KARADENİZ'DE ERMENİLERİN YAPTIKLARI MEZALİM
1

GİRİŞ
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayınlarından çıkan Ermeniler Tarafından Yapılan Soykırım Belgeleri adlı kitapta yeralan ve Ermenilerin Karadeniz Bölgesinde yaptıkları katliamlara dair belgelerin özet ve Transkribelerini (latin harflerine aktarılmış hallerini) yorumsuz olarak vermek istiyorum.
Bir zamanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında Pontus çetelerinin Merzifon'dan, Trabzon’dan Çoruma kadar işledikleri cinayetleri Osmanlıca’dan çevirmiştim. Yayıncı her nedense uygun zamanı kolladığı için basılmadı. Ancak orda şunu görmüştüm, eğer halkların mübadelesi olmasaydı sanırım Karadeniz’de kan gövdeyi götürecekti. Çünkü evinden Pontus çetelerine şehit vermeyen aile yok gibiydi. Türkler savaşta olduklarından geride kalan kadın ve yaşlılar bu katliama maruz kaldıkları için isimleri unutuldu gitti. Eşelenirse neler çıkar neler...
Ermenilerin de 1914-1922 yıllarını kapsayan dönemde işledikleri katliamları anlatan bu kitabı çok değerli uzman arkadaşlarla birlikte hazırladık ve Başbakanlık tarafından yayınlandı. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayını olarak. Bu kitapta verilen katilam listesinde ölen insanlarımızın yekünü 517 bin ediyor. İsimleri belli olan, katilleri, öldürülüş yerleri, şekilleri ve öldürüldükleri aletlerin isimleri belli olanlar. Yerli ve yabancı heyet raporlarının tercümesidir bunlar. Ayrıca 2 milyona yakın insanın da bu katliamda öldürüldüğü, ancak bunların isim tespiti yapılamadığı için listelerde filan köyden filan aileden şu kadar adam şeklinde ifade edilmiştir. Bu rakamı Lozan görüşmelerinde Ermeni tarafı da kabul etmiştir. Ancak bizimkiler nedense bundan habersiz gibi görünüyorlar.
Savaşta insanlar ölür. Bizim taraf ta elbetteki öldürmüştür. Bunun da yekünü 350 bin civarında diyorlar. Ancak daha da önemlisi Ermenilerin öldürülen insanların peşinden koşmaktan ziyade Ağrı daı merkezli bir Doğu Anadolu istekleridir. Bu da 11 tane vilayeti kapsamaktadır.
Bu konu uzun bir yazıyı oluşturabilir. www.devletarsivleri.gov.tr adresinde yeralan Yayınlar/Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları/Ermenilerle ilgili kitaplarda bilhassa giriş kısımlarında fazlasıyla bilgi bulmak mümkündür.
Olayın bilimsel boyutunu merak edenlerin başvuracakları yerler bellidir. Konunun en vehametli şekli ise “sıradan insanlarla mahalle kahvelerinde tartışılır üslupla” yalan yanlış "futbol" muhabbeti kabilinden konuşulmasıdır.
Aşağıdaki metinde belgelerin çevirilerinin üstündeki numaralar kitaptaki belge sıra numarasını, onun altındaki de belgenin başlık ve özet bilgilerini, en sonundaki de Osmanlı Arşivi’nde kayıtlı olduğu numarayı göstermektedir.
Belgelerin diline dokunulmamıştır. Yani o zamanki Türkçe ile nasıl ifade edilmişse ö şekilde verilmiştir. Ne de olsa en küçük müdahele insanın aklına başka şeyler çağrıştırıyor memleketimizde. Dolayısıyla daha çor erbabına yönelik bir görüntü arzetmekedir. Ancak belge konu başlıkları ve özetleri herkesin anlayacağı şekilde verilmiştir.
Karadeniz Bölgesi'nde gerek Ermenilerin tek başlarına ve gerekse Ruslarla birlikte Müslüman halka yaptıkları mezalimi anlatan belgelerde Van vilayeti ile Bitlis ve Muş vilayetlerindeki olaylar da anlatılıyor. Meselenin bütünlüğünü vermek için buradaki vilayetlerde cereyan eden fecaatleri de birlikte verme yoluna gittim.





– 4 –
ERMENİ VE RUSLARIN YAPTIKLARI SOYKIRIM
Ermeni çeteleri ve Rusların Müslüman halka ırza tecavüz, ihtiyar ve çocukları hanelere doldurup yakma, cami ve türbeleri harab edip tahkir etme, cesetleri parçalayarak ateşte pişirip sağ olanlara yemeleri için zorlama gibi birtakım mezâlim uyguladıklarına dair Diyarbakır ve Trabzon vilayetlerinden gönderilen yazılar.
Massacre and atrocities perpetrated by Armenians

and Russians
According to writings sent from the provinces of Diyarbekir and Trabzon Armenians bandits and Russians assaulted muslim population, raped women, crammed in houses old people and small children and then burned them, profaned and destroyed mosques and saints’ sepulchres, grilled corpses cut into pieces and then forced the survivors to eat them.
3 Ş. 1334 (5. VI. 1916)


Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti

Diyarbekir Vilâyeti'nin fî 21 Mayıs sene [1]332 târîhli
telgrafnâmesi sûretidir.

Mültecîlerden Karakilise'nin Girekol karyesi Muhtârı Nezir bin Esad ve Poti karyeli Mehmed bin Hacı Ağa, Varto kazâsının Veliköy karyesinden Van'da bulunan Mehmed bin Bay Mirza'nın, Dirik kazâsı Mahkeme Re’îsi Abdülmecid, Müstantık Kemal, Jandarma Kumandanı Mülâzım Sabri ve Polis Me’mûru Mustafa efendiler ma‘rifetleriyle ma‘a't-tahlîf alınan ifâdelerinden istîlâya ma‘rûz ve İslâmlarla meskûn kurâ ve kasabâtda Rusların Ermeni çeteleriyle birlikde genç kadın ve kızlara tahammül-güdâz işkencelerle alenen fi‘l-i şenî‘ icrâ ve beğendiklerini alıp sevketdikleri ve kaçıp kurtulabilen binlerce ihtiyâr ve çocukları, diri diri hânelere doldurularak ihrâk ve câmi‘ ve türbeleri harâb ve tahkîr ve bir takım İslâmların cesedlerini parçalayarak ateşde pişirip sağ olanların önüne atarak ekletmelerini icbârla telezzüz ve daha kaleme alınması mümkin olmayan envâ‘-i fecâyi‘ vahşeti irtikâb etdiklerini görüp işitdiğini mübeyyin ifâde-i mazbûtaları irsâl kılındığı Dirik Kâ’im-i makâmlığı'ndan iş‘âr kılınmağla evrâkların vürûdunda derhâl takdîm kılınacağı ma‘rûzdur.




OF KAZASI SARVAN KÖYÜ...


Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti

85 numaralı tezkireye melfûfdur.
Sûret
Of kazâsının Savan karyesinden olup düşmanın istîlâsından sonra bir takrîble kaçarak buraya gelen Şehbâz oğlu on beş yaşlarında Mustafa bin Mehmed, ber-vech-i âtî ifâdede bulunmuşdur:
«Bundan bir ay evvel askerimizin ric‘ati üzerine köyümüze giren düşman askeri etrâfı keşf ve tarassud ederek askerimizin adem-i mevcûdiyetine istihsâl-i kanâ‘at etdikden sonra, kemâl-i dikkat ve ihtimâm ile hânelerimizi, erkek ve kadınlarımızın üzerleri bi't-taharrî nukûd, ziynet-i inâs-ı beytiyye ve'l-hâsıl emvâl-i menkûle nâmına buldukları ve ele geçirdikleri eşyanın kâffesini ahz ve zabteylediler. Bu mu‘âmeleyi bitirenden sonra benim gibi birden bire çıkamayıp da geride kalan kadınlarımıza ta‘arruz ve tecâvüze başladılar. Karyemizden Şah Ali oğlu Mehmed'in zevcesi Nazlı'ya, Altun oğlu Hamdi'nin zevcesi Fâtıma Hûriye ve Şehbaz oğlu İsmâil'in zevcesi Âişe ve Astavel oğlu Hüseyin'in kızı Emine ve Molla Ali oğlu Ali'nin zevcesi Sâliha'ya şahısları ve tavr-ı vaz‘iyyetlerinden Ermeni olduklarını anladığımız efrâd tarafından vâki‘ olan tecâvüz ve icrâ edilen fi‘l-i şenî‘in bi'z-zât şâhidiyim. Ben köyden bir hafta çıkamadım. Düşman askerinin vahşiyâne tecâvüzâtı ve gasb ü müsâdere mu‘âmelâtı üç gün kadar devam eyledi. Bundan sonra zükûr ve inâs büyük ve küçük herkes Rize'ye doğru sevketmek üzere iken dört nüfûsdan ibâret olan â’ilem efrâdıyla bir gece köyden kaçmağa muvaffak olarak buraya geldim.» diyerek beyânâtına nihâyet vermekle ifâdesi bi'l-kırâ’e kendisiyle tarafımızdan imzâ edildi.


Fî 23 Mayıs sene [1]332
BOA. HR. SYS. 2872/4, Belge no: 3,4








– 5 –
ERMENİLERİN RUSLARLA BİRLİKTE TRABZON VE VAN HAVALİSİNDE MÜSLÜMANLARA YAPTIKLARI MEZÂLİM

Ermenilerin Ruslarla birlikte İslâm ahalisine ve özellikle kadınlara yaptıkları mezâlime ve kötü fiillerle ilgili Trabzon, Van ve Diyarbakır vilayetlerinden gelen raporlar hakkında Dahiliye Nezâreti'nden Hariciye Nezâreti'ne yazılan yazılar.



Atrocities committed by the Armenians and Russians against Muslims in Trabzon and in the neighborhood of Van.
Letters from the ministry of the interior sent to the foreign ministry upon receiving reports sent form the governerships of Diyarbekir, Van and Trabzon which state that Armenians and Russians outraged and committed atrocities against the population of these cities, especially the women.
12 Ş. 1334 (14. VI. 1916)


Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti

Vakf-ı Kebîr Kâ’im-i makâmlığı'nın 10 Mayıs sene [1]332 târîhli ve 100 numaralı şifresi sûretidir.
Ermeni çetelerinin ilk Loma hattından ric‘atde Viçe nâhiyesinin Sümela karyesinden Tahsildâr Osman Efendi hânesine ilticâ eyleyen birçok kadın ve çocukları katleyledikleri ve Âb-ı Hemşîn karyesinde otuz kişilik bir çetenin bir kaç hâneyi abluka ile derûnunda bulunan kadın ve çocukları toplayıp dereye sevk ve orada itlâf eyledikleri ve bunlardan kurtulan iki kadının mecrûhen bu taraflara gelmiş olduğu ve Âb-ı Süflâ karyesinde kalan kadınlara bazı Ruslar tarafından "Kaçınız! Kaçınız! Ermeniler geliyor. Sizi de keserler" dedikleri ve Of kazâsının Kelali karyesinden beş neferlik bir çetenin, bir kadına jandarma huzûrunda fi‘l-i şenî‘a mücâseretlerinde jandarmanın mümâna‘at etmesi ile merkûmu süngü ile katl ve kadına cümlesinin fi‘l-i şenî‘ icrâ etdikleri ve bunlardan bir mel‘ûn, kadının yanağının bir kısmını dişleriyle kopardığını karârgâhda ifâdesi alınıyor iken görmüş idim. Yine bu karyelerde tarafımızdan zabtolunan istihkâmlarda bir kaç kadın zuhûr etmiş idi. Of'dan asker çekildikden sonra Rusların ve Ermenilerin orada birçok ulemâyı hatta müftî efendiyi de katleyledikleri Sürmene'de söylenmekde idi. Akçaâbad köylerinde Ruslar ve Ermeni çetelerinin ve hatta Rum ahâlî yedinde bulunan mevâşîyi kâmilen toplayıp ve birçok hâneleri ihrâk ve kadınları gerilere sürmekde oldukları rü’yet olunuyor.




VAN HAVALİSİ KATLİAMI

Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti

Sûret
Seferberliğin ibtidâ-yı i‘lânında harîs-i meşrûtiyyet olduklarının beyânıyla hâdim-i vatan şeklinde ca‘lî hareketleri Avrupaca da mukayyed olan Ermeniler, kısmen Van Jandarma Alayı'na alınmışlardı. Bunlardan Nalbantyan Nersis zâbıta me’mûru sıfatıyla ma‘iyetlerinde Marotyan Marot ve Bodpodyan Mortad ve Koclu, eşkıyâ-yı meşhûreden David dahi merkûmun ma‘iyetine verilmişdi. Bir aralık harbin cereyânını dinlemekde te’ennî gösterdiler. Rusların Sarây kazâsını istîlâdan ve oradan tekrâr ric‘atden sonra bulundukları noktalar harîminde Ermenilerin kıyâmlarına mu‘âvenet ve zâhiren müzâherete ibtidâr etdikleri görülünce, jandarmadan terhîs olundular. Evvelce bunlara büyük çapdaki tüfenklerin tırnakları kâmilen çıkarıldıkları hâlde teslîm alındı. Bu tırnaklar Müslim başıbozuklardan Abdülhakem ve Yunus ustalara yapdırıldığı gayr-i münker vukû‘âtlardandır. Binâ’en-aleyh Rus kıta‘âtının Van hudûdunu tecâvüz etdiği târîhe kadar seferberlik i‘lânı içinde Ermenilerin cânib-i âlî-i hükûmetden gördükleri pederâne ve nüvâziş-kârâne âtıfete karşı fırsatı ganîmet bildikleri ve Rusyalılara olan mu‘âvenet zamanı[nı]n hulûl etdiği hülyâlarına ittibâ‘an yapdıkları cinâyetin, ihânetin yüzde bir cüz’üne â’id olup mukaddemâ Erzurum'da Üçüncü Ordu Kumandanlığı ve Diyarbekir'de Otuzüçüncü Fırka Vekâleti'nden yazılan listenin sûreti de merbûtdur.
Vaktâki Ruslar hudûd-ı Osmaniyye'ye birâz pây-endâz oldular. Ermenilerin artık hâb-ı râhatları kesildi. Akurâne Müslüman köylerine ve yolculara ve postaları durdurmağa kıyâm ve tekâlîf-i harbiyyeyi red ile berâber Müslüman köylerinden celbedilen erzâkın da memergâhlarını sed ve birçok yolcuyu katl ve hareket-i bâğıyyelerinde hod-gâm oldular.
Tenkîllerine ve itâ‘at-i mutlakadan inhirâf edilmemesi rü’esâ-yı hükûmetle beldenin Müslim eşrâfından mürekkeb bir hey’etle teblîğ ve seviye-i uhuvveti temdîd husûsları tefhîm olunduğuna cevâben Terzi Başyan Avadis Efendi'nin ifâdesinde; "Ne yapalım, [1]312 senesi iğtişâşında ebeveyni telef olanların çocuklarına söz anladılamıyor ve durdurulamayacakdır." demesi ve komite rü’esâsından bulunan Aram ve İşhan'ın telkînât-ı aleniyyesiyle kıyâm tâm alevlendi. Şatak kazâsı bu şitâbdan bir mâh akdem hükûmeti taht-ı tazyîka aldı. Gönderilen milis kuvvetleri kazâ merkezine duhûle imkân bulamadı.
Şatak kal‘asında metrûk bir aded kâr-ı kadîm balyemez topu âdî demir mermiyle milislere atıldı. Me’mûrînden bir kısmı gecenin birinde kaçabildiler ise de suları geçemeyen birçok ma‘sûmları nehir mahlûkuna gıda ve bu uğurda fedâ olup gitdiler.
1- Rus çetesinin 7 Kanûn-ı Sânî sene [1]330 tarîhinde Mahmûdî kazâsından Erçek nâhiyesi merkezine kadar ileriledikden ve oradan tekrâr ric‘at etdikden sonra esnâ-yı ric‘atlerindeki vukû‘ât, âtiyyü'l-arz fecâyi‘i mutazammındır.
2- Mirgehî karyesinde Molla Hasan nâm karye muhtârının bayrak çekerek vâki‘ olan istîmânı ısğâ ve kavâ‘id-i harbiyyeye istinâd edilerek yirmi yedi erkek ve 12 kadın ve 18 çocuk ki, cem‘an 57 nüfûs zebh-i hayvânî misillü tîğ-ı zülme alınarak şehîd edildikleri bizzât görüldü. Kız ve gelinlerinin de götürüldükleri tahkîk kılındı.
3- Çarıksız karyesinde bir çocuk dahi kuzu misillü kızartılarak bir süngü üzerinde bir direğe rabtedildiği jandarma Reşid tarafından bir hânede bulunarak huzzâra irâ’e edildi.
4- Kazâ-yı mezkûra muzâf Ahurik ile Avzerik karyeleri arasında maktûl dört kişinin elleri karınlarına sokulmuş mesâneleri ağızlarına bırakılmış bir hâlde bırakdıkları da görüldü.
5- Kezâ Kavlik'de yedi yaşında Fâtıma ve dokuz yaşlarında Güfaz nâmlarında iki sabiyyenin ön ve arkadan birçok fi‘l icrâ ve bu yüzden ayağa kalkamayarak âfâkı titretecek bir fîgân içinde ve fotoğrafileri medeniyet hâdimleriyle vahşeti ref‘e me’mûr olmak üzere ortaya atılanların enzâr-ı medeniyyetlerine muhtâc-ı irâ’e bir hâlde idiler. Bu karyede Alo nâmında ve yetmiş yaşını mütecâviz bir şahıs dahi katledilip mesânesi ağzına sokulamadığı anlaşılarak çene kemikleri süngülerle kırıldıkdan sonra vaz‘ edildiği de harb orduları beyninde şâyân-ı istiğrâb ahvâldendir.
6- Bu kazânın Astuci karyesinde Kemo nâmında bir şahsın da Zeliha nâmındaki â’ilesinin altı aylık kız çocuğu da, kadıncağız tandırda ekmek pişirdiği sırada tesâdüf eden düşman efrâdı tarafından çocuğu kuzu misillü tandıra atılıp vâlidesinin gözü önünde kızartılmış oldukdan sonra bunun yenmesi mezbûre kadına vâki‘ olan teklîf-i cebrin netîcesine muvâfakatı olmadığından, kadının sağ bacağı tandırda ihrâk edilmiş ve bu sâ’ik-i vahşetle hâlet-i nez‘de bulunduğu bi'z-zât görüldü. Bunun Ruslara mülhak Ermeni efrâdı tarafından yapıldığına cezm-i kavî hâsıl olmuş ise de mâdemki kuvvet Rus kıta‘âtıdır, mes‘ûliyeti de harb efrâdı nâmını alan o kıt‘aya münhasırdır. Bu karyenin diğer çocukları tezek yığınları içinde bırakılarak ihrâk olundukları da, bazılarının tamamen mahvolamayan na‘şlarından anlaşılmışdır. Hükûmet konağı kâmilen ihrâk olunmuşdu. Kışlanın da bir kısmı yanmış iken ateşi askerimiz taraflarından itfâ olundu.
7- Kazânın Heretil karyesinde Hacı Osman nâmında birini katl, üç nüfûs kızları ve iki gelinine hâric-i tahammül şenî‘ şekâvetin icrâsı ile müte’essir olan bu zavallılar bi’t-tab‘ terk-i hayat etdiler. Kazâ-yı mezkûrdan Rusların istîlâ etdikleri karyelerin inde't-tahmîn iki bine karîb etfâl ve nisvânın şehîd edildikleri ve genç kız ve gelinlerin de götürüldükleri vâzıhan sâbitdir. Bununla da iktifâ edilmeyip merkezi Kotur olan nâhiye halkından Gülbeyaz nâm, muhtârın on altı yaşlarındaki mahdûmuna bir kaç kişi tarafından fi‘l-i şenî‘ yapıldığı gibi Müslim erkekler kâmilen bir samanlığa doldurulup üzerlerine nöbetçi bırakılmış ve bunların nisvânına yirmi dört sâ‘at ef‘âl-i şenî‘a-i rezîleden sonra şehîd edilmişlerdir. Bezdikân karyesinde aynı cinâyet ve eser-i vahşetin icrâ olunduğu da gayr-ı münker ahvâlden görünmüş ve bu esbâb-ı cinâ’iyye ve hilâf-ı harbiyyeden dolayı kazâ halkından kalanları mecbûr-ı hicret olmuş ve mezâhim-i râhiyye ilcâsıyle yüzde sekseni yollarda telef olup bitmişdir. Harbin düvel-i mu‘azzama taraflarından vukû‘una ve istîlâya uğrayan bilâd ahâlîsinin her türlü ta‘arruzdan masûn olacakları ve öteden beri kava‘id-i düveliyye ve harbiyyenin bu merkezde temâdî edeceğine i‘timâd eden Van ve mülhakâtından hicret edemeyerek Rusların ikinci istîlâlarında vukû‘a getirildikleri ve mu’ahharan kıta‘ât-ı Osmaniyye Van'a duhûllerinde bazı harâbeliklerde ve dağlarda gizlenenlerden kurtulanların ifâdesi ve gerekse bi'z-zât müşâhade edilen ef‘âl-i cinâ’iyyenin tafsîlâtı.
8- Van'ın Halilağa mahallesinden Van Muhâsebe Mümeyyiz-i sâbıkı Hasan Efendi ve halîlesi ve kerîmesi ve birâderi mekteb mu‘allimlerinden Hüseyin Efendi ve halîlesi ve dört nefer sabîleri katledilmiş ve mûmâ-ileyh Hasan Efendi'nin kerîmesine icrâ edilen rezîlâne şenâ‘at, kavâ‘id-i harbiyyeye karşı olanca ma‘nasıyla denâ’etdir. Hele muhâsebe me’mûrluğundan mütekâ‘id Beşir oğlu Derviş Efendi'nin ve halîlesinin ve eniştesi a‘mâ Hayri ve zevcesinin gözleri önünde Hayriye nâmında ve Şâdiye nâmlarındaki iki bâkireye yapılan vahşî ve kasdî şenî‘in tafsîlâtını vermek değil insân, ağaçdan olan kalem de yazmakdan hayâ eder. Bunlardan birisi bu şenî‘-i rezîleden müte’essir olduğundan Van Vâlîsi Cevdet Bey tarafından Vastan kazâsı merkezine sevk edilen bir kaç kadın miyânında iken terk-i hayat etmesi Rus târîhlerini yaldızlayacak evsâfdandır! Sâ‘atlerce devam eden bu şenî‘ şekâvetden sonra, ebeveynleri de zebhe uğramışlardır.
9- Mahalle-i mezkûrdan Nalçacı oğlu Edhem ve harbde bulunan üç kardaşın on beş nüfûs neferi esîr-i harb olacak iken nâ’il-i şimşîr-i gadr oldukları gibi Şatak Sandık Emini Vehbi Bey'in zevcesi, peder ve vâlidesi ve amcası Yusuf Bey, kavânîn-i harbiyyeden gözledikleri mahzûziyyet-i insâniyye meydânda hûn-ı nâ-hakları Rusyalıların târîhini tezyîd eden mürekkeblere karışmışdır.
10- Mahalle-i mezkûre ahâlîsinden olup her devletin mevzû‘ kanunlarında ta‘addiyât-ı cismâniyyeden masûn ve kavâ‘id-i kanûniyyede mevki‘-i ihtirâmları bulunan doksan yaşında mahalle imâmı Îsa Efendi ve yetmiş yaşlarında mu‘allimlikden mütekâ‘id Râsih Efendi ve Hayrâtiye İmâmı Hoca Hacı Derviş Efendi birer eşeğe bindirilmiş ve birkaç gün sokaklarda gezdirilmekle teşhîr edilmiş. Sakalları traş ve çirkâbla telvîs olundukdan sonra vucûdları tedrîcen şerhalanmak şartıyla şehîd edilmişlerdir. Mumâ-ileyh Râsih Hoca'nın altmış yaşındaki zevcesine yapılan fi‘l-i şenî‘ ve âlet-i ta‘zîbiyye ile vaki‘ eser-i tazyîkle seyelân-ı demden Bitlis'de terk-i hayat etdiği kavânîn-i umûmiyye huzûruna irâ’e edilecek mesâ’ildendir. Mahalle-i mezkûrdan Sefil Kavas oğullarından Hurşid ve birâderi Kâmil'in on iki nüfûs â’ilelerinden üç nüfûs kurtulabilmiş, dokuzu Türk kanlarını seyelâna me’mûr edilen ve o yolda mahkûmiyet karârını verenlerin târîh-i medeniyyelerine bir kat daha teveşşuh etmişlerdir. Çilingir oğlu Süleyman Ağa ve halîlesi ve mütekâ‘idîn-i mülkiyyeden gözleri a‘mâ Halil Efendi'nin ve muhâsebe ketebesinden mahdûmu Sıdkı Efendi ve â’ilesi ve tahsildâr olup seferberlikden biraz akdem sokakdan geçerken keyfe me't-tefak cerhedilen Hacı Efendinin genç bir zevcesi, ikisi erkek, üçü inâs beş çocuğu, akrabasından Cebeci oğlu Hacı Yakub Ağa'nın hânesinde hûn-ı ma‘sûmları i‘dâm karârını verenlerin adâlet-i kanûniyyeleri bi't-tab‘ tabakât-ı âliyyeye irtikâ eylemiş bulunacakdır.
Keremzâde Hidayet Efendi'nin yetmiş yaşlarında halîlesine, kavânîn-i vahşiyyeye imtisâlen Şamram mahallesinde ve Mehmed Bey'in hânesinde, bilâ-te’eddüb icrâ-yı fi‘l-i şenî‘den sonra iki yüz kadın ve çocuk miyânında ve şakî şarkılarıyla na‘ş-ı ma‘sûmları şak ve şerhâlanmışlardır. Ve hasta yatan Mülâzım İzzet ve Cerrah Mehmed efendiler bu adâletin kurbânı olup gitmişlerdir.
11- Van'ın Mehmedbey mahallesinde Sa‘dullah'ın kızı ve Cemâl'in de zevcesi Seher ve biri beş, biri yedi yaşlarında çocukları, vâlidesinin elinden alınarak kama ile parçalandı. Kör Hamza oğlu Abbas'ın zevcesi, üç kerîmesi doğranmış. Halil Çavuş'un Âyişe ismindeki hemşîresi dayak altında ezilmiş, seksen yaşlarında Câbî Hacı Abdullah Efendi ve halîlesinin taş ile kafalarının ezildiği bi'z-zât görülmüşdür.
12- Şabane mahallesinden hasta yatan mütekâ‘id Mülâzım Abdurrahman Efendi odasından dışarıya çıkarılarak bidâyeten suratına teşerşür icrâ ve hayli döğüldükden sonra öldürülmüş olduğu bi'z-zât na‘şından anlaşılmış ve komşuluğundan kurtulabilenlerin şehâdetleriyle sâbit olmuş ve tüccârdan Hacı Ömer Efendi Ermenilerden iki hizmetkârının mu‘âvenetlerine ve Rusya'nın düvel-i mu‘azzamadan olduğuna i‘timâd ederek kaçmamış, Rusların istîlâsında parası alındıkdan sonra ârzûları vechile rûh-ı pâki cesedinden ayrılmış. Topçuoğlu mahallesinin sâbık muhtârı Bekir Efendi'nin on iki yaşında yeğeni Zâhire fi‘l-i şenî‘in te’sîriyle mahalle-i mezkûrdan Sohbetoğlu mahallesine gelinceye kadar bu on beş dakîkalık mesâfede terk-i hayat edip Rusların tekrâr Van'a avdet ve ta‘kîblerine binâ’en defni kâbil görülemediğinden bir duvârın altına uzatılarak duvârı mezbûre-i ma‘sûmenin üzerine yıkılmak sûretiyle tedfîni yapılmışdır.
13- Hâfızefendi mahallesinden İsmâil vâlidesi Güleş, Mahmud'un hemşîresi Âdile ve Menkelüz oğlu Bayram ve Kasab Abbas katledilerek Abbas'ın hüsnâ kerîmesi Fikriye, diğeri Şâdiye de Ruslar tarafından götürülmüşdür ki, isbâtı sehlü't-tahkîk mümkindir. Eminpaşa mahallesinde Gardiyan Ali ve iki hafîdi ve halîlesi ve gelini ve kanun hizmetinde bulunan Bayram'ın Mustafa isminde ve yedi yaşında mahdûmu, Seyyid Çavuş'un mahdûmu, Mustafa'nın iki erkek çocuğu ve halîlesi, Hacı Kaya oğlu İbrâhim Çavuş'un genç halîlesi Feride dahi arsa-i vahşetîde hisse-i nasîbelerini almışlardır.
14- Van'ın Abbasağa mahallesinde mütekâ‘iden mukîm Alay Kâtibi Mehmed Ali Efendi kendisinin bağçesine çıkarılarak bidâyeten parasının alındığı ve sonra kendisi de bir ağaca bağlanıp yirmiyi mütecâviz mermi vuruldukdan sonra bu bî-çârenin seksen yaşındaki hemşîresi ve kendi halîlesi de can acısıyla mûmâ-ileyhe koşar iken bunların ikisi de kama ile parçalandıklarını gören ve zevcesiyle erkek çocuğu şehîd edilen kadının şehâdeti ve bunların düşdükleri yerde kalan na‘şlarıyle görülmüş ve bunun komşusu sobacı esnâfından Necib Efendi ve halîlesi aynı şekâvete giriftâr olmuşdur.
15- Van'ın Selimbey mahallesi ahâlîsinden olup "Rusyalılar düvel-i mu‘azzamadandır, girdikleri mahallerde bi't-tab‘ kavâ‘id-i harbiyyeyi muhâfaza ederler" diye âsûde bulunanlardan Süvar oğlu Hâlid ve Ziya ve Rıza ve birâderi Fâik, Çevik oğlu Hoca Mehmed Efendi elliyi mütecâviz komşularıyla büyük bir hânede intizâr-ı adâletde iken Ruslarla müşterek Van Ermenilerinden Panos'un delâletiyle o civârı dolaşan müfrezeye vâki‘ olan istîmânda; erkekler ve kadın, çocuklar toplatdırılmış. Erkekler ve erkek çocuklar bir dizi olmak üzere dizilmiş ve kadınlardan işe yaramayanları ve kız çocukları da bu erkeklerin önüne sıra edilmiş. Panos'un "arş" kumandasıyla erkeklere ateş edilmiş. Ölmeyen erkekler boğazlanmış ve bu mahallenin telefâtı üç yüzü mütecâviz bulunmuşdur. Mûmâ-ileyh Hoca Mehmed Efendi'nin halîlesi tarafından ihtifâ edilen iki erkek çocuğuyla sâ’ir mahalde yakalanarak Amerika mü’essesesindeki Rus kumandanlığına götürülüyorken Senemke câddesinde Hacı Ziya Bey'in hânesindeki kuyuya atılmış ve Cevdet Bey'in Van'a duhûlünde kendisini ihtifâ eden kadın getirilmiş ve ifâdesi alındıkda aynı mes’eleyi tasvîr eylemişdir.
16- Tebrizkapısı mahallesinden kendisi harbde bulunan Sâlih ve â’ilesi Fâtıma ve beş yaşından on yaşına kadar dört nefer kerîmesi ve birâderinin ve hemşîresinin on yedi nüfûs kûlfetleri kanarada tevzî‘ edilen lahm misillü bidâyeten sağ olarak çengellere takılmış oldukdan sonra kama ile doğranmış bunların vâlideleri bu kanaranın altından geçirilip saçları bu ma‘sûmun kanlarıyla boyadılmış oldukda kadınlar salıverilmişlerdir. Kadınlar el-yevm Diyarbekir'de 198 numaralı hânede mukîme bulunuyorlar ve kezâ mahalle-i mezkûrda Sâlih'in hemşîresi Mahbûb ve üç oğlu, iki kızı ve Câmi‘-i Kebîr mahalleli Kâsım'ın â’ilesi Âyişe ve iki çocuğu katledilmiş ve fakat bidâyeten çocuklar boğazlanmış, kanlarını vâlidelerinin içmeleri vahşetleri tazyîk edildikden sonra mezbûretân dahi tîğ-ı gadre uğramışlardır.
17- Van'ın tahliye edildiği esnâda, sefînelere irkâb edilenlerden beşi fırtına dolayısıyle Erciş, Âdilcevaz kazâları civârına çıkabilmiş ve geceyi orada geçirmek isteyen bu sefînelere Ermeni efrâdı tarafından vehleten abluka edilerek kurşunla sefînede dört yüze karîb nüfûsu itlâf ve bir çoğu denize atılmış ve bu miyânda muhâsebe ketebesinden Siirdlizâde Tevfik Efendi ve â’ilesi ve birçok zâbıta familyası da dâhildâr-ı hilâf-ı beşeriyyet olan bu vukû‘ât-ı elîmeden kurtulan Polis Hâşim ve Celâl efendilerin ve bir iki ahâlînin ifâdeleriyle sâbit olmağla berâber Âdilcevaz Kâ’im-i makâmlığı'nca da mukayyed vukû‘ât-ı vahşiyyedendir.
18- Van'da müste’ciren kalan Alay Kâtibi Sivaslı Hasan Fahrî Efendi'nin halîlesi olup ahîren Rusların ric‘atleri esnâda çıkarılan kadın, bidâyeten Ermeni Kavas Miko tarafından ve Amerika mü’essesesinde iken gûyâ berây-ı insâniyyet hânesine götürmüş ve bu kadına da zevcesi katledilen ve Tüfenkçi Dursun Ustanın vâlidesi de birlikde olarak gitmişler ve gitdikden sonra __ yaparak ma‘îşetinizi temin edeceğim diyerek elli lirasını almış ve on gün kadar kaldıkdan sonra Osmanlı askerinin Van'a duhûl edeceğini işidince kaçar iken, merkûm Miko diğer şakîlerden birkaç kişiyi tahrîk ederek her iki kadının olancaları ellerinden alınmış ve alay kâtibin[in] iki çocuğu da öldürülerek savuşup gitdikleri kadınların ifâdeleriyle sâbitdir.
19- Üç yüz nüfûsdan ibâret bulunan Şeyhayne karyesi ahâlîsi Van'a hicret ederler iken İskele ve Kalacık karyesinin Ermenileri bunları yoldan çevirmiş, Zive karyesine ilticâya mecbûr tutmuş. İki yüz nüfûslu Zive karyesinde genç nisvân tefrîk edilmiş, erkekleri bi't-tamam katlolunmuş. İhtiyâre kadınlar ile sıbyânı da bir câmi‘e doldurmuşlar, sonra da mezkûr câmi‘i ihrâk eylemişlerdir. İhrâk içinde kendisini bir takrîb kurtarabilen ve el-yevm ber-hayat kalan Kürd İbrâhim ve Şükrü'nün oğlu Mustafa ve diğer Reşid'in oğlu Hakkı'nın ifâdeleriyle ve ahâlînin hâlâ çıkmamalarından sâbitdir.
20- Meşhûr ziyâretgâh-ı Müslimînden bulunan Mollakâsım karyeli ehl-i servetden ve yetmiş yaşlarında Feyzi Ağa'nın kafası zevcesinin kucağına verildikden sonra kesilmiş dokuz yaşlarında mahdûmu Sabri ve gelini Huriye dahi merkez-i vilâyete getirilmiş, Feyzi Ağa'nın parası bulunmak ve irâ’e edilmek üzere bu zavallılar be-tekrâr karyeye götürülmüş, paranın mahall-i ihtifâsı bulunmuş ve alınmış oldukdan sonra katledilmişlerdir. Tekyenin Zâviyedârı Şeyh Mehmed Şâkir ve mahdûmu Ziya ve bu Ziya'nın mahdûmu Sadullah ve kerîmesi Zeyneb ve Muhabbet, Saadet, Fâhire ve Fahriye, vâlideleri Mevhibe ile büyük vâlideleri Fâtıma, diğer üveği kızı Zehra'nın sûret-i fecî‘ada katledildikleri gibi bu şeyhin kardaşlarının hânelerinde sağîr ve kebîr olarak yetmiş nüfûsa karîb mahvedilmişlerdir. Gelinlerden Van'a götürdükleri Zâhide ve Fâtıma, Mermid çayı köprüsünden geçer iken kendilerini suya atmışlardır. Bu hâli re’yü-l ayn gören Sâlih oğlu Şerif'in zevcesi Mahi Hanım, mahfiyyen Van'a kaçarken dostlarından Mermid karyeli Hamparsom'un hânesin[d]e üç çocukla altı gün kalmış ve orada bu bahs Hamparsom tarafından tekrâr edilmiş ve mezbûre üç çocuğuyla Hamparsom tarafından bir sâ‘at kadar yola vurulmuş. Hamparsom dönmüş. Kadıncağız çocuklarıyla İskele karyesi Ermenileri tarafından yakalanmış. Çocuklar vahşî bıçakların vâsıl-ı cinânı olmuş kurtulmuş. Kadın bir mâh kadar Ermenilerin ahûrunda çalışdırılmış, bu esnâda Tatvan cihetine sefîne gideceğini işitmiş. Gece iskeleye gitmiş. Gemicinin birine çok yalvarmak sûretiyle dokuz mecidiye vermiş. Oradan sefîne hareket etmiş. Sath-ı bahrde kadın sıkışdırılmış. Bu köyün zenginlerinin para mahallerinin irâ’esi yolunda tehdîd ve tevehhüm olunmuş. Oradan tekrâr Mollakâsım karyesine çıkarılmış. Bir şey bulamayınca sefîneye dönmüş. Kadın Âdilcevaz civârına çıkarılmış. Oradan da Zilan cihetlerindeki Kürdlere karışarak gelmiş ve aynı vukû‘âtı şerh ve ta‘dâd eylemişdir. Bu hâl, bu karyeye ikişer sâ‘at mesâfede Amik ve Ayans karyelerinde de vukû‘a gelmişdir ki, bin beş yüze karîb nüfûslarından kurtulup gelen köyün imâmı Molla Yusuf ve mahdûmu Said ve muhtârı Cafer'in ifâdeleriyle sâbit ve vâki‘dir. Ve nâhiye-i mezkûrun Bağdaşan ve Karaağaç karyelerine aynı hakâretler ve itlâflar oldukdan başka da yirmi yaşlarında ve daha aşağı on yedi kızcağızlar da Rusya'ya götürülmüş olduğu muhakkakdır.
21- Timar nâhiyesi bi't-tamam Erçek ve Havasor nâhiyelerinin yüzde yetmişi katledilmiş ve Mendân karyesinde Erçekli şerrîn-i şerîr-i meşhûrun elde etdiği kırk beş nüfûs, nişân hedefi ittihâz edilmek sûretiyle i‘dâm edilmişlerdir. Erciş ve Âdilcevaz kazâları sekenesinin de yüzde ellisi tahlîs-i can edebilmiş ve Ercişli olup insâniyet ve servetiyle birçok Ermeniyi ihyâ ve tüccarlığa irtikâ eyleyen Hacı Hasan Ağa günlerce Ermeniler tarafından işkence edildikden sonra, rûh-ı pâkine hâtime verildiği şuhûd-ı adîde ile vâki‘dir.
22- Halil Bey fırkasının Rusyalılar tarafından ta‘kîbi esnâda Norduz kazâsının Şahotu köprüsünden geçmekde bulunan Sarây ve Hoşab kazâsıyle birçok nevâhî halkı ve Van ahâlîsinden Mamûretürreşad dâhilinde gitmeye gayr-ı muktedir birçok nisvân ve sıbyân dâhil oldukları hâlde Kazaklar yetişerek kılınçla kama ile itlâf ve suya dökülenlerin mikdârı kırk bini mütecâvizdir. Gevaş kazâsından ve gerekse Vastan'dan Müküs kazâsından imrârı suhûlet bilen ahâlînin üç bini mütecâviz nüfûsu da, ağır ve sağında Müküs komitesi tarafından bi’t-tamam katlolunmuşlardır. Dersa‘âdet'de nüfûs sicillâtıyle sâbit olacağı üzere Van muhîtinin zâyi‘âtı yüz bine karîb düşeceği tahakkuk eder. Hele Hakkâri'den çıkıp necât tarîki arayan Mûsevî milletinden üç yüz nüfûsun Seyl karyesinde doğranarak duvâr biçimi istif edildiklerini görenlerle isbât mümkündür.
23- Bütün câmi‘ler tahrîb ve ihrâk edilmiş ve meşhûr Şeyh Abdurrahman Baba makberi ve Şeyh Abdurrahman Baba tekyesi ve bütün Müslüman mahallâtı da ma‘an ihrâk olunmuş ve Van ve merkez muhît yangın görmüş tarlaya dönderilmişdir. Eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmiresi kat‘ u kal‘ edilmişdir. Van Hastahânesi'nden nakle imkân bulunamayan seksen kadar hasta efrâd, hasta ebniyesinde ihrâk olunmuşlardır. Kıta‘âtın Van'a duhûllerinde bidâyet-i hâdisede, Katırcı mahallesinden ve Ermeniler taraflarından Peynirci Receb oğlu Mahmud'un dört çocuğuyla halîlesi miyânında, Mülâzım Hüseyin Efendi'nin on iki yaşlarındaki kerîmesi götürüldüğünü Ermeniler inkâr edemezler. Bu kız kurşunla yaralı olduğu hâlde bilâ-terahhum hetk-i ırz irtikâb edilmiş ve kesret-i tecâvüzden bî-tâb kalmış ve mülâzımın mukaddemâ hizmetçiliğinde bulunan bir Ermeni tarafından saklanmış olduğu cihetle Vâlî Cevdet Bey tarafından Bitlis'e, Bitlis'den de buraya getirilerek el-yevm mecrûhan mevcûddur. Van'dan çıkarılmış kadınların müsâvî ve tafsîlâtı muğâyir-i âdâb görünen ızdırâb ilcâsıyle yürümeğe muktedir olamadıklarını bilen zâbitân mevcûddur.
24- Askerin Van'a duhûlünü haber alan ve cebellerde ve gerekse Rusların nezâreti altında bulunan bir takım aşîret halkı ve bir kısım köylü ahâlî, Van alındı nazarıyle Van'a toplandılar. Rusların tekrâr avdetlerinde ve Osmanlı kıta‘âtının ric‘atlerinde Engil karyesiyle Vastan karyesi aralığında telef olanların yekûnu on bini tecâvüz etdiğini ve nizâmiye kıta‘âtından esîr alınanların da ahâlî miyânında katlolundukları gayr-ı münker vekâyi‘dendir.
25- Van ahâlîsinden Otuzüçüncü Ahz-ı Asker Kalemi'ne mülhak Mülâzım-ı Evvel Şükrü Efendi'nin seksen yaşlarında ve Tayyar Efendi isminde amcası ihtiyâr zevcesinin muvâcehesinde ellerinden çivi ile kapıya çakılmış, ibtidâ burnu ve kulakları ve sonra da çenesi kesilmiş olduğu[nu] Yüzbaşı Hâlid Efendi ve rüfekâsı bi'z-zat görmüşlerdir. Zevcesi fecâyi‘-i vahşiyyede katlolunduğu müşâhede olunmuşdur. Şenâyi‘-i adîdeden biri de Erciş Ahz-ı Asker re’îsi olup nasılsa çıkamayan Hikmet Efendi'nin kerîmesi cebren bir Ermeniye verilmiş ve davul zurna ile teşhîr edildikden sonra pederiyle Rusya'ya gönderilmişdir. Mezbûrenin zevci bulunan Gevar Telgraf Müdîri Hakkı Efendi ise el-yevm me’yûs ve bu hâlle tecennün eder bir hâldedir. Bayezid Hudûd Bölüğü Mülâzım-ı Evveli Abdullah Efendi'nin Bayezid'de kalan â’ilesi, beş me’mûr â’ilesiyle Rusya'ya götürülmüşdür. Esîr-i harb olarak tanınmış ise büyük bir bahtiyârlıkdır.
Fî 11 Mayıs sene [1]332
Van Sâbit Jandarma Alay Kumandanı
Ali [V]âsıf