. Ver elini ASSOS…

Ayvalık’ta kısa süren bir mola. Günün ilk saatleri KADIRGA köyünde KAPHEROS’ tayım.
Dinlencenin ilk günü KADIRGA sahiline sürüklüyor beni ayaklarım. Karşımda MİDİLLİ. Elimi uzatsam kucaklaşacağız sanki. Bir an için LOZAN’ a gidiyorum. O günün ve bu günün koşullarını düşündükçe haksızlık olmasın diye yorum bile yapmıyorum kendi kendime. Öylesine bir burukluk anında kekik kokuları yayılıyor etrafa. Yaşamın zor koşullarında sırtındaki ağır yüküyle MİNE TEYZE çıkıyor karşıma. İşte size tatilde bile dert dinleme anı…

“Kekik alır mısın oğlum? Paketi bir lira… Bak kızımın yaptığı heybeler, uğur madalyonları, dokuduğu halılar. Ben Yörük’üm. Yörük Köyü’nden geliyorum. Altmış yedi nüfus hepsi. Durumu iyi olanlar terk etti köyü. Suyumuzu bile uzaklardan eşeklerle getiririz. Babam trafik kazası geçirdi. Ona bu şekilde bakıyorum.”

Bir solukta bin dert… Dinlence böyle başlıyor… Neler olduğunu anlamadan elimde paketlerle kıyı gezisinden vazgeçip odama dönüyorum. Serinlemek için masmavi sular bekliyor beni. Her kulaç atışım ve kafamı kaldırışımda MİDİLLİ…

ASSOS sahilden BEHRAMKALE’ ye uzanıyorum. Bu antik kent AYVACIK’ ın köylerinden biri. Babakale’ den başlayıp, Küçükkuyu’ ya uzansa 78 kilometrelik bir sahil şeridinde nokta. Hüdavendigar Cami… Athena Tapınağı ASSOS’ a gelen turistlerin ilgi alanları…

M.Ö. VII yy. kadar uzanıyor ASSOS’ un kuruluşu. Bir dönem Pers ve Lidya egemenliğinde kalmış. Daha sonra ATİNA BİRLİĞİ’ ne katılan kent özelleştirilince Banker EVBOLOS’ un yönetimine girmiş. Kente daha sonra Banker’ in mirasçısı azatlı köle HERMİAS egemen olmuş. ARİSTO, HERMİAS’ ın davetlisi olarak ASSOS’ ta, üç yıl felsefe dersleri vermiş. Tâki HERMİAS’ ın kuzeni ile evlenip kenti terk edene kadar.

ASSOS’ ta geçen beş gün… Sonra dönüş yolu’ nda.
Kekik satmak için sıcak altında ter atan Alâddin Yavaş dede, Ihlamur aldığım HURİYE nine eğitim masraflarını karşılamak için ASSOS RESTAURANT’ ta çalışan içten, güler yüzlü Celâl Bayar üniversitesi öğrencileri…
Köy kahvesinde serinlerken yudumladığımız çaylar… Birkaç görüntü giriyor objektifime… Kalemimin ucunda üç-beş satır…

ASSOS’ u Kadıköy’ e taşıyıverdim bende TARİH ve kekik kokuları arasında üç-beş satır da olsa…

Okunur ya da okunmaz. Ne yapalım! Bizim mutluluğumuz da bu. Paylaşmak üzerine kurmuşuz küçücük dünyamızı. Anlayın ve hoş görün ne olur! Delicesine bir tutku ve sonsuz bir mutluluk bu. Hazır yakalamışken “AN”ların tadını çıkarayım az da olsa. Çünkü gelecek günler nelere gebe bilinmez…