1. #1
    raltar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    22.Ağustos.2007
    Yaş
    53
    Mesajlar
    734


    Kuzey Afrika’da İlk İslâm Fetihleri
    Adem Apak-Doç. Dr. U.Ü. İlahiyat Fakültesi



    Kuzey Afrika Fetihlerinin Öncü Adımları: Mısır’ın Fethi

    Hz. Ebû Bekir’in halifeliğinin ikinci yılında başlayan, Hz. Ömer döneminde ise büyük ölçüde tamamlanan Şam fetihlerinin ardından Hicretin 18. (M. 639) yılında Câbiye’ye gelen Hz. Ömer bölge komutanlarıyla bir görüşme yaptı. Burada Filistin ordusu komutanı Amr b. el-Âs burada Mısır’a sefer düzenlemek için halîfeden izin aldı.

    Amr b. el-Âs’ın ordusu Ürdün ve Filistin topraklarından sonra Sina Yarımadası’nı da geçerek önce Ariş, ardından da Ferma’ya ulaştı. Kuzeyden Mısır’ın kapısı durumunda olan Ferma, kuşatmanın ardından ele geçirildi. (Muharrem H.19/Ocak M.640). İlerleyen ordu daha sonra Bülbeys’i fethetti. Amr b. el-Âs,Bülbeys fethinin tamamlanması akabinde Ümmü Düneyn’e hareket etti.

    Nil kıyısında yer alan bu liman şehri, Rumların Mısır’daki üç askerî üssü olan Bâbilon, Nakyus ve İskenderiye’nin ortasında yer alıyordu. Kuzeydeki Nakyus ve İskenderiye’den güneyde yer alan Bâbilon’a yardımlar da buradan sevk ediliyordu. Amr b. el-Âs, bu sebeple beklenen hedef Bâbilon yerine Ümmü Düneyn’e yöneldi. Niyeti Rumların kuzey-güney bağlantısını keserek, Bâbilon’a yapılacak desteği engellemekti.

    Müslümanların kuşatması kısa sürede netice vermeyince Amr b. el-Âs, Medine’den yardım istedi.
    Gelen 4 bin kişilik ordunun desteğiyle şehir ele geçirildi. Hicretin 19. yılı Rabîulevvel ayında (M. Nisan 640) gerçekleşen bu fetihle Müslümanlar için Bâbilon’un yolu açılmış oldu. Ancak burada da çok ciddi bir direnişle karşılaşıldı. Durumdan haberdar edilen halîfe bölgeye yeniden takviye birlikler gönderdi. Medine’den gelen Zübeyr Avvâm komutasındaki askerler Bâbilon yakınındaki Aynu’şŞems’de asıl orduya katıldılar. Buradaki hazırlıkların ardından saldırı yeniden başlatıldı. Yaklaşık yedi ay süren muhasaranın ardından şehir fethedildi. Daha sonra yapılan görüşmelerin ardından Mısır halkıyla barış yapıldı.

    Bâbilon’ın fethinden sonra Müslümanlar Doğu Roma’nın Konstantiniyye’den (İstanbul) sonra ikinci büyük şehri olan İskenderiye’yi hedef aldılar. Amr b. el-Âs, Hicretin 21. (M. 641-642)yılında Akdeniz sahiline doğru harekete geçti. Müslümanları İskenderiye yolunda durdurmak isteyen Bizanslılar, ilk önce Nakyus, ardından da Sultays mevkiinde mağlup olmaktan kurtulamadılar. Son olarak Kiryeveyen’de de direniş
    gösteremediler.

    Kiryeveyn galibiyetinin ardından İskenderiye muhasara altına alındı. Güneyi Meyut gölü, kuzeyi Akdeniz ile çevrili olan şehrin batı tarafında ise Sa’ban kanalı bulunuyordu. Bu nedenle şehre sadece doğu ve güney tarafından taarruz etmek mümkündü, buralar da kalın surlarla çevrilmişti. Bu şartlar şehrin muhasarasını geciktirdi. Kuşatma esnasında İskenderiye kalesinde kapıcılık yapan İbn Bessâme adındaki bir şahıs Müslüman askerlere ulaşarak ailesi ve arazisi için emân verilmesi karşılığında, kalenin gizli kapısını kendilerine gösterebileceğini söyledi. Onun talebini kabul eden Amr, ordusuyla birlikte gösterilen kapıdan kaleye girerek fethi gerçekleştirdi. Üç ay süren kuşatma sonucunda Hicretin 21.yılı Recep ayında (Haziran M.642) tamamlanan fethin ardından Müslümanlar ile şehir halkı arasında Bâbilon anlaşmasına benzer hükümler taşıyan bir barış sözleşmesi imzalandı.

    İskenderiye’yi ele geçiren Müslüman ordu daha sonra batıdaki Berka’ya yürüdü. Şehir halkı herhangi bir mukavemet göstermeden teslim oldu. Berka’nın fethi ile Trablusgarb yolu Araplara açılmış oldu. Amr b. el-Âs hiç bir mukavemet görmeden ilerleyerek Sürt ve Lebde gibi küçük yerleşim birimlerini itaat altına aldı.

    Trablusgarb’a ulaşan Müslüman askerler şehri kuşattılar. Ancak bir ay geçmesine rağmen fetih gerçekleşmedi. Bu esnada Müslüman orduda bulunan Benî Müdlic kabilesine mensup bir grup asker
    serinlemek niyetiyle sahile gittiklerinde deniz tarafında şehir surlarının olmadığını fark edince durumu komutanlarına bildirdiler.Amr, bir grup askerini uygun bir zamanda buradan kaleye girmeleri için görevlendirdi. Gizlice içeri sızan askerler kale kapılarını açarak ordunun geri kalan kısmının da şehre girmesini sağladılar. Kısa süren çarpışmalardan sonra halk teslim oldu. (H.22/M.642-643).Amr b. el-Âs Trablusgarb fethinin ardından halîfeye bir mektup yazarak, Kuzey Afrika’nın geri kalan kısmı için fethe çıkmak istediğini bildirdi. Fakat Hz. Ömer bu toprakların Müslümanlar için tehlikelerle dolu olduğunu ileri sürerek onun teklifini geri çevirdi.

    Hz. Osman Dönemi
    Kuzey Afrika’nın doğu kısmını teşkil eden Mısır, Hz. Ömer döneminde Amr b. el-Âs’ın idaresindeki ordular tarafından fethedilmişti. Hz. Osman, Hicretin 27. yılında (M.647) Amr’ı Mısır valiliğinden azlederek yerine Abdullah b. Sa‘d’ı tayin etti. Bu sebeple daha sonraki Kuzey Afrika fetihleriyle ilgili faaliyetler Abdullah
    tarafından gerçekleştirilmiştir.

    Yeni Mısır valisi göreve gelmesinin ardından Ifrikıye seferine çıktı. Müslüman ordu ilk önce bölgenin kapısı konumunda olan Trablusgarb’da karargâh kurdu. Bunun ardından Subeytula33 muhasara altına alındı. Fakat Müslümanlar burada güçlü bir direnişle karşılaştılar. Muhasaranın neticesiz kalması üzerine başkomutan halîfeden yardım talebinde bulundu. Hz. Osman bunun üzerine bölgeye Abdullah b. Zübeyr idaresinde takviye ordu birlikleri gönderdi. Gelen askerlerin de desteğiyle Subeytula Müslümanların kontrolüne geçti. Bunun ardından yakın yerleşim birimleri üzerine ordular gönderildi. Stratejik öneme sahip Kafsa zaptedildi. Nüfuzlu kabilelerden Eclem ile yıllık bir buçuk milyon dinar karşılığında barış yapıldı.

    Abdullah b. Sa‘d’ın valiliği esnasında Bizanslılarla girişilen Kuzef Afrika hâkimiyeti mücadelesinde kara muharebelerinin yanı sıra Akdeniz’de de çarpışmalar gerçekleşti. Bunların en önemlisi Zâtü’s-Savâri savaşıdır. İmparator Herakleios, Arapların Ifrikıye’de ilerlemeleri üzerine onlara karşı büyük bir donanmayı harekete geçirdi. Abdullah b. Sa‘d düşmanı karşılamak üzere Akdeniz’e açıldı.Aynı anda Şam valisi Muaviye b. Ebû Süfyan da Mısır donanmasına destek vermek amacıyla Şam’dan harekete geçti. Hicretin 34. yılında (M.654) iki donanma Akdeniz’de karşı karşıya geldiler. Bir kaç gün devam eden çarpışmalar Müslümanların kesin galibiyetiyle neticelendi. Bu netice İslâm tarihinin en parlak deniz zaferlerinden biri
    olarak tarihe geçmiş ve Müslümanlar için sonraki Kuzey Afrika fetihlerinin de önünü açmıştır.


    Emevîler Dönemi
    Hz. Ebû Bekir döneminde başlatılan, Hz. Ömer yönetiminde Bizans ve Sâsânî İmparatorluğu’nun hâkimiyet alanlarını içine alan,Hz. Osman zamanında da en geniş sınırlarına ulaşan İslâm fütûhâtı,
    Hz. Osman’ın son dönemi ile Hz. Ali’nin halîfeliği esnasındaki iç çekişmeler sebebiyle sekteye uğramıştı.

    Hz. Hasan’dan hilafeti devralarak Müslümanları tek bir yönetim altında birleştiren Emevîler devletinin kurucusu Muaviye, göreve gelmesiyle birlikte bir taraftan Hâricîler ve Hz. Ali destekçileri gibi yönetim muhalifleri ile mücadele ederken, diğer taraftan da fetih faaliyetlerini başlattı. Bu dönemde fetih hareketleri üç cephede gerçekleşti. Bunlardan ilki Anadolu ve Ermenistan topraklarıdır. İkinci hedef Horasan ve Sind coğrafyasıdır.Harekât düzenlenen üçüncü bölge ise Mısır ordusunun sorumluluğuna verilen Kuzey Afrika’dır.

    Muaviye, Hz. Ali dönemindeki iç çekişmeler sebebiyle Müslümanların kontrolünden çıkmış bulunan bu bölgenin tekrar itaat altına alınmasına karar verdi. Bu amaçla daha önce Kuzey Afrika cephesinde savaş yapmış komutanlar görevlendirdi. Bunların başında Muaviye b. Hudeyc gelir. Onun ardından bu vazifeyi üstlenen Ukbe b. Nâfi H.42/M.662 ve H.43/M.663 yıllarında bölgede başarılı fetihler gerçekleştirdi. Ukbe’nin en önemli faaliyetlerinden biri de müstahkem bir askerî karargâh ihtiyacı sebebiyle (H. 50/M. 670) yılında Kayravan’ı inşa etmiş olmasıdır. Ayrıca onun komutanlığı sürecindeki kapsamlı bir İslâmlaşma faaliyetiyle Berberîlerin pek çoğu müslüman oldu. Bu sebeple Kuzey Afrika’da plânlı İslâmlaşmanın Muaviye döneminde başlatıldığını söylemek mümkündür.

    Hicretin 50. (M.670) yılında Muaviye, Mısır ve Mağrib valiliğine Mesleme b. Muhalled’i tayin etti. Mesleme bölge komutanı Ukbe b.Nâfi’nin yerine Ebu’l-Muhâcir’i Kuzey Afrika ordularının başkomutanlığına getirdi.Bu dönemde Ebu’l-Muhâcir’den başka sabık Mısır valisi Muaviye b. Hudeyc, Hâlid el-Fehmî, Hassân b.Numan gibi komutanlar fetihlerde aktif görev üstlendiler. Muaviye döneminde Müslümanlar Afrika’da daha önce ele geçirilmiş ancak kontrolü kaybedilmiş olan pek çok beldenin yeniden itaat altına
    alınmasını sağladılar. Ayrıca bu süreçte bazı beldeler de ilk kez Müslümanların hâkimiyetine girdi.
    Konu raltar tarafından (31.Mart.2012 Saat 16:15 ) değiştirilmiştir.
    Başlıgıg yükündürtümüz,tizligig sökürtümüz / Başlıya başeğdirdik,dizliye diz çöktürdük.

  2. #2
    raltar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    22.Ağustos.2007
    Yaş
    53
    Mesajlar
    734


    Babasının vefatından sonra devlet başkanı olan Yezid b. Muaviye,Kuzey Afrika valiliğine yeniden Ukbe b. Nâfi’yi getirdi. Onun gerçekleştirdiği fetih hareketiyle bölgenin önemli bir kısmında kontrol Müslümanlara geçti. Ukbe, Kuzey Afrika’da Araplara karşı ittifak yapan Bizans ve Berberîleri itaat altına almayı başardı.Ancak kazandığı zaferler sebebiyle rakiplerini küçümsemesi ve alınması gereken tedbirlerde ihmalkâr davranması sebebiyle bölgedeki Berberî kabilelerini bir araya toplayan Küseyle b. Kemren’in baskın saldırısı sonucunda yanında bulunan askerlerle birlikte şehit edildi. Bu hadiseyle Kuzey Afrika’nın kontrolü Müslümanların elinden çıkmış oldu.

    Ukbe b. Nâfi’nin şehit edilmesiyle birlikte Kuzey Afrika’nın kıyı şeridine Bizanslılar hâkim olurken, iç kısımlar ise Küseyle’nin liderliğindeki Berberîlerin eline geçti. Bölgedeki gücünü daha da artıran Küseyle, hücuma geçerek Ukbe’nin Kuzey Afrika’da inşa ettiği Kayravan şehrini zapt etti. Bölgedeki Müslümanlar can güvenlikleri sebebiyle Mısır sınırına kadar çekilmek zorunda kaldılar. Bu gelişme Kuzey Afrika’da Arap hâkimiyetini ve İslâmlaşmayı tehlikeye düşürdü. Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan, bunun üzerine Züheyr b. Kays el-Belevî komutasındaki büyük bir orduyu bölgeye sevk etti. Berka üzerinden Kuzey Afrika’ya geçen Züheyr, karşısına çıkan Berberî ordusunu mağlup ederek Kayravan’ı yeniden ele geçirdi. Daha sonra da bölgenin iç kısımlarında kontrolü sağladı. Bu esnada meydana gelen savaşlarda Berberîlerin lideri Küseyle öldürüldü. (H.69/M.688-689). Böylece Kuzey Afrika’da dengeler tekrar Müslümanların lehine değişmeye başladı.

    Arap ordularının Kuzey Afrika’da Berberîler karşısında elde ettiği başarıyı kendi hâkimiyeti için de büyük tehlike olarak gören Bizans İmparatoru II. Justinianos (M.685-695), Müslümanların Akdeniz sahili boyunca ilerlemelerini engelleyebilmek amacıyla bölgeye büyük bir donanma sevk etti. Sicilya’dan da takviye birlikler alan Bizanslılar, Kartaca’ya çıkarma yaptılar. Deniz istikametinde Batıya doğru ilerlemekte olan Züheyr b. Kays, bu gelişme üzerine geri dönerek Bizanslıları karşılamaya karar verdi. Meydana gelen savaşta düşmana nazaran az sayıda olan Müslüman askerler yenilgiye uğradılar. Savaş esnasında hayatını kaybedenler arasında ordunun komutanı Züheyr b. Kays da bulunuyordu (H.69/M.688-689). Ukbe b. Nâfi’nin öldürülmesinden sonra bu hadise, Kuzey Afrika’da Müslümanlar için ikinci bir duraklama sürecine sebep oldu.


    Züheyr b. Kays’ın Rumlar tarafından mağlup edilmesinden sonra Müslüman Arapların bölgede zor durumda kalmalarından istifade eden Berberîler, Müslümanlara karşı saldırı düzenlemeye karar verdiler. Ancak kendi aralarındaki kabile anlaşmazlıkları sebebiyle birlik sağlayamadılar. Buna karşılık Mısır valisi Abdüzaziz b. Mervan, Kuzey Afrika’da Müslüman varlığını tehlikeye düşüren şartları ortadan kaldırabilmek amacıyla halîfeden yeni kuvvet talep etti. Abdülmelik b. Mervan bunun üzerine Hassân b. Numân el-Gassânî idaresindeki büyük bir orduyu Suriye’den yola çıkardı.Gelen askerler ilk önce askerî ikmal üssü olan Trablusgarb’a ulaştılar. Bizanslıların elinde bulunan toprakları hedef alan asıl harekât buradan başlatıldı. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Kayravan üzerinden hareket eden Müslümanlar karşılarına çıkan Bizans ordusunu mağlup ettikten sonra stratejik öneme sahip Kartaca’yı ele geçirdiler. Hezimete uğrayan düşman askerlerinin bir kısmı günümüzde Tunus şehrinin bulunduğu Tirtiş limanına sığınırken, geri kalanları ise Sicilya adasına ve İspanya’ya kaçtılar.Bizans İmparatoru Leontios (M.695-698) bu gelişme üzerine bölgeye yeni güç göndermeye karar verdi. Gelen Bizans donanması H. 78/M.697 yılında Kartaca’yı Müslümanların elinden aldı. Bölgedeki Berberîler de bu savaşta Bizans ordularına yardımcı oldular.Neticede Akdeniz kıyıları Bizans’ın hâkimiyetine geçerken, iç kısımlar ise asıl adı Dıhye bint Mâtıyye olan ve büyücülük yapması sebebiyle Kâhine olarak bilinen Berberî bir kabile liderinin kontrolüne girdi.Müslümanlar bir yıl sonra gerçekleştirdikleri yeni bir askerî harekâtla Kartaca’ya tekrar hâkim oldular. Bu olumlu gelişmenin ardından Hassân b. Numân’ın ikinci Ifrikıye seferi başlatıldı.(H.81/M.700-701). Öncelikli olarak Berberî kabileleri üzerine yürüyen Hassân, Kuzey Afrika’nın iç bölgelerini kontrol altında tutan Kâhine’nin ordusunu mağlup etti. Çarpışmalar esnasında liderleri Kâhine’nin ölmesi Berberîlerin tamamen dağılmasına sebep oldu.

    Sonuçta bölgede Müslümanların siyasî hâkimiyeti yeniden tesis edildi. Bu süreçte Hassân b. Numân’ın teslim olan Berberîlere iyi davranması, kendileriyle yakın ve dostane ilişkiler kurması, onların Müslümanlara karşı isyancı bir topluluk olmaktan çıkmasına vesile oldu. Hatta bu olumlu şartlarda Berberîlerin birçoğu Müslümanlığı kabul etti. Son gelişme Kuzey Afrika’da Araplar ile Berberîlerin siyasî ittifakının da ilk adımlarını teşkil etmiştir ki, yeni ittifakın ilk semeresi yakın gelecekte Endülüs’ün Müslümanlar tarafından fethi olacak

    Kuzey Afrika’da Berberîleri kendi müttefiki haline getiren Hassân b. Numân, ardından bölgenin en önemli merkezi konumundaki Kartaca’yı elinde bulunduran Rumlar üzerine yürümeye karar verdi. Bu amaçla Hicretin 84. yılı Ramazan ayında (M. Eylül-Ekim 703) Kayravan’dan harekete geçti. Hassân’ın bölgeye geldiğini haber alan Rumlar Müslüman orduyu yolda karşılamaya çalıştılar. Ancak meydana gelen çarpışmalar Müslümanların üstünlüğü ile neticelendi. Rumlar bunun üzerine cizye ve harac karşılığında barış istemeye karar verdiler. Fakat şehirde yaşayanlar aynı gece yükleyebildikleri mallarını alarak Kartaca’yı gizlice terk ettiler. Ertesi sabah anlaşma yapmak amacıyla şehre gelen Müslüman askerler halkın şehirden ayrıldığını gördüler. Sonuçta hiçbir direnişle karşılaşmadan Kartaca tamamen Arapların eline geçmiş oldu.

    Emevîlerde Velid b. Abdülmelik’in devlet başkanı olduğu esnada Kuzey Afrika’da Müslümanlar gerek Bizans, gerekse bölgedeki Berberî topluluklara karşı üstün durumdaydılar.Bu konumu daha ileri noktalara taşımak isteyen halîfe, Kuzey Afrika valiliğine getirdiği Mûsâ b. Nusayr’a bölgeye hareket emri verdi. Müslüman ordular ilk önce Berberîlerin merkezi olan Tanca’ya ulaştılar. Harekâtta öncü birliklere komuta eden Târık b. Ziyâd şehre idareci tayin edildi(H.89/M.708-709). Târık’ın emrindeki ordular buradan Kuzey Afrika’nın iç kısımlarına doğru başarılı fetihler gerçekleştirdiler.

    Müslüman ordularının Tanca ve civarını kontrol altına almalarından sonra asıl hedefleri Kuzey Afrika sahilinde Bizans’a tâbi stratejik önemi bulunan Septe56 idi. İspanya kralı Rodrik ile aralarında sıkıntı yaşayan Septe valisi Julien, Kuzey Afrika’da ilerlemekte olan Mûsâ b. Nusayr ile irtibata geçerek ona İspanya’ya geçmesinin uygun olacağı tavsiyesinde bulundu. Bu konuda karar verilirse Arap ordularına her türlü yardımı sağlayacağına dair söz verdi. Julien’in teklifiyle birlikte Kuzey Afrika’nın son kalesi Septe de kendiliğinden Müslümanların kontrolüne geçmiş oldu. Septe valisinin yaptığı teklifi ihtiyatla karşılayan Mûsâ b. Nusayr durumu halîfeye bildirdi.

    Velid b. Abdülmelik ise komutanına herhangi bir maceraya girmemesi ve tedbirli hareket etmesi talimatını verdi.Bunun üzerine Mûsâ b. Nusayr, durum tespiti amacıyla Julien’e ait gemilerle bir askerî keşif birliğini İspanya kıyılarına gönderdi. Öncü grubun komutanı olan Tarîf b. Mâlik İspanya’nın güney kesimlerinde
    yaptığı incelemelerde Gotların muhtemel bir Müslüman hücumuna karşı koyamayacakları kanaatine ulaştı. Karşı kıyıdan gelen ilk olumlu haberler Mûsâ b. Nusayr’ın İspanya’nın fethi konusundaki kararını netleştirdi.

    Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Târık b. Ziyâd 5 Recep 92 (28 Nisan 711) Salı günü çoğunluğu Berberîlerden oluşan 7 bin kişilik bir ordunun başında Septe valisinin temin ettiği gemilerle İspanya’ya hareket etti. Müslüman fatihler boğazı geçerek daha sonra komutanlarının adıyla anılacak olan tepeye (Cebel-i Târık) ulaşıp çıkarma harekâtını başlattılar. Bu şekilde Kuzey Afrika, Endülüs fetihleri için de stratejik bir merkez haline geldi. Nitekim buradan harekete geçirilen ordular, kısa sürede İspanya topraklarını Müslümanların hakimiyetine aldılar.


    Kaynakça
    APAK, Adem, İslam Siyaset Geleneğinde Amr b. el- Âs, Ankara 2001,s. 17-69.
    APAK, Adem, İslâm Siyaset Geleneğinde Amr b. el-Âs, Ankara 2001;“Mısır’ın Müslümanlar Tarafından Fethi ve Fetih Sonrası Ülkede Sosyal ve Dinî Alanda Meydana Gelen Değişimler Üzerine Değerlendirmeler”, UÜİFD, c. 10, sy. 2, Bursa 2201, s.146-154.
    AYCAN, İrfan, Saltanata Giden Yolda Muaviye b. Ebû Süfyan, Ankara1990.
    BECKER, C.H., “Bâbilon”, İA, III, 180.
    BELÂZÜRÎ, Ebû’l-Abbâs Ahmed b. Yahyâ b. Câbir (279/892),Futûhu’l-Buldân, (thk. Abdullah Enis et-Tabbâ-Ömer Enis et-Tabbâ), Beyrut 1987.
    HALÎFE B. HAYYÂT, Ebû Amr eş-Şeybânî (240/854), Tarih, (thk.Züheyl Zekkâr), Beyrut 1993.
    HAMİDULLAH, Muhammed, İslâm Peygamberi, (çev. Salih Tuğ), I-II,İstanbul 1991.
    HATTÂB, Mahmud Şit, “Şimali Afrika’nın Fetih Kahramanları”, (çev.Osman Öztürk), Belleten, 33/129, Ankara 1969.
    HITTI, Philip, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, (çev. Salih Tuğ), I-V,İstanbul 1980.
    İBN ABDİLHAKEM, Ebu’l-Kasım Abdurrahman b. Abdillah(257/870), Futûhu Mısr ve Ahbâruhâ, (thk. Charles Torrey),Kahire 1991.
    İBN HAVKAL, Ebu’l-Kâsım Muhammed b. Havkal (367/977), Kitabu Sîreti Arz, Leyden 1967.
    İBN HURDAZBİH, Ebu’l-Kasım Ubeydullah (280/893), Kitabu’l-Mesâlik ve’l-Memâlik, Leyden 1967.
    İBN İZÂRÎ, Ebû Abdullah Mumammed el-Merrakuşî (695/1295), el-Beyânü’l-Muğrib fî Ahbâri’l-Endelüs ve’l-Mağrib, I, (thk.Georges Colin-E. Levi Provençal) Beyrut 1983.
    İBN KESÎR, Ebû’l-Fidâ İsmail (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye, IXIV,Beyrut-Riyad ts. (Mektebetü’l-Meârif-Mektebetü’n-Nasr).
    İBN TAGRİBERDÎ, Ebu’l-Mehasin Cemalüddin Yusuf (874/469), en-Nücûmu’z-Zahire fi Mülûki Mısr ve’l-Kahire, I-XXII, Kahire1929.
    İBNÜ’L-CEVZÎ, Ebû’l-Ferec Abdurrahman b. Ali (597/1201), el-Muntazam fî Tarihi’l-Ümem ve’l-Mülûk, (thk. MuhammedAbdülkadir Atâ-Mustafa Abdülkadir Atâ), I-XVIII, Beyrut 1992.
    İBNÜ'L-ESÎR, İzzüddin Ebû’l-Hasan Ali (630-1232), el-Kâmil fi’t-Tarih,I-IX, Beyrut 1986.
    İSTAHRÎ, Ebû İshak İbrahim Muhammed el-Farisî (340/951),Kitabu’l-Mesâlik ve’l-Memâlik, Leyden 1967.
    KAZVİNÎ, Zekeriyya b. Muhammed (682/1283), Âsâru’l-Bilâd ve Ahbâru’l-‘İbâd, Beyrut ts. (Dâru’s-Sâdır).
    KİNDÎ, Ebû Ömer Muhammed b. Yusuf (350/961), Kitabu’l-Vulât ve Kitabu’l-Kudât, (thk. Rhuvan Guest), Beyrut ts. (Müessesetü Kurtuba).
    MAKDİSÎ, Ebû Zeyd Ahmed b. Sehl (350/966), Ahsenü’t-Tekâsîm,(nşr. M.J. de Goje), Leiden 1877.
    MAKRIZÎ, Takıyyüddin Ahmed (845/1442), Hıtat, I-II, Beyrut ts.(Dâru Sâdır).
    MÂLİKÎ, Ebû Abdullah Muhammed, Riyâdu’n-Nüfûs, (thk. Beşîr el-Bekkûş), I-III, Beyrut 1983
    NATUR, Şehade, Tecdîdü’d-Devleti’l-Ümeviyye fî Ahdi’l-Halife Abdülmelik b. Mervan, İrbid 1996. (Dâru’l-Kindî).
    NÜVEYRÎ, Şihabüddin Ahmed b. Abdülvahhab (733/1332),Nihâyetü’l-Ereb fî Fünûni’l-Edeb, I-XXVII, Kâhire ts., (Dâru’l-Kütüb).
    OSTROGORSKY, G., Bizans Devleti Tarihi, (çev. Fikret Işıltan),Ankara 1995.
    ÖZKUYUMCU, Nadir, Fethinden Emevilerin Sonuna Kadar Mısır ve Kuzey Afrika, (Basılmamış Doktora Tezi) İstanbul 1993.
    RHUVAN, G., “İskenderiye”, İA, V, 2, 1084
    SA’D ZAĞLUL, Abdülhamid, Tarihu’l-Mağrib, I-V, İskenderiye ts.(Menşeetü’l-Mearif).
    SUYÛTÎ, Celalüddin Abdurrahman b. Ebî Bekr (911/1505), Husnu’l-Muhâdara, I-II, Mısır 1967.
    TABERÎ, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr (310/922), Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülûk, (thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim), I-XI, Beyrut ts. (Dâru’s-Süveydân).
    VEKÎL, Muhammed Seyyid, el-Emeviyyûn Beyne’ş-Şark ve’l-Ğarb, I-II,Beyrut-Dımaşk 1995.
    YA‘KÛBÎ, Ahmed b. Ebî Ya‘kûb el-Abbâsî, (284/897), Tarih, I-II, Beyrut 1960; Kitabu’l-Buldân, Leyden 1967.
    YÂKÛT EL-HAMEVÎ, Şihabüddin Yakut b. Abdullah (626/1229),Mu‘cemu’l-Buldân, I-V, Beyrut 1975.

    Not: Makale kısaltılmıştır
    Başlıgıg yükündürtümüz,tizligig sökürtümüz / Başlıya başeğdirdik,dizliye diz çöktürdük.

Benzer Konular

  1. Ynt: Osmanlı Devleti'nin Avrupa Fetihleri
    Konu Sahibi Süleyman NAS Forum Çöp Kutusuu
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 11.Şubat.2018, 11:27
  2. Kuzey Afrika ve Avrupa'da İslam Fetihleri Haritası
    Konu Sahibi ilteriş Forum İslam Tarihi Haritaları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 01.Nisan.2010, 21:20
  3. Cezayirli Türklerin Endülüs Müslümanlarını Kuzey Afrika'ya Nakli ve Neticeleri
    Konu Sahibi Evliya Çelebi Forum Dünya Gücü Osmanlı Devleti Araştırmalar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 31.Ekim.2009, 10:39
  4. Osmanlı Devleti'nin Avrupa Fetihleri
    Konu Sahibi Süleyman NAS Forum Tarih Konuları Hususunda Soru(nu)m Var
    Cevap: 2
    Son Mesaj : 02.Ekim.2009, 18:51
  5. Kuzey Afrika Cephesi: Mısır ve Libya
    Konu Sahibi ilteriş Forum İkinci Dünya Savaşı Araştırmalar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 05.Şubat.2009, 22:45

Bu Konu için Etiketler

Giriş