3 Temmuz 1243′te neticelenmiş ,2.Gıyaseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğiyle ilişkilendirilen ,Anadolu şehirlerini Moğol yağma ve talanına açmış olan Türk tarihinin yüz karası olan savaş.

Anadolu Selçuklu devleti Gıyaseddin öncesi Alaeddin dönemini yaşıyordu ki ,en parlak ve en itibarlı dönemi bu dönemdi.Tüm Türkistan’ı ve Türk devletlerini yok etmiş Moğollar ,büyük güçlerine karşın Anadoluya girmeye çekinmişlerdir. Alaeddin Keykubad’ın en büyük hatasının 1230 ‘da Harzemşahlarla savaşa girerek ,Moğollarla arasındaki tampon devleti ortadan kaldırması olarak gösterilir.Ancak bu savaş Moğollarda ,Alaeddin’e karşı duyulan saygının da nedenidir.

Moğol ordusu büyük bir yağma ordusuydu .Saldıracak yeni yerler ,yağmalancak yeni şehirler gerekliydi.Alaeddin’in yerine geçen oğlu 2.Gıyaseddin ise kendisinin tahta geçmesini sağlayan veziri Sadettin Köpek’in telkinleriyle ,tüm güçlü komutan ve devlet adamlarını yok etmişti. Köpek’in derdi tek güç haline gelip ,devleti parmağında oynatmaktı. Gıyaseddin ,tek güç kalan Sadettin’inin başına bela olacağını düşünerek öldürtünce ,devlet idaresinde tecrübeli kişi sayısı bir kaç iranlı vezirden ibaret kalmıştı. Bu durum Anadolu da tam da Moğolların aradığı ortamı sağlıyordu.

1942 yılında Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu Erzurumu aldı. Yoğun yağma ile Erzurumu kırdı geçirdi. Bu olay üzerine II. Gıyaseddin Keyhusrev, derhal Moğolları karşılamak için bir ordu düzenlenmesi ve Moğol tehdidiyle karşı karşıya olan diğer komşu devletlerden yardım istenmesine karar vermiştir.

1243 yılının temmuz başında 80 bin kişilik bir orduyla Sivas dolaylarına ilerleyen II. Gıyaseddin Keyhusrev, karısı Gürcü prensesi Gürcü Hatunun sayesinde gürcü ve Trabzon Pontus kuvvetlerini de yanına almış olmalıdır. Moğol tarafında da Gürcü ve Ermeni askerlerin olduğu söylense de ,Gürcü ve Ermenilerin daha çok Rum Sultanlığına destek verdikleri anlaşılıyor.
Moğol kuvvetlerinin sayısının 40 bin civarında olduğu ancak tamamının ağır süvari ve atlı moğol okçularından oluştuğu biliniyor.

Gıyaseddin önce tavsiyelere uyup Sivas’ta beklmeyi düşünmüşse de ,Moğol ordusunun da kendisini beklediğini düşümüş olacak ki ,düşman üzerine yürümüştür.Zira işgal edilen şehir Selçuk şehridir, moğol değil. Beklemek işgali kabullenmek ve korkaklık olurdu. Öte yandan Mısır’a yolladığı devlet adamlarından Şemseddim İsfahani büyük bir ordu hazırlamaktaydı.O beklenmeden harekete geçildi.

Kösedağ mevkiine yerleşen Selçuk ordusu’nun 26 Haziran’dan 1 temmuza kadar burada düşmanı beklediği söylenir. Ondan sonra da Kösedağ gibi savaş için avantajlı bir yeri bırakmasını eleştiriler. Daha fazla bekleyemeyen Sultan ,ordusuyla düşmanın beklenen geliş yönüne doğru hareketlenir. Moğol ordusu görüldüğünde çoğu kaynağa göre tarih 1 Temmuz 1243′tür .Kurnaz bir komutan olan Baycu Noyan ,Rum kuvvetleri görünce çekilmeye başlar. Selçuklu öncü kuvvetleri ,Moğolları yakalmak için ordudan ayrılarak peşlerine düşer. Kısa zamanda Moğolları yakalarlar ama sadece taktiksel olarak geri çekilmiş olan moğol oklu süvarilerince kısa sürede perişan edilirler. Bunu gören Gıyaseddin yenilgiyi erken kabullenerek savaş meydanını terk eder. Halbuki savaş daha yeni başlamıştır ve Selçuk ordusu da Okçu Türkmen süvarilerden ,Zırhlı Gulam süvarilerinden ve ağır silahlı Gürcü yaya askerlerden müteşekkil olmakla daha çeşitli ve etkin bir ordudur. Nitekim savaş Sultan olmadan da devam eder .Sayıca üstünlüğü Selçuklu askeri muhafaza etse de akşam savaşa ara verilip,çadırlara geri dönüldüğünde Sultan’ın kaçmış olduğu haberi alınır. Bundan sonrası başsız kalan her ordunun akıbeti gibidir. Selçuk askeri dağılır. Moğollarsa ,kendi kurnazlıklarını Selçuklulardan da beklediklerinden ,çadırların boş olmasını bir hile sanarak 3 Temmuz a kadar beklerler.Bundan sonraysa sırasıyla Sivas ve Kayseri moğol yağmasına şahit olmuştur.

Konyaya çekilmiş olan Gıyaseddin’in herhangi bir barış girişimde bulunduğuna dair bir kayıt yoksa da ,Moğolları durduran şeyin ,vezir Mühezzibüddin Ali’nin ikna kabiliyeti ve verdiği hediyeler olduğu söylenir. Bu galip gelmiş ,ganimete doymayan 60 bin atlıyı durdurmak için yeterli bahane olmasa gerek .Bu tarihten itibaren Selçukluların tekrar özerk bir devlete dönüştüğü söylenebilir. Zira 1256 da ortaya çıkan İlhanlı Devleti ,kuruluşundan kısa zaman sonra Anadoluya Selçuklu hanedanı üzerinde valiler atamışlardır.

Gıyaseddin ise Konya’dan ayrılıp ,Antalya’ya yerleşmiş,devlet işlerini ise Şemseddin İsfahani adındaki Fars vezirine bırakmıştır.Şemseddin ve onun ardılı İranlı vezirler ,Selçuklu devletini Moğollara (Altınordu) tabi bir şekilde ,İlhanlı hakimiyetine kadar yönetmişlerdir. Bu dönemde seçilen sultanlara bu vezirler karar vermiş ve küçük yaşta tahta çıkan etkisiz sözde Sultanlar haline gelmişlerdir.

http://www.turktarih.org/archives/301