İkinci Dünya Savaşı Başında Türk Siyasal Durumu

Cumhurbaşkanı Atatürk’ün rahatsızlığının ilk belirtilerinin 1936 yılının sonuna doğru ortaya çıktığı,sağlık durumunun ise, 1937 yılından itibaren bozulduğu bilinmektedir. Atatürk ölümünden bir süre önce “Başvekillik Makamı”nda bulunan İsmet İnönü ile siyasal bir çatışma içine girmiş, bunun sonucunda İsmet İnönü görevinden alınarak yerine Mahmut Celal Bayar atanmıştır.

Atatürk’ün ölümünün ertesinde, 11 Kasım günü,İsmet İnönü’nün 322 oyla CHP Meclis Grubunda,Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesine karar verilmiş, İnönü grup toplantısının hemen ardından toplanan TBMM Genel Kurulunda oylamaya katılan 348 milletvekilinin oybirliğiyle, Cumhurbaşkanı makamına oturmuştur. Kısaca, “Parti devleti”ne dönüşmüş Türk Siyasal Sistemi Atatürk’ün ölümüyle yeni bir döneme girmekteydi. Atatürk’ün ölümünden hemen sonra başlayan ve çok partili düzene geçilmesine dek süren bu döneme “Milli Şef Dönemi”, CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye “Milli Şef” denilmiştir. “Milli Şef Dönemi”, tek partili rejimin bir önceki döneminden oldukça farklı bazı özelliklere sahip olmuştur. “Milli Şef Dönemi”nin İkinci Dünya Savaşı boyunca sürmesi ve bu savaşın başında Mihver Devletleri’nin önemli başarılar kazanması, tek partili yönetimin aynı döneminin iç ve dış siyasasında başkalıklar göstermesine neden olmuştur. Her ne kadar ülke koşulları gereği otoriter yapıya Mustafa Kemal Atatürk eğilim göstermişse de, Türk siyasal sisteminin Faşist ve Komünist rejimlerinin totalitarizmine kaymasında, CHP’nin elitleri önünde hep bir set olmuştur.

İsmet İnönü 26 Aralık 1938 günü olağanüstü toplanan CHP Büyük Kurultayı’nda CHP’nin Değişmez Genel Başkanı ile birlikte Milli Şef olan İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşı’nı da kapsayan bu dönemin mutlak hakimi olmuştur. CHP,TBMM, Bakanlar Kurulu, her konuda Milli Şef’in onaylayıcısı olmuşlardır. İnönü’nün çalışma ekibi olarak,emirlerine tartışmasız uyacak kişilere seçtiği, “devlet makinesini en teferruatlı çarklarına kadar kendi eliyle” yönetmek istediği, “Başbakanı aşarak, müsteşarlara, umum müdürlere direktifler verdiği” bilinmektedir. Bu nedenle Atatürk’ün ölümünden çok partili düzene geçinceye kadar ülkenin en ulu siyasal kurumu “Milli Şef”lik olmuştur. Bu durum, İkinci Dünya Savaşı boyunca, dış siyasal koşullara bağlı, ama bazı değişiklikler göstererek çok partili düzene geçinceye dek, Türkiye’nin iç ve dış siyasasına egemen olacaktır.

Kod:
Necdet Ekinci, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de Çok Partili Düzene Geçişte Dış Etkenler, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Doç. Dr. Orhan Yavuz Dizisi, İstanbul 1997, s.121-123.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Edward Weısband, İkinci Dünya Savaşı’nda İnönü’nün Dış Politikası I, çev.M. Ali Kayabal, Cumhuriyet Yayınları,2000, s.17-32.