Yrd. Doç. Dr. Veli ÜNSAL- Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Kırşehir/TÜRKİYE


Eskiçağ Tarihi araştırmalarında yazının önemli bir ölçü olması, zaman olarak bizi bir sınırlamaya götürür. Tarih öncesi ve tarihi çağlar arasındaki bu sınır yazının ortaya çıkışı ile kendiliğinden çizilir. Yazılı ve yazısız tarih arasında ki sürece ise Öntarih çağları denilmektedir. Yazı, Mezopotamya ve Mısır'da M.Ö. 3200-3000, Anadolu da M.Ö. 2000 de, daha batıda İtalya'da ise M.Ö. 1000 yılında ortaya çıkmıştır.

Kuzeydoğu Anadolu'nun İlk Kültürleri
M.Ö. III. binde yoğun olarak yerleşme gören Kuzeydoğu Anadolu'da, tarih öncesi kültürlerin ilk aşaması olarak kabul edilen Paleolitik, Mezolitik/Epipaleolitik ve Neolitik çağa ait buluntular ve yerleşmeler de vardır.
Bu buluntu ve yerleşmelere Kuzeydoğu Anadolu'da Erzurum, Kars ve Bayburt yakınlarında rastlanır. Erzurum'da Paleolitik çağa tarihlenen bazı bulgular elde edilirken, Kars'ta Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik döneme tarihlenen yerleşmeler tespit edilmiştir. Bayburt'ta ise Paleolitik ve Mezolitik çağlara ait bir takım izler mevcuttur. Adı geçen buluntular sayesinde, bu dönemde Kuzeydoğu Anadolu'nun hem iskân gördüğü hem de bölge için volkanik taşların önemli olduğu bu şekilde kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca Erzurum'un 20 km kuzeydoğusunda, Dumlu yakınlarında volkanik taş yataklarının bulunduğu alanın bir işleme yeri olarak kullanıldığı ve böylelikle Erzurum ve çevresinin Alt Paleolitik Çağdan itibaren iskân gördüğü artık kabul görmektedir. Alt Paleolitik Çağa ait yerleşme ve buluntulara Kars yakınlarındaki bir çok yerleşmede rastlanmıştır. Kars ili Susuz ilçesi yakınlarındaki Ağzıaçık ve Cilavuz, Kars merkeze bağlı Ocaklı Köyü yakınlarındaki Ani ve çevresinde ve Kağızman ilçesi yakınlarında Aladağ eteklerindeki Tombultepe'de rastlanmıştır. Bu yörede Orta Paleolitik Çağa ait yerleşmeler arasında Kars il merkezi yakınlarında Borluk Deresi vadisindeki Borluk Deresi ve Kağızman ilçesi Camuşlu köyü yakınlarındaki Kurbanağa Mağarası yer alırken, Üst Paleolitik Çağa ait tek yerleşme yine Camuşlu köyü sınırları içerisinde kalan Yazılıkaya'dır. Kuzeydoğu Anadolu'da, Kars yakınlarında ayrıca, Paleolitik Çağdan Neolitik Çağa geçişi hazırlayan Mezolitik/Epipaleolitik ve insanlık tarihi için devrim sayılabilecek değişimlerin yaşandığı Neolitik Çağa tarihlenen yerleşmelerde bulunmaktadır.

M.Ö. IV. Binin Sonlarından İtibaren Kuzeydoğu Anadolu
Kuzeydoğu Anadolu, tarih öncesi çağların hemen hemen tümünde yerleşme görmüştür. Ancak, özellikle M.Ö. III. binde, Karaz Kültürü dediğimiz gerek keramiği gerekse mimarisi ile dikkati çeken ve Transkafkasya'dan Filistin'e, Malatya-Elazığ bölgesinden Kuzey Batı İran'a kadar yayılan adı, merkezi ve kökeni üzerine çeşitli görüşlerin ortaya atıldığı bir kültürden etkilenmiştir. Bölgesel farklılıklar gösteren ve çeşitli isimlerle nitelenen ve bizim Karaz Kültürü dediğimiz, bu kültür Kuzeydoğu Anadolu'dan tüm Doğu Anadolu'ya yayılmış ve M.Ö 3250-2000/1750 yılları arasında devam etmiştir. Farklı ülkelerden araştırmacılar, kendi siyasi sınırları içinde bulunan toprakları bu kültürün merkezi olarak göstermişler ve bundan dolayı bu kültüre "Erken Transkafkasya Kültürü", "Yanık Kültürü","Khirbet Kerak Kültürü", ve "Doğu Anadolu'nun Bakır Çağı" gibi tanımlar vermişlerdir. Bu kültürün merkezi Kuzeydoğu Anadolu olmakla birlikte Doğu Anadolu'nun tümüne yayıldığı artık kabul edilmektedir. Yine bu kültür M.Ö. 4. bin yılları sonunda merkezi Asya'dan Ön Asya'ya doğru meydana gelen göçlerle yakından ilgilidir. Ayrıca bu kültür yayıldığı topraklarda tek hakim unsur da olmuştur. Anadolu'nun diğer bölgelerinden tamamen farklı bir gelişim izleyen ve doğuda Trans-Kafkasya'dan İran Azerbaycan'ındaki Urmiye Gölüne, batıda Divriği-Kangal yörelerinden Malatya-Elazığ bölgesine, güneyde Kahramanmaraş ve Amik ovasından Filistin'e ve kuzeyde Karadeniz Dağlarına ve Bayburt'a kadar yayılan bir kültürün merkezi Kuzeydoğu Anadolu'dur. Kuzeydoğu Anadolu'da, Erzurum ve çevresi Karaz kültürünün en eski yerleşmelerinin bulunduğu alandır. Bu kültür bölgede varlığını Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı boyunca (M.Ö. 3250-1750) sürdürmüştür.

İlk Tunç Çağında Kuzeydoğu Anadolu çevresinde, hayvancılık, tarım ve madencilik bütün safhaları ile göze çarpar. Hayvan yetiştirmek için ideal ortam bulunan Karaz'da kemikten yapılmış aletler bulunmakla birlikte koyun, keçi ve sığır yetiştiriciliği görülmektedir. Karaz Kültürünün genel özellikleri arasında ikisi ayrıca önem kazanır.Karaz kültürünün çeşitli problemlerini çözmeye çalışırken başvurulan en önemli verilerden ilkini, kültürün yapım tekniği, rengi ve süsleme tarzı ile dikkat çeken keramiği oluşturur.

Karaz keramiği el yapımıdır. Çağdaşı yerleşmelerde çanak çömlekler için bir nevi seri üretim demek olan çömlekçi çarkı kullanılmasına rağmen, kültürün keramiği yayıldığı alanlarda el yapımı olma özelliğini korumuştur. Tek renkli (monokrom), astar ve açkılı olan Karaz keramiğinde süsleme genellikle paralel, spiral veya kesişen çizgilerden oluşur. Bu süslemeler keramiğin çeşitli türlerine, yiv-oluk (insize) ve kabartma tekniği ile uygulanmıştır. Karaz türü keramik için koyu yüzlü açkılı mallar terimi de kullanılmıştır. Bu isimle adlandırılan keramiklerde iki önemli yüzey özelliği mevcuttur. Bunlardan birincisi renkleridir. Koyu yüzlü açkılı malların renkleri koyu veya kirlidir. İkinci özellikleri ise açkılı olmalarıdır. Açkı, bu tür mallara rastlanan her yerde hem ortak özellik hem de diğer mallardan ayırıcı bir kıstas olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine bu tür malların hamuru genellikle kaba bir malzemeden oluşur. Karaz türü mallara Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı I boyunca Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu'da yoğun olarak rastlanır.

Karaz kültürünün ön plana çıkan ikinci önemli özelliği ise mimaridir.
Kazılarda mimari yapılar tam olarak ortaya çıkarılamasa da taş temelli, kerpiç duvarlı, dik köşeli tek ya da çift odalı yapıların varlığı bilinmektedir. Ancak kuzeydoğu Anadolu arkeolojisi için dikkat çeken özenle yapılmış, büyük olasılıkla kutsal amaçlı kullanılan ocaklar kültür varlıkları olarak karşımıza çıkar. Ayrıca, kültürün yayıldığı diğer bölgelerde tespit edilen yuvarlak planlı yapılar, Hurrilerin yaşam biçimlerinden kaynaklanan geleneksel mimari tarzlarıdır. M.Ö. IV. binin sonlarından itibaren Kuzeydoğu Anadolu'da görülen bu kültürün kökeni hakkında Türk ve yabancı bilim adamları farklı tespitlerde bulunmuşlardır. Bu bilim adamlarının hemen hepsi kültürün kökeni ve merkezi bölgesi için Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu'yu önerirler.

Karaz Kültürünü ortaya çıkartanlar Hurrilerdir. Mevcut tarihi ve arkeolojik verilerin hepsi, bu kültürün Hurrilerle olan ilişkisini göz önünde bulundurur. Hurriler, M.Ö. III. binden itibaren Doğu Anadolu'nun büyük bir bölümünde tarım ve hayvancılıkla hayatlarını sürdürüyorlardı. M.Ö. 2500'lerde yaşayış tarzlarının gereği ve Doğu Anadolu'daki otlakların mevcut potansiyeli karşılayamaması sonucu Kuzey Suriye ve Filistin'e kadar yayılmışlardır. Kültürü buraya taşıyan göçler iki ana güzergâh üzerinden yapılmıştır. Bunlardan biri, Urmiye gölü çevresinde Kuzey Mezopotamya'ya, daha kapsamlı ve etkili olduğu bilinen diğeri ise Elazığ-Malatya üzerinden Kuzey Suriye-Filistin'e ulaşan güzergâhtır. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede Karaz kültürüne yakın hiçbir buluntuya rastlanmaması bu görüşü desteklemektedir. Bu kültür Kuzeydoğu Anadolu'da Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı'nın başlarında görülürken, yayıldığı diğer bölgelerde özellikle Filistin'de İlk Tunç Çağının son evrelerinde karşımıza çıkar. Khirbet Kerak'ın, Karaz'dan daha sonraki bir döneme ait olmasından dolayı bu kültüre, Karaz Kültürü teriminden başka bir isim verilmesi arkeoloji bilimine de ters düşmektedir. Ayrıca Karaz kültürüne ait örneklere Kuzeydoğu Anadolu'nun güneyinde, kuzeyinde ve doğusunda rastlanması, Filistin'e nazaran, gerek zaman gerekse coğrafi olarak, bu bölgeye daha yakın olması kültürün çevreye buradan yayıldığını göstermesi bakımından da önemlidir.

Belirli aralıklarla tekrarlanan ve büyük gruplar halinde gerçekleşen bu göçlerin sonunda Anadolu-Mezopotamya arasındaki Asur ticaret faaliyetleri de kesintiye uğramıştır.
Sonuç
Karaz kültürünün kökeni, merkezi ve isimlendirilmesi uzun zamandır bilim adamlarını meşgul etmiştir. Söz konusu kültürün en eski buluntu topluluklarına coğrafi yapısı gereği kapalı bir merkezi bölge olan Kuzeydoğu Anadolu'da rastlanması bu konulara artık açıklık getirmiştir.
Arkeolojik buluntu topluluklarının ilk defa bulundukları yere göre adlandırılması bilinen bir yöntemdir. Buradan hareketle Karaz kültürüne ait örneklere, Kuzey Suriye-Filistin ve İran'dan daha eski bir zamanda ve yaygın olarak Kuzeydoğu Anadolu'da rastlanması bu kültürün merkezi bölgesinin burası olduğunu ve söz konusu kültürün, Karaz Kültürü adı ile anılmasının daha doğru olacağını gösterir. Yine Kuzeydoğu Anadolu'da, Erzurum ve çevresinin anahtar bir konumda yer alması, bölgenin doğudan, batıya ve güneye gerçekleşen göç yolları üzerinde bulunması, kültüre ait keramik ve yerleşmelerin bu topraklarda yoğun olarak bulunması da bu görüşümüzü destekler. Ayrıca buradan yola çıkarak, bu kültürün M.Ö. III. binde Kuzeydoğu Anadolu'nun yerli kültürü olabileceği de gözden kaçırılmamalıdır.
“M.Ö. III. BİNDE KUZEYDOĞU ANADOLU” makalesinden alıntıdır.