BALKAN GÜNLÜKLERİM
Nusret Karaca
****

25/06/2018… Makedonya-Üsküp

Tarihte Makedonya denince akla ilk olarak Kral II. Filip ve Büyük İskender gelir. Hellenizm devri gelir... Heykeller şehri diye de bilinir Üsküp… Gelir gelmez kısa bir tur... Büyük İskender, Rahibe Teresa, Vardar, müzeler, eski istasyon, II. Filip, Osmanlı Çarşısı, kitapçı, Kiril Alfabesi, kadınlar parkı, yüksekteki haç, Makedonya şehir kapısı ve de Makedonya kalesi... Tarih ve sanat iç içe.
Tarihten Anekdotlar...

26/06/2018… Balkan turuna devam - Makedonya
Makedonya Yugoslavya parçalanınca, 1991’de halk oylaması ile bağımsızlığını kazanmış bir ülke. 500 yıldan fazla Osmanlı yönetiminde kalmış. Makedonya denilen bölge toprakları sadece bu ülkeye ait değil. Yunanistan sınırlarında da Makedonya bölgesi var. Hatta rehberimiz Onur Bulgariç’in dediğine göre kara yoluyla Türkiye’den Yunanistan’a girenler Makedonya tabelasına göre yön alırlarsa kendilerini Selanik’te bulurlarmış. Makedonya adının Makedonya krallığından geldiğinin söylendiği gibi 6.yy.da gelen Slavlardan dolayı da bu adı aldığı da söylenir. Bu da rehberimizin bir anlatısından…
Yolumuz önce Matka Kanyonu, sonra Osmanlı izleri taşıyan Müslüman nüfusun yoğun oluğu ve Üsküp’ten sonra en kalabalık kent Kalkandere (Gostivar). Alaca Camii önemli bir yapı. Ortodoks ustalar tarafından yapılmış. Az ötesinde bir de Osmanlı Hamamı var. Sonra Vardar ovası, Atatürk’ün okuduğu Manastır Askeri Lisesi'nde duygu dolu anlar. Manastır adını burada bir zamanlar bulunan 150 Manastırdan almış. Ayrıca bir ticaret yolu hareketliliği nedeniyle çok sayıda elçilik varmış… Resne… Resne elma bahçeleri. II. Meşrutiyet ilanı öncesinin önemli ismi Resneli Niyazi'nin sarayı. Bu saray Versay’dan örnek alınarak yaptırılsa da Resneli Niyazi burada değil sarayın karşısındaki iki katlı evde oturmuş. Resneli Niyazi Bey yakın koruması tarafından öldürülmüş. Saray şimdi bir müze. Ayrıca hediyelik eşyalar da satılıyor.
Resneliler, özellikle genç olanlar İskandinav ülkelerine ilgi göstermişler. Yazları bir aylığına Resne’ye gelip kalıyorlarmış.
Makedonya da yükseköğretim kurumlarına sınavsız olduğu için yabancı kontenjanından Türk öğrenciler de ilgi gösteriyorlar. Aynı şekilde Makedon öğrenciler de Türkiye de eğitim olanağından yararlanıyorlar. TİKA’nın Makedonya’daki Osmanlı eski eserlerine desteği oldukça fazla. Türk Makedon siyasi ilişkileri ise oldukça iyi. Türk iş adamlarına yatırımlar öneriliyor. Makedonya Yunanistan’ın. AB ve NATO vetoları nedeniyle ve uzun zamandan beri üzerinde oluşturulan baskı nedeniyle adını KUZEY MAKEDONYA olarak değiştirdi. İç savaşlar sonucunda oluşan olumsuz hava yerini ülkedeki azınlık olanlara karşı tanınan eğitim ve iş haklarındaki iyileştirmelerle olumlu bir havaya bırakmış. Böylece AB üyeliği konusunda umutlar artmış…
Şimdi "OHRİ “gölü kıyısındaki otelimizde dinlencedeyiz. Yazacak çok şey var daha da…
Bu dinlencede yazı yok demiştim… Yine de İstanbul’a bir kaç satır yazıp getirmeden duramadım… Ne yapalım! Belleğimdekiler durdukça ve yanımda kâğıt kalem olunca böyle oluyor…

27/06/2018 – Ohrid
Ohri gölündeyim. Yugoslavya devletinde komünizm döneminin Devlet Başkanı Tito’nun sarayı göl kıyısında. 1980 yılında ölen Tito sonrası Yugoslavya da SSCB gibi dağılır ve toprak alma, sınır belirleme nedeniyle iç savaşlar başlar... Ortodokslar, Katolikler, Müslümanlar… İç içe yaşayan bu topluluklar birbirleriyle savaşmış, acılar yaşanmış… Sular bu aralar biraz dingin. OHRİ UNESCO Dünya Mirası Listesinde… Şehirde çok sayıda kuyumcu var OHRİ incileri meşhur.
Kentin ilk kurucuları Romalılar. O dönemden kalmış antik tiyatro… Gladyatör savaşları yapılan ve daha sonra Kilise yapıları nedeniyle taşları sökülen. Şimdi o taşlardan bulunanlar buraya yerleştiriliyor. Eski ve renkleri koyu olanlar o taşlar. OHRİD de Ayasofya Kilisesi ve yüksek bir tepede bir büyük kilise de ziyaretçilere müze statüsünde ücretli olarak açık. Kâğıt imalathanesi de bu yokuş üzerinde. Kıyıda balık lokantalarında balık, Osmanlı Çarşısı’nda kaşarlı köfte, kuru fasulye önerilen yemekler. Ohri nehrinin Arnavutluk’a yakın bir tepesinde Kiril alfabesini sadeleştiren Aziz Naum Kilisesi var. Ohri nehrinin çıkış noktası da Milli Park içinde ve kiliseye yakın. Burada sandallarla geziler yapılıyor.

28/06/2018 Arnavutluk Yolu Günlüğümden
Makedonya Arnavutluk sınırına doğru yolculuğumuz. Sınıra yakın Ohri’nin diğer çıkış noktası Drim nehrinde soluklanıyoruz. Sonra yeşillikler arasında sürüyor yolculuğumuz. Arnavutluk sınır kapısından giriş… Kullanılmayan demiryolları ve Komünist dönemden kalma fabrikalar... Yıpranmış eski fabrikalar… Tiran yolu üzerinde NOGU denilen bir yerde konaklıyoruz. Bana eski Topkapı Otobüs Garajından bir kare izlenimi veriyor.
Adriyatik’e dökülen bir nehir kenarından geçiyoruz. Arnavut kaldırımı adının yol yapan ustaların Arnavut olmalarından kaynaklandığını anlatıyor rehberimiz. Yolumuz genellikle yeni yapılmış. Otoban bölümü oldukça az. Arnavut inadı ve gururu fıkralarıyla süsleniyor yolculuğumuz. İşte bunlardan biri; II. Dünya Savaşı sırasında Arnavutlar, Yahudilerden sonra sıranın kendilerine geleceğini düşünerek Hitler’i ararlar ve kendilerine ne yapacaklarını sorarlar. Hitler onlardan kamplarda sabun yapacaklarını söyleyince Arnavutlar şu cevabı verirler: "Sen bizden sabun yapabilirsin ama biz köpürmeyeceğiz”.
****
Kalem ve kâğıda biraz ara... Sonra yine devam...
Yugoslavya dışında bir ülkeydi Arnavutluk. Bayraklarında çift başlı kartal var. O yüzden "Kartallar Ülkesi "diye de biliniyor. Ülkede Arnavutça dili konuşuluyor. Ulaşım yolları son 15 yıldır ancak biraz düzenlenmiş. 90lı yıllardan önce ülkede kan davaları birçok ölüme neden olmuş. Komünizm döneminde her şey devletin. Ülkede araba sayısı oldukça azmış. Bir dönem din yasaklanmış. Ethem Bey Camii Osmanlı’dan kalan tek camii. Komünizm döneminde Çin ve SSCB ile arası iyi olan Arnavutluk Yugoslavya’dan çekindiği için askeri gücünü bu sınıra yığmış. Evlerinin koyu renkleri eski rejime tepki olarak kullanılmaya başlanmış. Çinko madeni bakımından zengin. İşsizlik yüksek, maaşlar düşük. Yurt dışı yardımları ülkeye katkı sağlıyor. Osmanlı Devleti’nde yetişen İskender Bey Osmanlı Devletine karşı savaştığı için bir Halk Kahramanı. Tiran yolu üzerinde Elbasan şehri var. Enver hoca zamanından, tek odalı evlerden örnekler takılıyor objektifime.
Tiran… Arnavutluk’un başkenti. 16.yy.da kurulmuş. Ethem bey zamanında büyüyen bir kent. Eskiden 60 civarında cami varken bugün yalnızca Ethem Bey Camii kalmış. Opera binasında tüm girilen savaşları simgeleyen bir resim var. Bu arada Türkiye’nin katkılarıyla Balkanların en büyük camii inşa ediliyor. Tiran girişinde Türk ve ABD Büyükelçilikleri bulunuyor. Kentte teleferikte var (kentin uzağında). Enver hoca ülkede "Hocaizm" denilen bir düzen kurmuş ölümüne kadar. Rejim onun ölümüyle sona ermiş. Arnavutluk Devlet Başkanı ve Emek Partisi 1. sekreteri olarak Arnavutluk’u dış dünyaya kapalı tutmuş. Rejim yanlılarını İşkodra’ya sürmüş. O yüzden de burası gelişememiş. İşkodra girişinde minaresi olmayan ve Enver hocanın dokunmadığı minaresiz Kurşunlu Camii dikkatinizi çekiyor. Girişte sizi buradan kaynak alıp Adriyatik e uzanan Tuna ve İşkodra Kalesi karşılıyor. Bu kale Osmanlı öncesi yapılmış. İlginç bir hikâyesi de var. Buranın yapımında üç usta çalıştığı için kale tamamlanamamış. Sonra kentin bir ileri geleni bir kadın kurban edilirse kalenin tamamlanacağını söyleyince ustalara yemek getiren bir kadına durum anlatılarak kurban edilmiş ve oraya gömülmüş. Kale duvarları kuru havada bile nemli olunca "Rozafa nın Gözyaşları" olarak algılanır. O kadının adı ROZAFA’dır.
İşkodra şehri Osmanlıların Balkanlarda terk ettikleri son yer (1913).

29/06/2018… Karadağ-Bosna-Hersek Yolu
Arnavutluk sınırı boyunca Dalmaçya kıyıları… Sonra Karadağ’a doğru virajlı yollar… Karadağ 625.000 nüfuslu dağlık bir ülke. 1990 yılındaki iç savaşı yaşamamış. Burada devlet olarak kuruluşu ilk 1054 yılında gerçekleşmiş. Sonra tarihi süreçte birçok değişim yaşamış. Dağlık bir ülke. Geliri turizme dayalı. Ruslar kıyılarda birçok yatırım yapmış. AB’ye en yakın ülke. AB Euro kullanmasına izin vermiş. Dilleri Sırpça. Kiril alfabesi yerine Latin Alfabesi kullanılıyor. Budva çok gelişmiş bir turizm şehri. Kardağ'ın Bodrum'u sanki. Ancak Kotor özel. Kotor Kalesinde bir devlet kurar Kotorlular. Ancak bu kale kapıları gece 24 te kapanır ve yalnız Kotorlular içerde kalırmış. Yabancılara sabah 7 de kapılar tekrar açılır ve burada ticarete izin verilirmiş. Kotor adeta İtalya’yı anımsatıyor. İçerisi turist kaynıyor… Karadağ’da 500.000 Euro ve 10 kişiye işveren vatandaşlık hakkı alabiliyor. Bu kişiler eğer cezai bir durum ortada olursa Karadağ dışında yargılanmıyorlar. Ortalama maaş 492 Euro. Asgari ücret yok. Fiyatlar pahalı. Dalmaçya kıyısının 40 km uzantısı bir bölgedeki doğal adada Ortodoks, yapay bir adada ise Katolik Kilisesi bulunuyor. Sveti Stefan adasındaki Otel ise birçok ünlünün ve zenginin düğünlerine ev sahipliği yapmakla ünlü muhteşem bir yer. Akşam saatleri... Bosna’ya Sırpların yoğun olduğu bölgeden giriş yapıyoruz... Hersek bölgesi… Trebinje…


30/06/2018-Bosna-Hersek
Sırpların yoğun olduğu, ardından Boşnak ve Hırvatların bir arada yaşadığı bölgeden Bosna’ya doğru yolculuğumuz. Hersek Bölgesi daha çok Sırpların olduğu bir bölge. Saraybosna yolunda yine not defterim yanımda. Çekilen acıların bir kısmını yazmaya elvermiyor yüreğim. Az birazı aşağıda... Gerisi yalnızca belleğimde kalsın… Bosna Hersek 4.5 Milyon nüfusa sahip. %42 Müslüman,%32.Ortodoks,%14.Katolik (Bu bilgiyi rehberimiz veriyor. Kendisi Boşnak). Latin alfabesi kullanıyor Bosnalılar, Hırvatlar da Kiril. 3 Cumhurbaşkanı var, altışar aylık görev yapan 3 Başbakan. 6. yy.da Slavlar Bosna Krallığını kurmuş. 1463 yılında Osmanlılar buraya yerleşiyorlar 1878 Berlin Antlaşmasına kadar. Sonra ise Avusturya-Macaristan buralara hakim oluyor. Yugoslavya devleti kurulduktan sonra bu devlet içinde yer alıyorlar. Yugoslavya dağıldıktan sonra 1992 yılında referandum ile bağımsız oluyorlar. Ülkede ekonomi iyi değil. Hayvancılık yapılıyor. Tarım alanı az. Ormancılık özellikle mobilyacılıkta önemli… Ülkeye yurt dışında çalışan Boşnaklardan yılda 3.5 milyon Euro civarında katkı geliyor. Maaşlar 300 Euro civarında. Osmanlı kültürü nün izleri Balkanlarda en çok bu ülkede görülüyor. Camiler, tekkeler, köprüler, tekkeler, Drina köprüsü, Mostar... Tuna ile Sava’nın birleştiği nokta... Daha önceleri toprağının denize çıkışı yok. Adriyatik’e çıkışı Hırvatlardan antlaşma sonu alınan topraklardan sonra gerçekleşmiş. 1993 Mart-1995 Aralık arası savaşlar 320.000 kişinin ölümüne neden olmuş. 200.000’i Müslüman. 1995 Srebrenitsa’da güvenli bölgeden Hollandalılar çekilince 8372 kişi 24 saatte kurşuna dizilmiş Sırplar tarafından. Hala toplu mezarlar ortaya çıktığından acılar dinmemiş. En son çocukların oyun sırasında toprakta bir baston ucu görmesiyle yapılan kazıda 3.000 kişilik toplu mezar bulunmuş. Saraybosna 4 yıl kuşatma sırasında açlıktan ve saldırıdan çok sayıda kayıp vermiş. Yardımları İzzetbegoviç’in devlet projesi ve havaalanı altına yapılmış "KURTULUŞ TÜNELİ"nden almış. Mostar köprüsü Hırvatlar tarafından yıkılmış. Hırvatlar savaş sırasında Mostar’a 9 ay hakim olmuşlar. Mostar'da hala bazı binaların duvarlarında kurşun top izleri var. Köprü inşaatına 2011 yılında yeniden başlanmış. Macaristan’dan gelen komandolar su altından orijinal taşları çıkarmışlar. 2014 yılında yeniden açılmış.
Poçitel bir Boşnak köyü… Yol üzerinde mola…
Sonra Neretva nehri, ardından tarihi Kanjic. Burada Tito’nun sığınağı bulunmuş. Tarihi köprüsü üzerinde bir iki kare...
Akşamüzeri Başkent Saraybosna'dayız... (Sarajevo)

01/07/2018- Saraybosna-Belgrad
Burada binalar yenilense bile savaşın izleri kapanmamış. Girişte eskiden yaşlılar yurdu olan bir binada tadilat yapılmamış. Öylece bırakılmış. İlk bombalanan bina radyo / tv binası. Bosna şehrine çevresindeki tepelere konuşlanan Sırplar tarafından 4 yıl saldırı olmuş. Günde atılan havan topu sayısı 3.660. Şehirde Konya’dan hediye edilen tramvaylar dikkatimizi çekiyor eski raylar üzerinde... Bazı tramvaylar Avusturya döneminden kalanlarla birlikte. Bu arada Osmanlı ve Avusturya çarşısı bir çizgi ile ayrılmış. Güzel Sanatlar Fakültesi, Kütüphane, Tiyatro bu çarşılara yakın. Avusturya/Macaristan Veliahtı'nın bir Sırplı öğrenci tarafından vurulduğu yer de bu mevki de nehir kenarında. Osmanlı Çarşısı'nda (Türk Çarşısı) Hüsrev Paşa Camii ve Medresesi turistlerin ilgisini en çok çeken yerlerden. Boşnak böreğine çocukluğumda anne tarafımdan bir düşkünlüğüm var. Yemeden olmazdı! Ben bu günlüğü burada kesiyorum... Otobüsümüzün penceresinden yemyeşil toprakları izlemek istiyorum yalnızca. Bir bardak çay içerek notlarımı yazdığım Boşnak köyünü arkada bırakarak.
****
Bu arada seyahat sırasında tanıştığımız Okmeydanlı bir arkadaş sesleniyor bana "Tatil de iş yok hocam!" Dönüp gülümsüyorum. Hakikaten… Benimki de iş mi!.. Var bir tuhaflık bende! Yazdıkça dinleniyorum.
****
Sırbistan yolu… Drina nehri Bosna ile Sırbistan arasında sınır. Sokollu Drina'ya bir köprü yaptırmış. Bazı Sırp köylerinde okul olmadığı için Sırp öğrenciler nehrin karşısındaki Boşnak köylerindeki okullarına gidiyor ve tekrar kendi köylerine dönüyorlarmış. Sırp topraklarına girince geniş ovalar ve verimli ovalar, düzgün yerleşim yerleri dikkatimizi çekiyor. 200 kmlik bir ova. Dağlık bölgeler geride kalıyor. Mısır ve ayçiçek tarlalarını görüyoruz. En verimli topraklar Sırbistan sınırlarımda kalmış Yugoslavya'dan.8.000.000 nüfusa sahip Sırbistan. 2.000.000 kişi yalnızca Belgrad şehrinde yaşıyor. Ortodoks bir ulus. Kiril ve latin alfabeleri kullanıyorlar, Sırpça konuşuyorlar. Arnavutlar, Boşnaklar, Macarlar azınlık. Osmanlı Devleti Fatih döneminde başlıyor. Kanuni döneminde Belgrad Avrupa’ya açılan yolda bir üs 19 yy. Sırpların Osmanlılardan koptuğunu görüyoruz 1878 de Berlin Antlaşması ile bağımsızlığını kazanmış. TİTO döneminde Yugoslavya içinde yer almış. Balkanlardaki savaşlar sonunda bugünkü konumu belirlenmiş.
Evet! Şimdi Tuna ile Sava nehrinin birleştiği noktadayız... O tek nehir olarak Karadeniz’e yol alacak biz de gezideki küçük notlarımızla. Türkiye’ye, vatanımıza. Yaşanan acılardan içimiz biraz buruk.
Geçmişe bir yolculuk yaptık…

02/07/2018… Belgrad’dan Dönüş Yolu Günlüğü
****
Belgrad. Havaalanına giderken üç beş satır… Eski Yugoslavya Devlet Başkanı olan ve bir dönemine imza atan Tito... Yol üzerinde mezarı ve müzesi… Orada Tito’nun kıyafetleri ve söylediği sözler. 1980 yılında õlen Tito’nun cenazesine 120 devlet başkanı ve başbakan katılmış. Eşi çok şey biliyor diye ev hapsinde tutulmuş. 300 Euro maaş bağlanmış eşine. Miloşevic'in yaşadığı saray da Belgrad’ta. Sırplar yakalayıp teslim ederler ve savaş suçlusu olarak yargılanır, hapiste ölür.
"Su üstünde Belgrad" projesine büyük yatırım var. Bayraklı Camii, Aziz Sava Kilisesi… Yola devam… Yolumuz daha çok Müslümanların oynadığı Partizan ile Sırplar oynadığı Kızılyıldız statların önünden geçiyor. Üniversite, Tiyatro Binası, Štark Arena… Öğrenci meydanı, Belgrad Kalesi, Parlamento binası…
****
Osmanlılar Belgrad kalesini 1389’dan 1521’e kadar ele geçirememiş korunaklı, sağlam bir kale olduğu için. Bu kaleyi İsviçreli Nikolas yapmış. Osmanlı tarafından kolay ele geçirilen Niş kalesini de Nikolas yaptığı için Sırplar Belgrad Kalesi de düşer diye Nikolas’ı kale önündeki köprüde öldürmüşler. Ancak kale uzun yıllar dayanmış… İçerde Peter Varadin’de şehit olan Damat Ali Paşa Türbesi var.
****
Osmanlı Devleti kaleyi ele geçirince buradaki Ortodoksları İstanbul' göndermiş. Bugünkü Belgrad ormanları adını ondan almış.
****
Bu kadar yeter bence…
Evet!
Uçağı kaçırmadan… Bekle beni İstanbul…