1. #1

    Üyelik tarihi
    18.Nisan.2007
    Yaş
    32
    Mesajlar
    45


    KAVİMLER GÖÇÜ

    Tarih öncesi dönemlerden başlayarak başlayan göçler aralıklar devam etmiştir. Bu göçlerin hemen hepsinin siyasi ve askeri sebepleri vardır. Göç, bir milletin, bir kavmin yurtlarını terk ederek bilinmeyen bölgelere yok olma pahasına da olsa göç etmesidir. Tarih öncesi yapılan göçlerin sebeplerini o dönemin aydınlatabilecek yazılı kaynaklar bulunmadığından tam olarak açıklayabilme imkanı her zaman bulunamamaktadır. Yazının bulunmasından sonraki dönem göçlerin birbirlerine daha sağlıklı bilgiler edinebilmekteyiz.
    Kavimler göçünü başlatan Batı Hunlar’ının kimlikleri hakkında 200 yıldan beri türlü tahminler yürütülen ve çeşitli bilginler tarafından Türk-Fin, Fin-Ugor, Uygur-Moğol , Türk-Moğol karışımı, Türk-Moğol-Mancu karışımı oldukları konusunda yabancı bilim adamları görüş ileri sürmüşlerdir. Kaynaklar ve yorumlar çok çeşitlidir. Bazı kaynaklar Batı Hun İmparatorluğu ile Avrupa Hun İmparatorluğunu ayırmakta ve bunları iki ayrı devlet olarak kabul etmekte, bazıları ise batı ve Avrupa Hun İmparatorluklarını birbirlerinin devamı sayarak tek devlet kabul etmektedir. Batı Hunlar’ının geldikleri yer konusunda da değişik görüşler ileri sürülmesine karşın son yapılan araştırmalar bu Hunlar’ın, Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Orta Asya’dan göç eden kav,imler olduğunu kesinleştirmiştir. Batı Hunlar’ının Aya kökenli ve Büyük Hun Devleti’ni kuran kavimlerin torunları oldukları artık kesin bir gözle bakılmaktadır. Bu konuda tarihsel, kültürel ve toplumsal bilgilerle kanıtlanmıştır. Avrupa Hunlar’ının dili Türkçeydi. Hükümdar sülalesinin adlarına baktığımızda bunu görmekteyiz. Muncuk, Atilla, İlek, Dengizik, Aybars, Arıkan, Oktar vb.
    Daha önce Hun tarihinde de gördüğümüz gibi ilk çağda büyük bir imparatorluk kuran Hunlar m.ö. 48 yılında Güneydoğu ve kuzeybatı Hun Devletleri diye 2’ye ayrılmıştır. Güney Doğu Hun Devleti Çin baskısı altına girdi ve eski Hun anayurdu bütün özelliklerini giderek yitirdi. Çin kaynaklarını bu toplulukların Slen-pilerin eline geçtiğini belirtir. Asıl Hun tarihi M.Ö. II. yy’ın birinci yarısında Avrupa topraklarına gelişecektir.
    Hunlar batı steplerine göç etmeden önce burada buralarda İskitler yaşıyordu. Daha sonraları İran’dan gelen Sarmallar İskit İmparatorluğunun yıkılmasından önemli rol oynadılar. İran kökenli kavimler batı steplerine yayıldılar. Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Orta Asya’da kurulması denenen bazı Rum Devletleri uzun ömürlü olmadı ve Hunlar yavaş yavaş Batı’ya doğru göç etmeye başladılar. Öncelikle Aral Gölü civarında görülen Hunlar, sonraları Don ve Volga ırmaklarını görüldüler. Bu tarihlerde Karadeniz’in bazı kısımları Gotların işgali altında bulunuyordu. Don-Dinyeper Irmakları arasında Ostrogotlar, onların batısında da Vizigotlar yerleşmişti. Vandallar da Batı’da oturuyordu. Germen kavimleri İran Boyları karışık biçimlerde yaşıyorlardı. Hunlar, önce Doğu Gotları olan Ostrogot Devleti’ni yıktı, sonra da Batı Gotları olan Vizigotlar tarih sahnesinden silindiler. Gotlar, bu yenildiler üzerine kalabalık gruplar halinde Batı Avrupa’ya kaçtılar. Bu dönemde birçok kavim Hunlar’ın zorlamasıyla Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya doğru göç etti. Hunların Roma İmparatorluğu’nun Kuzey kesimlerini de alt üst ederek İspanya’ya kadar büyük bir kavimler göçüne neden oldular. Yendikleri kavimlerden aldıkları esirler ile ordularını genişleterek Avrupa’nın içlerine doğru saldırılarını yaygınlaştırdılar. Yoğun Hun saldırıları ile karşılaşan Avrupa’nın dengesi alt-üst oldu. Tüm Avrupa Hunlar’a barbar gözüyle bakar oldu. Roma İmparatorluğundan herhangi bir direniş görmeyen Hunlar Macaristan’a kadar büyük sefer düzenlediler. Bu bölgelerde yaşayan kavimler Roma İmparatorluğu sınırları içine giriyorlar, Romalıların askeri gücüne sığınıyorlardı. Göründüğü gibi Kavimler Göçü: Ural Irmağı ile Volga arasında bulunan Batı Hunları’nın Avrupa içlerine ilerleyerek önlerine çıkan toplulukların bir kısmını yönetimleri aylına alması, bir kısmını da Avrupa’nın batısına ve güneyine doğru yer değiştirmek zorunda bırakmasıyla başladı. Avrupa’da “Barbar Krallıkları” denen küçük devletlerin doğmasıyla sonuçlandı.
    Avrupa’da Kurulan Krallıklar


    İspanya’da İspanya (Vizigotlar):

    418-700 yılları arasında İspanya’da kurulan en önemli krallıklardan biridir. Yaklaşık 100 yıl yaşamışlardır. İlk devlet şeklini de Batı İspanya olarak görüyoruz. Armanizm’in etkisinde kalarak Hristiyanlığı kabul etmişler. İspanya’nın Hristiyanlaşmasında etkili oldular. Hun Türkleri Avrupa’ya ilerlerken bu kavimlerle mücadeleler yaptılar. Balkanlarda tutunamayacağını anlayan vizigotlar, Sicilya (İspanya’ya) göç ettiler. Justiniyanus döneminde Roma güçlenmeye başlayınca etkisiz hale geldiler. Aydınlanma çağının başlaması ve İspanya’da İslam ordularının görülüp 711’de Endülüsler’in kurulmasıyla son buldu.


    Kuzey Afrika (Vandallar) 533-548 :

    V. yy’da Kuzey Afrika’da devlet kuran Vandallar Hristiyan olup Ariyani mezhebini benimsemişlerdir. Bu nedenle, Ariyani olmayan yerli halka baskı yapmışlar ve zulm etmişlerdir. Bu arada yerli halk olan Berberiler arasında çıkan isyanlarda devletin gücünü azaltmıştır. Başkenti Burgoplar’dır. Jüstinyen’in izlediği dış politika neticesinde tekrar bunları Bizans’a bağlamıştır.


    İtalya (Ostrogotlar)

    Teodarik tarafından İtalya alınmış, ölümünden sonra taht mücadeleleri olmuş, tahta geçen Teodora’nın kızı Bizans’la iyi ilişkiler kurmuş, Bizans kültürünü de benimsemiş, bu durum Jüstinye’nin politikalarını kolaylaştırmış, devletin merkezi Koverraya’dır. 555 yılında tamamen yıkılmıştır.

    Areman Krallığı (Aslasloren)

    Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Anglosaksonlar Galya topraklarında 871-1066’da kurulmuşlar. Küçük 7 krallıklardan oluşmakta, yabancılarla mücadelelerde ittifak içinde olmuşlardır. Anglosakson Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir.

    Langobadlar (568-774)

    Macaristan Ovası’na kurulmuşlardır. Hunlarla ve Doğu Gotlarıyla 773-774 yılında Avrupa’da kurulan son ve en büyük krallık olan Frank Krallığı tarafından yıkılmışlardır. 486 ve 843 yılları arasında hakimiyet kurmuşlar, Batı Avrupa sahasında 496’da Hristiyan olmuşlar, Batı Avrupa’da Hristiyanlık Resmi din olarak başlamıştır.

    Franklar (773)

    3 bölgeye ayrılmışlar:
    1. Avusturya Bölgesi (Viyana)
    2. Nestruya Bölgesi
    3. Burgan (Onlins Bölgesi)

    Yaklaşık 400 yıl Avrupa’da güçlenmişlerdir. 3 bölgeye toplanması, 3 bölgeye bölünmesi demektir. Bu bölgeleri kardeşler yönetmiş ve birbirinden bağımsız hareket etmişlerdir. Avusturya’da kurulan Franklar Karolenj olarak değişmiştir. Bizans’la karşılıklı ilişkiler başlamış, Avrupa’nın tek hakimi durumuna gelmişlerdir. Avarlar’ın hakimi zor durumda bırakmış, Franklar daha sonra Katolik kilisesine yaklaştı ve Katolik dünyasının liderliğini benimsemiştir.
    Bütün bu devletler Roma’dan miras kalan yönetim yapısıyla ve misyonerler aracılığıyla Germen ülkelerini Hristiyanlaştıran Katolik kilisesinin desteğiyle durumlarını sağlamlaştırmışlardır. Göç sonunda Hunlar aleyhine inanılmaz rivayetler ev hikayeler çıkmıştır.
    Barbarlar silah zoruyla ele geçirdikleri topraklardaki bütün Roma izlerini silmeye kalkışmışlardır. Çünkü sayıca azdılar. Barbar kavimlerle Romalılar arasındaki en büyük ayrılık nedeni, İznik Konsilinin, (325) yılında mahkum ettiği Ariusculuktu. Bu inancın, İsa’yı Tanrısal bir varlık değil bir insan olarak kabul etmesine dayanıyordu.
    395 yılında Roma İmparatoru’nun ölmesi üzerine yeniden harekete geçen Hunlar’ın bir kısmı Balkanlardan Trakya’nın içlerine inerken bir kısmı da Kafkasya’dan geçerek Anadolu’nun iç kısımlarına gidiyorlardı. Hunlar’ın Doğu kanadı tarafından düzenlenene bu akımları basık ve kursik adlı başbuğlar yönetiyordu. Hunlar Anadolu’ya indikten sonra burada kalmışlar, iç kısımlara doğru ilerlemişler, Anadolu’ya işgal değil keşif amaçlı gelmişlerdir. Çukurova ve Suriye’yi işgale etmişlerdir. Kudüs’e kadar inen Hunlar, daha sonra Kuzey’e dönerek Orta Anadolu’ya yürüdüler ve daha sonra da Azerbaycan yoluyla kendi merkezleri olan Kuzey Karadeniz’e döndüler. İskitlerden sonra Türklerin Anadolu’ya ikinci kez gelişleri Hunlar döneminde olmuştur. Hunlar Doğu Roma’yı çöktürmeye yönelik saldırılarını arttırdılar. Ancak dış politika savaş taktiği olarak Roma’yı ortadan kaldırmayı ana ilke olarak benimserken, Buna karşı Batı Roma ile dostluk ilişkililerini geliştirmişlerdir. Avrupa’da ortalığı karıştıran bazı barbar kavimlerin hem Romalıların hem de Hunların düşmanı olması Hun Devleti’ni böyle bir dış politikaya yöneltmişti. Hun kuvvetlerinin mevcudu 90-100.000 Türk, bir o kadar da Germen ve İslav olmak üzere 200.000 kişi kadar çeşitli kaynaklardan takip edildiği kadar Hun Devleti içinde şu kavimler yer almaktaydı.

    1) Doğu’dan Batıya: Germenler, Gotlar, Suebler, Gedipler.
    2) Orta ve Batı Rusya: Slavlar, Venedalılar, Sklavanler, Antlar.
    3) Kafkaslar’dan Tuna’ya Dağınık Halde: İranlılar, Alanlar, Sarmatlar, Başternolar,
    4) Ural’dan Baltık’a: Finler, Ugorlar, Çudlar, Estler, Vidivaniler.
    5) Türkler: İmparatorluğun her tarafına yayılmış olarak üçogur, beşogur, altıogur, onogur, saraogurlar, agaçeriler, sabarlar.
    Yaklaşık olarak sayıları kırkbeşe yaklaşan bu kadar çok kavim eski Türk devlet sistemine göre bir siyasal birlik oluşturmakta, yabancı kavim ve zümreler ancak kralları aracılığıyla imparatorluğa bağlıydı.

    Kavimler Göçü’nün Roma’ya Etkisi
    Roma siyasi kısaca bahsedersek; Roma M.Ö. 773 yılında Tibet Nehri üzerinde savunmaya elverişli bir tepede kurulan ve kısa zamanda gelişme kaydederek ilk çağın en büyük imparatorluğu haline gelmiştir. Kazandığı büyük zaferlerle Akdeniz’i ele geçirmiştir. Böylece gücünü artırmıştır.
    Roma İmparatorluğu’nun gücü dini mücadeleler ve iç savaşlarla sarsılırken Doğu’da İran’ın baskısı da gitgide artmaktaydı. Bu arada da Kavimler Göçü’nün başlaması daha büyük darbe oldu. Bu arada kuzeyden ve doğudan hiç aralıksız savaştı.
    Trakya topraklarını Batı Gotları tahrip etmeye başlamışlar, Batı Gotları ve Hunlarda desteklemişlerdir. Barbar kavimleri ile savaş yapmışlar, savaş taktiği olarak Germenleri yok edebilmek için barış antlaşması yapmışlar. Ostrogotlar, Paranya’da Vizigotlarda İspanya’da iskan edildiler. Vizigotlar, yüksek askeri ücrete sahip olacaklar, Roma’nın müttefiki sayılacaklar ve icap ederse Roma’ya askeri yardımlarda da bulunacaklardır. Amaçları Gotları Roma’dan uzaklaştırmaktı. Fakat pek çok Got grubu imparatorun hizmetine girdi.
    Anlaşmanın ve Roma’nın izlediği siyasetin sonucu olarak;
    1)Devletin Germen kavimlerinin dalgalarının ezilmesi durduruldu.
    2)Saldırganlar devlet hizmetine alınarak faydalanma yoluna gidildi.
    3)Mevcudu azalan Roma ordusu takviye edilmiş oldu.
    Bu anlaşmaların olumsuz yanları olarak;
    1)Germenler savaş yoluyla değil barış yoluyla Roma İmparatorluğu’na sızdılar.
    2)Ordu Germenleşti.
    3)Devletin mali yükü arttı.
    4)Ağır vergilere muhatap olan halkın sefaleti arttı.
    5)Ağır borçların ve ekonomik sıkıntıya giren, vergi memurlarının baskısından kaçmak isteyen halk, büyük arazi sahibi kişilerin himayesine girmeye başladılar.
    Roma’nın Çöküş Nedenleri
    1)İmparatorluğun geniş sınırlara ulaşması.
    2)Askeri birliklerin (lejyon) kendi komutanları imparator ilan etmesi ve imparatorların birbirleri ile mücadeleleri.
    3)İç mücadelelerin devleti yıpratması.
    4)Germenlerin ve İranlıların saldırıları.
    5)Kavimler Göçü yani Hun akımlarının Roma topraklarına baskısı.
    Bu sebeplerle meydana gelen askeri ve siyasal çöküntü diğer kurumlarında çökmesine sebep oldu. Sosyal hayat bozuldu.
    İmparatorlar, barbarların siyasal becerilerini küçümsemelerine rağmen, değişen koşulların kalıcı olarak, Roma toparlanmasına zarar verebileceğini hesaplamamışlardır. Barbarlarda kendi cephelerinden imparatorluk yönetiminin zayıflığının kanıtlandığı bir durumla o kadar iç içe hale gelmişler ve kendi yöneticileri o kadar güven kazanmışlardır ki daha az saygılı davranmaktan çekinmez olmuşlardı.
    Bir yandan yaşamak için güçlü bir merkezi iktidar isteyen devletçiliğe aykırı düşen bir hayat görüşü, öte yandan orta sınıflar yani bir toplumun en sağlıklı ve en zaruri bölümünü yok eden bir ekonomik bunalım.
    Kısaca, bu uzun ve sıkıntılı dönem içinde yeni bir Avrupa kurulmuş, batının Asya’yla olan ilişkileri yepyeni koşullar altına gelmiş ve bu yeni gelişmeler önümüzdeki çağa özelliklerini vererek damgasını vurmuştur.
    Kavimler Göçü, Avrupa’da bir çok etki yaratmış, Avrupa medeniyetinin Hun Türklerinden aldığı başlıca unsurları büyük Fransız tarihçisi ve Coğrafyacısı Fernand Grenord şöyle ifade ediyor: “O zamana kadar, Avrupalıların meçhulü olan iç çamaşırları, at koşumları ve Türklerin atlarını besleme usulleri askerliğe ve süvariliğe dair bir çok hususu, bir çok coğrafya ismi ve mefhumu, at donatımına ait bir çok hususları Hunlardan öğrenmişlerdir.
    Kavimler Göçü’nün Sonuçları
    1)Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olarak ikiye ayrıldı. (395) Batı Roma 476 yılında Germen kavimleri tarafından yıkıldı.
    2)Avrupa’nın etnik yapısı değişti, Germenlerin Avrupa’ya karışması yerli milletler ortaya çıkardı.
    3)Türkler Avrupa’da Avrupa Hun Devleti’ni kurdu.
    4)İngiltere, Fransa gibi Avrupa Devletlerinin temelleri atıldı.
    5)Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıktı.
    6)Şövalyecilik ortaya çıktı.
    7)Avrupa’da edebi destanlar ve efsaneler meydana çıktı.
    8)Avrupa’da Milliyetçilik yayıldı.
    9)İlk çağ kapandı, Orta Çağ başladı.

  2. #2
    ziberkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Ağustos.2007
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,462

    KAVİMLER GÖÇÜ ÖNCESİ HUNLARA GENEL BAKIŞ
    Asya Hunları, M.S. II. yüzyıl başlarında birbirlerinden ayrılmış üç bölüm halindeydi. Balkaş Gölü havzasında Çi-çi hükümdarın iktidar zamanından artakalan Hun toplulukları bulunmaktaydı. Çungarya ve Barköl dolaylarında Kuzey Hunları, Kuzeybatı Çin sahasında ise Güney Hunları varlıklarını sürdürmekteydiler. Kuzey Hunlarından eski Hun başkenti bölgesinde kalanlar, 155 yılına doğru Moğol soyundan gelen Sienpiler tarafından batıya sürülerek neredeyse tümden yurtlarından çıkarıldılar. Güney Hunları ise kendi içlerindeki çatışmalar sonucunda ikiye ayrılmış ve topraklarının tümü, baskıları gittikçe artan Çinliler tarafından 220’ye doğru işgal edilmiştir. Bu olayların sonucunda Çin sahasındaki Hun siyasi hayatı tarihe karışmıştır.
    Bu bölgelerdeki Hunlar, Çi-çi iktidarının sona ermesiyle birlikte etrafa dağılmış ve özellikle Aral Gölü’nün doğusundaki bozkırlara çekilerek, varlıklarını devam ettirmişlerdir. Oradaki diğer Türk boyları ve I. yüzyıldan II. yüzyılın ortalarına kadar Çin’den gelen Hun kitleleri ile çoğalan ve uzunca bir süre sakin bir yaşam sürdürerek güçleri artan bu Hunların özellikle iklimin değişmesi nedeniyle batıya yöneldikleri tahmin edilmektedir. Avrupa Hunlarını kuranların bunlar olduğu bilinmektedir.
    AVRUPA’NIN DEĞİŞEN YÜZÜ : KAVİMLER GÖÇÜ
    Hunlar, IV. yüzyılın ortalarında Alan ülkesini ele geçirdikten sonra Volga kıyılarında göründüler. O tarihlerde Karadeniz kuzeyindeki düzlükler, bir Germen kavmi olan Gotların hakimiyetindeydi. Don ve Dinyeper nehirleri arasında Ostrogotlar (Doğu Got’ları), onun batısında Vizigotlar (Batı Got’ları) bulunuyordu. Daha batıda Transilvanya ve Galiçya’da Gepideler, bugün Macaristan toprakları içinde yer alan Tisza ırmağı dolaylarında Vandallar vardı. Bu dört Germen kavmin dışında aynı bölgede İranlı ve Slav kitlelerin yanı sıra küçük Germen toplulukları da yaşıyordu. Hun başbuğu Balamir idaresinde, ilk saldırı Ostrogotlara yapıldı. Bu saldırı onları yıkmaya yetti (374). Ardından Ostrogot Kralı Ermanarik intihar etti ve yerine Hunlar tarafından Hunimund isimli bir kral atandı. Üstün bir askeri yeteneğe sahip Hun orduları saldırılarına devam ederek Dinyeper kıyılarında Vizigotlara büyük bir darbe indirdi. Vizigot Kralı Atanarik, kalabalık Vizigot kitleleriyle batıya doğru kaçtı (375). Böylece Hun askeri gücünün harekete geçirdiği ve batıya doğru çeşitli kavimlerin birbirlerini yerlerinden iterek (topraklarından çıkararak) Roma İmparatorluğu’nun kuzey eyaletlerini alt üst edip, İspanya’ya kadar uzanmak suretiyle Avrupa’nın etnik çehresini değiştirdiği tarihi “Kavimler Göçü” başlamış oldu.
    Beklenmedik yerlerde görülen ani ve şiddetli Hun darbeleri Doğu Avrupa kavimleri arasına korku ve dehşet uyandırmıştır. Hatta Hunlar aleyhinde çoğu Lâtin ve Grek kaynaklarında kayıtlı, inanılmaz söylenti ve hikâyelerin çıktığı bilinmektedir.
    Hunlar; Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçtiler ve Romalılardan hiçbir karşılık görmeksizin, Trakya dolaylarına kadar ilerlediler. Bununla birlikte, Roma topraklarında görülen bu kuvvetlerin yalnızca keşif için gönderilen öncü birlikler olduğu, daha sonraki tarihlerde bugünkü Macaristan ovalarına kadar akınlar düzenlenmesinden anlaşılmaktadır. Hun saldırılarından kaçan, bugün Avusturya arazisindeki Markomanlar ile Kuardlar, Roma topraklarına geçmeye hazırlanırken, İran asıllı Sarmatlar Roma sınırlarını aşıyorlardı. Diğer yandan, daha önceden sınırları aşan ve Transilvanya’da duraklamış olan Vizigotlar ise Roma sınırlarını geçiyorlardı (381). Bu sıralarda Germen asıllı topluluklar ile İranlı Baştarnalar, Batı Macaristan’dan Alpler’e sarkarak İtalya sınırlarını tehdit etmeye başlamışlardı.
    Hunlar, Roma İmparatoru I. Theodisius’un ölüm yılı olan 395’te iki cepheden harekete geçtiler. Hunların bir kısmı Balkanlardan Trakya’ya doğru ilerlerken daha büyük bir kısım, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya yöneltilmişti. Basık ve Kursık adlı iki başbuğun yönetimindeki Anadolu akını, Hun Devleti’nin Don nehri civarında konuşlanmış olan doğu kanadı tarafından düzenlenmişti. Romalıları olduğu kadar Sasani İmparatorluğu’nu da telaşa düşüren bu akında Hun kuvvetleri, Erzurum bölgesinden itibaren Karasu ve Fırat vadilerini takip ederek Melitene (Malatya) ve Kilikia (Çukurova)’ya kadar ilerlediler. Bölgenin en korunaklı kaleleri olan Edessa (Urfa) ve Antakya’yı bir süre kuşattıktan sonra Suriye’ye inerek Tyros (Sûr)’u bir süre baskı altına aldılar ve oradan Kudüs’e yöneldiler.
    Hunlar sonbahara doğru kuzeye doğru ilerleyerek Orta Anadolu’ya, Kappadokia - Galatia’ya (Kayseri - Ankara ve dolayları) ulaştılar. Oradan Azerbaycan - Bakû yolu ile kuzeydeki merkezlerine döndüler. Bu, Türklerin Anadolu’da tarihteki ilk görünüşleridir. 398’de küçük çapta pek çok kez tekrarlanan bu tür seferler karşısında Doğu Roma’nın genç imparatoru Arcadius hiçbir ciddi tedbir alamamıştır.
    Hun baskısı, Balamir’in ölümünün ardından başa geçen, Balamir’in oğlu ya da torunu olduğu sanılan başbuğ Uldız komutasında, 400 yılına doğru batıda da artmaya başlamıştır. Attila’nın ölümüne dek takip edilecek olan Hun dış siyasetinin temellerini atan başbuğ Uldız, Bizans’ı baskı altında tutacak, Batı Roma ile iyi ilişkileri sürdürecekti. Çünkü; Bizans’ın Hun yönetimine alınması ilk hedefi oluşturuyordu. Öte yandan Batı Roma sınırlarını ihlal ederek huzursuzluk çıkaran barbar kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanı oldukları için Batı Roma ile ortak hareket etmek gerekiyordu. Bir süre sonra Uldız’ın Tuna’da görülmesi ile Kavimler Göçü’nün ikinci büyük dalgası
    başlamış oldu. Hasding Vandalları, 401’de Batı Roma eyaletlerine girerken Hunlardan kaçan Vizigotlar da İtalya’da göründüler. Lombardia üzerinden Galya’ya uzanan Alarik’in idaresindeki Vizigot tehlikesi ünlü Romalı kumandan Stilikho tarafından güçlükle engellendi (402). Hun korkusu ile yerlerini terk etmiş Vandalları, Süevleri, Burgundları, Kuadları, Saksonları ve Alamanları kendi idaresinde birleştirmiş olan Radagais, bir yandan İtalya’yı tahrip ediyor, öte yandan Roma’yı yer yüzünden kaldıracağını iddia ediyordu. Romalıların son kurtuluş umudu olan Stilikho bile Pavia Savaşı’nda Radagais’e mağlup oluyor, Radagais’in ilerleyişi durdurulamıyordu. Bunun üzerine Roma İmparatorluğu, Hunlardan yardım istemek zorunda kaldı. Savaştığı bütün rakiplerini bozguna uğratan Radagais, Türkler karşısında yenilmekten kurtulamadı. Romalı kuvvetlerle takviye edilen bizzat Uldız’ın komutasındaki Hun ordusu, Radagais’i Büyük Faesule Savaşı’nda (Floransa yakınlarında) yendi. Savaşın sonucunda Uldız, Roma gibi büyük bir uygarlık merkezini yıkılmaktan kurtarmakla kalmıyor; aynı zamanda Hun gücünden bir kere daha ürken Vandal, Alan, Süev, Sarmat ve Kelt topluluklarını Ren Nehri’nin ötesine gitmeye zorluyordu. Böylelikle, batı yönündeki tüm engelleri kaldıran Hunlar, serbestçe hareket edebilecekleri bir alan yaratmış oldular.
    Hunlar böylesine büyük askeri başarılara imza atarken durum Batı Roma İmparatorluğu için hiç de parlak değildi. Barbar kavimlerin akınları nedeniyle 402 yılında başkent,
    Roma’dan Ravenna şehrine taşınmıştı. Gittikçe siyasi gücünü yitiren imparatorluğun toprakları barbar kavimler tarafından işgal edilmeye başlandı. Daha önceki yıllarda atlatılan Vizigot tehlikesi yeniden hissedilmeye başladı. Vizigotlar, komutanları Alarik’in ölümünün ardından Güney Galya’ya yerleşerek burada bir krallık kurdular. Franklar uygun zamanı kollayarak Kuzey Galya’yı işgal ettiler (406). Burgundlar, Savoia’yı ele geçirdiler ve bu bölgeye yerleştiler (443). Vandallar, Galya ve İspanya’da büyük bir kıyım yaparak Afrika kıyılarına dek ilerlediler. 455 yılında Vandal kralı Geiserich, Roma şehrini yağmalamıştır. Bu gelişmelerin sonrasında yıkılmanın eşiğine gelen Batı Roma İmparatorluğu, aşiretlere ayrıldı. Tüm gücünü yitiren Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında yıkılmıştır.Bir göç hareketi hakkında tam olarak bir bitiş tarihi söylemek yanlış olsa da Kavimler Göçü’nün sona eriş tarihi hakkında yapılan tahminlerden en akla yatkını Batı Roma İmparatorluğu’nun resmi yıkılış tarihi olan 476 yılıdır. Çünkü; Kavimler Göçü’nün altında yatan nedenlerden biri de göç hareketi öncesinde tek bir imparatorluk halinde bulunan Roma İmparatorluğu ile barbar kavimler arasındaki ekonomik uçurumdur. Güçlü ve zengin Roma İmparatorluğu, göçten önceki dönemlerde de yoksul ve gaddar olan barbar kavimlerin ilgisini çekiyordu. Hun saldırıları karşısında direnemeyeceğini anlayan bu barbar kavimler, Roma İmparatorluğu’na saldırmayı son çare olarak gördüler. Bu topluluklar göç hareketlerinin yaşandığı, yaklaşık yüz yıllık süreç içinde bazen yendiler, bazen yenildiler, bazen köle olarak bazen de asker olarak Romalılar tarafından kullanıldılar. Bu akınlar, barbar kavimlerin nihai amacı olan Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışıyla son buldu (476).
    KAVİMLER GÖÇÜ’ NÜN SONUÇLARI
    375 yılında Hunların bazı barbar kavimleri batıya sürmesiyle başlayan ve yaklaşık bir yüzyıl kadar devam eden Kavimler Göçü, Avrupa tarihini derinden etkilemiştir. Bu göçün Avrupa’ya siyasi, dini ve etnik sonuçları olmuştur. Kavimler Göçü’nün sonuçları şu şekilde sıralanabilir:
    1. Hun saldırılarından korkarak kaçan barbar kavimler Roma’da karışıklıkların ve iç isyanların çıkmasına yol açtı. İmparatorluk Theodosius’un ölümü üzerine oğulları Arcadius ve Honorius tarafından paylaşıldı. Böylelikle, bin yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip olan Roma İmparatorluğu , batısını Honorius, doğusunu Arcadius yönetecek şekilde ikiye ayrıldı (375).
    2. Kavimler Göçü’ne yol açan Hunlar, Orta Avrupa’da bugünkü Macaristan topraklarını merkez alan Avrupa Hun Devleti’ni kurdular.
    3. Hunların batıya sürdüğü kavimler, Roma’yı talan etmek suretiyle ülkede büyük tahribata yol açtılar. V. yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı Roma İmparatorluğu büyük güç yitirerek aşiret krallıklarına bölündü. 476 yılında son kral Romulus Augustulus, Odoaker adlı bir aşiret reisi tarafından tahttan indirildi. Tahta oturan Odoaker’in, Roma imparatorluk simgelerini yanlısı olduğu İstanbul imparatoru Zenon’a göndermesiyle Batı Roma İmparatorluğu resmen sona erdi (476).
    4. Avrupa’da uzun yıllar hüküm süren Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi ve daha sonra batı kanadının yıkılması, Avrupa’daki siyasi dengelerin bozulmasına neden olmuştur. Kavimler Göçü sonucunda Avrupa’ya gelen kavimler (Franklar, Vizigotlar, Burgundlar vb.) Ortaçağ Avrupası’na damgasını vuran, “barbar krallıklar” olarak nitelendirilen küçük krallıklar kurdular.
    5. Avrupa’daki otorite boşluğundan yararlanan kilise ve Papalık, tüm Ortaçağ boyunca siyasal gücü elinde tutmuştur.
    6. Avrupa’daki merkezi krallıkların zayıflaması derebeylik (feodalite) rejiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Feodalitenin oluşmasında göç ve istilanın önünden kaçanların kendilerine sığınacak bir yer aramaları, bunun sonucu olarak da asillerin topraklarına ve şatolarına yerleşmeleri etkili olmuştur. Bu durum aynı zamanda süzeren (himaye eden) ve vassal (himaye edilen) ilişkisini doğurmuştur.
    7. Avrupa yaklaşık 100 yıl süren bir karışıklık ortamı yaşamıştır.
    8. Avrupa’nın bugünkü etnik oluşumu, Hunların başlattığı Kavimler Göçü sonunda şekillenmiştir. Bir Germen kavmi olan Franklar, Kavimler Göçü sonunda Galya’ya yerleşmişler ve burada ilk devletlerini kurmuşlardır (5. yüzyıl). Yine Kavimler Göçü sebebiyle Britanya adalarına göç eden Angllar ve Saksonlar, bugünkü İngiltere’nin temelini atmışlardır. Bunların kaynaşmasıyla Anglo-Sakson deyimi ortaya çıkmıştır. Kavimler Göçü, Vandalların, Vizigotların, Süevlerin ve Alanların İber Yarımadası’na yerleşmesi ve buradaki yerli halkı içlerinde eriterek bugünkü İspanyolların meydana gelmesi sonucunu doğurmuştur. Germen kavimlerinin (Saksonlar, Franklar, Burgundlar, Gepideler, Gotlar, Skirler, Vandallar vb.) Avrupa’ya yayılarak yeni milletlerin oluşmasına yol açtıkları görülmektedir. Anayurtlarında kalan Germenler, daha sonra Alaman kabilesinin çevresinde yoğunlaşarak, yaşadıkları toprakların Almanya adını almasını sağlamışlardır.
    9. Katolik kilisesi, misyonerler aracılığıyla, Batı Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan krallıkları hıristiyanlaştırarak dinlerini yayma fırsatı buldu.
    10. Kavimler göçü tarihçiler tarafından İlk Çağ’ın sonu Orta Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
    11. Hunların gelmesiyle Avrupa'da atlı birlikler önem kazanmış, süvarilerin silâh ve kıyafetlerinde Hunlardan esinlenilmiştir. Belki de Orta Çağ Avrupası’nın şövalye tipi, Hun Alplerine öykünülerek oluşturulmuştur.
    Allah'ım, huşu duymaz bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.
    Linklerde Sorun varsa Lütfen Bildiriniz.(Konu İsmi Veriniz)

Benzer Konular

  1. Kavimler Göçü Haritası
    Konu Sahibi Katun Forum İlk Türk Devletleri Haritaları
    Cevap: 2
    Son Mesaj : 03.Şubat.2013, 00:50
  2. Ders Notu İle Ders Anlatımı
    Konu Sahibi jupiter399 Forum Tarih Öğretmenliği Sorunları
    Cevap: 10
    Son Mesaj : 26.Eylül.2010, 14:53
  3. Kavimler Göçü Sunusu
    Konu Sahibi ahzer Forum İlk Türk Devletleri Sunuları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 20.Nisan.2010, 22:07
  4. kavimler göçü-Avrupa hun- Akhun
    Konu Sahibi aynur Forum 3. Ünite: İlk Türk Devletleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 19.Eylül.2009, 00:30
  5. Avrupa Hunları ve Kavimler Göçü Konu Anlatımı
    Konu Sahibi akalin Forum İlk Türk Devletleri Ders Notları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 15.Eylül.2009, 11:26

Bu Konu için Etiketler

Giriş