Kanuni Sultan Süleyman'ın cenazesinde Süleymaniye Camii cemaate dar gelmekte, kalabalığın bir ucu Mercan Yokuşuna, bir ucu Vefa sokaklarına uzanmaktadır. Ebussuud Efendi “Allah için namaza” diye bağırırken, mübelliğler haykırırlar “Er kişi niyetine” diye cevap vermektedir. Kanuni Sultan Süleyman, ölümü düşünen bir insan olduğundan, kabrini sağlığında kazdırmış, ölmeden önce toprağını avuçlamış, kendi müstakbel mezarına fatihalar okumuştur.

Sultanın naaşı tam mezarına bırakılacaktır ki, elindeki çekmeceyi tabutun yanına sıkıştırmaya çalışan bir saray ağası Ebussuud Efendi’nin dikkatini çeker, derhal müdahale eder, “Ne oluyor orada?” diye sorar. Saray ağası bu emaneti mezara bırakması gerektiğini, merhum sultanın bunu vasiyet ettiğini söyler. Ebussuud Efendi, önce böyle bir şeyin caiz olmadığını söylemekle, vasiyet olduğunu duyunca çekmecenin içinde ne olduğunu görmek ister.

Şeyhülislam tam çekmeceyi alırken, kalabalık dalgalanır, çekmece yere düşer. Ortalığa yüzlerce kağıt yayılır. Ebussuud Efendi kağıtlardan birini eline alır ve beti benzi atar, gözü kararır. Bunlar Kanuni'nin padişah olarak icraatları için kendisinden aldığı ve altlarında mührü bulunan fetvalardır. Yere çöker, hafif bir sesle “Ah Süleyman ah!” der, “Sen kendini kurtardın. Bakalım Ebussuud ne yapacak?” der.