Demirci Mehmet Efe (1885-1959)

1885 yılında Aydın – Nazilli’nin Pirlibey köyünde doğmuştur. “Demirci” lakabını mesleği olan demircilikten almıştır.

Babası gibi demircilik yaparken, I. Dünya savaşı sırasında askere alınır ve İzmir’de 5. Depo Alayına verilir. Bu sırada bir Ermeni subayının kendisine hakaret etmesi üzerine askerden kaçarak dağa çıkar ve Gökdeli adındaki Ödemişli bir efenin çetesine katılarak eşkıyalığa başlar. Zamanla kendi çetesini kuran Demirci Mehmet, çevresinde topladığı 200 kişiyle Aydın, Denizli, Ödemiş taraflarında “Demirci Mehmet Efe” adıyla nam salar. I. Dünya Savaşı boyunca bu bölgede eşkıyalık yapar ve asayiş güçlerini bir hayli uğraştırır.

Demirci Mehmet Efe, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine adamlarıyla birlikte 10 Temmuz’da Kuvayı Milliye güçlerine katılarak Umurlu’daki cephe komutanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey’in emrine girer. Yunanlılara karşı yapılan Fata ve Adagide baskınlarında etkili rol oynar. Bu arada Kuvayı Milliye adına para yardımı sağlamak ve civardaki Rum vatandaşların Eğridir’e sürgün edilmeleri işleriyle uğraşmak amacıyla en güvendiği adamlarından Sökeli Ali Efe’yi Denizli’ye gönderir. Ancak Rumların sürgün edilmesini istemeyen Mevki Komutanı Albay Tevfik’in de desteğiyle Denizli eşrafı Sökeli Ali Efe’yi pusuya düşürerek öldürür.

Demirci Mehmet Efe, Sökeli Ali Efe’nin öldürülmesi üzerine büyük bir öfkeyle Denizli’yi basar. Hatta bu konuyla ilgili bir de rivayet vardır. Demirci Mehmet Efe, öç almak amacıyla Denizli’ye geldiğinde bütün kenti ateşe vermeyi ve ayırım yapmadan bütün halkı kurşuna dizmeyi düşünmektedir. Bu konuda da yemin etmiştir. Ancak bu durumdan haberdar olan Sarayköylü Bektaşi şeyhi Tahir Efendi, Demirci ile konuşarak yapmak istediğinin hakkın rızasına uymadığını, bu işten vazgeçmesini ister. Ancak Demirci, şehri yakmaya ve Denizlileri cezalandırmaya yemin ettiğini, yemininden dönemeyeceğini belirtince Tahir Efendi “Oğlum, şeriatta zorluk yoktur. Her şeyin kolayı bulunur. Suçluların arasında masumlar da çoktur, bunlar da arada yanar. Oysa Denizli’nin mezarlığı da kenti sayılır. Orada bulunanlar kentte bulunanlardan çoktur. Yalnızca mezarlığı ateşe verirsen yeminin yine yerine gelmiş olur.” Diyerek Demirci’yi ikna eder ve mezarlık yakılır. Bu arada Demirci Efe, Albay Tevfik’i öldürür. Sökeli Ali Efe ve arkadaşlarını öldürmekten şüpheli 200 kişi yakalanır ve Demirci Efe’ye getirilir. Buradaki Sökeli Ali Efe’nin yanında bulunup da ölümden kurtulan birkaç Zeybek kendilerini pusuya düşüren kişileri tek tek seçer ve yaklaşık 60 kişi bir avluda toplanarak boğazlanır. Bunların arasında Mutasarrıf vekili Kadı Kahraman Seyfi de vardır. Bu olayın ardından acımazlığıyla da ün salmıştır.

Demirci Mehmet Efe, 5 Ekim 1919’da buyruğundaki düzenli güçlerle, saldırıya geçen Yunan güçlerini Aydın cephesinde durdurur ve Aydın cephesi Umum Kuvayı Milliye Komutanlığına atanır. 22 Haziran 1920’de Yunanlıların Ulusal güçlere saldırması üzerine Isparta – Eğridir dağlarına çekilir. Bu arada TBMM yönetimine karşı tavır alan Çerkez Ethem ve Galip Hoca, Efe’ye birleşme teklifinde bulunurlarsa da Efe, ne bu teklifi, ne de dağdan inmeyi kabul etmez. Bunun üzerine Refet (Bele) Bey komutasındaki bir birlik efenin karargahını basar. Ancak efe bu baskından kurtulursa da adamar teslim olurlar. Daha sonra Ulusal Mücadeledeki başarılarından dolayı, herhangi bir eylemde bulunmaması koşuluyla bağışlanarak köyünde yaşamasına izin verilir.

Demirci Mehmet Efe Denizli’de halka sert davranması nedeniyle sürekli kendisine karşı bir saldırı bulunulacağından korkardı. Uzun yıllar sonra dahi kalabalık yerlere girerken yanında adamları bulunur, orta yerde oturmaz, sırtını duvara vererek otururdu. Gittiği yerlerde de aşırı oyalanmaz, hemen bulunduğu ortamı terk ederdi.
Efelik yaptığı dönemlerde kendisine Zeybek, kızan olmak için gelenlere “Dinine düşkün olanlar, Yörük Ali’nin yanına gitsin” diyerek geri göndermesi dini inançlarının da güçlü olmadığını göstermektedir.

Demirci Mehmet Efe, 1959 yılında yine doğduğu köyde öldü. Özellike eşkıyalık zamanlarında halka karşı sert yaklaşımı gereği olsa gerek Demirci Mehmet Efe hakkında yakılmış türküye rastlanılmamıştır.

Alıntıdır.