Osman Bey'in Oğullarına Öğüdü

KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi
Osmanlı Özel Sayısı, 2000

Osman Beyin Oğullarına Öğüdüdür!
Yazıcızade
F. Sema Barutcu Özönder
Merhum Kara Osman dahı dayim bu ögüdi oglanlarına virürmiş ki:
"Olmasuz ki oturak! Olasuz ki beglik Türkmanlık ve yörüklük idenlerde kalur" dirmiş.
Ve dahı eyitmiş:
"Her kim gendü ve evi düzenin bilür, on başı olmaga yarar. Ve her kim-ki on kişi başara bilür, elli kişi başara bilür ve her kim-ki elli kişi’i başara bilür, yüz begi olmaga yarar. Ve her kim-ki yüz kişi başara bilür, bing begi olmaga yarar. Ve her kim-ki bing kişi başara bilür, tümen begi olmaga yarar. Ve her kim-ki bir tümen başara bilür, boy başı olmaga ve bir boya han olmaga yarar ve il ve iklim padişahlıgına yarar".
Ve dahı eyitmiş:
"Her kim-ki gendü evi içini arı duta bilür, mülk ve iklimi dahı ogrıdan ve yalancıdan arıda bilür".
Ve dahı eyitmiş ki:
"Her on başı ki gendü evine yasak idi bilmeye, anı suçlu idüp ’avratı, oglanıyıla mücrim kılmak gerek ve anung onından birini on başı itmek gerek ve yüz başı ve bing begi ve tümen begi ve dahı bing begi. Ve çeriden taşrada bir kişi sehl suç işlese, tümen begine buyuralar ki bing başlarına verhem ide, azarlaya! Ve bing begleri yüz beglerin döge ve yüz begleri elli baş ve on başların döge ki ol kişi tutup getüreler, cezası neyise olına! Ogrı, harami dahı böyle bulalar! Her kişi hükm itdügi yirde vaki’ olsa, anga bulduralar!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Her söz ki üç bilge anga ittifak ideler, ol sözi her yirde dimek olur ve illa anga i’timad itmek olmaz, gendü sözüng ve ayruk kişi sözini ol bilgeler sözine kıyas it! Eger muvafık düşerise, anı söylemek olur ve illa hiç söylememek gerekdür."
Ve dahı eyitmiş ki:
"Her at ki semizlikde eyü segirde ve orta etlü ve aruk oldukda ve dahı yahşı segirde ol ata yahşı at dimek olur. Amma şol at ki bu üc halden birinde eyü segritmeye, anga yahşı at dimek olmaya!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Ulu begler ki ser-ver olalar ve tamamet çericileri birle çün av ve çeriye bineler, gendü adlarını mu’ayyen kılalar ve dayim Hak ta’alaya hayr du’a kılup göngüllerin anga baglayup ve cevabınung fethin ve eylükin dileyeler, ta kadim Tangrı kuvvetiyile dört had tutıla ve çeriye giricek yengi togmış buzagu gibi epsem olung ve savaş idicek, şol ac togan gibi ki av üzerine uçar, çün-ki girüng!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Er kişi, güneş dengligi dükeli yirde gendüzin halka göstere! Hatun kişi gerekdür ki, çün eri ava ve çeriye gitmiş ola, ol evini mürettip ve bizenmiş tuta! Şöyle ki eger ilçi ve ya gayr konuk eve kona, dükeli nesneéi tertib birle düzenlü göre ve eyü aş bişürüp konugung eksügin, geregin gözetmiş ola! La-cerem, erinüng eyü adın çıkarmış ola ve gendününg dahı eyü adı mehafil ve mecalisde söylene! Eyü er, eyü hatun kişiden ma’lum ola! Ve eger, hatun kişi yaramaz ve ked-banu olmaya! Çak olursa, erüng yolsuzlugı ve tedbirsüzlügi andan ma’lum olur."
Ez hane bi-kethüda-yı mane hem-reciz. Ve dahı eyitmiş ki:
"Şöyle ki bazerganlar altunlu kumaşlar ve tengsoflarla gelürler, assı ümidile göngülleri kuvvetlü ve ümidile olurlar. Çeri begleri dahı gerekdür ki, oglanlarına ok atmak ve at segritmek ve güreş dutmak eyü ögredeler ve anları bu işlerile sınayalar ve şöyle bahadur ve alp ideler ki pazerganlar assıya göngülleri ınanur gibi, anlarung dahı göngülleri hünerlerine ınana; yüreklü, alp olalar!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Bizüm urugumuzdan mukarrer olmış yasaga bir kerret hilaf itse, anga dilile ögüt vireler! Ve eger ikinci kerret muhalefet iderise, geregi gibi tehdid ve cevr ideler! Ve eger ücinci kerret itse, anı ırak yire Hotan tarafında issüz yazılara ki, anda il yokdur, yılda iki kerret avcılar varurlar, anda göndereler. Anda tura. Bir müddetden songra girü getüreler! Eger uslanup ’akil olursa, febiha ve illa zindana bırakalar! Andan çıksa, ’akil olmasa, cümle aga ve ini dirilüp danışılar, anung maslahatını görüp yasaga yitüreler!
Ve dahı eyitmiş ki:
"Tümen begleri, bing, yüz begleri gerekdür ki gendü çerisin ve nöker ve yoldaşın yasayup haøır turalar ki her vakt ki hükm ola, gice ve gündüz dimeyüp bineler"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişahlar gerekdür ki giçe hak ta’ala kapusında dilenci olalar, eylük ve keramet dileyeler ve gündüz halka padişah olalar!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Songra gelenler öngdin gelen padişahlarung hayrın bozmayalar! Ta anlarung dahı hayrı cihanda baki kala!
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişahlarung yarı ve nedimi bile oturup turan kişiler, şunung gibi kişiler gerekdür ki uslu ve ’akil ve görklü ve ulu asl ve eyü adlu ve arı, pak-damen ve hoş-tab’ ve şirin sözlü ve cihan görmiş ve iklimler görmiş ve eyü, yavuz sınamış kişi ola!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişahung kedhüdası ve veziri bir kişi gerek ki padişahung malından dinine yigrek şefkat ide ve ra’iyyetine hayf itmek reva görmeye!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Kulluk itmiş ve kullukdan kalmış kocaları ve muhtacları gözede! Rızk virmegile elini ala ki eyitmişlerdür ki her kim ki düşmenler ilini almaya ser-verlige yaramaya!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişahlar öksüzlerüng ve yetimlerüng atası dururlar. Gerek ki, öksüzlere şöyle şefkat ideler ki atasından yig şefkat ola, ta ki bay atayıla yoksul ata arasında fark ola!
Ve dahı eyitmiş ki:
"İl, ulus ve memleket tutmak ulu işdür. Padişah dayim öglü ve her işden haber-dar gerek ve her vaktda Hak ta’alaya du’a ve münacat itmek-de gerek ki ta anung elinden ve dilinden ve kalem ve kademinden şol nesneler sadır ola ki il, ulus ve mülk ve memleket ve dine ve dünyaya yarar ola!
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişah ulu işleri ve defter ve divani işleri hüner-mend ve işler sınamış kişilere ısmarlamak gerek! İşi sınamaduk kişilere ısmarlaya ki songra peşiman olur."
Ve dahı eyitmiş ki:
"Hayin ve suçlu kişi’i, elbette yasaga yetürmek gerek ki dahı kimesne hıyanet ve ogurlık ve haramilık itmeyeler! Ve güc ve zulm görmiş kişilere dad virmek gerek ki ki güc ve zulm idiciler dahı beter olmayalar ki eyitmişlerdür ki padişah ki ogrı, harami def’ itmeye, gendü eliyile il ve karvan urur. Zira padişahlarung ilden temettu’ ve fayide gördügi şol vakt helal olur ki yavuzları üzerlerinden def’ iderler. Bu söze mukavvi delil Enu Şirvan ’Adil ki küfrile fevt oldı. Düşde gördiler: Bir hoş hürrem yirde otururlar. Eyitdiler: "Bu makama niden irdüngng" didiler. Eyitdi: "Mücrimlere şefkat itmedüm ve suçsuzları incitmedüm." didi.
Ve dahı eyitmiş ki:
"Mürüvvet ve kişilik oldur ki çün kimesne bir kimesneden hayr ve eylük görmiş ola, anung minnetin gendü üzerine sabit bilmek gerek ve anı ri’ayet idüp, anga eylük ve ihsan itmek gerek ve anung hakkını yirine getürmek gerek ve hakikatde padişahlarung devleti, hürmeti nöker ve il ve memleketiledür. Eger nöker ve il ve ra’iyyet olmayacak olursa, padişahlık mümkin degüldür. Pes, eger nökerüng ve il ve ra’iyyetüng kadrini bilmeye ve anları hoş dutup ri’ayet itmeye, mürüvvetsüzlik ola!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Yavuzlarung kulagın burıp, te’dib idüp koyı virmek şunga bengzer ki kurdı dutup, indüreler koyı vireler. Ve ogrı, harami, şerirlere ınanmak olmaz. Şol kişinüng ki şerri ma’lum ola, anı öldürmek yigrekdür, kovup ilden çıkarmakdan ki yılan ve kuyrug-ı aduyı gendü evinden alup konşı evine bırakmak eyü olmaz."
Ve dahı eyitmiş ki:
"Padişah hışm ve kakımak vaktında ivmek ve ta’cil itmek gerekmezdür ki diri öldürmek olur. Ölüyi diri kılmak olmaz, nite ki sınugı bütün itmek olmaz, bütüni sındurmak olur."
Ve dahı eyitmiş ki:
"Fevt olmış kişilerüng malın, tavarın öksüzlerine vireler! Padişahlarung himmetlü ve devletlü elleri anung gibi mala bulaşmak layık degül ve kutlu olmaz! Dünyada eyü addan gayrı nesne baki kalmaz!
Ve dahı eyitmiş ki:
"Düzenlik ve muvafakat itmiş düşmenleri tagıtmak olmaya meger şol vaktın ki anlardan bir kaçını dost ideler, getüreler!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Şol padişah ki ’adl itmeye, 8şol ekinciye bengzer ki taruya arpa, unga bugday uva!"
Ve dahı eyitmiş ki:
"Za’if ve gücsüz kişileri katı incitmeyeler ve zahmet virmeyeler ki karınca ittifakıla ko/afan arslanı ’aciz ve dermande kılurlar ve çak üyez ve sivri singek pili dermande kılurlar."
Ve dahı eyitmiş:
"Şilen ve ta’am gic yiyeler ki iştiha galib ola! Ve söz, keleci ol vaktın ideler ki bir øaruret vakı’ola! Ve uyku ol vaktın uyuyalar ki uyku gayet galib ola! Ve cima’ şol vaktın ideler kim şevk ve iştiha galib ola! Ve hem oglan olursa körpe ve kuvvetlü ola! Han ve begler ta’am-ı şilen ki yiyeler, bir sadr ve iki kolung sofra ve gendüzileri ki götürilmelü! Evvela her begüng öngindeki artan ta’amı ayak üzerine duran nökerlerine vireler, ta kimesne mahrum kalmaya!"
(Tevarih-i Al-i Selçuk, Sancakdan gelen, 15a 16-17a 15)

"Merhum Kara Osman dahi sürekli bu öğüdü oğullarına verir imiş:
"Olmayınız oturak! Olunuz ki beylik, Türkmenlik ve yörüklük edenlerde kalır" dermiş.
Ve dahi söylemiş:
"Her kim, kendi ve evi düzenini bilir, on başı olmaya yarar. Ve her kim ki on kişiye baş olabilir, elli kişiye baş olabilir. Ve her kim ki elli kişiye baş olabilir, yüz beyi olmaya yarar. Ve her kim ki yüz kişiye baş olabilir, bin beyi olmaya yarar. Ve her kim ki bin kişiye baş olabilir, tümen beyi olmaya yarar. Ve her kim ki bir tümene baş olabilir, boy başı olmaya ve bir boya han olmaya yarar ve il ve iklim padişahlığına yarar."
Ve dahi söylemiş:
"Her kim ki kendi evi içini arı tutabilir, devlet ve ülke topraklarını da hırsızdan ve yalancıdan arıtabilir."
Ve dahi söylemiş ki:
"Her on başı ki kendi evine yasak uygulayamaz, onu suçlu edip avratı ve çocukları ile cezalandırmak gerek ve onun (başı olduğu) on kişiden birini on başı etmek gerek ve yüz başı ve bin beyi ve tümen beyi (dahi böyle!) Ve çeriden dışarı bir kişi hafif bir suç işlese, tümen beyine buyuralar ki bin başlarına kızalar/verhem ede, azarlayalar! Ve bin beyleri yüz beylerini döve ve yüz beyleri elli baş ve on başlarını döve ki o kişiyi tutup getireler, cezası ne ise oluna! Hırsız ve haramîyi dahi şöyle bulalar: Her kişinin hükmettiği yerde vuku bulsa, ona bulduralar!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Her söz ki, üç bilge onda ittifak etse, o sözü her yerde demek olur. Ve illâ şuna itimat etmek olmaz: Kendi sözünü ve başka kişi sözünü o bilgeler sözüne kıyas et! Eğer, uygun düşerse onu söylemek olur, yoksa hiç söylememek gerektir."
Ve dahi söylemiş ki:
"Her at ki, semizlikte iyi seğirtse-koşsa ve orta etli ve zayıf oldukta da iyi seğirtse-koşsa o ata iyi at demek olur. Ama şu at ki bu üç hâlden birinde iyi seğirtmez-koşmazsa, ona iyi at demek olmaya!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Ulu beyler ki baş olalar ve tam ve eksiksiz olarak çericileri ile ne zaman av ve çeri için (at) binseler, kendi adlarını muayyen kılalar ve dayim Hak taalâya hayır dua kılıp gönüllerini ona bağlayıp, kadim Tanrı kuvveti ile dört yan tutulana dek karşılığının fethini ve iyiliğini dileyeler. Ve çeriye girince yeni doğmuş buzağı gibi sessiz olun ve savaş edince, şu aç doğan gibi ki, avı üzerine uçar, tam öyle girin!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Er kişi güneş denli her yerde kendi özünü halka göstere! Hatun kişi gerekdir ki, eri ava ve çeriye ne zaman gitse, o evini tertipli ve bezenmiş tuta! Şöyle ki eğer elçi veya konuk eve konsa, her nesneyi tertip ile düzenli göre ve iyi aş pişirip konuğun eksiğini, gereğini gözetmiş ola! Elbette, erinin iyi adını çıkarmış ola ve kendinin dahi iyi adı mahfillerde ve meclislerde söylene! İyi er iyi hatundan malûm ola! Ve kesinlikle hatun kişi yaramaz ve kâhya kılıklı olmaya! Yok olursa, erin yolsuzluğu ve tedbirsizliği ondan malûm olur.
Ve dahi söylemiş ki:
"Şöyle ki tüccarlar, altın simli kumaşlar ve tengsoflarla gelirler, kâr ümidi ile gönülleri kuvvetli ve ümid ile olurlar. Çeri beyleri de gerekdir ki, oğullarına ok atmak ve at koşturmak ve güreş tutmak, iyi öğreteler ve onları bu işler ile sınayalar ve şöyle bahadır ve alp edeler ki, tüccarların kâra gönülleri inandığı gibi, onların da gönülleri (oğullarının) hünerlerine inana; yürekli alp olalar!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Bizim uruğumuzdan, kararlaştırılmış olan yasağa bir kere karşı çıksa, ona dil ile öğüt vereler! Ve eğer, ikinci kere muhalefet eder ise, gereği gibi tehdid ve cevredeler! Ve eğer üçüncü kere (muhalefet) etse, onu uzak yere, Hotan tarafında hiç kimsenin olmadığı, yılda (ancak) iki kez avcıların vardığı ıssız yazılara göndereler! Orada dura! Bir müddetten sonra geri getireler! Eğer uslanıp aklı başında olursa, ne alâ! Aksi hâlde zindana koyalar! Oradan çıktığında, aklı başına gelmese, cümle, ağabeyi-kardeşi toplanıp danışalar, onun maslahatını görüp yasağa yetireler!"
Ve dahi söylemiş ki:
Tümen beyleri, bin, yüz beyleri gerekdir ki kendi çerisini ve hizmetkâr ve yoldaşını düzene sokup hazır duralar ki her ne vakit ki hükmola, gece ve gündüz demeyip (at) bineler!"
Ve dahi söylemiş ki:
Padişahlar gerekdir ki, gece Hak taalâ kapısında dilenci olalar; iyilik ve keramet dileyeler ve gündüz halka padişah olalar!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Sonra gelenler önce gelen padişahların hayrını bozmayalar! Ta ki onların da hayrı cihanda baki kala!"
Ve dahi söylemiş ki:
Padişahların dostu ve arkadaşları ile oturup duran kişilerin, şunun gibi kişiler olması gerekdir ki, uslu ve akıllı ve yakışıklı ve ulu asıldan ve iyi adlı ve temiz ve namuslu ve hoş tabiatli ve tatlı sözlü ve dünya görmüş ve ülkeler görmüş ve iyi ve kötüyü sınamış kişiler ola!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Padişahın kethüdası ve veziri(nin öyle) bir kişi olması gerek ki padişahın malından dinine daha fazla şefkat ede ve halkına haksızlık ve zulmü reva görmeye!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Kulluk etmiş ve kulluktan kalmış kocaları, yaşlıları ve muhtaçları gözete! Rızık vermek ile elini ala! Çünkü söylemişlerdir ki, her kim ki düşmanlar ilini almaya, baş olmaya yaramaya!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Padişahlar öksüzlerin ve yetimlerin atasıdırlar. Gerek ki öksüzlere şöyle şefkat edeler: Zengin ata ile yoksul ata arasında fark olacak kadar, atasından daha üstün şefkatli ola!"
Ve dahi söylemiş ki:
"İl, ulus ve memleket tutmak ulu iştir. Padişahın her daim akıllı ve her işten haberdar olması gerek ve her vakitte Hak taalâya dua ve yakarış etmesi de gerek ki onun elinden ve dilinden ve kalem ve kademinden il, ulus ve mülk ve memleket ve dine ve dünyaya yararlı nesneler ortaya çıksın!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Padişahın ulu işleri ve defter ve divanî işleri hünerli ve işte deneyimli kişilere ısmarlaması gerek! İşi denememiş kişilere ısmarlamaya ki sonra pişman olur!"
Ve dahi söylemiş ki:
"Hain ve suçlu kişiyi, kesin olarak yasağa yetirmek gerek ki daha başka kimse hainlik ve hırsızlık ve eşkiyalık etmesin! Ve güç ve zulüm görmüş kişilere adalet vermek gerek ki zor kullanıcılar ve zulüm ediciler daha beter olmasın! Söylemişlerdir ki, padişah hırsızı, eşkiyayı defetmezse, kendi eli ile il ve kervan vurur. Zira, padişahların halktan topladığı ve faydasını gördüğü, kötüleri üzerinden defettiği zaman helâl olur. Bu sözü kuvvetlendirici delil Enu Şirvan Adil ki, küfrile öldü. Düşte gördüler: Bir hoş, güzel yerde otururlar. Sordular: "Bu makama nerden erding" dediler. Söyledi: "Suçlulara şefkat etmedim ve suçsuzları incitmedim." dedi.
Ve dahi söylemiş ki:
"Mürüvvet ve kişilik odur ki, ne zaman bir kimse bir kimseden hayır ve iyilik gördüğünde, onun minnetini kendi üzerine sabit bilmek gerek ve onu riayet edip ona iyilik ve ihsan etmek gerek ve onun hakkını yerine getirmek gerek ve gerçekte padişahların kutu ve saygınlığı hizmetkâr ve il ve memleketiledir. Eğer hizmetkâr ve il ve halk olmayacak olursa, padişahlık mümkün değildir. Öyle ise, eğer hizmetkârın ve il ve halkın kadrini bilmezse ve onları hoş tutup riayet etmezse, mürüvvetsizlik olur."
Ve dahi söylemiş ki:
"Kötülerin kulağını burup, terbiye edip koyuvermek şuna benzer ki, kurdu tutup indireler ve koyuvereler. Ve hırsız, haramî ve kötülere inanmak olmaz. Şu kişinin ki kötülüğü bilinse, yılan ve akrebi kendi evinden alıp komşu evine bırakmak nasıl iyi olmazsa, onu öldürmek kovup ilden çıkarmaktan daha iyidir."
Ve dahi söylemiş ki:
"Padişahın hışım ve kızgınlık vaktinde evmesi, acele etmesi gerekmezdir ki bunun sonu diriyi öldürmek olur. Nasıl ki kırığı bütün etmek olmaz, bütünü kırmak olur, (aynı şekilde) ölüyü de diriltmek olmaz"
Ve dahi söylemiş ki:
"Ölmüş kişilerin malını, mülkünü öksüzlerine vereler! Padişahların himmetli ve devletli ellerinin bunun gibi mala bulaşması lâyık değil ve kutlu olmaz. Dünyada iyi addan başka nesne baki kalmaz."
Ve dahi söylemiş ki:
"Düzen ve uyum sağlamış düşmanları dağıtmak olmaz. Oysa, o vakitte onlardan birkaçını dost edeler, getireler!"
Ve dahi söylemiş ki:
"O padişah ki adaletli davranmaz; darıya arpa, una buğday üven ekinciye benzer."
Ve dahi söylemiş ki:
"Zayıf ve güçsüz kişileri çok incitmeyeler ve zahmet vermeyeler ki tıpkı üyez ve sivri sineğin fili çaresiz hâle getirmesi gibi karınca da birleşmekle kovalayan arslanı aciz ve zavallı duruma düşürür."
Ve dahi söylemiş ki:
"ziyafet ve yemek geç yiyeler ki iştah baskın ola! Ve söz-lâf şu vakitte edeler ki bir zaruret ola! Ve uyku o vakitte uyuyalar ki uyku gayet galip ola! Ve birleşmeyi o vakitte edeler ki, şevk ve arzu galip ola ve de oğlan olursa, körpe ve kuvvetli ola! Han ve beyler şölen yemeği yediklerinde, bir göğüs ve iki kolun sofra ve kendi özleri tarafından götürülmeli! Evvelâ her beyin önündeki artan yemeği ayakta duran hizmetkârlarına vereler, böylece kimse mahrum kalmaya!"
(Günümüz Türkçesine Uyarlayan: F. Sema Barutcu Özönder)
ss. 3-10.
Tütün tax in the Golden Horde and Ottoman State
Altın Ordu ve Osmanlı Devletlerinde Tütün Vergisi
A. Melek Özyetgin
Özet

A. Melek Özyetgin
The Tütün tax is a financial term which means "housing tax", used in Turkistan and Desht-i Qipchak and Turkic states such as Uigur, Golden Horde and Ottoman, a common term "tütün" used in above named areas basically have the same meaning but its application can be different. Today the original meaning of the word "tütün", ie., "housing tax" has naturally been lost but on the other hand, the ordinary meaning of the word "tütün" namely "house" is in still in use in modern Turkic dialects.
Key words: Tütün tax, Golden Horde, Ottoman, Uigur
pp. 93-103