Millî Mücadelenin gizli kalmis yönleri vardir. Bugün bunlardan birine temasla 30 Agustos 1922'deki harekata kimlerin muhalefet ettigi üzerinde duracagiz.

Ilk Meclis tesrî ve icraî, yani, bugünkü tabiriyle yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamis, bu haliyle de o 'Meclis nev'i sahsina münhasir bir topluluk olarak vazife görmüstür!...

Bu nev'i sahsina münhasir Meclis'de 1922 yilinin Mart ve Temmuz aylari arasindaki dört ay pek buhranli geçmistir! Ayrica inceleyecegimiz «Baskumandanlik Kanunu»nun üç ay daha uzatilmasi bu devrede gerekli oyu alamamis, «Sarih hakkimizi vermeyiz. Bu bir gasbtir. Tahammül edemeyiz» itirazlarmin yükseldigi Meclis'de çetin. «adeta mübareze (dögüsme) tarzinda cereyan eden» münakasalar olmustur.

Bu çetin münakasa, Afyonkarahisar milletvekili Mehmed Sükrü Bey'in celsenin açik yapilmasi teklifiyle baslamis ve neticede o nazik günlerde Meclis müzakerelerinin düsman tarafindan duyulmasindaki mahzur göz önüne alinarak, müzakere gizli yapilmistir.

5 ve 6 Mayis 1922 günleri devam eden bu müzakerelerde ilk Meclis'in mühim simasi Hüseyin Avni (Ulas) Bey'in Baskumandanlik yetkilerini Meclis'in fiili varligindan ayrilmis bir parça saymasi görüsü ile yaptigi konusmada:

«— Bu hareketimizle milleti tarih huzurunda rezil ediyoruz. Miskinlik gösteriyoruz. Vazife sahislarla olmaz. Sahislar yoktur, Millet vardir.» demesi üzerine Mustafa Kemal Pasa söz alarak:

«— Gerçi asil olan millettir, heyeti içtimaiyedir. Onun da umumî iradesi Meclislerde tecelli eder. Fakat fertler de vardir. Meclis, memleket ve devlet islerini fertlerle, sahislarla yapmaktadir. Hakikati, manasiz nazariyelerle inkara mahal yoktur.

Su dakikada ordu kumandansizdir. Eger ben orduya kumanda etmekte devam ediyorsam, gayri kanunî kumanda ediyorum. Meclis'de tecelli eden .re'ye göre, derhal kumandadan uzaklasmak isterdim ve baskumandanligimin hitam buldugunu hükümete teblig ettim. Fakat gayri kabili telafî bir fenaliga meydan birakmamak mecburiyeti karsisinda bulundum. Düsman karsisinda bulunan ordumuz bassiz birakilamazdi. Binaenaleyh, birakmadim, birakamam, ve birakamiyacagim» demistir.

Mustafa Kemal'in bu sekilde milletvekillerinin karsisina dikilmesi, direnisi, münakasalar daha da agirlastirmissa da, ilk Meclis'in o muvafiki ile muhalifi ile Millî Mücadeleyi zafere ulastirabilme (gayreti 6 Mayis gününün gece yansinda yapilan oylamada görülmüs ve on bir red, on bes çekimser, yüz yetmis yedi kabul oyu ile Baskumandanlik Kanunu üç ay daha uzatilmis/daha sonra bu üç ay kaydi süresiz olarak kabul edilmis ve 30 Agustos, bu karardan otuz yedi gun sonra kazanilmistir.

30 Agustos'daki zafer, evveliyati ve sonrasi ile Mustafa Kemal Pasa'nin nutkunda bütün safahatiyle uzun uzun anlatilmistir. Biz bu harekatla degil, harekata muhalif kalanlar üzerinde duracagiz...

30 Agustos harekati sirasinda hükümetin basinda Rauf (Orbay) Bey vardir. Baskumandan Mustafa Kemal Pasa'dir. Genelkurmay Baskani Fevzi (Çakmak)'dir. Garb Cephesi Kumandan Ismet (înönü), Birinci Ordu Kumandani Nureddin, Ikinci Ordu Kumandani Yakup Sevki (Subasi) Pasalardir. Sonralari Genel Kurmay Baskanligi yapan Asim Gündüz Pasa ise; Garb Cephesi Kurmay Baskani'dir.

Bu Asim Gündüz Pasa'nin hatiratindan ögrendigimize göre, 30 Agustos'daki büyük taarruza Ismet Inönü, îkinci Ordu Kumandan Yakup Sevki Pasa tamamen, Birinci Ordu Kumandani Nureddin Pasa kismen, Genelkurmay Baskani Fevzi (Çakmak) ise bazi temel noktalarda muhalefet etmisler ve bu anlasmazlik zaman zaman hadd safhayi bulmustur.

Asim Gündüz. Pasa, Birinci Ordu Kumandaninin 30 Agustos harekatinin mevzii kalip bizi Izmir'e ulastirmayacagi kanaatinde oldugunu, Nureddm Pasa'nin Kurmay olmadigini, ancak degerini Irak cephesinde ispat ettigini kayitla: «Kahraman, ahlak sahibi cesur bir zatti. Muhafazakardi. Izmir'in isgalinden evvel bu bölgenin kumandani idi. Galip devletler tarafindan istenmemis, yerinden aldirilmisti. Eger vazifesi basinda kalsa idi, daha sonra yerine gelen Ali Nadi Pasa'nin zaaflarina ve hatalarina düsmez, Izmir'in de eli kolu bagli teslim edilmesi mümkün olmazdi. Müdafaaya geçecegi süphesizdi» diyor.

Ismet (înönü) Pasa ile arasindaki ihtilafin ise, taarruz emri müsveddesini yazmasindan dogdugunu kaydeden Asim Pasa, neticede kendisinin öne sürdügü planin agirlik kazandigini ve gerek Sakarya'daki ve gerek 30 Agustos'da sebkeden gayreti dolayisiyle terfi ettirildigini ve opeletlerinin bizzat Mustafa Kemal tarafindan takildigini yaziyor ve ilave ediyor:

«— Ismet Pasa, Mustafa Kemal'in bu müstesna yakinligini, kadirsinasligini, alicenapligini asla affetmedi, hos görmedi ve unutmadi. Sahsimiz ve emeklerimiz için Mustafa Kemal'in alaka ve mürüvvetine daima istirak etmis olan Marasal Fevzi Çakmak'a karsi bile kirginligini, hepimizi elinde kuvvet oldugu anda unutarak, aktif hizmetlerden ayirarak gösterdi. Hem de küçük, çok küçük hesaplarla...»

Asim Gündüz Pasa'nin yukarida isimlerini saydigi zevattan gayri digerleri, 30 Agustos harekati planina katilmislardir. Bunlar arasinda basta Asim Gündüz olmak üzere, Fahreddin Altay, Izzeddin Çalislar, Sükrü Naili, Kemaleddin Sami, Hüseyin Hüsnü Erkilet, Kazim Inanç, Naci Tinaz, Kazim Orbay, Salih Omurtak, Naci Eldeniz, Asir Atli, Deli Halid Pasa, Abdurrahman Nafiz Gürman, Halid Akmansü, Halis Biyiktay gibi muhtelif rütbedeki askeri zevat vardir.

Kaynak: Mustafa Müftüoglu, Yalan söyleyen tarih utansin, cilt: 10