Ben Haliç'in Çocuğuyum

Nusret Karaca

“Ben mi”?
“Efendim..! Küçükken...”
.............
Ben
Haliç'in çocuğuyum
Eyüp'te büyüdüm.
Sütlüce'den Balat'a
Sandallarla
Ben geçtim


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Orada
Erken çalardı fabrika boruları
İşçiler otururdu
Sırt sırta vermiş evlerde
İnsanlar yorgun kalkardı yataklarından
Biz çocuklar
Kana kana içerdik suları
Eyüp çeşmelerinden


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Sokaklarında
Top oynardı bebeler
Ellerinde yağlı ekmeklerle
Güler yüzlüydü insanları
Ve...
Kahvelerde toplanırlardı
Büyükler akşamları


Ben Haliç'in çocuğuyum
Kokular yayılırdı
Martıların uğramadığı
Alibey Deresi’nden
Oranın çamurunda
Son balıkları
Ben tutmaya çalıştım
Çocuk aklımla
Oltalar yapardım tellerden


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Yorgun çökerdi güneş akşamları
Evlerin damlarına
Geç yatılır
Erken kalkılırdı
O küçücük evlerde
Bilseniz
Ne hayaller yaşanırdı


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Aklımda hep Haliç
Eyüp Sultan'da kuşlar
Avlusunda dua eden annem
Dışarıda simitçiler
Simdi
Babam
Annem
Bir de
Kardeşim kaldı mezarda
Aklım hâlâ Haliç'te
Gördüm
Eski Galata Köprüsü'nü de,
Hasköy'e çekmişler
Peki...
İstanbul Nerede?


Ben
İstanbul çocuğuyum
Şimdi
Kadıköy'de oturan
Eyüplü
Yani
Yani aslında
Ben Haliç'in çocuğuyum.
.....
“Amca...!
Martılar uğramaz mı buralara...”
.....
Ben Haliç'in çocuğuyum
Küçükken de buralarda
Yağmurlar yağardı
Yatak döşek
İnsanlar
Dışarılarda yatardı


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Oy istemeye gelirlerdi buralara
Dayılarla, amcalar
Sonra bir daha uğramazlardı
Onları gördüğümüz
Yalnızca bayramlardı


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Esnaflar
Kendileri yaparlardı yolları
Sonra birileri gelir
Birileri adına
Toplarlardı paraları


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Bir zamanlar
Kendi hallerinde
Yaşarlarken insanlar
Gelmezlerdi
Arsa almaya
Büyük büyük adamlar
Şimdi
Kalmadı el atılacak yer
Ve...
Para etmeye başladı ya buraları
Üşüştü yine
Dayılar... amcalar
Ve...
Tüm akrabaları


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Değişene kadar
Yazgısı buraların
Yazacağım durmadan
Ben
İstanbul çocuğuyum
Kadıköy'de oturan
Eyüplü
Yani
Yani aslında
Ben Haliç'in çocuğuyum
....
“Mavi mi? ... O da ne?”
....
Ben Haliç'in çocuğuyum
Düşlerimde
Mavi dalgalar vururdu yanaklarıma
Kıyıda beni
Küçük bir sandal karşılardı
Saçlarımı da
Hafif bir rüzgâr okşardı
Bahçemizde
Hanımelleri açar
Papatyalar
Gelincikler coşardı


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Fener'de
Bir sandaldı oyun odamız
İlk sigarayı orada içtim gizlice
İlk birayı
Balat'ta bir meyhanede


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Defterdar surlarında
Çadırları arasında Çingenelerin
Futbol oynardım ben
Temelleri atılırken
Haliç Köprüsü'nün
Sırtım
Kan ter içerisindeyken


Ben
Haliç'in çocuğuyum
39 numara geçerdi
Aksaray'dan Alibeyköy'e
49...
Kambur otobüs
Taksim'e
47...
Şişhane'ye
Ayakkapı'nın dar sokaklarından geçerdi
Magirus otobüsler
Pahalı da olsa
Tıka basa doluydu
Kasımpaşa'ya giden
Küçük minibüsler


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Alibey Deresi'ne
Lağımlar karışırken
Şenbağ'dan
Karadolap'a inerdik
Gül sinemasına giderken
Çırçır'da
Sıyırırdık paçalarımızı
Geçerken dönüşte
Tahta Köprü'den
Paylaşırdık çocuklarla
Kalan paralarımızı


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Eyüp'te Pierre-Loti
Köşe başında
Sultan muhallebi
Ve
Şark Kahvesi'nde
Ak sakallı
Metin dede
Ah...!
Ne anılarım vardır
Oraların
Kıyısında köşesinde
.....
“Hoşgeldiniz...! Geldiniz de!”
....
Ben
Haliç'in çocuğuyum
Greve girince işçiler
Arkadaşlarım
Fabrikalarda yatardı
İşsiz kalınca
Mustafa
Süleyman
Hüseyin
Dışarıda çorap satarlardı.


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Güzeltepe'nin
İşçi çocukları
Sokaklarda
Misket
Çelik çomak oynarlardı
Arkadaşlarım vardı oralarda
Üçkâğıtçılara direnir
Onlarla güreş tutarlardı.


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Emniyettepe'de kondular
Boş arsaları
Zamanla doldurdular
İki oda yapanlar
Birer yuva kurdular.


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Silahtarağa'da
Salıpazarı vardı
Sıcakta
Haliç pislik kokardı
Üf...! deyip
Burunlarını tıkarlardı
Uzaklardan gelenler
Düzenlendi
Toparlandı ya buraları
Onlar oldu
İlk gelenler


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Saatleri
Fabrika düdüklerinden ayarlardık
Yıllarca
Hep yalanlarla oyalandık
Çamur doluydu
Taş ocağında kaldırımlar
Kim söz verirse
Seçim önceleri
Onlara kanarlardı
Umut dolu insanlar


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Mavi Haliç'ti
Çay bahçemizin adı
Denizin mavisinden
Martılardan uzak
Kim bilir
Bir mavi düştü bizimkisi belki
Ama yine de
Bir başkaydı
Haliç'te çocukluğun keyfi


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Kâğıthane Sadabad
Tarihte buraları
Lale devrindeydi
Benim de çocukluğum
Hep oralarda geçti
Çamlık'tı oynadığımız yer
Şimdi buralarda
Gökdelenler diktiler
Pis kokarken çevremiz
Beyefendiler...
Hanımefendiler...
Acaba o zamanlar
Nerelerdeydiler?..
....
“Yüreğime vuruyor dalgalar”
...
Ben Haliç'in çocuğuyum
Merhaba kahveci Mehmet
Merhaba büfeci Oylum
Kokoreççi Aziz... Boyacı Ahmet
Merhaba işçi kızlarım
Merhaba
Haliç'in güzel insanları
Yıkılmış gecekondulardan
Eşyaları yerlere atılmış
Fabrika işçileri
Nerelerdesiniz?
Nerelerde?
Bakın
Martılarla gönderiyorum yüreğimi sizlere
Gözyaşlarımı ise
Haliç'e


Ben
Haliç'in çocuğuyum
Neredesin İzmirli Muhtar Amca
Ayakkabıcı Dayko
Berber Kâni
Nerelerdesiniz...
Çocukluk arkadaşlarım
Nerede top oynadığımız çayırlar
Bacası duman tüten fabrikalar
Nereye karıştı...
Haliç sularındaki mavi düşlerim
Canlı fotoğraflarım
Çocukluk anılarım
Nerede iskeleye yanaşan son vapurlar
Oturmaya gelen
Anneannem
Ak sakallı dedem
Neredesiniz anneciğim, babacığım
Nerede Haliç'teki ayak izlerim


Ben
İstanbul çocuğuyum
Şimdi
Kadıköy'de oturan
Eyüplü
Yani
Yani aslında
Ben
Haliç'in çocuğuyum
....
Nusret KARACA