· Diyojen çok dar bir sokakta zengin ve kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri çekilmeden geçmek mümkün olmaz. Zengin ve kibirli adam ‘’Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem!!’’ der. Diyojen ise şöyle cevap verir: ‘’Ben çekilirim…’’

· Alparslan Anadolu topraklarında ilerliyormuş. Keşif yapan öncüleri geri dönmüş. Demişler ki ‘’İki yüz bin kişilik düşman ordusu bize çok yaklaştı!!’’. Alparslan şöyle demiş: ‘’Biz de onlara çok yaklaştık.’’

· İran şahı Yavuz Sultan Selim’e mücevherlerle dolu bir sandık gönderir. Sandık açıldıkça değerli eşyalar çıkar ve pis bir koku yayılır. Oysaki sandığın dibinde dışkı bulunmaktadır. Hemen Yavuz Sultan Selim gül kokulu lokumlardan bir sandık hazırlatır, elçiyle gönderir. Şah lokumları yutar, sandığın dibinden şöyle bir not çıkar. ’’Herkes yediğinden ikram eder…’’

· Yavuz Sultan Selim birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında vezirlerden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Sultan Selim ile aralarında şöyle bir diyalog yaşanmış:

-Sen sır saklamayı bilir misin?
-Evet hünkarım, bilirim…
-İyi… Ben de bilirim.

· Napoleon Bonapart İtalya’yı savaşta yendiğinde İspanya kralı Napoleon’a ‘’siz sadece para, toprak ve ganimet için savaşırsınız. Oysa biz şeref için savaşırız.’’ Der. Napoleon’un cevabı ise şöyledir: ‘’Evet doğru… Herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır’’.

· Winston Churchill ‘’Siz eşcinsel misiniz?’’ diye soran bir gazeteciye şöyle cevap verir. ‘’Öyle olsam ne olur, ben ülkeyi oramla yönetmiyorum ki…’’

· Zamanın güzellik kraliçelerinden biri İngiliz yazar Bernard Shaw’la evlenmenin bir yolunu aramaktaymış. Sonunda yüz yüze görüşmenin bir yolunu bulup sormuş ve ‘’Biz neden evlenmiyoruz_ Böylece doğacak çocuk zekâsını sizden, görünüşünü benden alır. Mükemmel bir varlık getirebiliriz dünyaya’’. Demiş. Bernard Shaw ise ‘’Ya zekâsını sizde, görünüşünü benden alırsa?’’ diyerek cevap vermiş.

· Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilanından sonra verilen bir resepsiyonda tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleriyle birliktedir. Davet devam ederken İngiliz ataşesi binbaşının bakışları Mustafa Kemal’in dikkatini çeker. Atatürk de ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir. Yaver binbaşının yanından dönüp şöyle der: ‘’Paşam, kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum. O da bana Mustafa Kemal Çanakkale’de babamı öldürdü.’’ Dedi. Peki Atatürk ne cevap verir? ‘’Git sor bakalım babasının Çanakkale’de ne işi varmış?’’

· İsmail Dümbüllü sahnedeyken seyircilerden birisi sahneye hıyar atar. Dümbüllü de hıyarı yerden alıp ‘’Biri kimliğini düşürdü’’ der.

· ‘’CNN’in Hristiyan muhabiri ikiz kuleler olayından sonra Dünya Ticaret Merkezi’ni ziyaret eden Muhammed Ali Clay’e sorar: ‘’Sayın Muhammed Ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dinin mensubu olarak ne hissediyorsunuz?’’. Muhammed Ali: ‘’Siz Hitler ile aynı dini paylaşan bir mensup olarak neler hissediyorsanız aynısını…’’

· 80’li yılların sonları… Beşiktaş-Boluspor maçı esnasında hakem Beşiktaş’ın iki golünü vermez. Boluspor’a tartışmalı bir penaltı verir. Taraftarlar çılgına döner. İkinci golden sonra Metin Tekin santrayı yapmaz, bekler. Hakem ‘’Metin, neden başlamıyorsun bak kart çıkartırım.’’ Deyince Metin Tekin şöyle söyler: ‘’Hocam sahanıza geçin de başlayalım.’’.

· Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif’i küçük düşürmek ister. ‘‘Affedersiniz, siz baytar mısınız?’’. ?Mehmet Akif: ‘’Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?’’.

· Ülkemizi ziyaret eden İngiltere Kralı VIII. Edward Atatürk ile yemekteyken garson heyecandan elindeki porselen tabakla birlikte yere yuvarlanır. Sofradakilerin utanıp başını eğdiği bir anda Atatürk gayet sakin : ‘’Bu millete her şeyi öğrettim ama uşaklığı öğretemedim.’’

· Muhabir Müslüm Gürses’e sorar ‘’Efendim, Hakan Taşıyan için arabeskin yeni peygamberi diyorlar. Ne diyeceksiniz?’’. Müslüm Gürses: ‘’Ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum.’’

· Nazım Hikmet sakal bırakmış, adamın biri de ‘’Maymuna dönmüşsün’’ demiş. Nazım Hikmet de arkasını dönmüş ve ‘’İyi o zaman başka tarafa döneyim.’’

· Churchill avam kamarasında konuşurken muhalif partiden bir kadın milletvekili kızgın bir şekilde ‘’Eğer karınız olsaydım kahvenizin içine zehir karıştırırdım.’’ Demiş. Churchill ise gayet sakin arkasını dönerek ‘’Eğer karım olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim.’’

· Bir şemsiye tamircisi yazdığı şiirleri incelesin diye Shakespeare’e gönderir. Ünlü yazar şöyle bir cevap yollar: ‘’Dostum siz şemsiye yapın. Hep şemsiye yapın. Sadece şemsiye yapın…’’