Orhangazi’de çırılçıplak soyulan erkekler, ellerine kırbaç verilerek kendi eşlerini dövmeye zorlanmışlardır.(15 Ekim 1921 tarihli rapor)
Yerli Rumlar’la birlikte Çınarcık köyünü çeviren Yunanlılar, anneleri erkek evlatlarına peşkeş çekmek istemişler, fakat ölüm pahasına bunu yapmayan delikanlıları süngüleyerek öldürmüşler, süngü ucuna taktıkları bebekleri kuzu kızartır gibi ateşlere tutmuşlar, genç kızların g*ğ*slerini keserek kebap yapmışlardır. Çınarcık’ta öldürülen 24 kişinin adları verilmektedir. Bunlardan kadın olanların adları ve öldürülme biçimleri şöyle sıralanmaktadır: İmam Hafız’ın eşi Emine (başı kesilerek), Emine kızı Hatice (süngü ile), Emine kızı Nerime (süngü ile delik deşik), Celal Efendi’nin torunu 4 yaşındaki Nigar ( kazığa vurularak), İbrahim Çavuş’un annesi Fadime(yakılarak), Arnavut Mehmet Çavuş’un bütün ailesi (balta ile). (24 Nisan 1921 tarihli rapordan)
Cihanköy’de 5 yaşına kadar olan çocuklar evlerinden toplanarak annelerinin gözleri önünde süngüye takılıp diri diri ateşe atılmışlardır. Yeniköy’de tutulan raporda, 70 yaşındaki bir kadının üzerine erkek uvuzları konulduğu, 13 yaşına kadar olan bir genç kızın m*m*lerinin delindiği, deliklere tahta parçaları sokulduğu yazılır.(19 Ekim 1921 tarihli rapora göre)
Aşağı ve Yukarı Karadere’de 70 yaşındaki bir kadının doğranmış parçaları, bir küçük yığın haline getirilmiş ve kesik baş bu yığın üzerine konulmuştur. Araştırma Kurulu tarafından yakalana bir Yunanlı’nın çantasından bir avuç kınalı kadın parmağı,bilezikler ve altınlar çıkmıştır. (15 Mayıs 1921 tarihli rapor)
13 Nisan 1921’de Yunanlılar’ın yerli Rumlar’dan kurduğu çeteler, çevre köylerden bütün genç kızları, Çalcı Köy’e toplamışlardır. Erkelerde toplu olarak oraya getirilerek ağaçların altına serilmiş yataklarda, kurşun tehdidi altında yapılan alemleri seyre mecbur tutulmuşlardır.
29 Mayıs 1921 tarihli başka bir raporda, İngiliz Subayı, Yunanlı Teğmenin Türkler’e yaptığı zulmü anlatmaktadır:
Türler evlerine girip kapıları kapayınca Yunanlılar köye girdiler ve hemen bütün evlere taksim oldular. Başlarında bir teğmen vardı. Evden çıkarılan kadın, kız, çocuk ve erkekler süngülerle dürtülerek meydanlığa toplandı. Hepsi durmadan dövülüyordu. Genç kızlara feci sarkıntılıklar yapılıyor ve elbiseleri yırtılıyor ve göğüsleri kesiliyor. Yunan teğmenin yanına gittim. Bu vahşete neden lüzum gördüğünü sordum. Rumca bir şeyler söyledi ve beni azarladı. Tüylerim diken diken olarak daha feci manzaralara şahit oldum. (…) Kızlar, kadınlar bağırıp çağırıyorlardı. Yunan askerlerine yalvarıyorlar ve ayaklarına kapananlara merhamet edilmiyordu. Evleri pencerelerinde alevler çıkmağa başlamıştı. Büyük ağacın altında bir genç kadın koyun gibi boğazlandı ve sonra karnı deşilerek çocuğu süngüye takılıp bir Türk erkeğine uzatıldı. Bu feci manzara bir saat sürdü. (…) Hava kararıncaya kadar vahşet devam etti.