Rozafa’nın Gözyaşları – (Balkan Günlüklerimin Satır Araları)
....

Nusret Karaca...

Orijinal adı SCUTATUS olan İŞKODRA girişinde sağ tarafta minaresiz bir camii için Enver hocanın dokunmadığı tek camii deniyor. Bir sürgün kentiymiş İşkodra o zamanlar. Balkanlarda Osmanlı’nın en son terk ettiği toprak aynı zamanda.

Kent girişinde bir kale. Yağmur altında ilerliyoruz. Kalenin yapılışında üç kardeş çalışıyormuş. Efsaneye göre kale bir türlü bitmiyor. Kalenin duvarlarının yıkılmaması ve kalenin tamamlanabilmesi için efsaneye göre bir kadının kurban edilmesi öneriliyor ihtiyar bir bilge tarafından. Ertesi gün Rozafa yemek getirdiğinde durum ona anlatılır ve Rozafa kurban edilir. Kale duvarları hava sıcakken bile hep nemli olduğu için “Rozafa’nın Gözyaşları” olarak nitelendirilir.
..
Elimde küçük bir su şişesi… Markası ROZA..
Acaba "ROZAFA'nın GÖZYAŞLARI" karışmış mıdır içine diye düşünmeden geçemiyor insan!
Kendimizi İşkodra’nın renkli caddesinde tarihi bir yolculuğa bırakıyoruz… Etraf ışıl ışıl… dingin bir İŞODRA akşamında küçük cafeler arasında

Türkiye deki çay bahçelerini anımsatan bir mekânda buluyoruz kendimizi. Bir bardak çay!

Buna da ROZAFA'nın GÖZYAŞLARI karışmış mıdır acaba!..