BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA İRAN HAREKÂTI’NI YAPAN XIII. KOLORDUNUN İAŞESİ MESELESİ

Sadık SARISAMAN - Prof. Dr. Afyon Kocatepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi.


İran Harekâtı İran’ı kontrol altına alarak Afganistan’a ulaşmayı ve buradan Hindistan ve Asya Müslümanlarını İngiliz ve Ruslara karşı ayaklandırmayı amaç edinen büyük bir projeydi. Fakat böylesine büyük bir projeyi sadece bir kolordu ile gerçekleştirebilmek mümkün değildi. Diğer bir ifade ile hedef-güç dengesi iyi ayarlanamamıştı. İran Harekâtı Türk-Alman ortak projesi olarak yürürlüğe girdi. Bu yüzden Almanya ve Osmanlı Devleti İran Harekâtı’nın yükünü birlikte paylaştılar. Bu paylaşımda Osmanlı Devleti insan gücünü, ekonomik açıdan güçlü olan Almanya ise para ihtiyacını karşılayacaktı. Almanya sadece İran’a girecek olan Osmanlı kuvvetlerinin iaşe masrafını karşılamakla yetinmeyecek, yol, seyyar hastane gibi geri hizmetleri de yükümlenecekti. Almanya’nın tahsis ettiği paranın sevk ve kontrolü VI. Ordu Kurmay Başkanı Miralay von Gleich’ın sorumluluğundaydı.
Ancak XIII. Kolordu İran Harekâtı’nın başlangıcından itibaren lojistik ve iaşe sıkıntısı yaşadı. Kolordu yeterli menzil teşkilatları kurulmadan ve hazırlıklar yapılmadan İran’a sevk edildi. Daha Hanikin’de iken harekâtın başında askerin yiyecek ve su ihtiyacının karşılanmasında büyük sıkıntılar çekildi. Askeri arpa unu ile beslemek mecburiyeti ortaya çıktı. İaşe sıkıntısının tek sebebi buğday noksanlığı değildi. Sevk edilen buğdayı un hâline dönüştürebilecek değirmenler de yetersizdi. Kolordu kumandanının özel gayretleri ve bir kısım birliklerini ileri sevk etmeyerek civardan erzak ve arpa toplamakla görevlendirmesi neticesinde erzak mevcudu nispeten düzeltilebildi. 3 Haziran 1916 tarihindeki Hanikin Savaşı bu şartlarda kazanıldı. Öte yandan Ruslar da geri çekilirken Türk kuvvetlerinin yararlanabileceği hiçbir şey bırakmamaya gayret emişler, mevcut hayvan yemlerini ve erzakı, hatta tarlaları yakmışlardı.
Başkumandanlık Vekâleti ve VI. Ordu Kumandanlığı Kolordunun İran içlerine ve Tahran’a kadar ilerlemesi konusunda sürekli olarak baskı uyguladılar. Daha Kirmanşah ele geçirilmeden Hemedan, Hemedan ele geçirilmeden de Kazvin ve Tahran hedef gösterildi. Ali İhsan Bey ise önce Kasr-ı Şirin’de, daha sonra da Kirmanşah ve Hemedan’da durmaya çalıştı.
Her seferinde yeterli erzak ve cephanenin toplanamadığı, menzil teşkilatının kurulamadığı, yeterli paranın gönderilmediği gerekçelerini öne sürdü.
Öte yandan Hanikin Muharebesi’nden sonra hayvanların dörtte biri yaralı ve hasta olmasına, arabaların birçoğu kırık vaziyette bulunmasına rağmen Ordu Kumandanlığı Kirmanşah istikametinde ileri harekâta geçilmesinde ısrar etti. Baskılara dayanamayan Ali İhsan Bey biran evvel Kirint Ovası’na ilerleyip orada bulacağı kaynaklardan istifade etmeye karar verdi. Kolordunun ileri harekât sırasındaki ihtiyaçlarını karşılayabilmek için buğday, arpa, koyun gibi iaşe malzemelerini birliklerin arkasından Kirmanşah’a getirecek tüccarın mallarının peşin para ile satın alınacağı taahhüdünde bulundu. Görüldüğü üzere kolordunun iaşesi tüccarın getireceği yiyecek maddelerine, dolayısıyla şansa bırakılmıştı.
XIII. Kolordu Kirmanşah’a kadar gelebildi; fakat iaşe sıkıntısını ve lojistik problemlerini aşabilmiş değildi. Kirmanşah harekâtı için yaptırılan potinlerde kötü malzeme kullanıldığından dolayı çarıkların dağlık arazide beş günde parçalandığını görüldü. Kasr-ı Şirin’den Kirmanşah’a gelene kadar ayak vurgunu ve hastalıklar nedeniyle 1200 zayiat verildi. Yeterince sabun temin edilemediği için bulaşıcı hastalıklar da yayılmaya başlamıştı. Bunun üzerine 44’üncü Alay Bakube’de karantina altına alındı.
Başkumandan Vekili Enver Paşa orduların iaşenin ve ihtiyaçlarının geriden getirilmesinden ziyade mahallinden karşılanmasından yana idi. Enver Paşa kolordunun İran içlerinde yeterli kaynakları bulabileceğini düşünüyordu. Fakat yerinden satın almak için ise paraya ihtiyaç vardı. Almanlar yeterli para göndermiyorlar, İranlılar kâğıt para kabul etmek istemiyorlardı. Ali İhsan Bey 17 Temmuz tarihiyle VI. Ordu Kumandanlığına gönderdiği telgrafında “15 gündür efrada hiçbir şey vermediğimden yanlarına gitmeye yüzüm kalmamış olduğunu arz eylerim” diyerek sıkıntısını dile getiriyordu.
Kirmanşah’ın zaptından sonra Başkumandan Vekili ileri harekât için 19 gün dayanabildi. 20 Temmuzda Kolorduyu yeniden tazyik etmeye başladı. Kolordu kumandanı menzil hastanesi oluşturulmasını, otomobil kollarının teşkil edilerek faaliyete geçirilmesini, ilaç ve cephane ihtiyacının karşılanmasını istedi. Baskılar dayanılmaz hâle gelince Ali İhsan Bey Kolordunun ihtiyaçlarının zengin ve varlıklı bir şehir olan Hemedan’da giderilmesini kabul etti. Böylece Hemedan harekâtı başladı. Hemedan harekâtı sırasında Şehriban’a kadar gelmiş olan sahra obüs bataryalarının Kirmanşah’a naklettirilmesi Kolordu için bir mesele oldu. Obüs bataryalarını taşıyan top arabalarının on tanesinin çekici hayvanları bulunmuyordu. Topların gliserin azlığı sebebi ile işlemediği de görüldü
Bir diğer eksiklik de harita yetersizliğiydi. Elde bölgeyi gösteren teferruatlı haritalar bulunmadığı için Sahne batısındaki tepede düşmanın
ciddi bir müdafaa göstereceği tahmin edilememişti. Kolordunun bu tepenin stratejik öneminden habersiz olması çok sayıda şehit verilmesine yol açtı.
Hemedan ele geçirildikten sonra Kolordunun yeni hedefi Kazvin olarak gösterildi. Ancak, Ali İhsan Bey Hemedan harekâtının bile güçlükle başarıldığını hatırlatıyor, ayak vurgunu, göz ağrısından müptela ve hafif hastaların dahi obüs bataryasında kullanmış olduğunu belirtiyordu. Kolordu kumandanı şartlar uygun olsa bile eksiklerin bir aydan önce tamamlanamayacağı ve eylülden evvel Hemedan öteye ileri harekâtın mümkün olamayacağı görüşünü taşımaktaydı. Bu şartlarda ileri harekât hususunda ısrar edilirse Kolordu Kumandanlığını bırakabileceği tehdidinde de bulundu.
Öte yandan Kirmanşah’ta kurulan menzil hastanesi henüz yalnız başına iş görebilecek hâle getirilememişti. Menzil hattı üzerinde asayiş sağlanamamış olup menzil hattı işletilemiyordu. Hat üzerinde faaliyet gösteren hayvan ve araba yoktu. Benzin eksikliğinden dolayı menzil otomobilleri de çalıştırılamamaktaydı. Aynı şekilde keşifte kullanılan tayyare de uçurulamamaktaydı.
Kendi kolordusunun ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çeken Ali İhsan Bey İran aşiret kuvvetlerinin iaşesinin ve masraflarının Nizamüssaltana Hükûmet-i Muvakkatası ve yerel halk tarafından temini politikasını takip etti. Bu yüzden aşiret reisleri ve eşraf bağış yapmaları konusunda teşvik edildi.
Irak Cephesi’nde yaşanan olumsuz gelişmeler İran’daki XIII. Kolordunun geri çekilmesine yol açtı. Kolordu geri çekilirken halkın elindeki tek ulaşım vasıtası olan merkeplerden de faydalandı. Ayrıca, nakliye işlerinde güçlü kuvvetli köylülerden istifade edildi. İran Menzil Mıntıka Müfettişliği geri dönüş sırasında Kolordunun iaşe malzemelerini sağlamakla görevlendirildi. İran Menzil Mıntıka Müfettişliği Bisitun’dan itibaren Hanikin’e kadar olan mevzilerde Bisitun’da 1 günlük, Kirmanşah’ta 2 günlük, Mah-ı Deşt ve Harunabad’da 1 günlük, Kirind’de 2 günlük, Sürhedize’de 1 günlük yiyecek ve yem bulunduracaktı. Bununla birlikte Kolordunun geri çekilişi sırasında İran asker ve jandarmalarının firar ettikleri görüldü. Bu firariler aynı zamanda geriye sevk ettiğimiz hasta kafilelerimize ve yürüyüş kollarında döküntü kalmış perakende efradımıza taarruz ediyorlardı.
Geri çekiliş sırasında Kolordunun iaşesi problemi daha da sıkıntılı bir hâl almaya başladı. Zira Kolordu 16 Marta kadar verilen iaşe parasıyla iaşe olunurken bundan sonra para verilmeyeceği ve menzillerden iaşe edileceği bildirildi.
Kötü hava şartlarına ve çamurlu yollara rağmen tahliye edilen mıntıkada Kolorduya ait bütün silah, cephane, eşya, erzak ve hastalar başarıyla Paytak’ın batısına nakledildi. Menzil teşkilatının götüremediği birçok eşya ve malzemeyi Kolordu birlikleri, cephane taburu ve nakliye katarı
nakletmeyi başardı. Yalnız menzile ait birçok araba çamurlar içinde bırakılmış olduğundan bunlar düşmana kalmaması için tahrip edildi.
25 Mart tarihli Cebel-i Hamrin muharebelerinde İngilizlerden bolca kablo, 15 kadar ağır ve hafif makineli tüfek, birkaç bin tüfek, bol miktarda cephane, elbise, ayakkabı, bolca yiyecek ve yaralı ile dolu iki sargı mahalli ele geçirildi. Ancak Cebel-i Hamrin zaferi Kolorduyu sıkışık durumdan kurtaramamıştır. Çünkü Irak ile bağlantımız kesilmişti. Asker iaşe edilemiyordu. Bu durumdan kurtulabilmek için Diyale Nehri üzerine köprü kurarak Irak tarafına geçmek gerekiyordu. Bütün bu olumsuz şartlarda XIII. Kolordunun Diyale Nehri üzerine köprü kurarak karşıya geçebilmesi de büyük başarıydı. Zira elde çivi yoktu. Kavak ağaçları ve dükkân kepenkleri kullanılarak köprü yapılabilmişti. 26 Martta köprünün bir kısmının yıkılması 25 Martta verilen Kolordu emrinin uygulanmasını geciktirdi. Ancak, her şeye rağmen Kolordu 1 Nisanda tamamen Diyale Nehri batısına geçmeyi başarmıştır.
Sonuç olarak Kut Cephesi çökmemiş olsa bile Kolordunun kendisinden beklenen görevleri yapabilmesi mümkün değildi. Afganistan ve Hindistan’a kadar ilerlemek amacını taşıyan bu harekâtın başarılı olabilmesi için daha fazla kuvvete ve güçlü ve düzenli bir menzil teşkilatına ihtiyaç vardı. Böylece Kolordu eksiksiz bir lojistik destek ile daima dinç ve zinde kalabilirdi. Bu arada bu harekâtın bütün masraflarını karşılamayı üstlenmiş olan Almanların son derece cimri davrandıkları ve Kolorduyu çoğu zaman sıkıntı içerisinde bıraktıkları görülür. Kolordu bir türlü kendisini iaşe ve lojistik sıkıntı problemlerinden kurtaramadı. Aslında Kolordunun İran içlerinde ilerleyebilmesinin sırrı Rusların, karşısına kuvvetli birlikler çıkaramamış olmasıydı.
Makalenin tamamı aşağıdaki linktedir.
http://www.4shared.com/file/14757924...n_Harekat.html