PONTUS MESELESİ
________________________________________

"Pont", "Pontus" veya "Pont Euxin", eski Yunanlıların Karadeniz'e verdikleri bir isimdir ve genellikle bu terim Doğu Karadeniz sahilleri için kullanılmaktadır . İstanbul'da yayınlanan Patris Rum Gazetesi'nin 17 Ocak 1919'daki bir yazısına göre, hayali Pontus Devleti'nin sınırları, Paris'te bastırılan haritada şu Türk bölgelerini sınırları içine almaktadır: Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Gümüşhane, Şarki Karahisar, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat sancaklarının tamamı, Erzurum vilâyetinin İspir ve Bayburt kazaları, Erzincan Sancağının Refahiye ve Kuruçay kazalarının tamamı, Sivas vilâyeti ile Koçgiri, Hafik, Yenihan kazaları kısmen, Kastamonu vilâyetinin Tosya, Taşköprü kazalarının tamamı, kısmen İnebolu kazası. Bu hayali ülkenin başkenti olarak da Samsun gösterilmekte ve yüzölçümü 70.000 km2 olarak kabul edilmektedir .
Tarihi Pontus Krallığı, M.Ö. 301'de Pers Satrapı'nın oğlu I. Mithridates tarafından kurulmuş ve M.Ö. 64 veya 63'te yıkılmıştır . Daha sonra Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, Doğu Roma'nın zayıflaması ile Trabzon Devleti (1207-1461) kurulmuştur. Doğu Roma Prensi Alexy Komnen tarafından kurulan bu devlet ile önceki Pontus Krallığı arasında herhangi bir ilişki mevcut değildir .
Mahmut Goloğlu Fransız kaynaklarına dayanarak, daha Pontus Krallığı'nın kurulduğu dönemde bölgede oturmakta olan halkın üç bölüm olduğunu, bunların; İranlılar, kıyı şehirlerinde Rumlar ve bölgenin asıl yerli halkı olan Turanlılar olduğunu ileri sürmektedir . Diğer taraftan bölgede Hıristiyanlığın yayılmasından önce Grekler'in ve Fenikeliler'in kıyı şehirlerinde koloniler kurdukları bilinmektedir. Bölge halkı, Roma hakimiyetine girmesine paralel olarak Hıristiyanlaşmaya başlamış, Trabzon Devleti döneminde buraya bir kısım Doğu Roma soyundan gelen aileler de yerleştirilmiştir . Bölgenin bu karışık sosyal yapısından dolayı Hıristiyanlığı kabul eden Ortodoksların tamamının Grek asıllı olduklarını söylemek mümkün değildir.

1080 yıllarından itibaren Kıpçak Türkleri'nin bölgeye gelmeleri, diğer taraftan Moğol baskısından kaçan Türkmenler'in bir kısmının bölgeye yerleşmeleri, bölgenin daha Trabzon Devleti yıkılmadan Türkleşmesine yol açmıştır . 1461 yılında da bölgenin Osmanlılar tarafından fethinin ardından Doğu Roma kalıntıları ortadan kalkmıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin gerek siyasi tarih, gerekse sosyal yapı açısından Rumlarla ciddi anlamda bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bölgede kurulan ilk Pontus Krallığı ile 1207'de kurulan Trabzon Devleti'ni birbirine karıştıran Rumlar, ortaya bir Rum-Pontus Devleti çıkarmışlar ve buna dayanarak 20. yüzyılda bu devleti canlandırma iddiası ile Karadeniz kıyılarında bir Rum-Pontus Devleti kurma hayaline kapılmışlardır.
Doğu Karadeniz kıyılarında bir Pontus-Rum Devleti'nin kurulması fikri, Yunanistan'ın bağımsızlığını kazandığı yıllara dayanmaktadır. Bölgede bir Pontus Devleti'nin kurulması Megali İdea'nın hedeflerinden biri olmuştur . Nitekim bağımsız Yunanistan'ın kurulduğu 1830'lu yıllardan sonra Doğu Karadeniz bölgesine karşı ilgi artmıştır. 1870'ten sonra da özellikle Yunanistan'dan gelen Rumlar'ın sayıları artmış, Atina'da yerleşmiş siyasi kişiler, Samsun'u merkez yaparak çalışmaya başlamışlardır . Pontusçuluk konusunda siyasi bir hareketin mümkün olabileceği fikri de 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilânından sonra açıkça ortaya atılmaya başlamıştır. Bölgede ilk silahlı çeteyi de Amasya Metropolidi Germanos 1908 yılında Samsun'da kurmuştur . Trabzon'daki Yunanistan Konsolosluğu da 18 Ekim 1912'de Trabzon Metropolidine bir tezkere yazarak, Yunanistan Kralı I. Yorgi'nin isim günü olan 23 Nisan'da Aya Gregorios Kilisesi'nde tören yapılmasını istemiş ve böylece konu tamamen bir Yunanlılık konusu haline gelmeye başlamıştır.
Bununla birlikte, Yunanistan'ın Megali İdea'yı gerçekleştirmek üzere, Etnik-i Eterya'dan Mavri Mira'ya kadar kurdurduğu bir çok cemiyete paralel olarak Türkiye'de Pontus Cemiyetleri de kurulmaya başlanmıştır. Bu Pontus cemiyetlerinin temeli 1904 yılında Merzifon Amerikan Koleji'nde atılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar'ın Trabzon'u işgal etmeleri ve Rumlar'ı silahlandırmalarıyla Pontusçuluk faaliyetleri çetecilik yapmak suretiyle ivme kazanmıştır . Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde dini kuruluş ve din adamlarının rolü en başta gelmektedir. İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi de, Pontus Devleti kurma teşebbüsünde, öncü rol oynayan kuruluşlardan birisidir.1904 yılında İnebolu'da Manastır denilen tepede ilk Pontus teşkilâtını kuran da Rahip Clemeatios'tur . Yüksek dereceli Ortodoks papazları, bilhassa Amasya Metropolidi Germanos ve Trabzon Metropolidi Chrysanthos, çetelere cesaret vermiş ve davalarını uluslararası mercîler önünde savunmuşlardır.
Ruslar'ın Karadeniz'den çekilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti, bölgede hakimiyeti yeniden sağladı. Ancak, bu dönemde Pontusçuluk faaliyetleri de uluslararası bir boyut kazanmıştır. Nitekim 5 Mayıs 1917'de Tiflis'te "Yunanistan Kafkaslar Kongresi" yapılmış, 1917 Ekim ayı ortalarında Atina'da, Karadeniz kıyı şehirlerinde yaşayan Pontuslular'ın temsilcilerinin katıldığı, bölgedeki Rumlar'ı bağımsız bir devletin çatısı altında toplamayı amaçlayan önemli bir kongre yapılmıştır. Ekim 1917'de Paris'te "Pontus Milli Merkezi" kurulmuş, ayrıca ABD'de de aynı amaçla özel bir komite meydana getirilmiştir . Temmuz 1918'de Pontus'un bağımsızlığının ve I. Dünya Savaşı'nda Kafkaslar'a giden Rumlar'ın tekrar eski vatanlarına dönme arzularının dile getirildiği bir başka Pontus Kongresi de Bakû'de toplanmıştır ve nihayet 1918 Ekiminde Batum'da Pontus Milli Merkezi kurulmuştur.
Mondros Mütarekesi ile birlikte Rumlar, bölgedeki faaliyetlerini daha da artırmışlardır. Yunanistan ve İtilâf Devletleri'nin kışkırtmaları ve yardımları ile faaliyetlerini hızlandıran Rumlar, bir yandan diplomatik girişimlerde bulunurlarken diğer yandan da bölgede nüfus üstünlüğü kurmak amacıyla dışardan göçmen getirmeye çalışmışlar ve çetecilik faaliyetlerine yönelmişlerdir.
Eleutherios Venizelos'un telkinleriyle, Trabzon Metropolidi Chrysanthos, Ermenilerle bir "konfederasyon" oluşturma çabası içine girmiş , bu amaçla 14 Kasım 1919'da Batum'a gitmiştir . Batum'dan Tiflis ve Erivan'a geçen Chrysanthos burada, Ermenilerle federasyon görüşmelerine katılmıştır. Yapılan görüşmeler sonunda, Ocak 1920'de, Rum-Ermeni Antlaşması imzalanmıştır. Yunanistan subayı ve Pontus davasının ileri gelenlerinden Kathenitios ile Ermenistan temsilcisi General Terminassian arasında imzalanan bu anlaşma ile Müttefiklerin veya Yunanistan'ın bölgeye askeri yardım göndermesi kararlaştırılmıştır.

Eleutherios Venizelos, bu anlaşmanın Anadolu'daki milli hareketi, iki ateş arasında bırakarak güçlenmesini engelleyeceğine ve Doğu'da meydana getirilecek Rum-Ermeni-Gürcü ittifakının güçlü bir set oluşturacağına inanıyordu.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, Mütareke döneminde, yoğun bir şekilde çetecilik faaliyeti gösteren Pontus çetelerinin sayısı 25 bin civarınaydı . Samsun ve dolaylarında yoğunlaşan bu çetelerin, Yunanistan'ın, milli kuvvetleri arkadan vurma stratejisi içinde, Yunanistan ordusu ile koordineli bir şekilde hareket ettikleri görülmektedir.

Mütareke döneminde, Pontus çeteleri ile savaşacak yeteri kadar kuvvet bulunmadığından bu çetelerin üzerine gerektiği kadar gidilememiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın 24 Nisan 1920'de TBMM'nde yaptığı konuşmada; Pontus meselesini çözmekle görevli kuvvetlerin büyük bir komuta altında birleştirilmesi gereğini vurgulaması üzerine, Pontusçuluk faaliyetlerini köklü bir şekilde halletmek amacıyla 9 Aralık 1920'de Merkez Ordusu kurulmuş, komutanlığına da Nurettin Paşa tayin edilmiştir. 1923 yılının ilk aylarına kadar sürdürülen mücadele neticesinde Pontus çetelerinin isyanı tamamen bastırılmıştır. Bu olaylar sırasında Pontus çeteleri tarafından 1.814 Türk öldürülmüş, 3.713 ev yakılmış, 1.800 civarında gasp ve soygun olayı gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık bu mücadele sırasında 1.118 Rum çeteci öldürülmüştür.