Başkasının aklıyla hareket edenlerin sonunun hüsran olduğunu biliyoruz.
Ama ders almak istemeyenler ya da çaresizler için bu son kaçınılmaz.
Günümüz ve tarih, “anlamak istemeyenlerin” başında patlayan davul örnekleriyle dolu.

KAPİTALİST KUTBUN SONU..
Türk siyasal tarihinde, Atatürk’ten sonra bunu çok yaşadık.
Siyasal ve ekonomik proje üretemeyenler, yabancıların projelerinin arkasına gizlenerek halkı oyalayıp durdular. İşte AB projesi, işte ABD sözde müttefikliği, işte ekonomideki her dönem değişen politikalar.
Bunlardan biri de “özelleştirme!”
Dünya iki kutupluyken; kapitalist kutup, komünist kutbu yok etti. Kendisinin ilelebet payidar kalacağını sandı ve onun propagandasını yaptı. Giderek vahşileşti. Emperyalist oldu, yok etti..
Şimdi kapitalist kutup da yıkılıyor!..

TRİLYON DOLARLIK DEVLETLEŞTİRME..
Bakınız dünkü gelişmeye..
Kapitalizmin kurucusu ABD, dünya tarihinin en büyük devletleştirmesini yaptı!..
Yıllarca tüm dünyaya ve bize “Özelleştirin, özelleştirin” dedi..
“Devletin elinde bir şey kalmasın” dedi..
Bizimkiler de onlara inandılar. Kendilerini şirin göstermek, onlara sevdirmek için (nevrotizm hastalığı), “Devlet ayakkabıcılık yapmaz, vs” dediler..
Ellerinde ne varsa sattılar.
“Babalar gibi satmaya!” devam ediyorlar..
Derkeeen..
Kapitalizmin babası, liberal ekonominin hâmisi ABD, dünya tarihinin en büyük “devletleştirmesini” yaptı!..
12 trilyon dolarlık bir devletleştirme yaptı..
12 trilyon dolarlık!..
Tekrar söylüyorum.
Dünyanın etrafını birkaç kez dolaşacak büyüklükte bir rakamdan söz ediyoruz.
Milyon değil, milyar değil.
12 trilyon dolar!..
Morgıç denen, taksitli ev alma kampanyaları yapan iki bankaya -battığı için- devlet el koydu!..
Bunun hacminin yukarıdaki rakam kadar olduğu açıklandı.

BAKIN PATRON KİM OLDU?..
Bize “Özelleştirin, özelleştirin” diyenler, kendileri stratejik kuruluşlarını satmazken; bizim elimizde ne varsa aldılar. Şimdilik bir tek Türk Ordusu ve yargısı özelleştirilmedi.
Özelleştirme nasıl ortaya çıkmıştı?
Bunun bir “siyasal kampanya” olarak ortaya çıkışı 1979’da İngiltere Başbakanı Thatcher ile olmuştu. Özal da, Türkiye’de başlatıcısı olmuştu.
O zamanki felsefesi, yani yalana dayalı propagandası şuydu:
“Halk kapitalizmi olacak”, “Sermaye tabana yayılacak”, “İşçi çalıştığı şirketin patronu olacak!..”
Patron kim oldu gördük!..
Türkiye’de yabancılar elimizde ne varsa aldı.
ABD’de ise devlet en büyük patron oldu!..
Şimdi, Atatürk’ten duymaktan sıkılanlar için Amerikalı’dan örnekle bir kez daha “davul” çalalım:
Bakın ABD başkanlarından George Washington neler diyor:
“Belirli bir millete sevdayla bağlanmaktan kaçınınız.
Başka bir ülkeye nefret ya da sevgi duyguları beslemeyi adet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar (…) Büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük ya da zayıf bir millet, ötekinin uydusu olmaktan kurtulamaz.
Yabancı entrikaların aleti durumundaki kişiler, güvenini ve alkışını aldıkları halkı aldatarak, onun çıkarlarını başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan gerçek yurtseverler şüpheli duruma düşürülüp lânetlenebilirler.” (17 Eylül 1796, Siyasetten çekilirken yaptığı veda konuşmasından.)
Sivrisinek sesinin saz ve orkestra olması dileğiyle..

HULKİ CEVİZOĞLU