Tehdit ve yıkıcı faaliyetler, değişik ad ve yöntemlerle atalarımızın Anadolu’ya girişleri, Anadolu’yu yurt edinmeleri ve sonrasında, Viyana kapılarına kadar uzandıkları Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinden itibaren görülmeye başlanılmıştır.
Önceleri bazı kışkırtmalar sonucu devlete asker ve vergi vermeme gibi nedenlere dayanan aşiret isyanları ortaya çıkmıştır. Daha sonraki dönemlerde ideolojik nedenlerle oluşan yasal ve yasadışı kuruluşlar vasıtasıyla mevcut yönetime ve sisteme muhalif olarak başkaldırılar gözlenmiş ve uzun yıllardan beri muhtelif maskelere bürünerek rejimi tehdit eder olmuştur.
Devletlerin asli görevi, önce her türlü tehdide ve tehlikeye karşı kendi varlığını devam ettirmek, halkına huzur ve güven ortamı tesis etmektir. Ülkemiz de uzun zamandan beri değişik amaç, ad, şekil ve yöntemlerle güvenliğine yönelik olarak süre gelen terörizm ve yıkıcı faaliyetlerle mücadele etmektedir. Bu mücadele, ülkemizin çok önemli zamanını ve ekonomik kaynaklarını tüketmekte, sebep ve sonuçları hep tartışılmaktadır.
Peki, bu genel olarak tehdit dediğimiz yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin nedenleri nelerdir? İçeriden ve dışarıdan kimler tarafından ne şekilde desteklenmekte ve yönlendirilmektedir? Ülke içindeki hangi işbirlikçi grup ve kesimlerce bilinçsizce, desteklenmektedir? Terörü ve tehdidi destekleyenlerin fikirleri, duygu ve düşünceleri nasıl ve kimler tarafından etkilenerek değiştirilmiştir veya değiştirilmektedir. Fikir ve düşüncelerin insanların ve kitlelerin hareket ve eylemlerindeki fonksiyonu nedir?