(Yer: Bir belediye binasının önü. Duvarın altına çökmüş bir adamın yüksek ağlama sesleri. Kendi kendine konuşmalar…)

GENÇ ADAM – (Belirsiz mırıldanmalarla) Baba… Geldin mi…(Ağlar, iç çeker) Ahmet… Hüseyin… Son gördüğümde… Yaşı mı... (Mırıldanmalar kesilir. Tekrar yüksek sesle ağlamaya başlar.)

(Ayak sesleri duyulur. Mustafa Kemal ile yaveri gelir. Mustafa Kemal, ağlayan genç adamı fark eder ve ona yaklaşırken yaveri Mustafa Kemal’i durdurmak ister.)

YAVER – Aman paşam! Durun lütfen! Şu sıralar İngiliz pontusçu casuslar hükümet konağının, belediyelerin önünde kol geziyor. Bu adam da…

(Mustafa Kemal, yaverin sözünü keser.)

MUSTAFA KEMAL – Baksana Cevat, adam yüksek sesle ağlıyor. Hem, casusun dilenci kılıklı olması daha akıl işidir. Fakat bu gencin, yaş, gözlerinden değil, gönlünden kopuyor.

( Mustafa Kemal, genci inceleyerek ona yaklaşır. Gencin eski üniformasından bir asker olduğunu anlar. )

MUSTAFA KEMAL – Asker ağlamaz arkadaş, sen niye ağlıyorsun?

(Genç asker, yüzünü yavaşça Mustafa Kemal’e çevirir. Bir an tanımış gibi inceler onu. Mustafa Kemal yere çöker. Genç adam, hıçkırıklarla konuşur. )

GENÇ ADAM –Ben ağlamasam, kim ağlasın vatan için? Ben vatan için babamı kaybettim Trablus’ta. İki kardeşim, aslan gibiydiler, yar oldu Balkan topraklarına üç kahpe kurşunla. Şimdi de düşman memleketi bastı. Hükümet beni terhis etti. Silahlarımızı elimizden aldılar. Toprağıma giren düşmanı ben şimdi neyle öldüreceğim?

(Mustafa Kemal, genç adamı kollarından kavrar. Birlikte ayağa kalkar.)

MUSTAFA KEMAL – Kalk ayağa çocuğum! Yeni ordumuzun ilk askerisin sen. Senin gibi şerefli ve soylu bir Türk askerine ağlamak değil alnındaki istiklal güneşini yüceltmek yakışır.

(Mustafa Kemal, bir işaretle yaverini çağırır.)

MUSTAFA KEMAL – Cevat, biraz sonra tümen karargâhına gittiğimizde binbaşıya emrimi ilet; bu çocuğu tepeden tırnağa silahlandırsınlar. Atasının ruhunu taşıyan bu şerefli Türk, yeni ordumuzun ilk askeri olacaktır.

YAVER - Emredersiniz Paşam!

(Yaver ile genç adam çıkar. )

MUSTAFA KEMAL – (Kendi kendine.) Cumhuriyeti kuracağım. Ve onu kudreti imanıyla perçinleşmiş, yeni nesile emanet edeceğim.

(Sahne ışıkları kararır. Perde kapanır. Müzik verilir)