Çukurova Yörüklerinin Gelenek ve Görenekleri, Bunlardaki Eski Kültür İzleri
Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.

Anadolu ve Rumeli’de göçebe hayatı yaşayan Türkmenlere “yörük” adı verilmiştir. Yörük kelimesinin ne anlama geldiği konusunda çeşitli görüşler ile sürülmüştür. Bir kaçını sıralayalım.
Yörük; göçebe, dağlı, çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, eskiden yeniçeriye katılan yaya asker, Anadolu ve Rumeli’de hayvancılıkla uğraşan göçebe Türkmenler geçimini hayvancılık yaparak sağlayan göçebe Türkmen.
Yörük, Anadolu ve Rumeli’de göçebe hayatı yaşayanlara verilen addır. Türkçe “yürümek” fiilinden türediği söylenir. Daha sonraları, göçebe halka verilen ad olduğu söylenmiştir. Yörük adı Anadolu ağızlarında cesur, eli ayağı çabuk anlamlarında kullanılır. Yörük bazı Türk lehçelerinde yöğrük şeklinde geçmektedir.Bazı araştırmacılar yürümek fiili ile yörük arasında kurulan bağa karşı çıkıyorlar. Yörükler, yürümek eylemi için “yörümek” fiilini kullanırlar. Yörük kelimesi göçer yaşam süren Türkmenlere verilen addır.

Yörük kelimesinin etnik özelliği yoktur. Yörüklük bir yaşam biçimidir. Oğuzlar, Türkmenler ve Yörükler hepsi göçer olan ve aynı köklü topluluğun değişik zamanlarda ve yerlerde aldığı adlardır. Bir diğer kaynakta yörüklerin yaşam biçimleriyle ilgili bilgiler buluyoruz.

Yörükler, en küçük topluluk olan yakın ailelerin birliğine SOY, soyların birliğine OBA, obaların birliğine OYMAK, oymakların birliğine BOY, boyların birliğine İL yani devlet adını verirlerdi. Bir diğer araştırmacı da yörük kelimesine değişik bir bakış getiriyor. Oğuzların ve Türkmenlerin yerleşik olanlarına durgun anlamında YATUK, Türkmen göçebelerine de TÜRÜK adı verilir. Yörük sözünün, göçebe Oğuz Türklerini ifade edişi yalnız Anadolu ve Rumeli için söz konusudur. Kaşgarlı Mahmud, Oğuz göçebelerine Türkmen demiştir. Yörük adı, köyler kurarak yerleşen veya yarı göçebe durumuna gelen Türkmenler yanında, göçebe Türkmenler için onların “göçer” veya yörük olduğunu ifade etmek amacıyla kullanıldı. Yerleşik düzen dışındaki Türkmenler devletin sınır boylarında hayvancılık ve akıncılığı birleştirmişlerdir. İki araştırmacımız da Oğuz efsanesiyle, yörük, oba, oymak ve boy adları arasında bağ kuruyorlar. Görüldüğü gibi yapılan incelemelerden yörük adı hakkında edinilen bilgiler çok açık değildir. Yörük; konar-göçer, daima çadırda oturan ve geçimini küçükbaş hayvancılıkla sağlayan Türkmenlere verilen addır, diyebiliriz.

Anadolu göçer kültürünün dayandığı tarihi temel Orta Asya Türk göçebeliğidir. Geçmişte, Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türk topluluklarının yaşama biçimi, coğrafi çevre gereği hayvancılığa bağlı ekonominin belirlediği bir göçebeliğe dayanıyordu. Yörükler, Anadolu’da genellikle Orta, Güney ve Batı Anadolu’da yoğun bir şekilde görüldü. Anadolu’da Sivas, Ankara, Bolu, Kastamonu, Balıkesir, Manisa, Kütahya, Afyon, Uşak, İzmir, Aydın, Antalya, Konya, Adana, Hatay, Gaziantep ve Maraş illerinin bulunduğu geniş bir sahaya yayılan yörükler, değişik adlarla anılmaktaydılar.

Yörükler Anadolu’da dağınık yaşamalarına karşılık, Rumeli’de daha teşkilatlı ve belli yerlerde yaşamaktaydılar. Rumeli’de yörükler, İstanbul’dan Tuna boylarına kadar yayılmıştı. Yörüklere Osmanlı Devleti’nde yasaklı anlamında “nöker” denilmiştir. Yörük seferlere kendi aile ve hayvanlarıyla katılan, göç ve yerleşme haklarıyla tamamiyle hükümdara ait olan asker anlamına da geliyordu.

17.yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti, yörükleri, idari otoriteyi sağlamak için zorunlu iskana tabi tuttu. Bundan amaç arazinin işlenmesini ve eşkıya gruplarına karşı set görevi görmelerini sağlamaktı. Bugün Anadolu’da yörüklerin tamamına yakını yerleşik hayata geçmişlerdir. Ancak eski yaşam biçimlerini sürdüren, yaylak ve kışlaklarında, Toroslar’da günümüzde göçebe olarak yaşayan yörükler vardır. Konar-göçerlerin genellikle yerleştirildikleri yerler, yaylak-kışlaklarla eski yerleşim merkezleriydi. Bu yerlerde kom, mezra, ağıl, mandıra, yaylak ve divan gibi dağınık yerleşme tiplerini meydana getirmişlerdir. Yaylakta yaylacılık, kışlaktaysa basit çiftçilik yaparlardı. Zamanla kalabalık yörük toplulukları daha küçük parçalara ayrılarak birer aile birliği halinde yaptıkları evlerde kışlamışlardır. Yazınsa yaylaya çıkarak klasik çadırlarda yaşayışlarını sürdürmüşlerdir. Genellikle keçi kılı ve koyun yününden yapılmış çadırlarda yaşarlar. Çadır, göçebe yaşam biçiminin vazgeçilmez bir konut türüdür.

Çukurova bölgesinde yörük ve göçer adlarıyla bilinen hayvancılığa bağlı ekonomileriyle göçer, yarı göçer ve yaylacı olarak niteleyebileceğimiz göçer topluluklara günümüzde de rastlıyoruz. Bunlar hayvancılığın yanısıra kilimcilik, demircilik, el sanatları ve tarımla uğraşırlar.

Türkçe’de yaylak veya yayla denince, hayvanların otladığı yüksek yerler ve dağlar akla gelir. Aslında yaylak sözü kışlak deyiminin bir karşıtıdır. Yani yazın oturulan yer anlamına gelir.

Makalenin devam için'BUYRUN'