1. #1

    Üyelik tarihi
    22.Ağustos.2007
    Mesajlar
    342


    II. Meşrutiyet Döneminde Tarih Öğretmeni İhsan Sungu'nun örnek bir dersi

    TEDRİSÂT MECMUASINDA YER ALAN TARİH DERS ÖRNEKLERİ

    1. İHSAN SUNGU'NUN İLK OSMANLILAR ADLI DERSİ

    Öğretmen -Siz söyleyiniz bize niçin Osmanlı diyorlar?
    öğrenci -Efendim Osmanlı toprağından yaşıyoruz da ondan.
    öğretmen -Peki oğlum, ya bu üzerinde yaşadığımız toprağa niçin Osmanlı toprağı diyorlar?
    öğrenci -....
    öğretmen -Ben söyleyeyim oğlum, bize niçin Osmanlı derler biliyor musunuz? İlk padişahımızın adı "Sultan Osman'dı" da ondan. Siz söyleyiniz şimdiki padişahımızın adım biliyor musunuz?
    Öğrenci -Evet efendim, Sultan Mehmet.
    Öğretmen -Aferin, ya ondan evvelkinin adı ne idi.? Siz söyleyiniz.
    Öğrenci -Abdülhamit
    Öğretmen -Ya ondan evvel padişah gelmiş miydi?
    öğrenci -Evet efendim başka padişah varmış.
    öğretmen -Abdülhamit'ten evvel gelen padişahlar çok muydu acaba?
    öğrenci -Hayır efendim.
    öğretmen -Abdülhamit'ten evvel çok padişah geldi oğlum. Bunların her birisi beş, on, yirmi sene tahtta oturdular. Sonra vefat ettiler. Yerlerine başka padişahlar geçti. Bir padişah vefat edince yerine kim geçer biliyor musun oğlum?
    öğrenci -Oğlu geçer efendim.
    öğretmen -Şimdiki padişahımız Abdülhamit'in oğlu muydu ya?
    Öğrenci -Hayır efendim.
    Öğretmen -Nesiydi oğlum siz söyleyiniz.
    öğrenci -Efendim kardeşi.
    Öğretmen -Gördünüz mü ya? Demek bazen bir padişahın yerine kardeşi de geçer. Şimdi oğlum bunun bir yolu vardır. Bir padişah vefat ettiğinde bakılır, şehzadeler arasında en büyüğü kimse onu tahta geçiriler. Böyle şehzadelerin en büyüğüne ne derler oğlum bilir misiniz?
    Öğrenci-.......
    Öğretmen -Kim bilirse parmak kaldırsın! (Parmak kaldıranlar arasında 35 numaralı öğrenciye hitaben) siz söyleyiniz.
    öğrenci -Efendim veliaht derler.
    öğretmen -Aferin oğlum. Demek şimdiki padişahımız efendimizden evvel bir çok padişahlar gelmiş geçmişti. İşte bu padişahların birincisi kimdi biliyor musunuz?
    Öğrenci -Sultan Osman
    Öğretmen -Demek ilki padişahımız Sultan Osman'dı. Onun için bize Osmanlı derler ya acaba Sultan Osman doğmadan evvel bizim devlet var miydi?
    Öğrenci -Vardı.
    Öğretmen -Hayır oğlum. Bizim devlet, Osmanlı devleti o vakit yok idi. Bizim dedelerimize yalnız Türk derlerdi. O dedelerimiz Sultan Osman'dan evvel nasıl idi biliyor musunuz? Göçebe bir aşiret nedir oğlum siz söyleyiniz.
    Öğrenci -.........
    Öğretmen -Oğlum bazı insanlar vardır. Yeri yurdu yoktur. Çadır altında yaşarlar her vakit gezerler. Onun için onlara göçebe derler. Neresi hoşlarına giderse, oraya göçerler, çadırlarını kurarlar. Yaz geldi mi yaylalara giderler. Neden acaba oraya giderler? Siz söyleyiniz. (36) İnsan yazın sıcaktan bunalınca nasıl yerler ararlar?
    Öğrenci -Serin yerler.
    Öğretmen -Serin yerler nerede bulunur?
    Öğrenci -Boğaz içinde.
    Öğretmen -Evet İstanbul'da bulunanlar için serin yer orasıdır. Fakat taşralarda bulunanlar içinde serin yerler vardır siz nerelisiniz oğlum?
    Öğrenci -Bursalıyım efendim.
    Öğretmen -Öyleyse siz söyleyiniz yazın çok sıcak olunca nereye çıkarlar?
    öğrenci -Yaylalara
    öğretmen -Aferin. İşte aşirettekiler de öyle yaparlar. Yazın yaylalarda çadır kurarlar., kışın da sıcak yerler ararlar. Kışın barınacak yerlere ne derler oğlum bilir misiniz? Oralara da "kışlak" derler. İşte Sultan Osman'dan evvel bizim dedelerimiz de böyle bir aşiret idi. Hep çadırlarda yatarlardı. Bu aşiretin adı da (Kay Han) idi. Bakınız. Tahtaya yazıyorum. Hatırınızda kalsın.
    öğretmen -Her aşiretin bir büyüğü olur mu oğlum.
    öğrenci -Olur efendim.
    öğretmen -O büyüğe ne derler?
    öğrenci Bey derler efendim
    öğretmen -O bey ne iş görür oğlum bilir misiniz?
    Öğrenci -Herkes ona şikayet eder.
    Öğretmen -Evet aşirettekilerden iki kişi kavga etti mi. Beye giderler. Bey onları barıştırır. Kim haksızsa ona ceza verir aşirettekilerin hepsi bu beyin sözünü dinlerler mi?
    öğrenci -Evet efendim dinlerler.
    Öğretmen -İşte Sultan Osman'dan evvel bizim dedelerimizin aşiretinde de bir bey vardı. Onun adı Ertuğrul Bey idi. İşte bu Ertuğrul bey bizim ilk padişahımız Sultan Osman'ın babası idi. Daha Sultan Osman doğmamış idi. Ertuğrul Bey aşiretiyle birlikte Anadolu'da gezer dururdu. Bir gün burada bir gün orada. Böyle her gün yer değiştirmek kendilerine ağır gelirdi. Canlarını sıkardı. Fakat ne yapsınlar? Belli başlı memleketleri yok ki, oraya gitsinler de bir daha gezmesinler. O vakitler Anadolu'da bir İslam padişahı vardı. Adı (Alaaddin) idi. Bu padişahın epeyce memleketleri vardı. Ertuğrul Bey kendi kendisine" Böyle her gün bir yer değiştirmektense bu padişahtan bir memleket istesem, bütün aşiretimle orada otursam nasıl olur acaba? dedi. Bu işi arkadaşlarına açtı. Bu işi ne için arkadaşlarına söyledi acaba? Siz söyleyiniz oğlum.
    öğrenci -Efendim onların da haberi olsun.
    Öğretmen -Onların haberi olmazsa ne olur?
    Öğrenci -Efendim hiç olur mu? Belki onlar istemezler.
    öğretmen -Demek bir insan bir işi yapacağı zaman ne yapmalı siz söyleyiniz?
    öğrenci -Başkasına o işi açmalı.
    öğretmen -Bir işi başkasına açmak, ona danışmak demektir. Bu iyidir değil mi oğlum, işte Ertuğrul Bey de bir şeyi yapacak oldu mu arkadaşlarına danışırdı. Alaaddin'den bir memleket isteyeceğini arkadaşlarına açtı ve "siz ne dersiniz?..."dedi. Arkadaşlarının hepsi "Pek ala" dediler. "Kimi göndereceksiniz?"dediler. Ertuğrul Bey "Oğlumu göndereceğim. O gitsin istesin" dedi. Arkadaşları buna da "Pek ala" dediler. Ertuğrul Bey oğlunu Alaaddin'e gönderdi. Ertuğrul Beyin oğlu Alaaddine gitti. Babasından selam götürdü ve "Bizim yerimiz yurdumuz yoktur. Her vakit yer değiştirmekten sıkıntı çekiyoruz. Sizin bu kadar memleketiniz var. Bize de bir memleket verseniz de bannsak" dedi. Siz söyleyiniz Alaaddin'in yerinde olsa idiniz ne yapardınız? İstediklerini verir miydiniz?
    öğrenci -Evet efendim.
    öğretmen -İşte Alaaddin de iyi bir adamdı, öyle yaptı. Ertuğrul Beyin oğlunu sözünü dinledikten sonra, "Peki, dedi. Madem ki benden bir yer istiyorsunuz, gidiniz Ankara taraflarında güzel yaylalarım, kışlak yerlerim var. Oralar sizin olsun" dedi. Ankara'ya nereden gidilir biliyor musunuz oğlum, siz söyleyin(37)
    öğrenci -Sirkeciden.
    Öğretmen -Oradan da kayıkla Haydarpaşa'ya geçebilirsiniz ama en iyisi köprüye inerseniz. Haydarpaşa iskelesi vardır. Oradan Haydarpaşa vapuruna binersiniz Haydarpaşa'ya gidersiniz orada şimendifer var. Şimendifere bindiniz mi ertesi akşam Ankara'ya varırsınız. Peki oğlum, Ertuğrul Beyin oğlu dediklerini yaptığı için, O padişaha ne demiştir acaba?
    öğrenci -Teşekkür ederim demiştir.
    Öğretmen -öyle değil mi ya, madem ki onlara iyilik etti, teşekkür etmen' değil mi?
    Öğrenci -Evet efendim.
    öğretmen -İşte Ertuğrul Beyin oğlu da teşekkür etti. Sonra geldi babasına işi anlattı. Ertuğrul Bey'le arkadaşları pek memnun oldular. O padişahın kendilerine verdiği yerlere gittiler. Daha Sultan Osman doğmamış idi. Ertuğrul Beyin Alaaddin'e gönderdiği oğlu başka bir oğlu idi. Ertuğrul Beyin aşireti padişahın kendilerine verdiği yaylalarda kışlaklarda pek güzel vakit geçirmeye başladılar. O şuralarda Ertuğrul Beyin eline bir iki memleket daha geçti. Bu, bakınız nasıl oldu? Bir gün Ertuğrul Bey arkadaşlarıyla av avlamaya çıkmış, dağlarda geziyordu. Uzaktan büyük bir karartı gördüler? "nedir" diye merak ettiler. Biraz yanına yaklaştılar, bir de baktılar ki, iki düşman birbiri ile muharebeye tutuşmuş. Her iki tararla epeyce asker var. Birbirlerine dehşetli silah atıyorlar.
    Yalnız muharebe eden iki taraftan biri pek kuvvetli öbür taraf pek zayıf, Ertuğrul Bey arkadaşlarıyla oraya geldiği zaman, zayıf tarafta hal kalmamıştı. Yenilmesine pek az bir şey kalmıştı. Düşman bir daha hücum etse bunun hali fena olacak, bütün askerleri kırılacaktı. Ertuğrul Beyle arkadaşları pek canlı kanlı adamlardı. Hepsi kahraman askerlerdi, böyle iki düşman birbiriyle kavga ederlerken onlar öyle seyirci kalmak istemediler. Şunu da söyleyeyim ki, Ertuğrul Beyle arkadaşları garip oldukları için, muharebe eden iki tarafın kimler olduğunu bilmiyorlardı. Siz söyleyiniz (48) siz Ertuğrul Beyin yerinde olsaydınız hangi tarafa yardım ederdiniz? Kuvvetli tarafa mı, zayıfa taraf mı?
    Öğrenci -Zayıf tarafa efendim
    Öğretmen -Niçin oğlum?
    öğrenci -Onlar da biraz kuvvetlensinler.
    Öğretmen -Aferin oğlum, daima zayıflara yardım etmelidir değil mi? Mertlik böyledir. İşte Ertuğrul Beyle arkadaşları da mert oldukları için, hemen zayıf tarafa yardım ettiler. Böyle canlı kanlı kahraman askerler kendilerine yardım edince, zayıf taraftakilere kuvvet geldi. Hep birlikte evvelce kuvvetli gelen tarafa bir hücum ettiler. Hepsini püskürttüler. Böylece evvelce zayıf taraf Ertuğrul Beyle arkadaşlarının yardımıyla muharebeyi kazandılar. Acaba Ertuğrul Beyle arkadaşlarına ne demişlerdir. Siz söyleyiniz.
    Öğrenci -Teşekkür ederiz size demişlerdir. Siz bizi ölmekten kurtardınız.
    Öğretmen -Evet oğlum böyle teşekkür ettiler. Fakat size söyledim mi? Ertuğrul Beyle arkadaşlarının yardım ettiği zayıf taraf, kimin askeri olsa beğenirsiniz? Meğerse kendilerine memleket veren İslam Padişahı Alaaddin'in askeri değil mi imiş?
    Öğrenciler hep birden -Oh ne iyi olmuş.
    Öğretmen -Ya iyi tesadüf değil mi? İşte o askerler gittiler Padişahlarına işi anlattılar. Padişahları, Alaeddin de pek memnun oldu. Ertuğrul Bey'e güzel güzel hediyeler gönderdi. Bir de kendisine başka bir memleket daha verdi. Verdiği memleketin adını diyebilir misiniz? "Söğüt" (öğretmen Söğüt kasabasının resmini öğrenciye göstererek) bakınız ne güzel memleket değil mi? İşte, Ertuğrul Bey arkadaşları ile bir araya geldi Bu memleketten pek memnun kaldılar. Çünkü o vakte kadar aşiret ahalisi epeyce çoğalmış idi. Padişahın evvelce kendilerine verdiği yerler onlara küçük geliyordu. İşte bu devletimizi kuran ilk padişahımız Sultan Osman, şu gördüğümüz küçük, fakat güzel memlekette doğdu. Sultan Osman ne yaptı onu da başka bir gün anlatırım.

    Özet

    Bu devletimizi kuran, ilk padişahımızın adı Sultan Osman idi. Onun için bize "Osmanlı" diyorlar. Sultan Osman'dan evvel gelen dedelerimize Osmanlı denmezdi. Onlara yalnız "Türk" denirdi. O dedelerimizin belli başlı bir yeri yurdu yoktu. Çadırlar altoda yaşarlar, yazın başka kışın başka yerlere giderler, göçebe halinde gezerlerdi. Böyle insanlara aşiret derler. Her aşiretin bir beyi olur. Bizim aşiretin adı "Kayı Han aşireti" idi. Beyinin adı da "Ertuğrul Bey" idi. Ertuğrul Beyle arkadaşları bu gezgincilikten usandılar. Bu halden kurtulmak için bir çare düşünmeye bağladılar.
    O vakit Konya da bir İslam padişahı vardı. Adı "Alaaddin" idi. Ertuğrul Bey bunu haber aldı. O padişahtan bir memleket istemeye karar verdi. Ertuğrul Bey bu iş için kendi oğlunu O padişahın yanına gönderdi. Padişah da pek âlâ diyerek, Ertuğrul Beyin aşiretine Ankara taraflarında güzel yerler verdi.
    Bir gün, Ertuğrul Bey arkadaşlarıyla Anadolu da gezerken, birbirleriyle kavga eden iki orduya rast geldi. Bunlardan biri kuvvetli gelmiş, diğeri feci halde bozulmaya yüz tutmuş idi. Ertuğrul Bey kavga eden iki taraftan hiç birini tanımıyordu. Fakat, hem kendisi hem arkadaşları pek mert, pek kahraman adamlardı. Öte tarafta muharebe ederlerken beri tarafta seyirci kalmayı istemediler. Hemen zayıf tarafa yardıma koştular. Ertuğrul Bey ile arkadaştan zayıf tarafa yardım edince bu taraf kuvvetli geldi. Karşısında düşmanı püskürttü. Muharebeden sonra iş anlaşıldı. Meğerse Ertuğrul Beyin yardım ettiği askerler, kendilerine evvelce memleket veren İslam padişahının askeri imiş. Bu askerler, gittiler kendi padişahlarına işi anlattılar. Ertuğrul Beyle arkadaşlarının, kendilerini ölümden nasıl kurtardıklarını söylediler. İslam padişahı, böyle arkadaşlarının bu yararlıklarından pek memnun oldu. Kendilerine mükafat olarak (söğüt) isminde bir memleket verdi. İşte ilk padişahımız (Sultan Osman) bu Ertuğrul Beyin oğludur ve (Söğüt)de doğmuştur.

    Alıntıdır

    Kaynak:
    II. Meşrutiyet Dönemi Tarih Öğretimi
    Yrd. Doç. Dr. Cengiz DÖNMEZ
    Arş. Gör. Şahin ORUÇ
    Gazi Kitapevi
    &#39; ÇALIŞMADAN, ÖĞRENMEDEN, YORULMADAN, RAHAT YAŞAMANIN YOLLARINI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMİŞ MİLLETLER; EVVELA HAYSİYETLERİNİ, SONRA HÜRRİYETLERİNİ VE DAHA SONRA DA İSTİKBÂLLERİNİ KAYBETMEYE MAHKUMDURLAR...&#39;<br /><br />Mustafa Kemal ATATÜRK

  2. #2

    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2009
    Mesajlar
    107

    Okunabilir, sıkmıyor.
    İlköğretim için günümüzde dahi uygun olabilir.

  3. #3

    Üyelik tarihi
    11.Eylül.2009
    Yaş
    60
    Mesajlar
    1

    çok güzel okurken çok zevk aldım ama lise için uygunmu bilmiyorum

Benzer Konular

  1. Ali İhsan Paşa (Sabis)
    Konu Sahibi ilteriş Forum Türk Devlet Adamları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 25.Aralık.2010, 17:13
  2. Tarih Öğretmeni Özel Alan Yeterlilikleri
    Konu Sahibi adana Forum Mevzuat ve Dökümanlar
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 29.Eylül.2010, 10:15
  3. Merhaba Tarih Öğretmeni Olmak Hakkında (Yardım)
    Konu Sahibi zmax Forum Tarih Öğretmenliği Sorunları
    Cevap: 7
    Son Mesaj : 16.Mart.2010, 22:39
  4. Tarih Öğretmeni Sitesine Ne Oldu?
    Konu Sahibi kasabalı Forum Öğretmenler Odası
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 21.Eylül.2008, 01:51

Bu Konu için Etiketler

Giriş

Giriş