1. #11

    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2008
    Mesajlar
    146




    Ermeni ve Rumlar Çanakkale'ye destek verdi
    Çankırı’da bulunan bir belge, Çanakkale Savaşı sırasında Ermeni ve Rum kadınların cephedeki askerlere giysi gönderdiğini ortaya koyuyor. İşte Anadolu dayanışması...

    Türkiye, 1915’te yaşanan trajedi dolayısıyla Ermenilerden özür dileyip dilememe tartışmasına kilitlenmişken, Çankırı’da bulunan bir belge, Çanakkale Savaşı sırasında Ermeni ve Rum kadınların cephedeki askerlere giysi gönderdiğini ortaya koyuyor.

    Belgeyi bulan Yüksel Aslan, "Bu belge, Anadolu insanının Türk’ü, Rum’u ve Ermeni’si ile nasıl bir araya gelebildiğini gösteriyor" dedi.

    ÇANKIRI Belediyesi Dr. Rıfkı Kamil Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi’ndeki bir belgede, Çanakkale Savaşı’nda cephedeki askerlere Çankırı’da yaşayan Ermeni ve Rum kadınların da giysi yardımında bulunduğu bilgisi yer alıyor. Merkez Müdürü Yüksel Arslan, Çanakkale Savaşları’nın varlıklılarla yokluk içindeki ülkeler arasında geçtiğini belirterek, savaşın yoksul bir halkın birlik içinde düşmanlarını nasıl alt ettiğine en güzel örnek olduğunu söyledi.

    Arslan, "Bu mücadelelerin en önemli kanıtlarından biri, Araştırmacı Ömer Türkoğlu’nca merkezimize bağışlanan o döneme ait bir defter. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Çankırı Katibi Cemal Oğuz Bey’in Çanakkale’deki askerlere halkın yaptığı yardımları kayda aldığı bu defter, ortak vatan bilincinin en güzel örneği. Çünkü kayıtlarda o dönem Çankırı’da yaşayan Ermeni ve Rum kadınların da cephedeki askerlere giysi yardımı yaptıkları bilgisi yer alıyor" dedi.

    Barış için tarihsel bir model

    Belgede, 150 Çankırılı kadının ördüğü çorap ve kazakların o zaman Ankara’daki 5. Kolordu’ya teslim edildiğinin yer aldığını aktaran Arslan, şu bilgileri verdi: "Yardımda bulunan kadınların 20’si Ermeni ve Rum. Bu davranış dini ve milli kimlikleri bir tarafa bırakarak Anadolu insanının Türk’ü, Rum’u ve Ermeni’si ile nasıl bir araya gelebildiğini göstererek, bugün için toplumsal barışın sağlanmasında tarihsel bir model oluyor."

    Belgede, yer alan Rum ve Ermeni kadınların bazıların adları şöyle:

    "Rum Mahallesi’nden Kayserili Lazari, Kayserbey Mahallesi’nden Terzi Anastas’ın annesi Elenko, Andonoğlu Taklis’in eşi Sofi, Bülbül Andon’un eşi Fesligan, Kefserbey Mahallesi’nden İvan oğlu Bodrumus’un kızı Kiraki, Koca Yorgi’nin oğlu Yanko’nun eşi Teodora."

    Çanakkale Şehitliği’nde savaş sırasında can vermiş pek çok Rum ve Ermeni askerin mezarı yer alıyor. Bunlardan birisi de 59. Alay Tabibi Yüzbaşı Dimitroyati’ydi .
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır <br />Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır <br />Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır <br />(Sezai Karakoç)

  2. #12

    Üyelik tarihi
    28.Eylül.2008
    Yaş
    31
    Mesajlar
    30

    Ruhları ŞAD olsun... :&#39;( Savaşa katılanlarla ilgili küçük bir araştırma yazısını sizinle paylaşmak istedim.Hepimizin bildiği gibi bu büyük savaşta o dönemin okumuş kişileri ve cocuklar nice analar babalar ve evlatları şehit oldu.İşte 104 yaşındaki Çanakkkale Gazimizin anlattıkları:


    İvrindi nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefat eden Azman Dede Çanakkale savaşına katılmış gazilerimizdendi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış,soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu.Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sordukları mı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı.


    Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :
    -"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?",içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye.


    Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu.Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tirtir titriyorlardı.





    Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı.Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..
    Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
    Al sancağı teslim etti ALLAH a ısmarladı.
    Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
    Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
    -baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı.



    Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar.Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.."diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler.İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler.Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;"Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ." Dedi.


    .A L I N T I.

  3. #13

    Üyelik tarihi
    03.Aralık.2008
    Mesajlar
    51


    açılışı ben yaptım devamını bekliyorum!!!


    Çanakkale Şehidlerine

    Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
    Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
    Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
    Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
    Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
    Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
    Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
    Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
    Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
    Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
    Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
    Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
    Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
    Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
    Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
    Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

    Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
    Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
    Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
    O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
    Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
    Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
    Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
    Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
    Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
    Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
    Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
    "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
    sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
    Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
    Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
    Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
    Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
    "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
    Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
    Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
    Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
    Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
    Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
    Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
    Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
    Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
    Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber

  4. #14
    ilteriş - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Nisan.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    6,777

    Benzer 2 konu tarafımdan birleştirilmiştir.
    YAZILI KAĞIDI HAZIRLAMAK NE KADAR ZAMANINIZI ALIYOR? Soru Bankamızı ziyaret etmek için tıklayınız.
    DOSYA İNDİRMEKTE SIKINTI MI YAŞIYORSUNUZ?
    FORUMA DESTEK OLMAK MI İSTİYORSUNUZ?
    ALTIN ÜYE OLUN.
    AYRINTILI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ.


    Ölmek yenilmek değil yüceltmektir şanını

  5. #15
    ilteriş - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Nisan.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    6,777

    Çanakkale geçilmez, önünde eğilmeden.
    YAZILI KAĞIDI HAZIRLAMAK NE KADAR ZAMANINIZI ALIYOR? Soru Bankamızı ziyaret etmek için tıklayınız.
    DOSYA İNDİRMEKTE SIKINTI MI YAŞIYORSUNUZ?
    FORUMA DESTEK OLMAK MI İSTİYORSUNUZ?
    ALTIN ÜYE OLUN.
    AYRINTILI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ.


    Ölmek yenilmek değil yüceltmektir şanını

  6. #16

    Bu fani dünya yok olmadıkca bu destan asla unutulamas.......

  7. #17
    ilteriş - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Nisan.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    6,777

    Bugün günün anlam ve önemini belirtirken döküldü dudaklarımdan sonra hoşumada gitti.

    Öyle bir savaş ki Çanakkale
    Gündüzleri
    Her yer şehit
    Her yer kan
    Şehadet şerbetini içmeye hazır binlerce adam

    Ya geceleri

    Öyle bir savaş ki Çanakkale
    Geceleri her yer dostluk, mertlik
    .
    .
    .

    Devamında ne söyledim hatırlamıyorum.
    YAZILI KAĞIDI HAZIRLAMAK NE KADAR ZAMANINIZI ALIYOR? Soru Bankamızı ziyaret etmek için tıklayınız.
    DOSYA İNDİRMEKTE SIKINTI MI YAŞIYORSUNUZ?
    FORUMA DESTEK OLMAK MI İSTİYORSUNUZ?
    ALTIN ÜYE OLUN.
    AYRINTILI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ.


    Ölmek yenilmek değil yüceltmektir şanını

  8. #18
    ilteriş - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Nisan.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    6,777
    Adları bilinen 55.801 Çanakkale şehidimize ve adları bilinmeyen binlercesine

    UNUTMADIK, UNUTTURMADIK
    YAZILI KAĞIDI HAZIRLAMAK NE KADAR ZAMANINIZI ALIYOR? Soru Bankamızı ziyaret etmek için tıklayınız.
    DOSYA İNDİRMEKTE SIKINTI MI YAŞIYORSUNUZ?
    FORUMA DESTEK OLMAK MI İSTİYORSUNUZ?
    ALTIN ÜYE OLUN.
    AYRINTILI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ.


    Ölmek yenilmek değil yüceltmektir şanını

Sayfa 2 Toplam 2 Sayfadan Birinci 12

Benzer Konular

  1. www.tarihportali.org/net ATATÜRK Ziyaret Defteri
    Konu Sahibi ilteriş Forum Gazi M. Kemal
    Cevap: 14
    Son Mesaj : 09.Kasım.2013, 23:04
  2. Resimlerle Çanakkale Zaferi sunu
    Konu Sahibi ahzer Forum Çanakkale Zaferi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 18.Nisan.2010, 04:17
  3. Çanakkale Zaferi Sunusu
    Konu Sahibi ilteriş Forum Çanakkale Şehitlerini Anma Günü
    Cevap: 5
    Son Mesaj : 25.Şubat.2010, 22:44
  4. Çanakkale Zaferi'nin İngiltere'ye Etkileri
    Konu Sahibi Katun Forum Çanakkale Zaferi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 19.Şubat.2008, 01:33
  5. Çanakkale Zaferi(18 Mart)
    Konu Sahibi [sadohan] Forum Çanakkale Şehitlerini Anma Günü
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Mayıs.2007, 20:11

Bu Konu için Etiketler

Giriş

Giriş