Zahide Coşkun, aslen Van rın Gölîü koyündendir. Sonraları Koprüköy'e gelin gittiği için halen bu köyde oturmaktadır. Köprüköy eş*rafından olan Abdurrahman ve Sabahattin Beylerin anne*leri olan Zahide Hanım, yaşının seksen beş olduğunu söylemektedir. Bize başından geçenleri, Van'ın Azerbaycan şivesini andıran tatlı sesiyle anlatırken, onun yüz hatla*rında insanlarımızın çektiği çilenin sözle ifade edileme*yen birikimini gördük:

— Nineciğim, nasılsınız, rahatsız etmiyoruz ya...

— Estağfurullah, rahatsız olmak ne söz benim ba*bam.

— Efendim, seferberlik olduğu zaman siz kaç yaşındaydmız? Sîz o zaman nerede oturuyordunuz ve o günkü olayları hatırlıyor musunuz?

— Oğlum, ben o zamanlar on iki on üç yaşlarında vardım. Evimiz de Gollü köyünde idi. Ben o günleri bu*günkü gibi hatırlıyorum. Bizim hem köyün içinde, hem
de yakın komşu köylerde Ermeni komşularımız vardî.Biz bu komşularımızla Müslümanlarla geçindiğimiz gibi geçinirdik. Herşey iyiydi. Sonra birden dünya bozuldu. Ermeni komşularımız bize İhanet ettiler.

— Teyze Hanım, siz Müslümanlardan Ermenilere hakaret eden kimseye rastladınız mı, veya duydunuz mu? Eğer böyle bir şey yoksa Ermeniler durup durur*ken mi size düşman oldular?

— Oğlum ben sana ne diyorum. Biz onlarla Müslü*man komşularımızla geçindiğimiz gibi geçinirdik. Hayır,hayır, hayır, kesinlikle bizimkiler onlara hakaret yap*mazdı. Onlar da görünüşte bize dost görünüyorlardı.Sonra dünya bozulduğu zaman, köylümüz, komşumuz Ermenilerin yer altında mahzenler kazarak silâh depo ettiğini öğrendik.

Bir gün köye haber geidi: "Rus, Ermeni geliyor, gi*din." Zaten bizim köyümüz yoîun üstünde idi. Biz kalk*tık, bütün köylü köyü boşalttık. Sadece maî ve hayvanın muhafazası için on tane babayiğit köyde kaldı. Biz gölün kenarından, şuradan buradan Jskele'ye gidip orada ge*milere binerek Tatvan'a gidecektik. İskele Ermenileri duvarları delerek mazgal yapmışlardı. Bizi görür görmez başladilar kurşun yağdırmaya. Beraber yola çıktığımız insanların çoğu geri döndüler. Geri dönemeyenlerin bü*yük bir kısmı da Ermeniler tarafından şehit edildi. Benim kardeşimi de burada şehit ettiler. Ermeni gemiciler bir türlü gemilerini kıyıya yanaştırmıyorlardı ki, Müslüman*lar binmesin. Zaten İslâmdan gemici yoktu. Hepsi Erme-niydi. Sonra gemilere binmeye muvaffak olanları da Adikevaz sahillerine götürmüşler, orada haberi bekleyen Ermeni fedailerine teslim etmişlerdi. Biz gemiye bi-nemediğimiz için Edremit tarafından yaya olarak muha*cir olduk. Tatvan'a, oradan da Bitlis'e gittik. Bir ara Van'ın Ermenilerden geri alındığı haberi geldi. Kafileden bir kısmı tekrar geri döndü. Bunlar Gevaş'a gelince bu sefer Rusların Van'ı işga! ettiği haberini alırlar. Zaten Van alevler arasında yanıyormuş. Kışlalar, evler, Müs*lümanlara ait ne varsa ateşe verilmiş.

— Nineciğim, bu göç esnasında nereye kadar git*tiniz ve nasıl gittiniz.

— Oğlum, nasıl gittik? Atı, merkebi olan bunlara binerek, olmayanlar da yaya olarak yola dökülmüştü. Zaten çoğu da ihtiyar, kadın ve çocuktu. Biz Diyarbakır'a
kadar gittik. Orada da havalar çok sıcaktı. Biz oranınhavasına alışmadığımız için bize çok zor geliyordu. Has*talıktan geçilmiyordu. Muhacirlerin çoğu burada telef
oldu. Ölen ölene...

Diyarbakır'da üç sene kaldık. Üç seneden sonra Van'a döndük. Fakat biz Van'ı tanıyamadık. Her taraf yanmış, yıkılmış; harabe, virane bir yer olmuştu, bizim köydeki evlerimiz de yakılmıştı. Onun için Ermenilerden kalan evlere yerleştirildik.

— Efendim, siz göçerken köyde on tane babayİğitin kaldığını söylemiştiniz. Dönüşünüzde on*larla karşılaştınız mı?

— Ha, zaten ben onu unutmuştum. Oğlum, o genç*leri biliyor musun ne yapmışlar? Ellerini, kollarını, ku*laklarını, burunlarını keserek, "ibretnen" [çirkin bir şekilde H.Ç.) öldürmüşler. Göçemeyen, İskeleden geri dö*nen köylülerimizin bir kısmını zaten Zeve'de öldürmüş*ler. Gelinlerin, kızların güzellerini seçerek beraberlerinde Rusya'ya götürmüşlerdi.

Halbuki biz döndüğümüz zaman da Van'da tek tük Ermeni kalmıştı, çoğu da Çarpanak adasına kaçmıştı. Devlet onları esir aldı. Kendi istekleri üzerine Erivan'a gönderildiler.

— Efendim, bu olaylar sırasında şehit edilen ak*rabalarınız oldu mu?

— Dedim ya, benim kardeşimi İskele'de öldürdüler.
Bir teyzemi de Şıhayin köyünde şehit etmişlerdi. Oğlumsana diyorum ya, o gâvurlar yapmadığını bırakmadı.Müslümanların başına getirdiklerini saymakla bitiremem. Amik köyünde Zinbat kalesi vardır. Oraya sığmanbütün Müslümanları işkence yaparak öldürmüşlerdi.



— Sizi yordum, çok teşekkür ederim.

— Yok babam, Allah yardımcınız olsun, Allah o günleri bir daha göstermesin,


Doç. Dr. Hüseyin Çelik