Albümlerde Haliç

Nusret Karaca

.....
<<…mevsim tam lale zamanı/ geçtim bir akşam Sadabat’tan/ koltuğumda Nedim divanı>


Cahit Sıtkı Tarancı
.....
Demir Döküm fabrikasının giriş kapısının önündeyim. Fabrika düdükleri… İşçiler kartlarını basmak ve işbaşı yapmak için sıradalar. Arkadaşlarımdan bazıları burada çalışıyor.
Çok başarılı biri futbol takımı var fabrikanın. Turnuvalarda çoğunlukla birinciliği kimseye kaptırmıyorlar.


……………….


Bende futbol oynayacağım burada. Ancak öğrencileri almıyorlar. Yalnızca fabrika işçileri oynuyor. Belki okulumu bitiremem! Fabrikaya girer çalışırım!
O zaman…
Yok yok!.. Okuyacağım ben. Annem, babam çok üzülür. Sonra benim geleceğim…


……………….


Albümlerin içinde saklanmış çocuksu günlerim ve düşlerim arasına, kızımın çocuksu heyecanları karışmış. Ben ve Selin, Haliçle kucaklaşıyoruz.
Birinde fabrika önlerinde ben…
Diğerinde yıllar sonra orada açılan parkta yeşillikler içinde koşuşan, salıncaklara binen kızım.
Dün ve bugün…
Zaman içinde kısa bir yolculuk bu albümler arasında. Çevirdiğim her sayfada dolu dolu bir yaşanmışlık.
Bir gün, kavga eden sevgililere “Sizin ne aşklarınız aşk, ne de kavgalarınız kavga” diye seslenmiştim sınıfta.
“İleride anılarınıza sarılmak ve onları kucaklamak istiyorsanız, birbirinizi sevgiyle saygıyla kucaklayın, kavgalarınız da mertçe ve de emek için adalet için olsun”


……………….


Haliç bu!
Nasıl anlatabilirim kızıma şimdi oyun oynadığı parkta toplanan işçilerini emek mücadelelerini, kapılarında “aşk” uğruna gece yarılarına kadar bekledikleri sevgililerini.


……………….


Şimdi onunla Haliç iskelesindeyim. Sandallardan birine bindirip fotoğrafını çekiyorum. Annesi ve öğretmenleriyle gittiği, benim “anı” yuvam olan Pierre-Loti’de çekilmiş fotoğraflarının yanına koyuyorum. Albümü de yüreğime…
Evimiz, mahallemiz, arkadaşlarımız, okulumuz, fabrikalarımız, aşklarımız, kavgalarımız, bir yanda…
Ve bir yanda yepyeni bir albüme girecek yepyeni yaşam biçimleri…
Yaşanmışlık, yaşananlar ve yaşanacaklar…
Hangisi daha güzel!
Albümlerin hangisi kalıcı? Bilgisayarlara makinelerden aktarılan fotoğraflar mı neden oldu acaba fotoğrafçı Öztürk amcanın dükkânının kapanmasına.
Mahallemizdeki saat tamircisi de kapattı dükkânını.
Saatler hiç çalışmamak üzere mi durdu Haliç’te… Yoksa zaman hızla akıp geçiyor da ona ayak uydurmakta zorluk mu çekiyor tamirciler.
Zamanı yakalayamıyorlar belki de.
Aslında dolu dolu yaşanan saniyeler, dakikalar oluşturur yaşanan saatleri. Onları durdurmak ve yeniden yaşamak isterseniz doya doya…
Tozlu rafların arasında gizlenmiş tertemiz sayfalarıyla “albümlerde” saklıdır dolu dolu yaşantılar.
“BEN HALİÇ”i öyle bir albümde saklıyorum.


Kaynak: Ben Haliç (Nusret Karaca)