Yavuz Sultan Selim, sadeliği sever ve sade giyinirdi. İhtişam ve debdebeden hoşlanmazdı. Kendisi için lüks şeyler yapılmasını istemezdi. Sarayında eski geleneklerin ve hasletlerin devamını isterdi.

Sirkeci ile Sarayburnu arasında sahile yakın bir yerde kendisi için sade ve basit bir köşk yapılmasını emretmişti. Yavuz bir gün bu köşkü ziyaret ederken, iradesi hilafına mükellef (külfetli) bir köşk yapıldığını görünce canı sıkıldı. Hazine defterdarı Abdüsselam Bey'i azarladı:

- Ben sana bu kadar akçe sarfına ruhsat vermemiştim. Bir muhtasarca gölgelik yapılmasını emretmiştim. Bu ne ola?

Abdüsselam Bey zor duruma düştüğünü, Yavuz'un kaşlarının çatıldığını görünce titremeye başladı. Canını kurtarmak için:

- Padişahım! Ben bu köşkü helal malımdan hünkrım için hediye olarak yaptırdım. Arz ve kabulünü istirham eylerim, dedi.

Yavuz Selim asabiyetiyle meşhurdu. Yapacağı işleri uzun düşünür, kat'i kararını verdikten sonra tatbik sahasına kor ve artık itiraza tahammül edemezdi. Bununla beraber makul gördüğü sözleri de reddetmez, kabul ederdi.