Fotoğrafçılığa merakıyla tanınan II. Abdülhamit’in, insanları bazı fiziksel özelliklerine göre değerlendirdiği ortaya çıktı.

Özel doktoru Atıf Hüseyin Bey, TTK arşivinde yer alan hatıralarında II. Abdülhamit’in “başparmağının ucu, işaret parmağının orta boğumundan uzun kişilerin cinayete eğilimli” olduğuna inandığını belirtiyor. Hüseyin bey, anılarında “2. Abdülhamit’in bu ¤¤¤i ispatlamak için hapishanelerdeki bütün kanlı katillerin el fotoğraflarını çektirdiğini” anlatıyor.

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Metin Hülagü, II.Abdülhamit’in doktoru Atıf Hüseyin Bey’in Türk Tarih Kurumu (TTK) arşivindeki 12 küçük defterde yer alan anılarını, “Sultan II. Abdülhamit’in Sürgün Günleri, Atıf Hüseyin Beyin Hatıraları” adıyla yayınladı.

Doç. Dr. Metin Hülagü, doktoru Atıf Hüseyin Bey’in anılarında, II. Abdülhamit’e ilişkin ilginç bilgiler verildiğini söyledi.

Osmanlı hanedanının yaşamında, kafes hayatı ve kardeş katli gibi sıkıntılar bulunduğunu hatırlatan Hülagü, Abdülhamit’in yetiştiği ortam nedeniyle şüpheci bir insan olduğunu belirtti.

Bu sıkıntılar nedeniyle şehzadelerin hatta, padişahların çoğunun bazı ruhi dengesizlikleri bulunduğunu kaydeden Hülagü, “Ölüm korkusu yaşadıkları için şüpheci ve endişeli olduklarını” söyledi.

Hülagü,”Abdülhamit de herkesten şüpheleniyor ve o nedenle de çok tedbirli. O dönemdeki Ermeni olayları da bunu tahrik etmiş görünüyor. II.Abdülhamit’in sürgün günlerinde, 1909’da iktidardan uzaklaştırılıp Selanik’e götürülmesi sırasında emrine verilen doktorun Abdülhamit’le ilgili hatıralarında bu konuya yer veriliyor. Atıf Hüseyin Bey, hatıralarında Abdülhamit’in okuduğu romanlardan birinde ‘başparmağının ucu, işaret parmağının orta boğumundan uzun kişilerin cinayete eğilimli” olduğunu okuduğunu kendisine ilettiğini anlatıyor. Atıf Hüseyin Bey, ayrıca Abdülhamit’in bunun için hapishanedeki cinayet mahkumlarının fotoğraflarını çektirdiğini ve bu görüşün doğru olduğunu gördüğünü belirttiğini söylüyor. Bu anılara göre, Abdülhamit’in kişilerin simalarından, yapılarından, el, kol yapılarından, o insanların ruh halini veya fikri yapılarını anlamaya çalışan bir bakışı var.” dedi.

Doç. Dr. Hülagü, Dr. Atıf Hüseyin Bey’in hatıralarının, II.Abdülhamit’in kızı Ayşe Sultan’ın hatıralarıyla örtüştüğünü de kaydetti.

2. ABDÜLHAMİT VE FOTOĞRAFÇILIK

Öte yandan, Mehmet Bahadır Dördüncü tarafından hazırlanan ve Yitik Hazine Yayınları’ndan piyasaya çıkan “2. Abdülhamit, Yıldız Albümleri Mekke-Medine” adlı kitapta da II.Abdülhamit’in fotoğraf merakıyla ilgili ilginç bilgilere yer veriliyor.

Osmanlıda fotoğrafçılığın en büyük destekleyicisinin Sultan II.Abdülhamit olduğu belirtilen kitapta, dünya dengelerinin tamamen Osmanlıların aleyhine döndüğü bir devirde tahta çıkan sultanın, “Devlet-i Aliye” topraklarında gerçekleşen bütün hadiseleri öğrenmesi için fotoğrafı bir anlamda saray dışının aynası olarak kullandığı ifade ediliyor.

“Fotoğraflar sayesinde hükümdarın, Mısır’dan Balkanlara, Arabistan’dan Kafkaslara kadar geniş bir coğrafyayı tanıma imkanına sahip olduğu” kaydedilen yazıda, Abdülhamit’in “Her resim bir fikirdir. Bir resim yüz sayfalık yazı ile ifade olunamayacak siyasi, hissi manaları telkin eder. Onun için ben, tahrir-i mündericattan (yazılı bilgilerden) ziyade resimlerden istifade ederim” sözüne de yer veriliyor.

II.Abdülhamit’in aynı zamanda büyük bir insan sarrafı (fizyonomist) olarak kabul edildiğine işaret edilen yazıda, “İddialara göre tahta çıkışının 25. yılında hapishanelerdeki mahkumların fotoğraflarını çektirmiş, altına mahkumiyet sebeplerini yazdırmış ve bu fotoğraflardan seçtiği mahkumlar için af çıkarmıştır. Yine iddialara göre, askeri okula kayıt olacak çocukları da fotoğraflardan seçmiştir” deniliyor.

ÖZEL DOKTORU ANLATIYOR

Yazıda, II.Abdülhamit’in özel doktoru Hüseyin Atıf Bey’in, “padişahın suçlu resimlerini inceledikten sonra parmak uzunluklarına göre kişilerin cinayet işlemeye eğilimli olup olmadıkları görüşünü bu fotoğraflarla ispatladığına” ilişkin şu sözlerine yer veriliyor:
“Sözü canilere getirdi: ‘Bir İngilizce kitabın tercümesini okumuş idim. Çünkü vaka-yı cinaiyeye (cinayet vakalarına) merakım vardır. O kitapta canilerin ekserisinin başparmağının ucu şahadet parmağının ortadaki boğumunu geçiyor, çok uzun oluyor. Elleri yabani bir hayvan pençesi şeklini alıyor diye görmüş idim. Merak bu ya, o zaman emrettim. Hapishanelerde ne kadar kanlı katil varsa hepsinin fotoğraflarını aldırdım. Filhakika başparmak hemen hepsinde uzun idi. Hem de her şeyi benziyor. Lakin eller her şahısta başta şekilde oluyor. Avrupa’da bundan bi’l-istifade canilerin resimlerinden bi’t-tatbik erbab-i ceraimi (suçluları) yakalıyorlar’ gibi hikayelerde bulundu.”

II. Abdülhamit döneminde çekilen ve “Yıldız Albümleri” olarak anılan toplam 911 albümde 36 bine yakın fotoğraf yer alıyor. Albümlerin önemli bir kısmı, Mühendishane-i Berri-i Hümayun’dan mezun olan gençlerin çektiği fotoğraflardan oluşuyor.

Kendisi de bizzat fotoğraf çeken II. Abdülhamit döneminde fotoğrafçılığın büyük bir gelişme gösterdiği belirtiliyor.