Kanuni Sultan Süleyman cihangir bir padişah olmanın yanında sanat ve edebiyatla da yakından ilgiliydi. Kırk altı yıllık saltanatının hemen her anını devleti ve milleti için çalışarak geçiren, seferden sefere koşarak düşmanlarla cebelleşen bu hükümdar, koca bir divan oluşturacak kadar da şiir yazmıştı. Şiirlerini "Muhibbi" mahlasıyla yazan Kanuni'nin şu beyti çok ünlüdür:

"Halk içinde müteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi..."


Ve, padişah böylesine ünlü bir şair olunca, Şeyhü'l İslam'dan soracağı fetvayı da şiirle sorar... Meyve ağaçlarını karıncalar sarmış ve ağaçlara zarar vermeye başlamıştır. Padişah buna bir çare ararken, ünlü Şeyhü'l İslam Zenbilli Ali Efendi'nin fikrini almak ister ve şu beyti yazarak gönderir:

"Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca,
Zarar var mı karıncayı kırınca?"


Öyle Padişah'ın zamanında böyle Şeyhü'l İslam olur. O'nun cevabı da şiirledir:

"Yarın divanına Hakk'ın varınca,
Süleyman'dan alır hakkın karınca!"


Herşey ne kadar güzel, ne kadar açık değil mi? Ya Padişah'ın ve Şeyhü'l İslam'ın böylesine güzel yazdığı bir dönemde yetişen gerçek şairler? Yeri gelmişken onlardan söz etmemek olur mu? İşte, Türk lehçesinin en büyük şairlerinden biri olarak gösterilen Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman için yazdığı "Mersiye"den bir bölüm:

Tiğın içürdü düşmene zahm-i zebanları
Bahsetmez oldı kimse, kesildi lisanları
Gördi nihal-i serv-i ser-efraz-ı nizeni
Serkeşlik adın anmadı bir dahi banları
Her kande bassa pay-ı semendün nisar içün
Hanlar yolunda cümle revan etdi kanları
Deşt-i fenada mürg-i heva durmayub döner
Tigın Huda yolunda sebil etdi canları
Şemsir gibi rüy-ı zemine taraf taraf
Saldun demür kuşaklu cihan pehlevanları
Aldun hezar büdgedeyi mescid eyledün
Nakus yerlerinde okutdun ezanları
Ahir çalındı küs-ı rahil etdün irtihal
Evvel konağın oldu cinan büstanları
Minnet Huda'ya iki cihanda kılub said
Nam-ı şerifin eyledi hem gazi hem şehid.


"Günümüzün Türk gençliği bunu anlayamaz" mı dediniz? Yok yook; anlarlar, anlamalıdırlar.

Baki, Şeyhi, Nefi, Fuzüli ve onlar gibi daha yüzlerce, binlerce şair; Yunus Emre gibi, Karacaoğlan gibi bizimdir. Bizim olan herşeyi ve herkesi bilip öğrenmek de bizim için elzemdir.

alıntıdır.