Makale Yazarı: Makale-Aktarma Serdar Kuru Tarih, Gün ve Saat : 09. Şubat 2004 01:53:33:

Yanıt Verilen Makale: Kofi Annan ve arkasındaki gizli güç. makale yazarı: Makale-Aktarma Serdar Kuru Tarih, Gün ve Saat : 09. Şubat 2004 01:01:00:

Kıbrısla ilgili analizler nedense hep stratejik ve siyasi açılardan yapılırken bir kısmını elimizde tuttuğumuz (şu an için) bu adanın Yahudilik,Hristiyanlık ve Masonluk gibi örgütlenmeler için ne kadar önemli olduğu genelde göz ardı edilir. Kıbrısın Müslüman Türklerce yönetilen Kuzey bölümünün yeniden adanın geri tarafıyla birleştirilmesini aç gözlerle bekleyen bir başka grupda Tapınak Şövalyeleridir.

"21. yüzyılda şövalyemi kalmış artık" dediğinizi duyar gibi oluyorum ama işler hiçde sandığınız gibi değil dostlar. Geçmişi Haçlı Savaşlarına dayanan ve bugünde varlığını Masonlar içinde sürdüren bu sapkın grup hala varlıklarını sürdürüyor. Değişen tek şey artık üzerinde Kırmızı Haçlar çizilmiş pırıl pırıl zırhlarını giyip atlarıyla dört nala Müslüman topraklarında dehşet saçmak yerine son model Mersedeslerin içinde şık takım elbiseleriyle finans operasyonları yapmalarıdır. Kafalarının içindeki sapkın fikirler ise hiçbir zaman değişmemiştir ve onlar için en önemli toprak parçalarından biride Kıbrıstır çünkü görülmesi gereken eski bir hesabı yüzlerce yıl önce Kıbrıs topraklarına bırakmışlardır.

Şimdi hep beraber zaman makinamıza binelim ve Üçüncü haçlı seferinin yaşandığı günlere hızlıca ışınlanalım. Selahaddin Eyyubi komutasındaki müslüman orduları Haçlı ordularını perişan etmiş ve yüz sene önce büyük bir katliam eşliğinde Haçlılara esir düşmüş Kudüsü geri almışlardı.

Kudüsü geri almak için bir araya gelen bugünkü Avrupa Birliğinin o zamanki ismi olan Alman,Fransız ve İngiliz Haçlı ittifakı Kudüsü geri almak için bölgede bir liman şehrini ele geçirip oraya yığınak yaptıktan sonra Kudüs üzerine yürümeyi kararlaştırdılar. Alınması gereken liman şehri Akka kenti olacaktı. Alman orduları karadan,Fransız ve İngilizlerde denizden yola çıktılar. İngilizlerin başında Amerikan yapımı Robin Hood filmlerinden tanıdığımız ve bizlere kahraman ,iyi yürekli bir kral olarak lanse edilen Aslan Yürekli Richard vardı. Bu filmlerde söylenmeyen ise Aslan Yürekli denen Richardın silahsız müslümanları kılıçtan geçirmek gibi bir "hobisi" olduğudur.

Fransız Ordusu sorun yaşamadan Akkaya ulaşırken İngiliz filosu yolda fırtınaya tutulmuş ve Giritle Rodos adalarına sığınmak zorunda kalmıştı. Üç ingiliz gemisi ise Kıbrısa ulaşmayı başardılarsada gemileri adanın açıklarında battı. Kıbrısın "misafirperver" Rumlarının başındaki Isaac adlı kral ise dindaşı olan bu haçlı savaşçılarından boğulmaktan kurtulmayı başaranları esir ederek "konforlu" zindanlarında misafir etti.

İngiliz filosunun geri kalanı fırtınadan sonra Kıbrısa geldiğinde askerlerine gösterilen "misafirperverlikten" hiç hoşnut kalmayan Richard adaya çıkartma yaparak eline geçirdiği Rumları öldürmeye başladı. İyi eğitimli İngiliz haçlıları karşısında kazanma şansı bulunmadığını anlayan Kıbrıs kralı Isaac demir zincirlere bağlanmama sözünü alarak teslim oldu. "Sözünün eri" bir kral olan Aslan Yürekli Richard ise sözünü tutarak kral Isaacı demir zincirlere vurdurmadı ama gümüşten bir bukağıya vurdurarak Kıbrıs sokaklarında maymun gibi sergiledi.

Kudüse doğru yoluna devam etmek isteyen Richard Kıbrıslı Rumların isyan ihtimaline karşı adadan ayrılamıyor fethettiği bir yeride bırakıp gitmeyi onuruna yediremiyordu işte Tapınak Şövalyeleri bu aşamada sahneye çıktılar. Kudüs fethine katılmış şövalyelerin kurduğu ve zamanla bir tarikata dönüşmüş Tapınak Şövalyeleri askerlikten çok ticaretle uğraşır olmuşlar, Kudüsteki Yahudilerdende tefecilik ve adam kazıklamanın sırlarını öğrendikten sonra kurdukları ortak işlerle krallara borç verecek kadar zenginleşmişlerdi. Bu "kutsal" şövalyeler ve ortakları olan yahudiler Kudüse hac için gelen hristiyanları donlarına kadar soyuyor ve burdan elde ettikleri paraları bütün Avrupa soylularına yüksek faizlerle borç vererek büyük vurgunlar vuruyorlardı.

Tapınak şövalyelerinin o günkü üstadı olan Robert de Sable Papayla yakın dostluk ilişkileri içindeydi ve Kutsal topraklardan kaldırdığı paraların bir kısmını papayla paylaşıyordu bu ballı iş ilişkisi sayesinde Papadan "Omne Datum Optimum" başlıklı bir fetvada koparmayı başarmış ve Kutsal Topraklardan haraç kesme yetkisini ele geçirmişti. Fetvaya göre bu bir "Tanrı işi" olduğu için kimseyede tek kuruş vergi vermeyeceklerdi. Ekonomik olarak iyice zenginleşen ve semiren Şövalyeler artık sadece kendi kontrolleri altında olacak bir ülke kurmak istiyorlardı bu sebeple Kıbrıs adasını Richard'dan parasıyla satın almak için teklifte bulundular.

Kıbrıstan kurtulmak istiyen Richard bu teklife balıklama atladı. Kıbrıs adası Akdenizdeki konumu itabariyle Tapınak şövalyelerinin haraç ve tefecilik işlerinin merkezi olacaktı bu sebeple Richardın istediği fiyatı hemen kabul ettiler ve yüklüce bir serveti ön ödeme olarak verdiler. Adayı alan Tapınakçılar burada büyük bir askeri kuvvet bırakamıyorlardı çünkü Haçlı Seferleri devam ediyordu bu sebeple adaya sadece on dört şövalye gönderebildiler. Bu On dört şövalye kendilerine bir şato satın alıp içine yerleştikten sonra "iyi" haçlılar olarak hemen faaliyete geçerek Kıbrıslı Rumları soymaya ve kadınlara saldırmaya başladılar. Rum Soylularını ise çeşitli şekillerde aşağılamaktada üstlerine yoktu. Sonunda Kıbrıslı Rumlar dayanamayıp isyan ettiler. Yüzlerce Rum köylüsü şövalyeleri linç etmek için şatoya doğru yürüyüşe geçmişlerdi ki zırhlarını ve silahlarını giyinen şövalyeler şatodan çıkıp Rumlara hücum etti. Yılları bulan savaş tecrübeleri olan,iyi eğitimli ve zırhlı on dört şövalye kendilerini kuşatan Rum köylülerini darmadağın ederek isyanı bastırdı. Tapınak Şövalyeleri bugün bile bu "kahramanca" olayı kutlamadan edemezler.

İsyan az kuvvetlerle adayı tutamayacaklarını Şövalyelere göstermişti bu sebeple Richardın adayı yeniden geri alıp alamayacağını sordular. Richard adayı geri aldı ve İtalyan Lusignan ailesine iki kat paraya sattı. Ada için Richarda verdikleri depozit yanan Tapınak Şövalyelerine adadaki şatolarını ellerinde tutmalarına izin verildi. Böylece tapınakçılar yavaş yavaş Kıbrısta çeşitli yatırımlar yapmaya ve örgütlenmeye başladılar.

Akkanın 1291de düşmesi ve Haçlıların müslüman topraklarından iyice kovulması Tapınak Şövalyeleri için Kıbrısın önemini arttırmışdı. Bir gün yeniden Kudüse döneceklerine inanan Tapınak Şövalyeleri bölgeye en yakın yer olan Kıbrıstan ayrılıp Avrupaya geri dönmeyi hiç düşünmüyorlardı. Bir süre sonra Kıbrıs Tapınakçıların dev tefecilik ve ticari faaliyetlerinin merkezi haline geldi. Tapınak şövalyelerinin giderek artan gücünden korkan Krallar ve Papa kurdukları bir komployla Şövalyeleri kafir ilan edip Avrupada özellikle Fransada ellerine
geçirdikleri pek çok şövalyeyi Engizisyon mahkemelerinde idama mahkum ederek mal varlıklarına el koydular. Böylelikle Şövalyelere borçlu oldukları paraları ödemektende kurtuldular.

Bu olaydan sonra yeraltına inen ve mason teşkilatlarında varlıklarını sürdüren şövalyeler Vatikanın kendilerine attığı bu kazık sebebiyle Yahudilerle iş birliği yaptılar ve Fransız ihtilalinin hazırlayıcılarından oldular. Bildiğiniz gibi Fransız İhtilali ve sonrasındaki gelişmeler Krallıkların ve Vatikanın sonu olmuşdur. Bütün bu tarihsel olayların hiçbiri kendi kendine oluşmamıştır ve hepsi son derece ayrıntılı komploların ürünüdür ama bunlar ayrı yazı konuları tabii ki.

Tapınak şövalyelerinin bir kısmı Kıbrısta varlıklarını sürdürmeye devam ettiysede 1571de Osmanlılar adayı fethederek Tapınakçılara son darbeyi indirdi. Tapınakçıların Türklere kin duymasını sağlayan esas olay bu fetih sırasında yüzlerce yıllık Tapınak Şövalyeleri arşivlerinin Osmanlılar tarafından yakılmasıdır. Bu arşivlerde ileride şantaj olarak kullanacakları belgeler ve paralarını sakladıkları gizli hazinelerin yerleride bulunuyordu. Kıbrısın Osmanlılarca fethi sonrası tamamen yeraltına inen Tapınakçılar uzun süre kendilerine gelemedi.

Osmanlının elinden adaların İngiltereye geçmesinin ardından tapınakçılar Yahudi kardeşlerinin kurduğu Mason teşkilatı sayesinde adaya tekrardan ayak bastılar. 1888 senesinde 27 mason ingiliz askeri tarafından Kıbrısta ilk mason locası kuruldu. Aziz Paul No:2277 isimli bu loca bir süre sonra Rumlar tarafındanda ilgi görmeye başladı. İlk kurulan locanın ardından üst üste yeni masonik localar Kıbrısta faaliyete geçti

Mısırda kurulmuş olan ve kendiside bir mason olan Lord Kitchener locası 1955'de Kıbrısa taşındı. 1938'de Otello locası, 1956'da Lusignan locası (Kıbrısın eski sahibi İtalyan aile adına) kuruldu. İngiliz üssündeki mason ingiliz askerleri için kurulan Apollo locası ve Yunan şarap tanrısı Dionysos adına kurulan Dionysos locasınıda eklersek bu kadar küçük bir adada bu kadar fazla mason locası olmasının Tapınakçıların adaya verdiği önemi gösterdiğini söyleyebiliriz.

Türkiyenin Kıbrısa müdahalesi ile sonuçlanan Türklere yönelik kanlı katliamların pek çoğunda bu locaların üyelerinin parmakları bulunmaktaydı. Loca üyesi şövalyeler yüzlerce sene sonra bile Müslüman Türk kanı dökmek için her fırsatı kullandı. Amaçları adadaki Türk nüfusu tamamen soykırıma tabii tutarak Osmanlının ve Türklerin izlerini yokedip Kıbrısı yeniden tam bir Haçlı ülkesi yapmaktı. Tahmin edemedikleri tek şey ise Türkiyenin adaya müdahele edebilecek gücü göstermesiydi.

Kıbrısın Türklerden "kurtarılmasının" şerefine daha yeni kurulan Dionysos locasının bir ilginç özelliğide locanın ahşap kısımları için gelen kerestelerin Kudüsteki Kral Süleymanın bahçesi denilen ve Yahudilikte özel bir yeri olan koruluktaki ağaçlardan elde edilmiş ve bunların bizzat İsrail Büyük Locası Üstadı Azamı tarafından hediye edilmiş olmasıdır. Son olarak Kıbrıstaki mason localarında pek çok Kıbrıs "Türkünün"de bulunduğunu ve bunların şu anki hükümette etkin yerler edindiklerinide söylersek masonik şövalyelerin amaçlarına oldukça yaklaştıklarını yorumlayabiliriz.

Kıbrısın Müslüman Türkler elinde kalan son parçasıda binlerce ihanet ve oyunun sayesinde ellerimizden çıkarken ve bu hafta New Yorkda bu teslim anlaşmasının son rötüşları yapılacakken Tapınak şövalyelerinin yüzlerce yıl öteden gelen bet seslerini duyuyormusunuz?

" Sonunda Biz Kazandık !!! " diyorlar.
alıntıdır.