1520-1566 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’na hükmeden Kanunî Sultan Süleyman devrinde geçen bir olaya gönderme yaparak “İşte aşk!” diyorum...

Muhteşem Süleyman’ın biricik kızı Mihrimah Sultan'a bir talip çıkar: Diyarbakır Beylerbeyi Rüstem Paşa. Merkeze uzak (periferi) bir yerde görevli olan Paşa’nın Kanunî’ye damat olması, Cihan İmparatorluğu’nun ikinci adamlığı anlamına geldiği için; üst yönetim kadrolarında dedikodu kazanları fayrap edilmeye başlanır ve Paşa’nın cüzamlı olduğu haberi uydurulur. Peki, gerçekten öyle midir? Bundan emin olmanın tek yolu, Paşa’nın bir sağlık kontrolünden geçmesidir. Hemen bir ekip Diyarbakır’a gönderilir. Haberin gelmesi gecikmez: Rüstem Paşa’nın çamaşırlarında bit bulunmuştur! Paşa için vezirlik yolu açılmıştır artık; çünkü cüzamlıya bit gitmez!

Bu olay üzerine, Paşa’nın siyasi düşmanları tarafından yazılan/yazdırılan şu beyit pek hoş ve manidardır:

“Olacak ki bir kişinin bahtı kâvi tâlihi yâr,
Kehlesi dahi ânın mahallinde işe yarar!”
(Anlamca: Şansın varsa, bit’ten bile fayda görürsün!)

Kemal KIRAR
anafilya.org