Kutadgu Bilig; kutluluk bilgisi, saadet bilgisi, devlet olma bilgisi, devlet idaresi bilgisi manalarına gelen eser Yusuf Has Hacip tarafından Balasagun'da yazılmaya başlanmış. 1069-1070'te Doğu Türkistan'daki Kaşgar şehrinde tamamlanmış ve Doğu Karahanlı Hükümdarı Tavgaç Ulug Buğra Kara Han Ebu Ali Hasan bin Arslan'a takdim edilmiştir.


İnsanı merkez alan eser, gerek fert olarak gerek cemiyet halinde yaşayan insanları iyi bir siyasetle idare edilip, dünyada ve ahirette mesut olabilmeleri için tutulacak yolları gösterir. Bunu ise kendilerine sembolik isimler verilen dört ana kişi arasındaki diyaloglardan faydalanmak suretiyle gerçekleştirir. Alegorik bir biçimde bu eserde yaşatılan dört şahıs dört farklı fikri ve görevi temsil ederler. Bunlardan Küntogdı hükümdar görevinde, kanun ve adaleti, Aytoldı vezir görevinde, saadeti, Aytoldı'nın oğlu Ögdülmiş aklı ve ilmi ve Aytoldı'nın diğer oğlu Odgurmuş ise akıbeti temsil etmektedir.Türklerin İslamiyet'e girdiği dönemlerde yazılan Kutadgu Bilig gerek fert bazında gerek toplum bazında insanları saadete ulaştırmak için bir yandan Îslam geleneğine bir yandan da eski Türk devlet anlayışına büyük önem vermiştir.Türk boylarının örfî hukuk uygulamalarının büyük Türk hükümdarları tarafından düzenlenmesiyle meydana getirilen "törü" (töre) ve Tanrı tarafından Türk hükümdarına bahşedilen "kut" (baht, devlet, talih) Türk devletlerinin ve Türk hakimiyet anlayışının temelini teşkil eder.

Türklerin tarihin her devrinde büyük devletler kurmaları ve bu devletlerin dönemlerindeki dünya siyasetine yön vermeleri kuşkusuz iyi bir devlet teşkilatlanması dolayısı ile bu teşkilatlanmaya yol çizen töreleri ile mümkün olmuştur. Eski yaşantılarına, geleneklerine büyük önem veren Türkler. Îslam dinini kabul ettikten sonra da törelerinden çabucak kopamamışlardır. Bundan dolayıdır ki Yusuf eserini yazarken yaşadığı dönemin şartlarının, havasını çok iyi tahlil etmiş ve o dönemdeki Türk toplumunun yeni kabul ettiği din ile birlikte hala devam en eski devlet teşkilatlanmasındaki önemli yapılanmaları beceriyle göstermiştir.

İşte, devletin oluşmasında, devam etmesinde ve "Kut" almaya hak kazanan hakanın bunu elinde tutarak devletini payidar kılmak, halkını saadete eriştirmek için izlediği yolda gerekli olan prensipleri ortaya koyan törenin Karahanlı dönemi Türk-Îslam toplumu arasındaki önemi Yusuf'un eserine de yansımış, hatta tamamıyla eserde yer almıştır. Kutadgu Bilig'in "Kut kazanma bilgisi" anlamına gelmesi, Kut'un ise töreye bağlı kalmak suretiyle kazanılması ve elde tutulabilmesi törenin eserdeki önemini arttırmıştır. Bundan dolayı söyleyebiliriz ki Kutadgu Bilig bir bakıma baştan sona törenin katıldığı, onun hükümlerinin ve dayandığı prensiplerinin gösterildiği bir eser mahiyetindedir.

Töre kavramı, Kutadgu Bilig'de Küntogdı" sembolüyle anlatılmıştır. Küntogdı" anlamı itibariyle güneş manasına gelmektedir. Güneşin tabii yapısına benzetilen törenin yerine konulmuştur. Eserde işlenen ütopik devlet fikri içerisinde Hakanı temsil etmektedir. Yani, Küntogdı=Hakan=Töre=Güneş sembol silsilesi bahis mevzuudur.Küntogdi'nin ifadeleriyle açıklanan güneş=töre benzetmesinin ne kadar yerinde olduğu ortadadır."Güneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü daima muhafaza eder, parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir.", "Benim tabiatım da ona benzer, adalet ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez", "ikincisi - güneş doğar ve dünyayı aydınlatır, aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden hiçbir şey eksilmez", "benim de hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam; hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır.", "Üçüncüsü- bu güneş doğunca yere sıcaklık gelir, o zaman binlerce renkli çiçekler açılır.", "Benim bu törem hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa kayalık dahi olsa, hep düzene girer." Tanrı iradesinin , tabiat nizamını tesis edişiyle törenin beşeriyeti ıslahı arasındaki tabîi ahengi düşündürmektedir. Nitekim "Güneş doğar temiz veya kirli demeden her şeye aydınlık verir, kendisinden bir şey eksilmez.", "Benim de hareketim tıpkı böyledir, herkes benden nasibini alır", "Bir de güneşin burcu sabittir, bu sabit dediğim, temeli sabit olduğu içindir.", "Güneşin burcu Arslan'dır ve bu burç yerinden kımıldamaz; yerinden kımıldamadığı için evi bozulmaz.", "Benim tavır ve hareketime bir bakın; benim de katiyen değişmez." (KB: 825-835)

Töre'nin yalnız toplumu düzeltmek değil onun refahını da yükseltmek amacını ise "Asıl dilediğim şudur, bana gelen kimse zenginleşsin, benim sayemde kudret ve nüfusu artsın." (KB 3019) prensibiyle daha açık bir şekilde görebilmekteyiz.Kutadgu Bilig'de aklı temsil eden Odgurmış'ın Küntogdı'ya verdiği nasihatlerinde töre'nin toplumla ilgili diğer prensiplerini de görebiliriz; "Sen bu halkın yükünü yüklenmiş bulunuyorsun; uyanık ol, gafil bakınma. Düşünerek hareket et", "Bir sürü aç kurt senin etrafında toplanmıştır, ey kahraman hükümdar koyunlarını iyi muhafaza et.", "Memlekette bir kimse bir gece aç kalırsa, onu Tanrı sana soracaktır, gözünü aç." (KB 423)

Kutadgu Bilig'de törenin meydana getirilmesinden, idaresinden sorumlu iki türlü insandan bahsedilir. Bunların birisi bey, diğeri alim (bilge) kişidir, "Bak, iki türlü asîl insan vardır, biri-bey, diğeri-alim; bunlar insanların başıdır.", "Bunlardan başkalarının hepsini Hayvan sürüsü say; hangi tarafı istersen o tarafı tut." (KB 265-266)... ayrıca bilgili beylerin dahi iyi töreler de koyacağı altı çizilen diğer bir husustur.

Toplum düzenini ve insan mutluluğunu amaç edinen törenin ortaya koyduğu bazı yasaklar ve kurallar vardır. Bunlar Kutadgu Bilig'de, Küntogdı'nin ağzı ile dile getirilmiştir, "Benim beğenmediğim şeylerden biri yalandır, ondan sonra zulüm edenler gelir", "Sonra da haris tabiatı ve olgun olmayan insanlar ile aceleci olanlar ve gözü doymayanlar", "Benim işime gerçekten yaramak istiyorsan, bu bir kaç şeyi kendinden aktut..."(KB 848-852)

"Kut gibi, Tanrı da temizliği sever, temizlik ile insan iyi ad kazanır." (KB 2856) insan işini, gücünü hesap ile yapar, yıl, ay, gün zamanı hesap ile tayin eder. " (KB 2220) Kendi menfaatini güden insan olmaz; halkın menfaatini düşünmelidir." (KB 3931) gibi Kutadgu Bilig'in birçok yerinde törenin ortaya koyduğu iyi hasletlerde vardır.

Diğer bir taraftan töre, sadece iyi ve kötü kurallar koymakla kalmamış, toplumun bütün birimlerini ilgilendiren konulara da temas etmiştir.

"Ömür aziz değil, emek azizdir, emek boşa giderse bunun acısı uzun seneler gitmez"le emeğin değerine, "Tanrı her şeye bir sebep yaratır, iyi ve kötü her şeyi o nasip eder.", Çocukların iyi veya kötü olmalarına anne ve baları sebep olur." sözleri ile aileye, "Her işi bilerek ve danışarak yapmalıdır, danışmayan her işinde zarar görmüş ve sonunda pişman olup inlemiştir."le de istişareye, toplumu ve insanı etkileyen birçok noktaya değinmiştir.

Kutadgu Bilig'de töre kavramının çok büyük bir şekilde önem verdiği hususlardan biri ise ahlaktır. Töreye göre ahlak; insanın tabii nizamı ile uyum içinde bulunması; kendi fıtratını ihtiyaç duyduğu, bünyesindeki manevi istidatlarının, öz cevherinin, gönlünün tekamülünün hayat bulması için uyulması gereken ilahî prensiplerdir... (KB 1984)Töre'nin ahlak anlayışında bir iyilik ve kötülük mücadelesinin olduğunu görürüz ki bu bize Uygur Türklerinin bir ara kabul ettiği Manihaizm dinin bile etkisini hala koruduğu gerçeğini gösterir. Bu mücadelenin temelinde ise kötülüğün devamlı zayıf kalması ve bundan dolayı iyiliğin güneşini gölgelemek istemesi oluşturur.Töre kavramının Türk toplum hayatında büyük bir öneme sahip olması ve ferdî ilişkilerin düzene konmasında büyük işlevlerde bulunması, onun doğal olarak bir adalet anlayışına sahip olmasına neden olmuştur.

Odgımış'm Küntogdı'ya;

"Tanrı, seni adalet için bu mevkie getirdi; haydi adil ol, adalet içinde yaşa." ifadesiyle törenin adaleti sağlayan bir sistem ve Tanrı emri olduğuna temas etmiştir. Bütün bunların neticesinde; Kutadgu Bilig, mana olarak töre mucibince kut kazanma bilgisi vermektedir. Yani "töre"yi anlatmaktadır.

Eski Türk medeniyetinin ve toplum düzeninin şah damarı denilebilecek kadar önemli bir mefhum olan törenin fikrî ve ahlakî sistemi Kutadgu Bilig'deki şekliyle tatbikatta da çoğu kez görülmüştür. Zaten buna Türk tarihinin pek çok devri şahittir. Sonuç olarak diyebiliriz ki; Yusuf Has Hacib'in eseri, merkezine töreyi alan, törenin hükümleriyle insanı mutluluğa, saadete ulaştırmayı hedefleyen bir sistemi, yani Türklüğün veya Türk'ün dünya görüşünü anlatır.

Yazar ve kaynak bilinmiyor