1. #1

    Üyelik tarihi
    12.Ekim.2007
    Yaş
    30
    Mesajlar
    424




    Genel Bilgiler

    Yüzölçümü : 12.313 km²
    Nüfus : 853.658 (2000)
    İl Trafik No : 44
    Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Havzasında yer alan Malatya ili, coğrafi konumu, tarihi kervan yollarının - ünlü Kral Yolu ve İpek Yolu - üzerinde bulunması ve sahip olduğu zengin su kaynakları nedeniyle, Neolitik Çağdan bu yana yerleşimlere sahne olmuştur.

    Coğrafi Konumu

    İlin yüzey şekilleri kuzey, batı ve güneyindeki dağlık alanlarla, orta ve kuzey kesimindeki düzlüklerden oluşur. Kuzeyde doruğu il sınırları dışında kalan Yama Dağı ile bu dağın güney uzantısı olan ve Hasbek doruğunda 2.310 metreye yükselen Ayran Dağı ve Göl Dağı (2.402 metre), kuzeybatıda Leylek Dağı (2.052 metre), batıda Akçababaçalı Tepesi’nde 2.164 metreye yükselen Akçababa Dağı yer alır. Güneybatı, güney ve güneydoğuda ili boydan boya Güneydoğu Toroslar’a bağlayan dağlar sıralanır.

    Nurhak dağlarının kuzeydoğu uzantıları ilin, güneybatısına uzanır. İlin güneyinde doğal sınır oluşturan Malatya Dağları (Malatya Torosları)’nın başlıca yükseltileri Bozdağ (2.581 m) ve Bey Dağı (2.545 m)’dır. Genellikle step görünümlü olan bu dağlarda orman örtüsüne pek rastlanmaz. Beydağı, fiziki özellikleriyle gelecekte yayla turizminin gelişeceği bir dağ görüntüsü vermektedir. İlin orta ve doğu kesiminde ise kabaca bir üçgeni andıran Malatya Ovası yer alır.

    Malatya Ovası, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda uzanan tektonik kökenli Elbistan - Malatya - Uluova - Palu çöküntü ovaları dizisi içinde yer alır. Genellikle düz olan Malatya ovası’nın yüzölçümü 830 km’yi bulur.

    Ovayı doğu-batı doğrultusunda ikiye ayırarak akan Tohma Suyu ile kuzeydeki Kuruçay arasında kalan kesime Yazıhan Düzü denir. Güneyden gelip Tohma’ya katılan Sultan Suyunun batısında kalan kesim, Erhaç Düzü ya da Erhaç ovası adıyla anılır. Sultan Suyunun doğusunda kalan kesim ise dar anlamda Malatya Ovasıdır.

    Yazıhan ve Erhaç düzlerinin sonradan suyu kavuşmasına karşın, eskiden beri suyu bol olan dar anlamdaki Malatya Ovası gelişmiş bir meyvecilik alanıdır. Dünyaca ünlü Malatya Kayısısı bu ovanın ürünüdür. Malatya Ovasının tarih boyunca önemli bir tarım pazarı olmasının başlıca nedeni, çeşitli yönlerden gelen yolların bu ovada birleşmesidir.Günümüzde Malatya Ovası’nın doğusundaki alçak kesimler Karakaya Baraj Gölü’nün suları altında kalmıştır.

    Fırat ırmağının günümüzde Karakaya Baraj Gölü haline gelen bir bölümü, ilin doğu ve güneydoğusundaki doğal sınırı oluşturur. İl topraklarının sularının hepsi Fırat’a katılan birçok akarsu ile bunların kolları toplar. Başlıcaları; Kuruçay, Tohma Suyu ile onun bir kolu olan Sultan Suyu ve Göksu Çayı’nın kollarından Sürgü Çayı’dır. Tohma Suyu ve Sürgü Çayı üzerindeki Medik ve Sürgü Barajları sulama amaçlıdır. Polat ve Sultan Suyu barajları yapım aşamasındadır.


    İklim ve Bitki Örtüsü

    Malatya, Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu arasında yer alan bir ovadır. Ova, kuzeyden güneye doğru hafif bir eğimle uzanır. Arazi denizden uzak ve yüksektir. Bu nedenle de Malatya'nın iklimi serttir. Yazlan sıcak ve kurak; kışları ise, çoğu kez yağışlı ve soğuk olan sert iklimine karşın bölgede yer yer Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu iklim özelliklerini de görmek mümkündür. İklim, değişik özellikler gösteren üç ayrı bölgede incelenebilir. İldeki yüksek platolarda İç Anadolu'nun step iklimi gözlenir.

    Güney ovasında, Fırat-Dicle nehirleri arasının ılık iklimi ile Suriye Çölü'nün yakıcı sıcaklarının etkisinde özel bir Akdeniz iklimi görülür. Dağlık bölgelerde ise, kışları soğuk olup, her iki bölgenin de etkisinde bulunan bir iklim hüküm sürer. Denizden yüksekliği 900 metre olarak kabul edilen Malatya'da yılın en yağışlı mevsimi ilkbahardır. Yılın 130 -140 günü tamamen güneşli, 50-60 günü kapalı ve güneşli geçer. Geriye kalan günler hep parçalı bulutludur. Isı genellikle -20 ile +40 derece arasında seyreder. 1920 yılından sonra günümüze kadar en düşük sıcaklık -21.1, en yüksek sıcaklı ise +41 derece olarak tespit edilmiştir.

    Yıllık yağış ortalaması 382.6 mm'dir. Bu iklim şartlarının kayısı yetiştiriciliği için çok elverişli olduğu bilinmektedir. En sıcak aylar Temmuz ve Ağustos, en soğuk aylar ise Ocak ve Şubat'tır.

    İlimizde bitki örtüsü olarak ormanlık alanlara pek rastlanmaz, ancak Pütürge ilçesinin dağlarında meşe ormanları genişçe bir yer tutar. Akarsu kıyılarında bol sayıda söğüt, kavak ve ceviz ağacı yetiştirilmiştir. Başta kayısı olmak üzere elma, armut, şeftali, kiraz, vişne, dut, üzüm ve burada sayamadığımız birçok meyve çeşidi önemli miktarda yetiştirilmektedir. Son yıllarda Yeşilyurt ve Akçadağ ilçelerinde Antep fıstığı yetiştirilmesine başlanmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır.

    İlkbaharda yağışlarla yeşeren dağlar, yaz aylarındaki sıcaklık ve ardından gelen kuraklık sonucunda bozkır haline dönüşür. İl sınırları içerisinde bulunan topraklarımızın yüzde 53'ünü çayır ve meralar, yüzde 10'unu ormanlık ve fundalık alanlar oluşturur.

    Malatya Adının Kaynağı

    Malatya, kuruluş ve isim itibariyle başlangıçtan zamanımıza kadar büyük bir değişikliğe uğramadan gelen Anadolu şehirlerinden birisidir. Kültepe vesikalarında "Melita" şeklinde görülen Malatya'dan Hitit vesikalarında "Maldia" olarak bahsedilmektedir. Asur İmparatorluk devri vesikalarında ise Meliddu, Melide, Melid, Milid, Milidia olarak geçmektedir. Urartu kaynaklarında ise Melitea denilmektedir. Malatya kelimesinin Hititçe "bal" anlamana gelen "Melid"den türediği anlaşılmaktadır. Hitit hiyeroglif kitabelerinde Malatya şehri, bir öküz başı ve ayağı ile ifade edilmektedir.
    Eski çağ coğrafyacılarından Strabon (M.Ö. 58- M.S. 21) Malatya'yı sürekli "Melitene" adı ile zikretmiştir. Kesin olarak yerini vermediği geniş bir alan içerisinde "Kataonia" ile Fırat Nehri arasında Kommagene sınırında Kapadokya Krallığı'nın (M.Ö. 280-212) on Valiliğinden birisi olarak gösterir. Ona göre Melitene, Sophene (takriben bugünkü Elazığ ile Fırat Nehri arasındaki bölgeyi ifade eder) nin karşısında kurulmuş bir eyalet olduğu kadar kentleri bulunmayan bir bölgenin adıdır. Strabon'a göre bu yöre; zeytin-üzüm ve meyva ağaçlarıy1a bezenmiş, Kapadokya'da bir benzeri bulunmayan tek yerdir.
    Pline'ye dayanarak Malatya'nın Asur kraliçesi Semiramis tarafından "Meliten" adıyla kurulduğunu kayıt eder. Bu bilgi, daha sonraki çalışmalarda aynen doğrulanmıştır.
    Gelişen Maldia-Melite ne (Malatya), Kalkomik çağdan beri iskan görmüş ve bugünkü Aslantapede 27 kültür katı bırakmıştır. Buradan 4 km. kuzeyde yer alan Battalgazi'ye M.S. 79-81 yıllarında Roma kralı Titus zamanında lejyon karargah olarak taşınmıştır. Yine şehre bu dönemde de Melitene adı verilmiştir. Artık bundan böyle bir şehir adı olarak bu isim kullanılmaya başlanacaktır. Roma şehir surları bu dönemde yapılmaya başlamıştır. Burası Roma devrinde, Hudutlarının korunması, coğrafi konumu ve jeopolitik önemi dikkate alınarak mühim bir merkez olarak muhafaza edilmekteydi. Bizans döneminde de bu değerini siyasi iktisadi bakımdan da korumuştur.
    Bizans-Arap mücadelesi sonucunda şehir" İslam hakimiyetine geçmiştir. (M.S. 659) Bizans kaynaklarında da Melitene şeklinde kullanılan Malatya şehir adı, Araplar tarafından, kadim şekline yakın bir imla ile "Malatiyye" adıyla anılmaya başlanacaktır. Araplar, "Sugür EI-Cezeriye "nin merkezi haline getirdikleri bu şehri aynı zamanda bölgenin en büyük ve mamur bir beldesi yapmışlardır. Abbaslerden Harun Reşit döneminde (M.S. 786-809) "EI-Avasım" adıyla oluşturulan müstakil bir idari bölgenin merkezi olma hüviyetini kazanır. Böylece Malatya, 1stanbul'a kadar uzanan Rum kazalarının hareket üssü olma özelliğini de taşır. Bu merkezin bir diğer özelliği ise Tarsus, Adana, Maraş şehirleri gibi Horasan'dan nakledilen Türkler'in önemli bir yerleşim yeri durumuna gelmiş olmasıdır.

    Malatya'ya çok eski zamanlardan beri çeşitli sebeplere bağlı olarak Türk yerleşiminin olduğu bilmekteyiz. Bu bölgede Türk varlığı, Arap - Bizans mücadeleleri sırasında ortaya çıkmıştır. Türkler, bu güzel ve önemli beldenin adını değiştirmeyerek Araplardan aldıkları Malatya şekliyle günümüze taşımışlardır. 11. yüzyıl başlarından itibaren Anadolu bir Türk yurdu haline gelmeye başlamıştır. Bu bölge de Türk-Bizans mücadelelerinin odaklaştığı şehirlerden biri olmuştur. 1056-1101 yılları arasında birkaç defa el değiştirmiştir. 1101 yılında Danişmenli Melik Muhammed Gazi'nin hakimiyetine geçen Malatya, bir daha kayıp edilmemek üzere Türk Beldesi haline getirilmiştir. Selçuklular döneminde "Vilayet-i Malatya" olarak anılan şehir, bir üstünlük ve asalet ifadesi olarak "Daru'r-Rifa" (Saadet, mutluluk yeri) olarak anılmıştır.
    Memlüklü devleti kaynaklarında, DulkadirIiler ve diğer Türkmenlerle meskun olan Malatya ve havalisi için "İklim AI-Ozaria (Üzeyir Ülkesi) lakabı kullanılmıştır.
    Osmanlılar döneminde aynı adla anılan şehirde , daha önce belirtildiği gibi, 1838 yılında Osmanlı ordusu ikamet ederek kışlamıştır. Yöre insanı Aspuzu bağları olarak bilinen yazlığa göç etmiş, orada yerleşerek bugünkü şehir oluşmuştur. Malatya, günümüze modern bir yapılanma ile gelirken asıl tarih çekirdeğini oluşturan Battalgazi (Eski Malatya), yöre insanının deyimi ile "Aşağı Şeher”, bugün turistik bir ilçe olarak varlığını sürdürmektedir. Bu bilgiler ışığında Malatya, isim olarak fazla bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.

    Ŧคгยкรคl

  2. #2

    Üyelik tarihi
    12.Ekim.2007
    Yaş
    30
    Mesajlar
    424



    Ulaşım

    Arazisinin engebeli oluşundan dolayı Malatya, yakın tarihe kadar ulaşımı zor bir ilimizdi. Şu an Malatya'ya ulaşım kara, hava ve demiryolu, Malatya, İç Anadolu'dan ve Akdeniz Bölgesi'nden gelerek Güneydoğu Anadolu'ya yönelen kara ve demir yolları üzerindedir. Malatya, hava yolu ile Ankara ve İstanbul'a, kara ve demir yolları ile ülkemizin bütün illerine doğrudan bağlıdır. Hatta kısmen de yapay Karakaya Baraj Gölü üzerinden su yolu ile de sağlanmaktadır.

    İl merkezine 30 km. uzaklıktaki Erhaç Havaalanı'ndan, THY'nın belirlediği yaz ve kış tarifelerine göre, Ankara ve İstanbul’a uçak seferleri yapılmaktadır. Ayrıca Özel Havayolu şirketleri günlük İstanbul –Malatya Malatya İstanbul seferleri düzenlemektedir. Asfalt yollarla, başta büyük kentler olmak üzere, yurdun dört bir yanma düzenli otobüs seferleri vardır. Ayrıca, Malatya, demiryolu ile çevre illere ve diğer bölgelere bağlanmıştır.
    Tüm köyleri ile karayolu ulaşımı sağlanmıştır. Doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden gelen ana karayolları ile bağlantısı bulunmaktadır. Malatya'nın ilçeleri içerisinde yalnız Doğanşehir, Hekimhan, Yazıhan ve Battalgazi'nin Malatya ile demiryolu bağlantısı bulunmaktadır. Öteki ilçelerimizin bağlantısı karayolu ile sağlanmaktadır. Erhaç Havaalanı yılın her mevsimi ve ayında, her türlü uluslararası büyük uçakların bile inip kalkmalarına uygundur. Haftanın her günü düzenli uçak seferleri sürdürülmektedir.
    Bütün bunlar Malatya ekonomisini olumlu yönde etkilemekte, bu düzgün ulaşım ağı Malatya'nın bölge içerisinde bir ticaret ve sanayi merkezi olması yolunda önemli etken olmaktadır.
    Yollara paralel olarak kurulmuş bulunan nakliye ambarları ve kargo firmaları her türlü taşıma hizmeti verebilecek kapasitededir. Son yıllarda kurulan Gümrükler Başmüdürlüğü ve açılmak üzere bulunan gümrük giriş-çıkış kapıları, Malatya'da yapılacak ihracat işlemleri için büyük kolaylıklar getirecektir.
    Yapımına hız verilen Malatya-Adıyaman karayoluyla, bu iki il arasındaki mesafe 75 km daha kısalmış olacak, GAP'a ve güneydeki komşu devletlerimize en kısa yoldan ulaşılabilecektir.
    Malatya hem kara hem de demir yolu ulaşımında güneyden kuzeye ve doğuya giden yolların kavşak noktasında yer almaktadır.
    Karayolu : Otobüs Terminali: İl merkezine 5 km. uzaklıktadır. Terminale minibüs, belediye otobüsü ve taksiyle ulaşılabilir.
    Demiryolu : Tren İstasyonu: Kent merkezine 3 km uzaklıktadır. Taksi, minibüs ve belediye otobüsüyle ulaşılabilir. Malatya-Ankara (Mavi Tren ve Express tren seferi her gün) ve Malatya-Elazığ-Van demiryolu bağlantıları mevcuttur.
    Havayolu : Sivil havaalanı olmadığı için kent merkezine 30 km. mesafedeki Erhaç askeri havaalanı kullanılmaktadır. Havaalanına taksi ve THY servisi ile ulaşılabilir.

    TARİHİ YAPILAR


    Eski Malatya Şehir Suru (Kalesi)

    Eski Malatya'da olup, geniş bir alanı kaplamaktadır. Yapımına Roma İmparatoru I. Titus zamanında başlanmış olup, Bizans İmparatoru Justinianus (522-565) zamanında son halini almıştır. Beşgen bir görünümde olan surlar, günümüzde harap durumdadır.


    Eski Arapgir Kalesi

    Sert kayalar üzerine inşa edilmiş kalenin temel kısımları blok taştan diğer kısımları ise kesme taştan yapılmıştır. Kaleye ulaşılan yol boyunca gözetleme mazgalları bulunmaktadır. Anadolu Selçukluları dönemi eseridir.


    Doğanşehir Kalesi

    Doğanşehir ilçesinde olup, beşgen bir görünüme sahiptir. Roma döneminde yapılmıştır.



    Yusuf Ziya Paşa Camii

    Malatya şehir merkezinde yer alan cami, 1792 yılında Yusuf Ziya Paşa’nın oğlu Şadi Paşa tarafından, annesi Ayşe Hatun adına, 14,5x7,5m boyutlarında, kesme taştan yapılmış olup, ana mekân 4 ahşap sütunun taşıdığı ahşap bir çatı ile kaplanmıştır. Sonradan yapılan minaresi ve birbirine açılan iki adet tonozlu mezar vardır.



    Yeni Cami

    Malatya kent merkezinde bulunan cami, 1912 yılında Mustafaoğlu Yusuf tarafından kesme taştan yapılmış olup, büyük bir kubbeyle kaplıdır. Güney duvarının her iki yanında ikişer şerefeli 2 minare bulunmaktadır.


    Ulu Cami

    Kentin doğusunda Battal Gazi ilçesinde yer alan yapı, 1224 yılında, Selçuklu Hükümdarı I. Alaaddin Keykubat zamanında yapılmış olup, mimarı Mansur bin Yakup’tur. Plan ve yapımında kullanılan malzeme bakımından İran’daki Büyük Selçuklu camilerinin Anadolu’daki anıtsal bir örneği olan caminin yazıtı, bugün şehir müzesinde bulunmaktadır. Eyvanlı cami planlarının Anadolu’daki tek örneğidir.

    Mihrap önü kubbesi, buna bağlı eyvan ve ortası havuzlu iç avlu yapının özünü oluşturmaktadır. Eyvanın ön yüzü patlıcan moru çiniler ve tuğlanın çeşitli şekillerde dizilişiyle elde edilen geometrik motiflerle süslenmiştir. Caminin dışarıya açılan, biri batıda diğeri doğuda yer alan iki anıtsal portalı vardır. Tamamen tuğladan yapılan minarenin gövde kısmı ayakta bulunmaktadır.


    Melik Sunullah Camii

    Eski Malatya’da (Battalgazi) de yer alan cami, yöre halkınca “Vaiz Ocağı-Vaiz Baba” adıyla anılmaktadır. 1394 yılında Abdullah Hüsnü oğlu Çerkez tarafından yaptırılan camiden günümüze ulaşan tek bölüm, tuğla minare olup, diğer bölümler yapılan tamiratlarla özgünlüğünü yitirmiştir.


    Somuncu Baba Camii

    Darende ilçesinin eski Darende kısmında bulunmaktadır. Ana mekânı kare planlı olup, tek bir kubbeyle kapatılmıştır. Kubbe, içten tromplar, dıştan altıgen kasnak üzerine oturtulmuştur.

    Cami içinde Şeyh Hamid-i Veli ve oğlu Halil Tayyib’in sandukaları bulunmakta olup, minare ve cami arasında, temellerin üzerinde L planlı iki katlı medrese yer almaktadır. İkinci kat tamamen yıkık olup, caminin ön kısmındaki bölme Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tek minareli olan cami, 17. yüzyılda yapılmış bir Osmanlı eseridir.



    Çarşı Camii

    Malatya kent merkezinde bulunan cami, 17. yüzyıl sonlarında kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Dikdörtgen planlı ana mekân üç nefe ayrılmış olup, neflerin üzeri kaburgalı haç tonozla örtülmüştür. Doğuda yer alan mihrap iptal edilerek, güney duvarı üzerine yeni bir mihrap yapılmıştır.


    Arapgir Ulu Camii

    Arapgir’de bulunan cami, bitişik diğer binalarla beraber yapılmış bir külliyedir. Dıştan kesme taş olan yapının iç dolgusu moloz taşlardır. Giriş kapısı ekseni üzerinde arka arkaya iki kubbeli bölüm, tam karşıda da mihrap yer almaktadır.

    Mihrabı abartılı bir büyüklüğe sahiptir ve geometrik motiflerle süslenmiştir. Minaresi ve kitabesi olmayan caminin, planı ve süsleme özelliklerine bakılarak, 1334 yılında İlhanlılar döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Doğu yönünde bir kapıdan ana mekâna girilmektedir.

    Molla Eyüp Mescidi

    Arapgir’in Osman Paşa Mahallesi’nde bulunan yapı, diğer mescit türlerinden farklı olarak karmaşık bir görünüme sahiptir. Girişi, batı duvarının kuzey köşesinde, toprak seviyesinden aşağıda yapılmıştır.

    Kayalara yaslanan kuzey duvarı, içte yer alan ağır payelerle desteklenmiştir. Yan duvarlar sağır kemerlerle donatılmış olup, mescidin kemer ayakları üçe bölünmüş ve üçgenlerle tezyin edilmiştir. Mihrap tahrip olduğundan özelliği bilinmemektedir. Minaresi ve kitabesi olmayan yapı bir Osmanlı eseridir.


    Emir Ömer Türbesi

    Eski Malatya surları içinde bulunan türbe, 1563 yılında yaptırılmıştır. Kare bir plan üzerine oturtulmuştur.


    Kanlı Kümbet

    Battalgazi ilçesinde, eski mezarlığın içinde yer alan kümbet, 13. yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Kesme taş ve tuğla karışımı duvar örgüsü ile dikkat çeken kümbet, tuğla kubbe ile örtülmüştür.


    Sıddı Zeynep Kümbeti

    Battalgazi ilçesinde bulunan Sıddı Zeynep Kümbeti, sekizgen bir plana sahiptir. Üzeri piramit bir çatı ile örtülüdür.



    Venk Kilisesi

    Malatya’nın Çamurlu köyünde olan kilise, 13. yüzyılda yapılmış olup, 12.5x6.9m boyutlarında, kesme taştan ve tonoz örtülüdür. Kapının karşısında ise basamakla çıkılan bir apsis yer almaktadır.


    Taşhoron Kilisesi

    Malatya kent merkezinde, Çavuşoğlu Mahallesi’nde bulunan yapı, 17. yüzyıl özelliğini göstermekte olup, ahşap kubbesi çökmüştür.


    Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı

    Battalgazi ilçesinde bulunan kervansaray, 1632 yılında Sultan IV. Murat’ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Revaklı bir avlu, kapalı bölüm ve iki dikdörtgen mekândan oluşmaktadır. Girişin üzerinde, merdivenlerle çıkılan mescit yer almaktadır.



    Bedesten

    Eski Darende ilçesinde yer alan dikdörtgen bir yapı olup, küçük iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde karşılıklı olarak altı dükkan bulunmaktadır. İkinci bölümde ise karşılıklı dokuz dükkan yer almaktadır. Hacı Hüseyin Paşa Arastası olarak da bilinen yapının 18. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.


    Taşhan

    Hekimhan ilçesinde, Malatya-Sivas karayolu üzerinde yer almaktadır. Selçuklu hanlarının geleneklerini devam ettiren yapı, önde revaklı kare avlu, avluyu takiben de hol kısmından oluşur. Avlunun etrafı ölçüleri birbirini tutmayan odalarla çevrelenmiştir. Odaların üstü beşik tonozla örtülü olup, içlerinde birer ocak vardır.

    Ŧคгยкรคl

  3. #3

    Üyelik tarihi
    30.Ağustos.2008
    Mesajlar
    107

    EVLİYA ÇELEBİ'YE GÖRE MALATYA:
    1655 de Malatya'ya gelen Evliya Çelebi eserinde Malatya ile ilgili şunları yazmıştır.
    Malatya o günlerde Doğu Anadolu'nun tanınan şehirlerinden biri ve sancak merkezidir.Seyyid Battal Gazi'nin burada doğduğunu,şehrin Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı Topraklarına katıldığını söyler ve Malatya adı ile ilgili olarak da şunları yazar:
    -Malatya'ya,Acemler "Aspozon",Türkmenler "Mal atya",Araplar "Malatiya"derler.Yunan dilinde "Rakbe",tarihçiler arasında "Dar-ü Rakbe"dir.Çünkü bu şehrin ilk kurucusu Yunus Peygamber ümmetinden Rakbe adlı kral olup,sonra Aspoz adlı bir kız şehri imar etmiştir.Bu kız,babası ile bağlarda bir mağara içinde gömülüdür.

    Malatya'nın 32 mahallesi,32 camii,11 sarayı olduğunu söyleyen Evliya Çelebi,"havasının güzelliğinden dolayı çoğunlukla erkeklerin kuvvetli bünyeli olduklarını ve yaşları altmış,yetmişe uşatığı halde dişlerinin inci gibi olduğunuda" notlarına eklemiştir.



Bu Konu için Etiketler

Giriş

Giriş