Öğretmenlikte en alt statüdekiler ücretli öğretmenler. Okulların açık olduğu günlerde çalışıyor ve sigortaları yatırılıyor. "Mevsimlik işçi gibiyiz" diyorlar..

Sunuş

Onlar "Bir kelimelerine bin yıl köle olduğumuz" öğretmenlerimiz. Kimisi anne babasının izinden giderek bu mesleği seçmiş, kimi de öğretmenine duyduğu sevgiden. Nedenleri ne olursa olsun onlar işlerini çok seviyor. Ancak öğretmenler artık sadece kadrolu olarak çalışmıyor. Aralarında kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil, usta öğreticiler diye ayrılıyorlar. Son yıllarda ise daha çok ücretli ve sözleşmeli öğretmen sözlerini duyar olduk. Birer yıllık sözleşmeler karşılığı çalışanlara "sözleşmeli öğretmenler", verdikleri dersler karşılığında ücret alanlara ise "ücretli öğretmenler" deniliyor. İşte bu iki grup kendilerini yalnızca öğretmen olarak tanımlamıyor. Başlarına bir de "modern köleler" ve ücretliler "mevsimlik öğretmenler" tanımlarını ekliyor. Bir de yıllar önce mezun olmalarına rağmen bir türlü mesleğe başlayamamış olanları var ki onlara da "işsiz öğretmenler" diyoruz. Sayılarının 200 bini aştığı belirtiliyor. Bu dizide onların sorunlarını, neden kendilerini köle gibi hissettiklerini, kadrolu öğretmenlerle aralarındaki farkları, yaşadıkları gelecek korkusunun nedenlerini bulacaksınız.

Öğretmenlikteki statüler piramidin basamakları gibi yükseliyor. En üst dilimde kadrolu öğretmenler yer alıyor. Hakları hukuki güvence altında. Onların altında sözleşmeli öğretmenler bulunuyor. Kâğıt üzerinde kadroluların haklarına sahip gibi görünseler de her yıl sözleşme imzalıyorlar, o yüzden de kendilerini "iş güvencesinden yoksun" görüyorlar. Piramidin en alt basamağına gelince işte onlar ücretli öğretmenler. Kendilerini "mevsimlik işçi" olarak nitelendiriyorlar. Onlara "part-time öğretmenler" diyenler de oluyor. Çünkü okulların açık olduğu günlerde çalışıyorlar. Onlar için yaz tatilleri ya da bayramlar "işsizlik" günleri. Çünkü çalıştıkları günler için sigortalılar. Yani yaz tatillerinde ya da bayramlarda sigortaları yatırılmıyor. Öğretmenler ama öğretmen kimlikleri yok, hatta öğretmen evlerine bile giremiyorlar. En fazla ayda 18 gün sigortalı olarak gösteriliyorlar. Hiçbir sosyal hakları yok. İşe başlarken onlarla sözleşme bile yapılmıyor. Onlar kadrolu ya da sözleşmeliler gibi bakanlık tarafından atanmıyor. Ücretleri İl Özel İdare bütçelerinden karşılanıyor.

MÜDÜRLERE BAĞLI

Kaderleri ise okul müdürlerinin "iki dudağı arasında." Görev yaptıkları okullara kadrolu bir öğretmen geldiği zaman "Sana ihtiyacımız kalmadı" denilerek, gönderiliyorlar. Okul yöneticileri ücretli öğretmen olduklarını söylememelerini istiyor. Çünkü veliler her an gidebilecek bu öğretmenlerin çocuklarını okutmalarını istemiyor. Bakanlık sayılarının 36 bin olduğunu söylüyor. Sendikalara göre sayı 100 binin üzerinde. Çünkü Doğu ve Güneydoğu'daki ilçe ve köylerde İstanbul gibi büyük kentlerdeki varoşlarda onlar görev yapıyor. Kendilerini tarım işçileri gibi "mevsimlik öğretmenler" olarak tanımlıyorlar. Saatleri 5.60 YTL. Haftalık 25 saat ders veren ayda 560 YTL civarında maaş alıyor. Bazı branş öğretmenlerinin ders sayısı düşük olduğu için 400 YTL civarında alıyor. Bunun anlamı bir kadrolu öğretmen yerine 3 ücretli öğretmen çalıştırabilmek.

Ayda 10 gün prim doktor hakkı vermedi

Ankara Mamak'ta ücretli öğretmenlik yapan Özlem Keçeci, Hacettepe İngiliz Dil Bilimi mezunu. 3 kez KPSS'de açıklanan taban puanını almasına karşın atanamadı. 25 yaşındaki Keçeci, "20 bine yakın İngilizce öğretmeni atanmayı bekliyor. Son atamalarda taban puan 65 belirlenerek 1500 atama yapıldı. Ancak en düşük kadrolu atama 77.5 puanla, en düşük sözleşmeli atama ise 76.5 puanla yapıldı. Buna ancak umut tacirliği denir" diyor.

KREDİ ÖDEYECEK

Geçen yıl ilköğretim 4-5'inci sınıflara 18 saat İngilizce dersi veren Keçeci, bunun karşılığında sadece aylık 420 YTL aldı. Ücretli öğretmenlerde sigorta verilen ders saatine göre yattığı için Keçeci'ye ayda 10 gün sigorta primi ödendi. Keçeci, "Sigortadan faydalanabilmek için 90 gün prim ödenmesi gerektiği için hastalandığımda doktora gidemedim. Babamın sigortasından da yararlanamıyorum" diyor. Öğrenciliği döneminde öğrenim kredisi alan Keçeci, bu yıl aldığı krediyi faiziyle ödemeye başlayacak. 3 ayda bir 900 YTL ödemesi gereken Keçeci, eğer yeniden ücretli öğretmenlik yapabilirse 3 ayda aldığı bin 200 YTL'nin 900 YTL'sini Kredi ve Yurtlar Kurumu'na yatıracak

Almanca dışında tüm dersleri verdi

Şahin, Atatürk Üniversitesi Almanca öğretmenliği mezunu. 8 yıldır ücretli öğretmen. Üstelik bu süre içinde Almanca dışında Türkçe, felsefe dersleri verdi, sınıf öğretmenliği yaptı. Hatta bir okulda matematik derslerini vermesi bile teklif edilmiş. Bu yıl ilk kez kendi branşında yani Almanca öğretmenliği yapacak: "Açıklar ücretli öğretmenlerle kapatılıyor. Geçmiş yıllarda da ücretli öğretmenlik uygulaması vardı. Ama bu daha çok okul öncesi eğitimdeydi. Bugün hızla yaygınlaşıyor. 60 öğretmenin kadrolu olduğu okulda 17 ücretli, 6 sözleşmeli çalışıyor. Hiçbir hakkımız yok ve bu uygulama yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Öğretmenler arasında sınıf farkı yaratıldı. Ücretli için sözleşmeli, sözleşmeli için kadrolu olmak sınıf atlama göstergesi oldu."

MÜDÜR İŞE ALIYOR

Şahin, birkaç yıl öncesine kadar dilekçelerini okul müdürlerine verdiklerini anlatarak, bugün de hangi öğretmenin seçileceğine müdürün karar verdiğini söylüyor: "30 yaşındayım ve ailemin yanında yaşamak zorunda kalıyorum. Türkiye'nin her yerinde öğretmenlik yapmaya hazırız. Siirt'e de Urfa'ya da giderim. Ancak asıl amaç güvencesiz bu uygulamayı yaygınlaştırmak."

Modern çağın köleleriyiz

Ayfer Çiçek, 3 yıldır ücretli olarak sınıf öğretmenliği yapıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü mezunu. Kendi alanında öğretmen ataması sınırlı olduğu için ücretli öğretmenlik yapıyor. Diğer öğretmenlerle aynı işleri yaptıklarını söylüyor: "Ama ne onların sosyal ne de ekonomik haklarına sahibiz. Biz modern çağın köleleriyiz. İş güvencemiz yok her an işsiz kalabiliriz. Kadrolu öğretmen geldiğinde bizi gönderiyorlar. En fazla 18 gün sigorta yatırılıyor. Bu şekilde bir sigortalılıkta 120 yaşında emekli olurum. Bu tam kölelik düzeni.Uygulama öğretmenliğin mantığına aykırı. Mevsimlik işçi gibiyiz. Okulların açık olduğu günlerde çalışıyoruz."

SABAH