1. #1

    Üyelik tarihi
    06.Kasım.2007
    Yaş
    31
    Mesajlar
    262


    Merhabalar.Size internetten derlediğim anekdotları gönderiyorum.Arşivlik öyküler doğrusu...
    _________________________________________________
    ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
    Amerikalı iş adamı, bir Çinli’ye alay ederek sormuş:

    -Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?

    Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş:

    - Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

    YIKA DA GETİR

    Süleyman Nazif ve Abdülhak Şinasi birlikte yemek yerken, Şinasi garsonu çağırır ve su ister. Şinasi’nin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:

    -Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir.

    SUSTURUCU TEDAVİ

    Zamane gençlerinden biri,bir toplantıda Akif’i küçük düşürmeye çalışıp:

    - Siz baytardınız, değil mi? Demiş.

    Akif, istifini bozmadan şu cevabı vermiş:

    - Evet,bir yeriniz mi ağrıyordu?

    SIR SAKLAMAK

    Yavuz Sultan Selim, bir çok Osmanlı Padişahı gibi devletin selameti için sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir keresinde vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:

    - Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.

    Vezir, Yavuz’dan cevap alacağı ümidiyle:

    -Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Sultan Yavuz cevabı yapıştırmış:

    -Ben de bilirim.

    CENNETİN YOLU

    Hristiyan din adamlarından biri, Ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında, papaz:

    -Aferin çocuğum, der. Yarın buraya gel de, sana cennetin yolunu göstereyim.

    Çocuk, papazın niyetini sezerek:

    - Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz, diye cevap verir. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?

    NE ALIRSINIZ ?

    Çok şişman olan Yahya Kemâl, bir yokuşun sonundaki lokantanın önünde dinlenirken,içeriden çıkan garson:

    -Buyurun beyim, diye atılmış. Ne alırsınız?

    Yahya Kemâl, tebessüm edip:

    -Evlât, demiş. Müsaade edersen biraz nefes alacağım.

    ÇANAKKALE İÇİNDE

    İngiliz garson, Türk müşteriye:

    -“Çanakkale’de çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz” deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:

    -Orada ne işiniz vardı?

    HASTANIN YEMEĞİ

    Lokman Hekim’ e:

    -“Hastamıza ne yedirelim?” diye sorduklarında, şu cevabı vermiş:

    -Acı söz yedirmeyin de, ne yese olur.


    NEYZEN’ İN NEZAKETİ!

    Mehmet Âkif, elini yıkadıktan sonra, Neyzen Tevfik’ in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce:

    -Hayır, diye bağırmış. Elimi daha yeni yıkadım.


    GÖNÜLSÜZ GÖNÜL

    Abdülhak Hâmid’ in evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım, Abdülhak Hamid’ e döner ve:

    -Efendim, gönül kocamaz! der.

    Hamid cevap verir:

    -Kocamaz ama, kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.

    BÖYLE KORUNUR

    Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.

    Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:

    -Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!


    VELÂYETİN GÖRDÜĞÜ

    Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:

    -“Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz” diye çıkışır.

    Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:

    -Peder ne der, kader ne der.

    ÇIKMAYAN MANA

    Mehmet Akif, Baytar Mektebi’nde müdür muavini olarak çalıştığı bir dönemde, muhasebeden gelen bir yazıyı anlayamaz. Yazıyı kaleme alan Salih Efendi’yi aratarak yazıda ne demek istediğini sorar:.:

    -“ Salih Efendi İki türlü mana çıksın diye böyle yazdık efendim” cevabını verince, Akif dayanamaz ve:

    -Hayret doğrusu, der. Biz birini bile çıkartamadık da.


    SOKRAT VE BİLEYTAŞI

    Talebelerden biri Sokrat’a sormuş:

    -Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?

    -Evlat, demiş Sokrat. Bileytaşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder...


    ANLADIĞININ İSPATI

    Tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik’e göstererek fikrini sorar:

    Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:

    -İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!

    Neyzen Tevfik şu cevabı verir:

    -Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.

    BİRBİRİNE BAĞLI

    Hâkim, kaza yaparak birkaç kişinin ölümüne yol açan bir şoförün ehliyetini iptal edince, şoför:

    -Aman hakim bey, diye sızlanmış. Benim yaşayabilmem, şoförlük yapmama bağlı.

    Hâkim cevap vermiş:

    -Başkalarının yaşaması da sizin şoförlük yapmamanıza bağlı.

    AKŞAM YEMEĞİ

    Yahya Kemâl, dostlarından birine:

    -Bu akşam yemeği benimle yer misin? Diye sorunca, arkadaşı:

    -Hay hay! Der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!

    Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:

    -İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.

    HAKLI ÖLÜM

    Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi:

    -Haksız yere öldürüyorsunuz, diye ağlamaya başlayınca,

    Sokrat:

    -Ne yani, demiş. Bir de haklı yere mi öldürseydim?

    HZ. ADEM’İN MİRASI

    Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:

    -Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?

    Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:

    -İkimiz de Hazreti Adem’ in çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.

    Sultan Fatih:

    -Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.

    GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN

    Fatih’e sorarlar:

    -İstanbul’u niçin fethettin?

    Cevap verir:

    -Önce o benim gönlümü fethettiği için!

    DÜŞMANIN CANI

    Şair Nef’ i bir toplantıda konuşurken, düşmanlarından biri içeri girmiş, fakat herkese selam verdiği halde kendisine:

    -Merhaba canım! demiş.

    Nef’i durur mu? Hemen cevabı yapıştırmış:

    -Derhal çıkıyorum.

    FİKİR YAKALAMAK

    Şahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim’ e:

    -Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum, dediğinde, Ahmet Haşim, onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek şöyle demiş:

    -Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır?

    UYKU KARDEŞLİĞİ

    Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.

    Yanındaki talebesi:

    -Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa.

    Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir:

    -Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
    DÜNYANIN YÜZÜ

    Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani’ ye:

    -Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:

    -Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyaya da bakılacak surat kalmadı.

    BRAVO!..

    Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo’ ya okuduktan sonra:

    -Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz?

    Victor Hugo:

    -Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu.

  2. #2

    Üyelik tarihi
    18.Nisan.2007
    Yaş
    32
    Mesajlar
    374

    ''Ne alırsın?'' başlıklı konu 2 kere yollanmış.


    Artık 1 tane
    Batılılar geldiklerinde ellerinde incil,bizim elimizde ise topraklarımız vardı.Bizlere gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler.Gözlerimizi açtığımızda ise bizim elimizde incil onların ellerin topraklarmız vardı..

  3. #3
    ziberkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Ağustos.2007
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,462

    Hem de sınıf içinde bizleri hem güldürüp hem de düşündürdüğün için Teşekkürler Abdullah. Yeni araştırmalarını bekliyorum tamam mı? Selametle
    Allah'ım, huşu duymaz bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.
    Linklerde Sorun varsa Lütfen Bildiriniz.(Konu İsmi Veriniz)

Benzer Konular

  1. Yepyeni Anekdotlar
    Konu Sahibi abdullahkarataş Forum Serbest Kürsü
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 31.Mayıs.2010, 04:23
  2. İlginç Anekdotlar
    Konu Sahibi abdullahkarataş Forum Hikayeler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 24.Şubat.2010, 20:24
  3. Ynt: Tarihten Damlalar
    Konu Sahibi arzu_1966 Forum Çöp Kutusuu
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 10.Eylül.2009, 00:03
  4. Anekdotlar-2
    Konu Sahibi abdullahkarataş Forum Hikayeler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Ocak.2008, 15:59

Bu Konu için Etiketler

Giriş