Dünya’da yaşanan ekonomik kriz, zamanlaması ile Maya takvimini doğruluyor.

Son iki yılda derinleşen ekonomik kriz ile ilgili en çok duyduğumuz bazı cümleler şu şekilde; “1929’dan beri böylesi olmamıştı.” “Büyük Buhran’ı anımsatıyor.” “1930’lardan beri ilk defa…” Liberal pazar anlayışı ile sağlam temellere oturduğu sanılan, bir din gibi tapınılan finansal sistemlerde böylesine bir çatlak yaşanması pek çok kişiye 1929 -1932 arasında en derin halini yaşayan Büyük Buhran’ı hatırlatıyor.

Peki, arasında yaklaşık 80 yıl bulunan bu iki kriz arasında nasıl bir ilişki var? Hayatın bir tesadüf eseri ortaya çıktığına inanan ve dolayısıyla olaylar arasında sadece akılcı ilişkiler kurulabildiğine inanan Batı bilimsel anlayışına göre bu iki kriz arasında hiçbir ilişki yok. Oluş şekilleri ve sonuçları açısından bir benzerlik var o kadar.

Bir Maya takvimi anlatıcısı olduğum için dünya tarihi olayları arasında gözle görülmeyen bir zaman örgüsü olduğunu bildiğimden, bu ikisi arasında kusursuz bir ilişki görüyorum. Bu öyle bir ilişki ki, hem Maya takvimi modelinin geçerliliğini kanıtlıyor hem de bu modelden çıkan kehanetlerin doğruluğunu destekliyor.

Her iki ekonomik krizde Maya takviminde 5. Gece olarak anılan “en karanlık geceye” denk düşüyor. Bu konuda bakın 21 Kasım 2007 tarihinde ne yazmışım: “Beşinci Gecenin başka bir özelliği ise Yıkım getirici olması. Gezegensel Altdünya’da 1932 - 1952 arasında Hitler ve İkinci Dünya savaşının yıkımını yaşadık, atom bombaları da dâhil olmak üzere. Fakat bu demek değil ki benzeri bir fiziksel yıkım bizleri bekliyor yine. Günümüzde ülkeler arasında ve dünyada çok farklı bir mücadele var ve bu artık bariz şekilde para piyasalarında gerçekleşiyor. O yüzden finansal açıdan bir yıkım beklemek daha mantıklı gözüküyor, özellikle de 1929, 1930 ve 1932 yıllarının büyük finansal buhranlar getirmesinden dolayı.” <!--[if !supportFootnotes]-->[i]<!--[endif]-->

Bu aslında Maya takviminin nasıl geçerli bir kehanet sistemi olarak kullanılabileceği ve gizemli son tarihin (28 Ekim 2011) ne anlama geldiği üzerine bir ipucu. Eğer ipin ucunu yakaladıysanız hadi gelin benimle beraber bu makaleye.

Bu makalede sizlere Büyük Buhran ile şu an yaşanan ekonomik kriz arasında ki ilişkiyi Maya takvimi açısından göstermeyi ve Maya takviminin son tarihine yaklaşık 2 yıl kala zaman, para, bilinç arasında ki ilişki üzerinde durmayı hedefliyorum. Bu arada Maya takviminde neden meşhur 21 Aralık 2012 tarihinin değil de 28 Ekim 2011’in doğru son tarih olduğunu da tartışacağız.


Maya takvimi nedir? Ne değildir?

Maya takvimi sadece 2012’de bir gün demek değildir. Var olan dünyanın nasıl değişeceğine dair yeni bir fantezi veya hayal değildir… Sıradan bir medyumluk, falcılık veya kehanet aracı değildir.

O içinde yaşadığımız dünyanın neden böyle olageldiğini en iyi şekilde açıklayan bir yaklaşımdır. Matematiksel, tarihsel ve sosyolojik olarak doğrulanabilir kanıtlar üzerine inşa edilmiştir. Metot olarak akıl ve sezgiyi, din ve bilimi, doğu ve batıyı bir araya getirir. Verdiği mesaj ise şudur: Bu gezegende ortaya çıkmış olan hiçbir şey şans eseri değildir. İlk hücrelerin oluşumundan maymunlara, oradan insanın evrimine, medeniyetin ortaya çıkmasına ve tarih boyunca insanlık bilincinde olan tüm değişimlere bir anlam kazandırır Maya takvimi. Evrim teorisi ile yaradılış mitleri arasında bir köprüdür. En önemlisi bütün insanlık tarihinin tesadüfî olaylarla değil, ilahi bir plana göre oluştuğunu ortaya koyar. Bu plan 28 Ekim 2011’de (evet 2012 değil) son noktasına gelecektir. Pek çok korku dolu ifadenin aksine dünyanın sonu anlamına gelmez bu. 16 milyar yıldır devam eden ilahi planın tamamlanışı demektir bu son tarih. Devam eden bir süreç olan yaratılışın, yani evrimin son eserinin nihayet ortaya çıkacağı bir tarihtir 28 Ekim 2011.

İsveçli bilim adamı Carl Johan Calleman’ın araştırmalarına göre, 28 Ekim 2011 tarihinde son bulan Maya takvimi 9 katlı bir piramit şeklinde olan zaman katlarından oluşur. Bu dokuz katın her biri ise kendi içinde 13 parçaya ayrılır ve bunlar yaratılışın 7 gündüz ve 6 gecesidir. Kusursuz geometrisi ile dünyanın yeni yedi harikası arasına giren Chicchan Itza’da ki Kukulcan piramidi aslında Maya takviminin bir ifadesidir. Calleman, bu 9 katlı piramidin insanlığın evriminde ki kilometre taşları olduğunu kitaplarında ortaya koymuştur. <!--[if !supportFootnotes]-->[ii]<!--[endif]-->

Paranın Evrimi

Bu evrim gereği milattan önce 3115 tarihinden beri medeniyet bilinci gelişmekte (MÖ 3115 ile başlayan bu dönemin Maya takviminde ki adı Ulusal Altdünya’dır). Taş devrinden çıktığımızdan beri, yazıyla, medeniyetle, teknolojiyle meşgul oluyoruz. Ancak bir yandan da savaşlarla, kölelikle ve ekolojik bozulmalarla dolu bir dünya yaratıyoruz. Ekonomik sistemler ve para ise bu evrimin kaçınılmaz olarak bir parçası. Gittikçe soyutlaşan değerler sistemi insanın insana hâkim olmasının bir nedeni ve sonucu. Son beş bin yıldır böyle bir dünya yaratılmaktadır. Milattan sonra 1755 yılında ise ilahi planda yeni bir kilometre taşına gelindi ve sanayi devrimi ile Avrupa aydınlanması çiçek açtı (1755 ile başlayan dönem ise Gezegensel Altdünya olarak anılıyor). Bu aynı zamanda kolonileşme denilen bir süreç ile insanın insana hâkimiyetini bir kat daha arttırdı. Bugün ise Avrupa aydınlanması ve hümanizm akımlarının meyvelerini topladığımızdan kölelik ortadan kalktı, koloniler özgürlüğünü ilan etti. Ancak finansal sistemler insanın insana olan hâkimiyetini daha gizli ve kurnaz bir şekle soktu. Popüler internet filmi Zeitgeist’ın ikinci bölümü bu konuda önemli tespitler içermektedir.

Maya takviminde sekizinci katın 1999 yılında başlamasıyla yeni bir bilinç evrilmeye başladı (Galaktik Altdünya). Mevcut sisteme ve insanın insana hâkim olması ile sonuçlanan medeniyete bir tepki olarak gelişmektedir bu bilinç. 2007 ve 2008 yılları ise bu yeni bilincin kendini daha net bir şekilde ortaya koyduğu yıllardır. Evet, bir taraftan Bilgi Teknolojileri sayesinde para gitgide daha soyut bir hal aldı, finans sistemleri dijitalleşti. Bütün bunları madalyonun bir yüzü olarak düşünelim.

Madalyonun diğer yüzü ise 2011’de ki son tarihe yaklaştıkça kendini daha net adımlarla ortaya koyacak ve eski ile yeninin bir sentezi sonucunda “özgür insanın” doğumunu karşılayacağız. 11 Şubat 2011 tarihinde başlayacak olan dokuzuncu ve son kat ile (Evrensel altdünya) insanlık bilincini filtreleyerek kısmi körleşmelere yol açan tüm perdeler kalkacak.

Bütün bu tablonun derinliklerine inmek için yazımın sonunda çeşitli kaynaklar göstereceğim. Ancak isterseniz bu çerçeveden bakarak güncel bir konu olan ekonomik krizi inceleyelim.


Beşinci Gece ve Ekonomik Kriz

Gittikçe derinleşerek finans uzmanlarını bile şaşırtmaya devam eden ekonomik kriz bazı teorisyenlere göre tüm ekonomik sistemin çöküşü ile sonuçlanacak. Pek çok uzman da “1929&#39;da ABD&#39;de başlayan ve 1932&#39;de Avrupa’ya sıçrayan büyük buhrandan beri böylesi görülmemişti” diyor.

Çok katmanlı bir zaman yapısına sahip kehanetsel Maya takvimine göre bu bir tesadüf değil. 1932 - 1952 yıllarına denk düşen "5.gece" adı verilen en karanlık dönemi 19 Kasım 2007 ile 13 Kasım 2008 arasında tekrar yaşadık.

Maya takviminde geçen 7 gündüz 6 gece süreçlerinin her birinin kendine has bir karakteri vardır. Daha önce de belirttiğim gibi 5. gece en karanlık gece olmasıyla biliniyor. 1932 – 1952 arasında dünyanın en büyük ekonomik krizine yol açan 5. Gece yaşandı. Diyebilirsiniz ki 1929 bu sürecin dışında. Bende diyeceğim ki 1929’un küresel etkileri 1930’lara yayıldı ve tüm insanlık tarihini göz önüne aldığınızda bu 3 yıl büyük bir fark değildir. Öbür taraftan 19 Kasım 2007 – 13 Kasım 2008 arasında süren Galaktik Altdünyanın 5. Gecesinin, bir önceki 5. Gece gibi insanlık tarihinin en derin ekonomik krizini getirdiği açıktır.

Beşinci Gece ve yaşanan ekonomik kriz ile ilgili olarak yine 21 Kasım 2007 tarihinde yazdığım yazıdan<!--[if !supportFootnotes]-->[iii]<!--[endif]--> alıntılar yapacağım. Böylece o zaman yaptığım tahminlerin doğruluğunu siz de görebilirsiniz ve kullanılan metodun geçerliliğini test edebilirsiniz.

“Öncelikle mevcut finansal sistemin nasıl bir bilince dayandığına bakalım. Dünya’da her gün gitgide faiz, kredi ve borca dayanan bir sistem genişliyor. Para dediğimiz olgu ise zaten 5,000 yıl önce sol beyin bilincinin hâkim olmaya başlamasıyla evrilmekte olan bir soyutlama. Bu soyutlama gitgide daha soyut olmakta ve elle tutulur olmaktan uzaklaşmakta. Bu ise kolektif insan bilincini anda yaşamaktan gitgide uzaklaştıran ve zamanı materyalist bir şekilde algılamamıza yol açan bir sistem. Geçmiş ve geleceğe bağlı, hatta bağımlı olmamıza neden oluyor. Aslında Maya takvimi bize bu sistemin Ulusal ve Gezegensel altdünyaların bilinçlerinin sonuçları olduğunu söyleyecektir. Peki, Sağ beyin küresini uyandıran Galaktik Altdünya nasıl bir etki yaratmakta? Sağ beyin anda yaşamamızı sağlayan beyin yarı küremiz. Küresel sağ beyin uyandıkça barter sistemleri daha çok önem kazanmaya başladı. Bunun etkilerini Beşinci Gündüz süresince (24 Kasım 2006 – 19 Kasım 2007) daha somut olarak deneyimlemeye başladık. Direk alış verişe dayalı sistemler, parayı aradan çıkararak daha sağlıklı bir takas sağlamaktalar. Bunlardan bazılarının örnekleri şu adreslerde bulunabilir: http://www.letslinkuk.net/ http://www.schumachersociety.org/”

Ayrıca Türkiye’de yaygınlaşan mesela Türk Barter (http://www.turkbarter.com/125.aspx) veya Freecycle Türkiye’den (http://freecycleturkey.org/freecycle/) bahsetmek mümkündür.

“Beşinci Gündüz’de seslerini duymaya başladığımız bir kriz Amerika mortgage endüstrisinde patlak vermekte. Tamamen birbirine bağlı dünya finans sisteminde bir domino taşının yıkılması tüm domino taşlarının yıkılmasına benzer bir etki yaratacağa benziyor. Faiz, kredi ve borca dayalı sistem büyük bir kriz yaşayacak. Beşinci gece kanımca en çok bu açıdan zor olacak. Dolayısıyla sizlere tavsiyem, borçlarınızı kapatın daha fazla kredi ve borç almayın. Mümkünse kendi evinizde yaşayın ve barter sistemlerini kullanmaya başlayın. Dünya’nın Sağ beyin yarıküresinde yaşayan ülkemizin esnafı neden peşin paraya daha çok önem verir? Çünkü bu anda ve buradadır peşin para. Barter ise bundan daha değerli aslında çünkü çok yakında gerçekten en değerli şey burada ve bu anda olan olacak. Zaten Maya takvimin son noktası da bu demek. Bu anda ve burada olmayı deneyimlemek, tamamı ile. Bu kriz ise bizi anda yaşamaya doğru getirecek.”

Peki bu çerçeveden bakıldığında ekonomik kriz ne yöne gitmektedir? Önümüzde ki dönemde dünya sistemlerinde ne gibi değişiklikler öngörülebilir? Zamanın sonu ile paranın sonu arasında nasıl bir bağlantı vardır?

Politik, hukuki, finansal, daha doğrusu sosyal alanda olan tüm değişimleri özünde Maya takviminin enerji değişimlerinin getirdiğini anladığınızda bütün bu değişimlerin tek bir noktaya doğru gittiğini de anlayabilirsiniz: Sadece bu anda ve burada olanı tam olarak deneyimlemek. Burada ve bu anda olanı tam olarak deneyimlediğiniz daha önce oldu mu? İşte o anda ki bilinciniz, insanoğlunun en sağlıklı, en bilge, en yüce halidir. Temel sorun o andan geriye tekrar ayrılık bilincine düşmenizdir. Yine yarın ödenecek faturaları veya geçmişinizde ki acılarınızı, başarılarınızı… vs düşünmeye başlarsınız.

Maya takvimi özünde diyor ki, bu geri düştüğünüz bilinç bir tesadüf değil. O ilahi planın bir parçası ve dünyanın böyle olması yine aynı nedenden. Ancak başlayan her şeyin sonu olduğu gibi bu bilincinde bir sonu var. Zamanın sonuna, şu anda ve burada olmayanın ölümüne doğru bir yönde gidiyoruz. Zamanlama olarak bu ise Maya takviminin sonunda gerçekleşecek.

13 Kasım 2008 – 8 Kasım 2009 arasında 6. Gündüzü yaşıyoruz ve diğer tüm gündüzler gibi olumlu bir hava esiyor. Kasım 2008’de Obama’nın seçilmesi bu olumlu havaya katıda bulundu ve ekonomik krizin yavaşlaması ve tekrar bir büyüme döneminin gelişi beklentisi büyüdü. Ayrıca yukarıda ki çerçeveden baktığımızda ekonomik krizin bir sonucu olarak şimdi ve burada olanın değerlendirilmesi yönünde revizyonlar görebiliriz. Ancak bunlarda kısa süre içerisinde (1-2 yıllık süreçler) yetmeyecek ve ilahi planın çarkları bizi hepimizin bir olduğunu, Afrika’da ki çocuk ile Newyork’ta ki işadamı arasında bir ayrılık olmadığını görebileceğimiz noktaya doğru itecek. Eğer insanlık olarak biz kendi rızamızla bu noktaya gelmezsek, daha çok kriz göreceğiz demektir.

8 Kasım 2009 ve Derinleşen Kriz

Takdir edersiniz ki insanlık olarak henüz kendi rızamızla bu birlik bilincine gelecek noktada değiliz. O yüzden yukarıda söylediğim gibi daha çok kriz göreceğiz.

Benim 2008 ekonomik krizi ile ilgili tahmini doğru yapmamı sağlayan elbette Calleman’ın bilimsel yöntemini takip etmem oldu. Kendisi bu tahmini 2001 ve 2004 yıllarında yazdığı kitaplarda yapmıştı zaten. 2004 yılında Türkiye’de de basılan “Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü” adlı kitabı alıp 278. sayfasını açarsanız sizde kendi gözlerinizle bu tahmini doğrulayabilirsiniz.

Calleman şimdi yeni bir tahminde bulunuyor. 8 Kasım 2009 itibari ile başlayacak 6. Gece’nin mevcut ekonomik krizin küresel para sisteminde bir çöküş getireceğini söylüyor: