1. #1

    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2008
    Mesajlar
    146





    Öğretmenlikte en alt statüdekiler ücretli öğretmenler. Okulların açık olduğu günlerde çalışıyor ve sigortaları yatırılıyor. "Mevsimlik işçi gibiyiz" diyorlar..

    Sunuş

    Onlar "Bir kelimelerine bin yıl köle olduğumuz" öğretmenlerimiz. Kimisi anne babasının izinden giderek bu mesleği seçmiş, kimi de öğretmenine duyduğu sevgiden. Nedenleri ne olursa olsun onlar işlerini çok seviyor. Ancak öğretmenler artık sadece kadrolu olarak çalışmıyor. Aralarında kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil, usta öğreticiler diye ayrılıyorlar. Son yıllarda ise daha çok ücretli ve sözleşmeli öğretmen sözlerini duyar olduk. Birer yıllık sözleşmeler karşılığı çalışanlara "sözleşmeli öğretmenler", verdikleri dersler karşılığında ücret alanlara ise "ücretli öğretmenler" deniliyor. İşte bu iki grup kendilerini yalnızca öğretmen olarak tanımlamıyor. Başlarına bir de "modern köleler" ve ücretliler "mevsimlik öğretmenler" tanımlarını ekliyor. Bir de yıllar önce mezun olmalarına rağmen bir türlü mesleğe başlayamamış olanları var ki onlara da "işsiz öğretmenler" diyoruz. Sayılarının 200 bini aştığı belirtiliyor. Bu dizide onların sorunlarını, neden kendilerini köle gibi hissettiklerini, kadrolu öğretmenlerle aralarındaki farkları, yaşadıkları gelecek korkusunun nedenlerini bulacaksınız.

    Öğretmenlikteki statüler piramidin basamakları gibi yükseliyor. En üst dilimde kadrolu öğretmenler yer alıyor. Hakları hukuki güvence altında. Onların altında sözleşmeli öğretmenler bulunuyor. Kâğıt üzerinde kadroluların haklarına sahip gibi görünseler de her yıl sözleşme imzalıyorlar, o yüzden de kendilerini "iş güvencesinden yoksun" görüyorlar. Piramidin en alt basamağına gelince işte onlar ücretli öğretmenler. Kendilerini "mevsimlik işçi" olarak nitelendiriyorlar. Onlara "part-time öğretmenler" diyenler de oluyor. Çünkü okulların açık olduğu günlerde çalışıyorlar. Onlar için yaz tatilleri ya da bayramlar "işsizlik" günleri. Çünkü çalıştıkları günler için sigortalılar. Yani yaz tatillerinde ya da bayramlarda sigortaları yatırılmıyor. Öğretmenler ama öğretmen kimlikleri yok, hatta öğretmen evlerine bile giremiyorlar. En fazla ayda 18 gün sigortalı olarak gösteriliyorlar. Hiçbir sosyal hakları yok. İşe başlarken onlarla sözleşme bile yapılmıyor. Onlar kadrolu ya da sözleşmeliler gibi bakanlık tarafından atanmıyor. Ücretleri İl Özel İdare bütçelerinden karşılanıyor.

    MÜDÜRLERE BAĞLI

    Kaderleri ise okul müdürlerinin "iki dudağı arasında." Görev yaptıkları okullara kadrolu bir öğretmen geldiği zaman "Sana ihtiyacımız kalmadı" denilerek, gönderiliyorlar. Okul yöneticileri ücretli öğretmen olduklarını söylememelerini istiyor. Çünkü veliler her an gidebilecek bu öğretmenlerin çocuklarını okutmalarını istemiyor. Bakanlık sayılarının 36 bin olduğunu söylüyor. Sendikalara göre sayı 100 binin üzerinde. Çünkü Doğu ve Güneydoğu'daki ilçe ve köylerde İstanbul gibi büyük kentlerdeki varoşlarda onlar görev yapıyor. Kendilerini tarım işçileri gibi "mevsimlik öğretmenler" olarak tanımlıyorlar. Saatleri 5.60 YTL. Haftalık 25 saat ders veren ayda 560 YTL civarında maaş alıyor. Bazı branş öğretmenlerinin ders sayısı düşük olduğu için 400 YTL civarında alıyor. Bunun anlamı bir kadrolu öğretmen yerine 3 ücretli öğretmen çalıştırabilmek.

    Ayda 10 gün prim doktor hakkı vermedi

    Ankara Mamak'ta ücretli öğretmenlik yapan Özlem Keçeci, Hacettepe İngiliz Dil Bilimi mezunu. 3 kez KPSS'de açıklanan taban puanını almasına karşın atanamadı. 25 yaşındaki Keçeci, "20 bine yakın İngilizce öğretmeni atanmayı bekliyor. Son atamalarda taban puan 65 belirlenerek 1500 atama yapıldı. Ancak en düşük kadrolu atama 77.5 puanla, en düşük sözleşmeli atama ise 76.5 puanla yapıldı. Buna ancak umut tacirliği denir" diyor.

    KREDİ ÖDEYECEK

    Geçen yıl ilköğretim 4-5'inci sınıflara 18 saat İngilizce dersi veren Keçeci, bunun karşılığında sadece aylık 420 YTL aldı. Ücretli öğretmenlerde sigorta verilen ders saatine göre yattığı için Keçeci'ye ayda 10 gün sigorta primi ödendi. Keçeci, "Sigortadan faydalanabilmek için 90 gün prim ödenmesi gerektiği için hastalandığımda doktora gidemedim. Babamın sigortasından da yararlanamıyorum" diyor. Öğrenciliği döneminde öğrenim kredisi alan Keçeci, bu yıl aldığı krediyi faiziyle ödemeye başlayacak. 3 ayda bir 900 YTL ödemesi gereken Keçeci, eğer yeniden ücretli öğretmenlik yapabilirse 3 ayda aldığı bin 200 YTL'nin 900 YTL'sini Kredi ve Yurtlar Kurumu'na yatıracak

    Almanca dışında tüm dersleri verdi

    Şahin, Atatürk Üniversitesi Almanca öğretmenliği mezunu. 8 yıldır ücretli öğretmen. Üstelik bu süre içinde Almanca dışında Türkçe, felsefe dersleri verdi, sınıf öğretmenliği yaptı. Hatta bir okulda matematik derslerini vermesi bile teklif edilmiş. Bu yıl ilk kez kendi branşında yani Almanca öğretmenliği yapacak: "Açıklar ücretli öğretmenlerle kapatılıyor. Geçmiş yıllarda da ücretli öğretmenlik uygulaması vardı. Ama bu daha çok okul öncesi eğitimdeydi. Bugün hızla yaygınlaşıyor. 60 öğretmenin kadrolu olduğu okulda 17 ücretli, 6 sözleşmeli çalışıyor. Hiçbir hakkımız yok ve bu uygulama yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Öğretmenler arasında sınıf farkı yaratıldı. Ücretli için sözleşmeli, sözleşmeli için kadrolu olmak sınıf atlama göstergesi oldu."

    MÜDÜR İŞE ALIYOR

    Şahin, birkaç yıl öncesine kadar dilekçelerini okul müdürlerine verdiklerini anlatarak, bugün de hangi öğretmenin seçileceğine müdürün karar verdiğini söylüyor: "30 yaşındayım ve ailemin yanında yaşamak zorunda kalıyorum. Türkiye'nin her yerinde öğretmenlik yapmaya hazırız. Siirt'e de Urfa'ya da giderim. Ancak asıl amaç güvencesiz bu uygulamayı yaygınlaştırmak."

    Modern çağın köleleriyiz

    Ayfer Çiçek, 3 yıldır ücretli olarak sınıf öğretmenliği yapıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü mezunu. Kendi alanında öğretmen ataması sınırlı olduğu için ücretli öğretmenlik yapıyor. Diğer öğretmenlerle aynı işleri yaptıklarını söylüyor: "Ama ne onların sosyal ne de ekonomik haklarına sahibiz. Biz modern çağın köleleriyiz. İş güvencemiz yok her an işsiz kalabiliriz. Kadrolu öğretmen geldiğinde bizi gönderiyorlar. En fazla 18 gün sigorta yatırılıyor. Bu şekilde bir sigortalılıkta 120 yaşında emekli olurum. Bu tam kölelik düzeni.Uygulama öğretmenliğin mantığına aykırı. Mevsimlik işçi gibiyiz. Okulların açık olduğu günlerde çalışıyoruz."

    SABAH
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır <br />Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır <br />Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır <br />(Sezai Karakoç)

  2. #2
    umuro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mayıs.2008
    Yaş
    41
    Mesajlar
    1,451

    Sabah gazetesinin yeni yazı dizisi eğitimde kölelik sözleşmeli ücretli işsiz öğretmenleri anlatan bir yazı dizisi takip etmek gerekir.
    Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür; ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.<br />OFLU/TARİHÇİ<br /><br />

  3. #3
    umuro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mayıs.2008
    Yaş
    41
    Mesajlar
    1,451

    Her yıl sözleşme stresi yaşıyorlar

    Danıştay "Öğretmenlik mesleği geçici personel ile sürdürülemez" diyor, son söz Anayasa Mahkemesi'nde..

    Öğretmenlik piramidinde en alttaki ücretlilerin üzerindeki basamakta sözleşmeliler yer alıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'na göre 5 yılda 75 bin 741 sözleşmeli öğretmen atandı. Bunların 20 bin 540'ı kadroya geçti. Çeşitli nedenlerle ayrılanlar oldu. Ancak ağustosta atananlarla birlikte sayıları halen 36 bin 710. 2008 bitmeden 10 bin sözleşmeli öğretmen daha atanacak.

    10 YILDIR UYGULANIYOR

    Onlar Devlet Memurları Kanunu'nun 4-B kapsamında birer yıllık sözleşme yapılarak bakanlık tarafından sözleşmeli öğretmen diye atanıyorlar. Kadrolu öğretmenlerin haklarına sahip oldukları söylense de okullarında yönetici olamıyor, müfettişlik yapamıyor, kadroluların sahip oldukları birçok özlük hakkından yoksun kalıyorlar. Kadrolular gibi yıllara göre maaşlarında bir değişiklik olmuyor. Bulundukları okullarda kadrolu öğretmen gelir ve norm fazlası oluşursa ücretlilerin ardından onlar okullarından ayrılmak zorunda kalıyor. Her yıl sözleşmeleri yenileniyor. Onlara göre bu durum iş güvencesi olmadan çalışmak, bu da geleceğe güvensizlik anlamına geliyor. Kamuda sözleşmeli personel çalıştırılması uygulaması eski yıllara dayanıyor. Uygulama 1998 yılında 657 sayılı yasanın 4-C maddesine göre "Kısmi zamanlı geçici İngilizce ve bilgisayar öğreticisi" görevlendirmekle başladı. 2005'te bütün branşlardan 20 bin kısmi zamanlı geçici öğretici görevlendirilmesiyle dava konusu oldu. Danıştay uygulamayı "Özel bir ihtisas mesleği, asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan öğretmenliğin geçici personel görevlendirme ile yürütülmesini" doğru bulmayarak iptal etti.

    KARAR BEKLENİYOR

    Mart 2006'da yeni düzenleme yapıldı. 657 sayılı kanunun sözleşmeli personel çalıştırılmasına olanak veren 4-B maddesine "Milli Eğitim Bakanlığı'nda norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılmaması hallerinde öğretmenlerin..." hükmü eklendi. 2006 temmuzdan itibaren yine 1 yıllık sözleşme yapılmaya başlandı. Düzenlemenin iptali için sendikalar Danıştay'a başvurdu. Danıştay da uygulamayı Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve halen karar bekleniyor.


    Kadrolu olmak Kadrolu olmak bir üste atlamak bir üste atlamak

    Hülya Uygurlar, Gazi Üniversitesi Türkçe öğretmenliği mezunu. 2006'dan bu yana ilköğretim ikinci kademede Türkçe öğretmeni olarak sözleşmeli çalışıyor. Kadrolu öğretmen olarak atanmayı bekliyor: "Ücretli için sözleşmelilik, sözleşmeli için de kadroluluk bir üst basamağa yükselmek anlamına geliyor. Atamam yapılmadı çünkü taban puanlar sürekli değişiyor. 90 puanla da açıkta kalanlar oluyor. Benim girdiğim yıl kadrolu olmak için 81 puan gerekiyordu, ben 78 aldım, sözleşmeli öğretmen oldum. Ama üç puan bizim başarısız ya da vasıfsız olduğumuzu göstermez. Ama biz 25 yıl da çalışsak stajyeriz. İdareciler ile iyi geçinmek zorunda kalabiliyorsun. Kısaca üzerinde sürekli bir baskı hissediyorsun. Görev verilecekse kadroluya 'ister misin?' diye sorulur, ücretli ve sözleşmeliye ise sorulmaz" diyor.

    'Sözleşmeli kölelik'

    Türk Eğitim Sen Başkanı İsmail Koncuk, uygulamayı "Sözleşmeli kölelik" olarak tanımlıyor: "Kadrolu öğretmen ihtiyacını giderecek on binlerce öğretmen atanmayı beklerken bu yola girdi. Oysa 4 B'de 'kadrolu istihdam edilmesi mümkün değilse' deniliyor. Ancak sözleşme neredeyse asil atamaya döndü. 'Emir kulu' anlayışını getiriyor. Amirine hayır diyemeyecek bir öğretmen tipi. İş güvenceleri yok, konuşma hakkı yok."

    İki yılda 5 okul değiştirdi

    S.D. 2006'dan itibaren sözleşmeli öğretmen. S.D. ise şöyle diyor: "KPSS'den yüksek puan almıştım, bu uygulamanın nasılsa sürmeyeceğini, kadroya geçirileceğimizi düşünerek, sözleşmeli oldum. Ama bakanlık 'Nasılsa bu kadar işsiz öğretmen var, biriniz olmazsa biriniz olur' diyerek, geri adım atmıyor. Bizim için en onur kırıcı nokta bu. Öğretmen olduğumuza sevinemiyoruz. Bazı okullarda evrak getir götür gibi angarya işler yaptırılıyor. Sürekli boşluk dolduruyoruz. 2 yılda 5 okul değiştirdim. Gidiyorum, öğrencileri tanıyorum, ilişki kuruyorum, beni başka yere veriyorlar."

    Kadrolu ve sözleşmeli farkları nedir?

    'sozlesmeliogretmen' sitesi kadrolular ile farklarını şöyle sıralıyor:

    * Sözleşmeler her ocakta yenileniyor. Kadrolular ise emekli olana kadar çalışacağını biliyor.

    * 18 maddelik sözleşme metnindeki "Taraflar bir ay önce ihbar etmek şartıyla, sebep göstermeksizin sözleşmeyi feshedebilir" maddesini Danıştay durdurdu. 13'üncü maddenin D bendinde, "Norm kadronun gerektiği öğretmen temin edildiğinde veya sözleşmeli personel ihtiyacının ortadan kalkması halinde sözleşmesi feshedilir" ve Ğ bendinde, "Eğitim ve öğretimin devam ettiği dönemde aralıksız iki aylık süre zarfında sözleşme ücreti karşılığı ders yükünün doldurulmaması durumunda sözleşmesi feshedilir" ise yürürlükte.

    * Sözleşmelilerin özür durumu hariç tayin hakları yok. 20 yıl çalışsa da yurtdışında göreve başvuramıyor.

    * Yönetici veya müfettiş olamıyorlar. Kadrolular gibi öğretmen olarak askerlik yapamıyorlar.

    * Sözleşmelilerin eş, çocuk, doğum yardımları yok.

    * 25 yıl sözleşmeli de olsa kadrolular gibi maaşları artmıyor




    Pervin Kaplan - Nergis Demirkaya 16.09.2008
    Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür; ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.<br />OFLU/TARİHÇİ<br /><br />

  4. #4

    Üyelik tarihi
    24.Ağustos.2010
    Yaş
    42
    Mesajlar
    136

    ülkemizde hiç bir meslek grubunda böyle bir uygulama yokken,eğitim alanında bu öğretmenlik uygulaması çok düşündürücü. Her şeyin temeli eğitimdir anlayışının pek de yöneticiler tarafından geçerli olmadığı aşikar.

Benzer Konular

  1. Eski İnançlar mı Modern Hurafeler mi
    Konu Sahibi Evliya Çelebi Forum İlk Türk Devletleri Araştırmalar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 04.Ekim.2009, 16:29
  2. TAŞINDI: Modern Çağın Köleleriyiz
    Konu Sahibi umuro Forum Eğitim Haberleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 16.Eylül.2008, 18:14

Bu Konu için Etiketler

Giriş