Endülüs, Müslümanların İspanya'ya verdikleri bir isimdir. Günümüzde ise İspanya'nın güneyindeki bir eyaletin adıdır. İlk dönem İslam fetihlerinin tabii bir uzantısı olarak 711-714 yılları arasında Müslümanların hakimiyetine geçen Endülüs, coğrafi sınırları zamanla daralmakla beraber 8 asır boyunca İslam ülkesi olarak kalmıştır. Endülüs tarihi başlıca altı ayrı döneme ayrılmaktadır.

1 - Valiler Dönemi (715-756)

Bu dönemde Endülüs, doğudaki Emevi Devleti'nin bir vilayeti olarak idare edilmiştir. En önemli gelişme, Müslüman fatihlerin Pireneler'i aşarak Avrupa'nın fethi için yaptıkları askeri seferlerdir. Bu seferlerde Müslümanlar, 732 senesinde Paris'e kadar gelmişlerdir. Bunun dışında Endülüs'te yeni bir toplum düzeni oluşturulmaya gayret edilmiştir. Vizigotlar döneminde katolik kilisesinin tahrikiyle Yahudiler ve Arianistler üzerindeki baskılara son verilerek özgür bir dini ortam oluşturulmuştur. Böylece tabakalaşma esasına dayalı eski toplum düzenine son verilmiştir.

2 - Endülüs Emevileri Dönemi (756 - 1031)

Doğudaki devlet düzenini örnek alarak Endülüs'ü 756 senesinde bağımsız bir devlet haline getiren Endülüs Emevileri, bir taraftan siyasi varlıklarını devam ettirebilmek için müstakil bir ordu kurarken, diğer yandan Kahire, Mekke, Medine, Bağdat ve Şam gibi o günün gözde ilim merkezlerine çok sayıda öğrenci göndererek bu merkezlerdeki ilmi gelişmelerin Endülüs'e aktarımını sağladılar. Bu dönemde Avrupa'daki kiliselerde bulunan papazlar dışında okuma yazma bilen kimse zor bulunurken Endülüs'te halkın tamamına yakını okur yazardı. Ekonomik ve bayındırlık faaliyetlerinin artmasının yanısıra başkent Kurtuba (Cordova) bir diplomasi merkezi haline gelmişti. Sağlanan hoşgörü ortamı sayesinde cami, kilise ve havra yan yana kavgasız yaşama imkanı buldu. Sonuç olarak Endülüs, bu dönemde Avrupa'nın en güçlü devleti olmuştur.

3 - Tavaif-i Mülük "Küçük Sultanlıklar" Dönemi (1031-1090)

1031 yılındaki iç karışıklıklar sebebiyle Emevi Devleti yıkılınca, Endülüs siyasi olarak bir bölünme sürecine girdi. Bu süreçte hemen her şehir, bağımsız devletçiklere dönüştüler. Bu siyasi bölünmeye rağmen Endülüs'te medeniyet alanındaki yükseliş devam etti. Bunun en önemli göstergesi hemen her şehrin bir Kurtuba'ya dönüşmesi idi. Edebiyat, astronomi, tıp, ve felsefe alanında önemli gelişmeler kaydedildi. Fakat siyasi bölünmüşlük, İspanya'nın ikinci büyük şehri olan Tuleytula'nın (Toledo) 1085 yılında düşmesine sebep olmuştur. Bu durumda Endülüslüler Kuzey Afrika'dan yardım istemek zorunda kaldılar.

4 - Murabıtlar ve Muvahhidler Dönemi (1090 - 1228)

1086 senesinde Endülüslülerin yardımına koşan ve Kuzey Afrika'da büyük devlet kurmuş olan Murabıtlar, 1147 senesine kadar Endülüs'ü kendilerine bağlı bir vilayet olarak idare ettiler. Bu tarihten sonra Endülüs'ün idaresi yine Kuzey Afrika'dan gelen Muvahhidler tarafından üstlenildi. Bu dönemde Hıristiyan Avrupa, Papalığın yönlendirmesiyle Endülüs'ü haçlı saldırılarının hedefi haline getirdi. Bu sebeple bu dönem çoğunlukla haçlılara karşı verilen savunma savaşlarıyla geçti. Fakat uygarlık alanındaki gelişmeler durmadı. Nitekim Avrupa'yı derinden etkileyen İbni Rüşd (Averros), İbni Bace (Avempace) ve İbni Tufeyl gibi alim ve filozofların yetişmesi bu döneme rastlar.

5 - Gırnata Emirliği (1231 -1492)

Muvahhidler idaresinin 1228 de yıkılması üzerine Hıristiyan İspanya Endülüs toprakları üzerinde hızlı bir işgal hareketi başlattı. Kendilerini savunacak gücü kaybeden Endülüslüler güneydeki Gırnata, Malaga, ve Meriyye dışındaki toprakları kaybettiler. 1231 yılında Nasriler sülalesi elde kalan bu topraklarda bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu küçük Gırnata sultanlığı, yürüttüğü siyaset sayesinde iki buçuk asır ayakta kalabilmeyi başardı. Gerek İslam gerekse dünya mimarisinin en gözde eserlerinden biri olan Elhamra Sarayı bu döneme aittir. 1490 senesinde Hıristiyan orduları tarafından kuşatılan Gırnata, 1492 de yapılan bir anlaşma ile Müslümanların dini ve medeni hakları garanti altına alınması şartı ile teslim oldu. Böylece, İspanya'da sekiz asırdır devam eden İslam hakimiyeti son bulmuş oldu.

6 - Moriskolar (1492 -1609)

Gırnata sultanlığının yıkılmasıyla beraber İspanya'da Hıristiyan hakimiyetinde çok sayıda Müslüman kalmıştı. 1497 senesinde Katolik kral Ferdinand ve kraliçe İzabella, yaptıkları anlaşmayı hiçe sayarak kalan Müslümanların zorla Hıritiyanlaştırılmasına karar verdiler. Müslümanları kapalı mekanlara koyarak üzerlerine vaftiz suyu serpip artık Hıristiyan oldukları ilan edildi. Kur'an' ı Kerim ve diğer arapça eserler toplatıldı, kütüphaneler boşaltıldı, geleneksel kıyafetleri yasaklandı. Çocuklarına arapça öğretilmesi yasaklandı. Camiler kiliseye çevrildi. Aksi davrananlar Engizisyon'a sevkedildi. Kimi İspanyol kaynaklarına göre Engizisyon, müslümanlar için üç binin üzerinde ağır ölüm kararı vererek ya kazığa oturtmuşlar veya yakmışlardır. Bunlara rağmen Müslümanlar dini yaşantılarını gizlide olsa devam ettirebildiler. 1609 yılında İspanya krallığı kilise ile bir karar alarak İspanya sınırları içindeki müslümanların dışarı çıkarılmasına karar verdi. Bir kısmı fransa içlerine bir kısmı da Afrikaya sürüldü. Bu sürgünlerde yüzbinlerce Endülüslü hayatını kaybetti. Müslümanların İspanyadan çıkarılmasına rağmen etkileri daha sonraları da devam etti.

kaynak: Prof. Mehmet Özdemir, Ankara Üniv.