Osmanlı Sultanlarının Şifalı Gömlekleri


Saray koleksiyonunda, Kâbe kumaşlarından padişahların kaftanlarına kadar, yerli Osmanlı kumaşlarından veya Avrupa kumaşlarından üretilmiş 5000'e yakın eser kayıtlıdır. Bunların içinde ufak bir grup olarak da yazılı gömlekler bulunur.

Giyenin hastalıklara karşı şifa bulması, türlü kötülüklere karşı korunması, gözlere şirin görünmesi gibi amaçlar taşıyan yazılı gömlekler, Osmanlı ile birlikte diğer kültürlerde de mevcuttur. Bütün bu kültürlerde bu gömleklerin ortak noktası, en yaygın olarak nazara karşı düşünülmeleridir. Daha çok içe giyildiklerinden, tene uygun malzeme seçilmiş, pamuklu kumaş kullanılmıştır. Ancak üzerlerine yazı yazabilmek için kâğıt özelliği kazandırmak gerektiğinden, pamuklu kumaşın yüzeyi ahrarlanmış,daha sonra da ince kamış kalemlerle kitap gibi yazılmıştır. Bu yazılarda kırmızı, mavi, yeşil, siyah mürekkep ve özellikle sultanlar için hazırlananlarda altın yaldız kullanılmıştır. İpekli kumaşa daha çok gömleklerin pervazlarında, yakalarında ve kol ağızlarında rastlanır. Koleksiyonda gömleklerden başka tılsımlı yakalar, takkeler, örtü ve sancaklar bulunur.

Gömleklerin üzerindeki yazılar içi harfler ve rakamlarla dolu karelere, dikdörtgenlere ayrılmıştır. Harf ve rakamların ebced hesabına göre diyagonal veya soldan sağa okunmasıyla rakamlar elde edilir. Bu rakamlar bazı Kuran ayetlerine tekabül eder ve bu ayetlerin ilgili hastalığa iyi geldiğine inanılır.

Bu giyeceklerin bir özelliği, tek kişinin elinden çıkmış olmamalarıdır. Sarayın kadrolu memurları olup reisü'l-küttaba bağlı çalışan müneccimler (bugünün astrologları) konu üzerinde çalışarak gömleğe başlamak için uygun saat olan "eşref saati"ni belirlerler. Ardından, derin hocalar hastalık veya kötü göz için uygun ayet veya hadisleri tespit ederler. Hattat bu verilen ayet veya hadisleri en güzel yazılarla yazarak gömleğe geçirir. Bir aşama da bu yazıların aaahibi veya resimlenmesidir. Bunların muskalardan farkı, muskalarda bazen kötülük amaçlı yazılmış olanlara rastlanırken, bu giyeceklerin tamamen iyilik verme amacı taşımasıdır. Yazılar yazılırken nesih, talik, sülüs, kûfi gibi bütün yazı çeşitleri kullanılmıştır; bir tek üslupla yazılı örnekler olduğu gibi, birkaç yazı çeşidinin bir arada bulunduğu örnekler de mevcuttur.

Gömleklerin üzerinde yazılar dışında semboller ve amblemlere rastlanır. Örneğin "zülfikâr" olarak bilinen, Hz. Ali'nin kılıcına sıkça rastlanır. Diğer bazılarında ok ve yayı, kadem-i saadet (Hz. Muhammed'in ayak izi), Kâbe tasvirleri, mühr-ü Süleyman motifi görülür. Örneklerin birinde Hz. Muhammed'in hilyesi anlatılmış, bir diğerinde "nübüvvet mührü", yani peygamber mührü denen mühür kullanılmıştır. Hz. Ali'nin gözü veya eşkali diye bilinen motif ile Allah, Hz. Muhammed ve Hz. Ali'nin adlarının bir grafik düzen içinde beraber yazıldığı motife de rastlanır; bu motiflerde grafik sanatının doruk noktasına ulaşılmıştır. İç içe, gözü içe çeken kareler şeklinde düzenlenen örtülerde müthiş bir tasarım ustalığı söz konusudur. Bunlar dışında kozmik tasvirlerde gökyüzünün bir kesiti, yıldızlar ve aralarındaki yollar kesit halinde verilir veya kuyrukluyıldız gibi gökcisimleri bir gömleğin etek tarafını süsler. Akrep motifi, eskiden akrep sokmalarına karşı insanlar çok hassas olduğundan, akrebin uyuyacağı ve gömleği giyen kişiye ulaşamayacağı inancıyla kullanılır. Araştırmalarımızda, Rufailerin akrepleri uyutma yeteneği olduğunu öğrendik; bu da bu tür gömleklerin Rufai tekkelerinde hazırlanıyor olabileceğini düşündürmektedir.

Yazılı gömleklerin üzerinde Kuran ayetleri dışında yazı olarak kitabeler ve dualar da kullanılmıştır. Bu yazılar düzyazı olarak değil, yıldız şeklinde, karelerin içinde, çiçek şeklinde, dikdörtgen içinde veya gazete sütunu gibi serbest yazılmıştır.

Koleksiyonun en ilginç, tarihi bilinen en erken gömleği talihsiz Şehzade Cem'e aittir. Saltanat yarışını kaybettiğine göre, dikilen gömleğin ona şans getirmediği düşünülebilir! Gömleğin en önemli özelliği, tarihinin belirtilmesidir: Başlama tarihi 1477, bitiş tarihi 1480 olarak verilir. Bu da bu gömleklerin zannedildiği gibi bir günde hazırlanmadığını gösterir. Orhan Şaik Gökyay bu gömleğe ilişkin bir yazısında, gömleğin yazısına oğlak burcunun güneşin en yüksek mertebesine erdiği 19. gününde başlanmış olduğunu, bunun da Cem'in tabiatına çok uygun düştüğünü belirtir; demek ki müneccimler uzun hesaplarla bu eşref saatini bulmuşlardır.

Aidiyetini bildiğimiz gömleklerden biri, Kanuni ile Hürrem Sultan'ın çocuklarından biri olan II. Selim'e aittir. Kanuni'nin Hürrem'den evvelki eşinden Mustafa adlı bir oğlu vardır ve aslında tahtın esas vârisi odur. Ancak kendi çocuklarının bu hakka sahip olmasını isteyen Hürrem'in entrikalarıyla boğdurulur. Taht kavgası sonucu Selim ayakta kalır. Kanuni'nin mektuplarından, asıl isteğinin oğlu Bayezid yönünde olduğunu öğreniyoruz. Bu gömleğin kitabesinden 1564-1565 tarihli olduğu anlaşılır. Elde kalan tek erkek çocuk olduğundan, ömrünün uzun olması amacıyla hazırlandığı tahmin edilebilir.