Roma’nın Severuslar hanedanı dönemi (İ.S. 192-235) tarihinin dikkat çeken önemli özelliklerinden birisi, imparatorluk yönetiminin Romalı olmayan yabancıların elinde kalmış olmasıdır. Bu sülalenin ilk imparatoru Septimius Severus, Afrika kökenliydi . Dilindeki Fenike aksanı onun bu yönünü özellikle vurgulamak için eskiçağ kaynaklarında anıldı . Roma imparatorluğunu yöneten diğer yabancılar, Syria Eyaleti’nin Emesa kentinde Güneş Tanrısı Elagabal’ın başrahipliğini yapan Iulius Bassianus’un iki kızı ve onlardan olan torunlarıydı. Septimius Severus öldükten sonra bu başrahibin kızları ve kız torunları imparatorluk yönetiminin en etkili isimleri oldular . Onlar yalnızca yabancı olmalarıyla değil, aynı zamanda kadın olarak imparatorluk yönetiminin etkin isimleri olmalarıyla da önemlidirler. Çünkü Romalılar, kısmen öne çıkan Nero’nun annesi Agrippina hariç, devlet yönetiminde kadın etkinliğine alışık değildiler.
Emesa kentinin başrahibi Iulius Bassianus’un iki kızından küçüğü olan Iulia Domna , İ.S. 187 yılında Roma İmparatorluğu’nun Gallia Lugdunensis Eyaleti’nde valilik yapan Septimius Severus adlı bir generaliyle (=proconsul) evlendi . Bu general, İ.S. 193 yılında Roma imparatoru oldu . Böylece başkent Roma’daki imparatorluk sarayının kapıları, Syrialı kadınlardan ilki olan Iulia Domna’ya açılmış oldu. Ancak başkent Roma’ daki imparatorluk sarayının yeni hanımefendisi, hiç tanımadığı, yabancısı olduğu bir kültürün insanlarının yaşadığı mekândaydı şimdi. Doğal olarak burada kendisini yalnız hissedecekti. Bu nedenle o, ablası Iulia Maesa’yı Roma’ya getirdi. Fakat Iulia Maesa yalnız olmadığı için, başkente gelen Iulius ailesi fertlerinin sayısı birden bire arttı. Iulia Domna ve Iulia Maesa ile birlikte başkente gelen Iulius ailesinin diğer fertleri şunlardı: Maesa’nın eşi Iulius Avitius Alexianus, onların kızları Iulia Soaemias ve Iulia Mamaea. Son ikisi evlenince aileye iki erkek daha dâhil oldu .

Mehmet Ali KAYA