Uygur Müslümanlarına Teravih bile yasak!
Baskıcı Komünist Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri’nin Ramazan’da Teravih kılması yasaklandı. Müslüman memurların oruç tutması da yasaklandı.

Komünist Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanlarının Teravih kılmaları yasaklandı. Baskıcı Pekin yönetiminin insanlık dışı yeni uygulamaları arasında erkeklerin sakal bırakması ve kadınların başlarını örtmelerinin yasaklanması da var. Bu bağlamda Müslüman memurlarla öğretmenlerin oruç tutması yasaklanmakta, orucu teşvik eden vaizler hakkında soruşturma açılmakta.


İşgalin ardından Doğu Türkistan’a Sincan adını veren bölgesel Çin yönetiminin sitesinde, “Sosyal dengelere zarar verecek kalabalık katılımlı olayları engellemek için din inananlarını geniş kapsamlı ibadet planlamaktan ve organize etmekten zamanında uyarmak ve durdurmak zorundayız” denildi.

Uygur Müslümanlarını kutsal oruç ayındaki ibadetlerini engelleyecek emirler yerel hükümetler tarafından bu hafta şiddeti engelleme bahanesiyle yayınlandı. Ayrıca hükümet yetkilileri, Komünist Parti üyeleri, öğretmenler ve öğrencilerin Ramazan’ı idrak etmeleri de yasakladı.

Doğu Türkistan Zhasou web sitesinde, “Ramazan’ı idrak etmesi için zorlarken yakalanan biri cezalandırılacaktır” gibi ifadeler yer aldı. Bazı bölgelerde Müslüman erkeklerin sakal bırakmaları ve kadınların başlarını örtmeleri de yasaklar arasında dâhil edildi.

Shaya hükümeti, “Sakal bırakanlar ve yüzlerini kapatan kadınların yüzlerini açmaları ve sakalların kesilmesi için etkin önlemler almak zorundayız” dedi. İslam düşmanı politikalarıyla ünlenen Çin komünist hükümetinin bunu nasıl yapacağı ayrıntısı belirtilmedi.

İlçe hükümeti ayrıca bölgelerdeki camilere devriyeler gönderiyor. Shaya yerel hükümetinin diğer İslam düşmanı emirleriyse şöyle: “Kamuya açık alanlarda dini propagandanın birimler ya da bireyler tarafından yapılması yasaktır. Görsel-işitsel her tür kasetin çalınması, hoparlörlerden anons yapılmasını ve Ramazan festivalini aksatacak dini davul ritüellerini kesin olarak yasaklıyoruz.”

Bu bağlamda lokanta sahipleri ramazanda müşterilere kapılarını açık tutmak zorunda.

Yetkililer ayrıca sakallı erkeklere sakallarını kesmelerini, başını örten kadınlara başlarını açmalarını aksi durumda hükümetin bunu gerçekleştirmek için cebri yöntemlere başvuracağını söyledi. Ancak bildiri uygulanacak yöntemler hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

Tüm dünyadaki Müslümanlar, İslami ay takviminin 9’ncu ayı Ramazan’ı bu ayın içinde idrake başladılar. Hasta ve yolcu olmayan yetişkin Müslümanlar Ramazan boyunca gün doğumundan batımına kadar yemekten, içmekten, sigaradan ve cinsellikten kaçınıyorlar. İnananlar kutsal ay boyunca, ibadet, nefis terbiyesi ve hayır işleriyle Allah’a yaklaşmaya çalışıyorlar.

ZALİMLİK

Komünist Çin hükümetinin Uygur Müslümanlarıyla ilgili insanlık dışı ve zalim din yasakları Müslüman Türklerin çoğunlukta olduğu bölgede tansiyonu yükselteceği uyarıları ve sert eleştirilere neden oldu.

Hong Kong’dan İnsan Hakları Gözlemcisi Phelim Kyne şöyle konuştu: “Sakal ve örtüyle ilgili bu tür yasakları duyduk. Hükümete giren Uygur parti üyeleri ve vatandaşların kültürel ve dini ifadeleri açıkça ifade etmekten uzak durmaları bekleniyor. Ancak hükümet web sitelerinde onları siyah ve beyaz olarak ikiye ayırarak, durumla ilgili endişelerinin arttığını ve yasakları sıkılaştırdıklarını ortaya koyuyor.”

Dünya Uygur Kongresi Dilşat Raşit, yasakların Doğu Türkistan Müslüman toplumunda gerilimi artıracağı uyarısında bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Uygurları Ramazan’ı idrak etmekten açıkça yasaklamak dindarların inançlarını ayaklar altına alacak ciddi bir harekettir. Aynı zamanda bu Doğu Türkistan’da çatışmayı körükleyecektir”.

Doğu Türkistan’da yaşayan Türkçe konuşan Müslüman Uygurlar uzun yıllardır Çin boyunduruğu altındalar. 1955’den beri özerk olan bölge Komünist ve İslam düşmanı Çin hükümetinin insanlık dışı yasaklarına maruz kalıyor. Pekin, Türklerin ata yurdu bölgeyi Orta Asya’ya yakın stratejik önemi ve büyük petrol ve doğal gaz kaynakları nedeniyle elinde tutmaya uğraşıyor.

Ucuz ve kalitesiz Çin malları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de oldukça yaygın. İnsanlık dışı uygulamalarıyla ünlenen baskıcı Çin hükümeti, tüm dünyaya dağılan bu mallarıyla büyük bir ekonomik ivme yakaladı.

Çin, Sincan’daki İslami grupları, 19. Yüzyılda Çin’e ilhak edilen ve daha önce Doğu Türkistan İslam Devleti olarak bilinen devleti yeniden kurmaya çalışmakla itham ediyor. 1949 yılında Çin’de iktidara gelen Komünistler bölgeye Shinjang (Yeni Topraklar) adını vererek yaygın olan İslami kimlik yerine komünizm damgasını vurmaya çalışıyor.



CAMİLER KUŞATMA ALTINDA



Doğu Türkistan’daki Shaya bölgesinde güvenlik unsurları Ramazanda camilerin etrafında devriye gezerek çevrede herhangi bir olay meydana gelmemesi için tetikte bekliyor.

Shayalı yetkililer konuyla ilgili şu iddialarda bulunuyor: “Gruplar ya da bireyler tarafından halka açık yerlerde yapılan tüm propaganda ve dini uygulamalar kesinlikle yasaktır. Buna dini içerikli görsel ve işitsel kasetler, megafonlar ve ramazan etkinlikleri dâhil.”



Bu icraatlar akla Doğu Türkistan’ın Çin’in egemenliğine geçmesinden yetmişli yıllara kadar uygulanan geniş çaplı soykırım uygulamalarını akla getiriyor. Bu uygulamalara göre oruç tutmak, namaz kılmak, Kur’an-ı Kerim okumak ve hatta Kur’an-ı bulundurmak yasaktı. Bu “suçu” işledikleri gerekçesiyle binlerce Doğu Türkistanlı ya idam edildi ya da sürgüne gönderildi.



Son zamanlarda bu icraatlar azalsa da tamamen sona ermedi. Ancak Çin’in olimpiyatlara ev sahipliği yapması bu tür uygulamaların geri gelmesine neden oldu. Doğu Türkistan’da büyük bir tutuklama kampanyası başlatan Çin Hükümeti, Uygurluları Pekin Olimpiyatları esnasında terör eylemlerine teşebbüs etmekle suçlamıştı.



Polis merkezindeyken ölen Müslüman bir işadamı için yapılan barışçıl gösteriler Çin Hükümeti’ni kızdırmış bunun üzerine hükümet başörtüsünü yasaklayarak cami ve iş yerlerinde Müslümanlara baskı uygulamaya başlamıştı.



Doğu Türkistan Bölgesi 1955’ten bu yana özerk olmasına rağmen Çinliler bölgenin tam manasıyla bu hakkını kullanmasına izin vermedikleri gibi bölgede bulunan zengin doğal gaz ve petrol rezervlerini de istedikleri gibi kullanıyorlar. Bölgenin bir diğer önemli özelliği ise Çin’in Orta Asya’ya açılan kapısı olmasıdır.



Çin egemenliğine geçmeden önce nüfusun % 90’ı Müslüman iken Çin Hükümeti tarafından buraya yerleştirilen Hanlar (Çinliler) sayesinde Müslümanların nüfusu % 40’a kadar gerilemiştir. Böylece bölge gittikçe Çinli bir kimliğe bürünmektedir.