Khalkedon'dan yine Habesos'a ve Kastellorizo'ya


(Nusret Karaca)


Yine bir"Dinlence yazısı".Nerede olursam olayım kalem ve kağıtla kucaklaşmak benim için ayrı bir tad..Belli aralıklarla gittiğim KAŞ'a yine bir yolculuk..Ek olarak ver elini KASTELLORİZO(Meis)

Önceden yazdığım metne ekleyiverdim yeni gözlemlerimi..Tarihe bir not daha...

.....

Büyük kentlerin bizleri kucaklayan sosyal ve kültürel-sanatsal etkinlikleri dışında kargaşasından sıyrılıp, dingin bir mekanda doğayla kucaklaşmak ihtiyacı, 2017'nin Ağustos'unda Khalkedon'dan (Kadıköy) Habesos'a (Kaş) yine bir yolculuğa sürükledi bizleri. Daha önceleri de belli aralıklarla gittiğim Akdeniz'in billur mavisi sularıyla kucaklaşan, altın sarısı kumsalları, güneşi ve kendine özgü gizemi cennete çevirdiği söylenen Habesos...Eğitimci, yazar, hele bir de tarihçi olduğunuzda, kalem ve kağıt yaşamınızın bir parçasıysa, tarih bilgisinin yalnızca sınıflardaki dersler ve test sınavlarıyla ile sınırlı olmadığına inanıyorsanız, tarihe not düşmeden edemezsiniz, tatilde bile...Kaş, Toros Dağları'nın kucağındaki Antalya'nın bir ilçesi, Likya bölgesinin önemli bir bölümü... Arkeolojik bulgular, yerleşim yerinin yani bu antik kentin en eski adının Habesos olduğunu kanıtlıyor. Antik kent, tarihte "Antiphellos" adı ile anılmış. Karia ve Likya bölgeleri arasında bağlantıyı sağlayan yolların bir kesişme noktasında bulunuyor. Aynı zamanda bir ticaret limanı...

Makedonya Kralı Büyük İskender'in Anadolu seferi sırasında kralın egemenliği altına girmiş olan Habesos, İskender'den sonra Ptolemaios ve Selevkoslar arasında el değiştirmiş, Roma döneminde önem kazanmış. Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmuş, Arap saldırılarına uğramış, daha sonra ise Anadolu Selçuklu topraklarına katılarak "Andifli" adını almış. Devletin yıkılmasından sonra Tekeoğulları yönetimi ele geçirmiş, Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı topraklarına katılmış. Cumhuriyet döneminde yaşayanları büyüleyen Habesos, estetik coğrafyasından alınan ilham ile "Kaş" adı ile tanımlanmış.Böyle bir mekanda tarihle ve doğayla kucaklaşmak ve sonrasında Khalkedon'a bir Kaş yazısı getirmeden olmazdı. Ve gelirken Kaş'ın beldesi Kalkan, yani Kalamaki'deki mimari yapıları, kral mezarlarını, yat limanını, mağaraları görmeden ve anımsatmadan bu yazı tamamlanmazdı.

Ben de öyle yaptım ve bu notları düştüm.Ve de KASTELLORİZO 'yu da geçmeden..

KAŞ'a 20.dk uzaklıkta Megiste..Feribotla geçiyoruz bir grup yerli ve yabancı turistle..Yeşil pasaport sahibi bir Türk eğitimci/yazar olarak girişte ilk olarak"Önce Avrupa Pasaportlular ."duyurusu ile girişte öncelik

tanınanları görünce bir burukluk anı.Ancak ona pek takılmadan misafirperver ada esnafı ile kurduğumuz diyalog,Saint George koyu,Vagelis'in mekanında" Carettalar"ve "Vagelis" ile çekilen fotoğraflar,yenilen balık ve kalamar..motor yolculuğu...Dostluk güzel şey..Barış güzel..

En yakın Yunan adası Rodos'a 72 deniz mili uzakta Kastellorizo(Meis..Megiste)

2.Dünya Savaşı nedeniyle oradan göç eden Avusturalya halkından adaya ziyarete gelenlerin olduğu bilgisini alıyorum.İtalya'dan da...Türk ve Yunan

halkının.da adaya ilgisi fazla.%80'i kayalık olan Meis'te yerleşik halkın sayısı oldukça az.Otel ve pansiyonlar yaz mevsiminde dolu..Mimari ise.."Bir ressamın özenerek yaptığı enfes bir tablo"gibi...

Gün bitiyor..Ve yine KAŞ(HABESSOS)

Bir kucaklaşma daha sona eriyor.

Barış içinde ve her zaman kucaklaşma umudunu taşıyarak iniyoruz feribottan.