YENİ BULUŞLAR VE SONUÇLAR

Avrupalılar Orta Çağ'da ekonomi, bilim, teknik gibi alanlarda oldukça geriydi.

Siyası yapı bölünmüş, derebeylikler (feodalite) şeklinde örgütlenmişti. Büyük toprak sahipleri olan derebeyleri gerçekte krallara bağlıydılar. Ancak, onları dinlemiyorlardı. Sahip oldukları geniş topraklarının en uygun yerine yaptıkları şatolarını hendekler ve kuvvetli surlarla çevirmişlerdi. Bu sayede dışardan gelen tehlikelere karşı uzun süre direnebiliyorlardı.

Sosyal hayatta kilise ve din kuralları geçerliydi. Din adamları her açıdan güçlüydü. Eğitim öğretim de kilisenin elindeydi. Kilise düşüncesine karşı gelmek kesin olarak yasaklanmıştı. Bu durum düşüncenin önündeki en önemli engeli oluşturmaktaydı. Ayrıca, bilim, teknik, sanat ve edebiyat alanındaki gelişmelerin durmasına yol açmaktaydı. Kilisenin oluşturduğu düşünce yapısına skolastik düşünce denmiştir.

Büyük toprak sahibi olan asiller ve din adamları her türlü hak ve yetkiye sahipti. Buna karşılık halk hak ve özgürlükler açısından birbirine eşit olamayan sınıflara ayrılmıştı. Tüccar, sanatçı ve esnaflardan oluşan burjuva sınıfıyla köylülerin hak ve özgürlükleri son derece sınırlıydı. Ekonomik durum iyi değildi. Genelde toprağa dayalı bir ekonomi vardı. Ticaret gelişmemişti.

Avrupa'nın bu durumu Haçlı Seferlerinden sonra değişmeye başladı. Hristiyan Avrupalılar, Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlardan özellikle bilim ve teknik alanında bazı yenilikleri alarak bunları daha da geliştirdiler. Böylece Avrupa'nın her alanda ilerlemesini sağlayacak olan yeniliklerin ortaya çıkmasını sağladılar.

Barut ve Top

Barut, ilk kez Çinliler, daha sonra Türkler ve Müslümanlar tarafından kullanıldı. Haçlı seferleri sırasında Türkler ve Müslümanlardan barut yapımını öğrenen Avrupalılar, barutun kullanım alanlarını geliştirdiler. Barutun top ve tüfek gibi ateşli silahlarda kullanılması önemli gelişmelere neden oldu.

Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla;

· Kale ve surların ne kadar kuvvetli olursa olsun top gülleleri ile yıkılabileceği anlaşıldı. Osmanlı hükümdarı II.Mehmet yaptırdığı büyük toplar sayesinde surları yıkarak İstanbul'u ele geçirmeyi başardı.

· İstanbul'un kuvvetli surlarını yıkan büyük topların başarısını gören Avrupa'daki krallar bundan yararlanma yoluna gittiler. Bir türlü söz geçiremedikleri feodal beylerin kuvvetli surlarla çevrili şatolarını yıkarak derebeylik sistemine son verdiler.

· Derebeyliklerin ortadan kalkmasıyla güçlü merkezi krallıklar kuruldu. Böylece derebeylerinin halk üzerindeki baskısı da azaldı.

Kağıt ve Matbaa

Kağıt ve matbaa Kağıt yapımı eski çağlardan beri Çin ve Mısır'da biliniyordu. Orta Çağ'ın başlarında Avrupa'da kağıt , üretilmiyordu. Yazı; genellikle tahta, taş, kil vb. levhalar üzerine yazılıyordu. Aynı dönemde, Çinliler ve Türkler, ipek ve pamuktan kağıt yapımını biliyor ve kullanıyorlardı. İpek ve pamuk Avrupa'da pek bulunmadığından kağıt yapımı çok pahalıya mal oluyordu.

Haçlı seferleri sırasında Avrupalılar, Müslümanlardan kağıt yapımını öğrendiler. Öğrendikleri kağıdı geliştirerek paçavra ve selülozdan (odun hamuru) kağıt yapmayı başardılar. Böylece Avrupa'da kağıt bollaştı ve ucuzladı.

Matbaa bulunmadan önce kitaplar elle yazılıyordu. Bu durum çok fazla emek ve zaman gerektiriyordu. Üstelik yazılan kitap sayısı son derece sınırlı kalıyor, bu nedenle de yazılan kitaplardan herkes yararlanamıyordu.İlkel baskı tekniği Çinliler tarafından biliniyordu. Uygur Türkleri, tahta harflerle baskı tekniğini kullanmışlardı.

Avrupalılar, Haçlı seferleri sırasında Müslümanlardan öğrendikleri baskı tekniğini geliştirdiler. Jan Gutenberg adlı bir Alman, harfleri tek tek kurşundan dökerek dayanıklı ve hareketli harf tekniği ile çalışan modern matbaayı buldu (1450).

Kağıt ve matbaayla ilgili bu gelişmeler sayesinde Avrupa'da;

· Daha çok ve ucuz kitap basıldı,

· Okuryazar oranı yükseldi, okuma yazma bir imtiyaz (ayrıcalık) olmaktan çıktı.

· Bilim sanat ve edebiyat gibi alanlarda ortaya çıkan yeni görüş ve düşünceler kısa sürede yaygınlaşmaya başladı.

· Duygu ve düşüncelerde önemli değişiklikler ve gelişmeler oldu. Bu gelişmeler Rönesans ve Reform hareketleri ile bilim ve teknik alanında yeni gelişmelere yol açtı.

· Toplumlar arası etkileşim arttı,

Pusula

Bir tür yön belirleme aracı olan pusulayı ilk olarak Çinliler buldu. Çinlilerden, Türklere ve Müslüman Araplara geçti. Avrupalılar, pusulayı Haçlı seferleri sırasında Müslümanlardan öğrendiler ve geliştirdiler.

Pusulanın bulunmasına kadar gemiciler denizlere ve okyanuslara açılamıyorlar, kıyıları takip etmek zorunda kalıyorlardı.

Pusula'nın kullanılması ve Kristof Kolomb'un yaptığı düzeltmeler, gemicilerin büyük denizlere ve okyanuslara cesaretle açılmaya başlamalarını sağladı. Bu sayede Dünyanın bilinmeyen yerlerine gitmeye başladılar. Bu durum Coğrafi Keşiflerin başlamasında etkili oldu.