Son 50 yılın en güzel şiirlerini, milletimiz ve medeniyetimiz için en hayatî görüşlerin dile getirildiği düşünce yazılarını, denemelerini olduğu gibi, mübalağasız en güzel ramazan ve oruç yazılarını da üstat Sezai Karakoç yazmıştır. Yalnızca oruç değil, en güzel bayram, kurban, iftar ve Kadir gecesi yazıları da hep onun kaleminden çıkmıştır.
Sayıları 60’ı bulan eserlerinin pek çoğunda, bu konularla ilgili o kadar çok yazısı vardır ki, tümü bir arada orta boy bir kitap hacmine ulaşmaktadır.
Büyük şair ve mütefekkirimiz, sözkonusu yazılarını yalnızca orucun hayatî önemini vurgulamak için değil, aynı zamanda coşku ve iştiyakla, büyük bir vecd içinde kaleme almıştır. Öyle ki en katı yürekleri, aşktan mahrum kalıp kurumuş nice gönülleri bu merhamet pınarı yazılar yumuşatır, gözleri unuttuğu gözyaşıyla bir anda buluşturuverir.
“Her yıl bir mucize gibi gelen”
Ramazanda oruçla ilgili tefekkür etmenin en güzel bir yolu da Sezai Karakoç’un eserleri arasında yapılacak bir okuma yolculuğudur. Bu yazıda böyle bir yolculuğa çıkmayı önerirken, kabaca bir yol krokisi de vermek isteriz.
“Sütun” adlı eserinin ilk yazıları ramazan, oruç ve hilâl ile ilgilidir. “Oruç (…) ölümden önce ölmenin tadından bir haberdir. Yalnız kımıldanışları değil, kımıldatan hikmeti de gören gözden bir haberdir…. Öyleyse bereketlendir kalbimizi ey Ramazan! Ruhumuza bir ruhulkuddüs gibi gelen kutlu Ramazan.
Yüksel şerefelerden bir kere daha, ey, 20. Yüzyıl akşamlarında bir ahir zaman havarisi gibi gelen kutlu orucun akşam ezanı.” (Sütun, s.8)
“Oruç ve Diriliş”
“Kıyamet Aşısı” adlı eserinde orucun diriltici vasfını ince ayrıntılarla ele alır: “Oruç ruhu diriltirken, onun bütün kuvvetlerini de diriltmiştir.
Ölüme doğru koştuğu bu son çağlarda İslâm toplumu tam ölmemişse ve hâlâ yaşıyorsa, bunu, gelip gelip dirilten ramazanlara borçludur geniş ölçüde. Ve bir gün tam dirilecekse, bu da, yine bir ramazanda başlayacaktır, ramazanlarla başlayacaktır.” (Kıyamet Aşısı, s. 79)
Sezai Karakoç’un her biri incelikle ve ustalıkla örülmüş yazılarından seçme yapmak çok zordur. Eserlerini bir bütün halinde okumak, şüphesiz en doğru olanıdır. Ancak başlangıç olarak mübarek Ramazan’a daha bir uygun düşecek olan ve bu yazıda adını andığımız kitaplar da önerilebilir. Yukarıda adı geçen kitaplardan başka, Gün Saati, İslâm, Farklar, Fizikötesi Açıdan Ufuklar ve Daha Ötesi ve Dirilişin Çevresinde adlı eserlerinde de oruca, bayrama, iftara ve sahura, Kurban’a dair en az birer ikişer yazısı vardır.
“Gönüllere aşikâr Kadir Gecesi”
Sütun’da yer alan yazıların altı tanesi ramazanla ilgilidir. Bunlardan bilhassa Kadir gecesiyle ilgili olanı, metafizik çağrışımlara açık güçlü ve etkileyici anlatımıyla çarpıcıdır.
“Belki bu gecedir, belki başka bir gecedir Kadir Gecesi.
Kur’an’ın öğdüğü bir gecedir Kadir Gecesi. (…)
Orucun şifa saçan ellerinde müslümanın kalbi onarıla onarıla, ramazan hilâli büyüdükçe nefsin hilâli küçüle küçüle, öyle bir geceye gelinir ki, nefs, başına dünya kirlerini yıkayıp alıp götüren sıcak suların döküldüğü bir ölüye yaklaşır. Onu yıkayan meleklerin dünyamıza indiği gecedir Kadir Gecesi. (…)
Gecelerin de bir imamı vardır. Gecelerin imamı, en büyük imam Kur’an-ı Kerim’i kalbinde taşıyan Kadir Gecesi’dir.
Ey gözlerden gizli, fakat gönüllere aşikâr Kadir Gecesi! Zamanın kalbinde en doğru ve şaşmaz bir saat gibi çınlayıp giderken, yurdumun üstüne vahyin geçmez izini ve yıpranmaz eserini, ölmez sesini bir kere daha işle!
Pas tutmaz güneşi bir daha getir, ey Kadir Gecesi.” (S. Karakoç, Sütun)
(Bu yazının yazılışından iki yıl sonra Üstad, “Samanyolunda Ziyafet” adlı kitabında sözkonusu yazılarını bir araya getirmiştir.Ş.A.)

Şaban ABAK